Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə92/147
tarix27.12.2018
ölçüsü8,43 Mb.
#86791
1   ...   88   89   90   91   92   93   94   95   ...   147

Bibi. R. Lubenau, Beschreibung der Reisen, Königsberg, 1912-1930, II, s. 1-3 vd; W. Wra-tislaw von Mitrowitz, Abenteuern deş Baron W. W. von M. imjahre 1598, Londra, 1809; H. Edlıem (Eldem), "İstanbul'da En Eski Osmanlı Kitabesi", TOEM, II (1327), 484-497; E. Hakkı Ayverdi, "Rumelihisarı ve İstanbul'da îlk Osmanlı Kitabesi", Fatih ve istanbul, I (1953), s. 63-68; B. Butak, "Yanlış Okunan İki Kitabe", Cumhuriyet, (19 Kasım 1956); Ş. Erel, "Bir izah", ae, (10 Aralık 1956); Şerb-i Tecrîd-iAtik, Süleymaniye Ktp, Damat İbrahim Paşa, no. 792; S. Ünver, İlim ve Sanat Bakımından Fatih Devri, İst., 1948, s. 62 vd; ay, istanbul Kalelerinin Tarih ibareleri, İst., 1953, s. 33-36; H. Dağtekin, "Rumelihisan'nın Askeri Ehemmiyeti", Fatih ve istanbul, I, (1953), s. 117-137, 177-191; Eyice, Boğaziçi; F. Babinger, "Ein Vene-discher Lageplan der Feste Rumeli Hisary", La Bibliofilia, S. 57, Floransa, 1956, s. 188-195; ay, Aufsâtze und Abhandlungen zur Geschichte Südosteuropas derLevante, II, Münih, 1966, s. 184-189; Melling, Voyage, levha 34; A. And-reossy, Constantinople et le Bosphore, Paris, 1828, levha 8; Th. Allom, Constantinople An-cienne et Moderne, Paris, 1828, s. 8-9; Par-doe, Bosphorus, 20; İstanbul Manzaraları Sergisi, İst., 1959, resim 42-43; E. Diez-H. Glück,

Alt-Konstantinopel, Münih, 1920, resim 96-97; M. Aksel, Anadolu'da Halk Resimleri, İst., 1960, s. 87; S. Toy, "The Castles of the Bosphorus", Archeologia, LXXX (1930), s. 215-225; ay, Histoıy of Fortification, Londra, 1955; H. Högg, Türkenburgen am Bosphoros und Hel-lespont, Dresden, 1932; A. Gabriei, Châteaux turcs du Bosphore, Paris, 1943, s. 29-75; S. Eyice, "Rumelihisarı", M, IX, 773-777; "Boğaske-sen Kalesi, Rumeli Hisarı", ISTA, VI, 2910-2935; F. Karatay, "Rumeli Hisarı", İstanbul Enstitüsü Dergisi, V (1959), s. 101-132; Rumeli Hisarı, İst., 1957; S. Eyice, "Rumelihisarı", İlgi, S. 47 (1986), s. 16-23; Ayverdi, Fatih IV, 626-662; B. S. Sünbüllük, Anadolu ve Rumeli Hisarları Tarihleri, İst., ty; Fatih MehmedII Vakfiyeleri, Ankara, 1938, s. 322-357; Ayvansarayî, Hadîka, II, 165; Raif, Mir'at, 273; J. K. Birge, TheBektashiOrderofDeruishes, Londra, 1937, s. 247.

SEMAVİ EYİCE



RUMELİHİSARI

Boğaziçi'nin batı yakasında, Bebek ile Bal-talimanı arasında, Anadoluhisarı'nın tam karşısına düşen Boğaziçi semti. Boğaziçi'nin Rumeli ve Anadolu hisarları arasındaki, yaklaşık 780 m'lik en dar yerinde, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün altında kuruludur. Sarıyer İlçesi'ne bağlı bir mahalledir.

Rumelihisarı burnu buradaki adak yerinden dolayı ilkçağda "Hermaion" adını taşıyordu. İşkillere savaş açan Pers Kralı Darius'un ordusunu Anadolu yakasından Rumeli yakasına geçirmek için Sisamlı Androkles'in sallardan meydana gelen bir köprü kurduğu söylenir. Samoslu Mand-rokles de bunun anısına iki sütun diktirir. P. A. Dethier Rumeli Hisarı'nın yerinde kale biçiminde yapılmış olan Bizans devlet zindanları olduğunu ve II. Melımed'in (Fatih) bu binaların taşlarını hisarı yaptırırken yapı malzemesi olarak kullanmış olabileceğini yazar.

Rumelihisarı Türklerin, yaklaşık 1450' de Rumeli yakasında ilk kez yerleştikleri, mezarlık yeri belirledikleri ve cami inşa ettikleri yöredir. Bir dönem muhtarlık da yapan Rumelihisarlı İhsan Kesedar'ın araştırmalarına göre, yukarıda, Nâfi Baba Tek-kesi'nin yanındaki şehitlikte, kaybolmaktan kurtarılan mezar taşlarının en eskilerinden birinde 855/1451 tarihi yazılıdır.

Nâfi Baba Tekkesi arazisi ve Şehitlik denilen yere Türkler hisarın yapımından çok evvel gelmişlerdir. Nâfi Baba'nın atası, Horasan'dan gelen ve peygamberin torunu İmam Hüseyin'in soyundan olduğu söylenen Şeyh Bedreddin tarafından 15. yy'da kumlan tekke ve zaviyenin, bilinen ilk binasını Nâfi Baba'nın babası Mahmud Baba yaptırmıştır. Onun ölümünden sonra Nâfi Baba 53 yıl tekkede şeyhlik yapmıştır. 1826'da yeniçeriliğin kaldırılışı sırasında yıktırılmış olan tekke 1839'dan sonra yeniden inşa edilmiştir.

Osmanlı döneminde Rumelihisan'nın sınırları, bu yöredeki ilk Türk köyü oluşu, tarihi değeri vb nedenlerle diğer Boğaziçi köylerinin çoğundan daha geniş tutulmuştur. Eski kayıtlara göre, II. Mehmed (Fatih) zamanında (1451-1481) bu fundalık yöre, "Uskumru Cibayeti" olarak tespit edilmiş, sonra da Cezayirli Hasan Paşa Boğaz kumandanı iken ona tımar olarak verilmiştir.

Evliya Çelebi 17. yy'da bu yerleşmeyi "kalenin dışında denize bitişik dar bir yerde olup, bağsız ve bahçesiz, kayalar üzerinde kat kat 1.060 kadar hanedir. 3 camii, 11 mescidi, 7 okulu, l hamamı, 200 dükkânı, Durmuş Dede Tekkesi, 7 kadar Rum hanesi vardır. Yahudisi, meyhanesi, bozahanesi dahi bulunmaz. Halkı balıkçı, kale neferi, kayıkçı ve diğer esnaftır. Dağlar üzerinde hisar kirazı meşhurdur, di-yar-ı Acem'de adına 'gülnâr-ı Rum' derler. İki kiraz bir dövme riyal ağırlığında gelmiştir" diye tarif eder.

Hisarın ise; biri kuzeye bakan Dağ Kapısı, diğeri şehre dönük Hisarpeçe Kapısı, biri de demir pencereli olup daima kapalı duran Sel Kapısı olmak üzere üç kapısının bulunduğunu, içinde 105 pare top, sahilde Boğaz'a hâkim büyük toplar ile gece gündüz hazır vaziyette 900 nefer ve 180 kadar asker evi, bir minareli Fatih Camii, 2 mescit ve 2 buğday ambarı olduğunu anlatır.

18. yy'da Rumelihisarı Köyü, Hacı Ke-maleddin Mahallesi, Kaleiçi v'e Meydan mahallelerini kapsamaktadır. 1802'ye ait Bostancıbaşı Defteri'nde Kayalar Camii ile Baltalimanı Taş İskelesi arasında 47 yalı,

RUMELİHİSARI

358

355


RUMELİKAVAĞI

6 hane, Durmuş Dede Tekkesi, Rumeli Hisarı, 3 iskele, Hisar Mektebi, hamamı, kahve dükkânı, tatlı su sebili ve nöbet yerinin bulunduğu kayıtlıdır.

1877'de çıkarılan ilk Dersaadet Belediye Yasası'na göre istanbul Belediyesi'nin sınırlan Boğaziçi'nde oldukça geniş tutulmuştur. Boğaz köyleri çoğunlukla kıyıda yer aldıkları halde, Rumeli yakasında belediye sınırı gerideki sırta (Büyükdere Cad-desi'ne) kadar dayandırılmıştır. Dolayısıyla köylerin alanları da oldukça geniş görünür.

1950'lere, Levent(->) Mahallesi'nin kurulmasına kadar, Rumelihisarı Köyü'nün sınırları şöyleydi: Baltalimanı Deresi, Emir-gân'la sınır oluşturur. Sınır derenin denize döküldüğü yerden geriye doğru, güneydeki Behçet Kemal Çağlar Lisesi, Kanlı Kavak Suyu membaı dahil, eski Maslak yoluna kadar derinliğine batıya uzanır. Maslak yolunu güneye doğru takip edip, bütün Levent Çiftliği'ni içine alıp Zincirli-kuyu'ya varırdı. Bugünkü Zincirlikuyu Me-zarlığı'nın karşısındaki Nisbetiye Cadde-si'ni takip eder, Akatlar'ı ve Etiler'i içine alıp Nâfi Baba Tekkesi'ne, üç yol ağzına (Dua Meydam'na) varır, oradan Robert Kolej'in bahçesi, top sahası, Hamlin binası ve Aşiyan binası kısımları ile Şeyh ismail Maşukî'nin gömülü bulunduğu Kayalar Mescidi'ne kadar giderdi. Buralar eski tapu kayıtlarında Rumelihisarı Molla Fe-nari Mahallesi diye yazılıdır. Zamanla, daha yatık meyilli olan Aşiyan yolu sınır oluşturmuştur.

1940 ortalarına kadar korunabilen bu sınır dahilinde 1950 başında Levent, sonra Etiler vb oluşmuş; bu yeni mahalleler Sarıyer'den ayrılıp Beşiktaş îlçesi'ne bağlanmıştır.

Rumelihisarı kıyısında, geçmişten günümüze pek çok tanınmış kişilerin yalı ve haneleri kurulmuştur. Vapur iskelesi ve iskele meydanı çevresindeki yalılar 1938-1941 arasındaki ilk sahil yolu açılırken yıkılmıştır.

Rumelihisarı Mahallesi nüfusu genel nüfus sayımlarına göre, 1955'te 2.479'dan 1975'te 9.210'a, 1990'da ise 18.004'e yükselmiştir. Mahallenin alanının, yeni mahal-

Abdullah

Biraderlerin

fotoğrafında

Rumelihisarı.



1RCICA,

Yıldız Fotoğraf

Koleksiyonu

lelerin oluşup ayrılmasıyla küçülmesine rağmen, nüfusunun her 10 yılda yaklaşık iki katına çıkmasının nedeni eski köy yerleşmesinin dışında kalan kesimlerinin çoğunlukla gecekondu yerleşmesi şeklinde oluşması ve hızlı bir şekilde göç nüfusu almasıdır. Hisarüstü, Büyükarmutlu ve Kü-çükarmutlu gecekondu yerleşmeleri bu tür yerleşmelerdir. Muhtarlıktan alman bilgiye göre mahallenin gerçek nüfusu 1990'da da görünenden daha yüksektir ve 1994'te seçmen sayısı 29.000 civarında olduğuna göre 50.000'e ulaşmıştır. Mahallenin dörtte üçünü 5-10 yıllık yeni gecekondular oluşturmaktadır.

1939-1941 arasında açılan ve yerleşmenin önünden geçen sahil yolu 1958-1960 arasında yeniden genişletilmiş, iyileştirilmiştir.

Rumelihisarı yakın geçmişte de bir sayfiye köyü niteliği taşımaktaydı. Zamanla lokantalar ve çay bahçeleri çoğalmıştır. Bugün, eski vapur iskelesi bile lokanta-bar şeklinde çalıştırılmaktadır, iskele, Şir-ket-i Hayriye'nin kurulduğu yıllarda yapılmış olup vapur seferleri uzun yıllar sürmüştür.

1960'ların sonunda sayıları azalan seferler, 1970'li yıllarda tamamen durmuş, sonra yalnız sabah ve akşam seferleri konmuş; daha sonra restorasyon gerekçesiyle iskelede inşaat başlatılmış, inşaat bitince de iskele binası lokanta-bar şeklinde işletmeye açılmıştır.

Semtin Baltalimam'na yakın olan kesiminde 1988'de trafiğe açılan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün ayakları ve gişeleri yer alır. Köprüye giriş yolu ve köprü Armutlu yerleşmesini ikiye bölmüş gibidir. Nâfi Baba Tepesi yanında, yeni düzenlenen Dua Tepe Parkı'ndan Boğaziçi ve köprünün seyri güzeldir.

Rumelihisarı semti, Boğaziçi Üniver-sitesi(-0 tesislerinin bir kısmı ile âdeta iç içedir (bak. Robert Kolej).

Üniversitenin yerli ve yabancı öğretim üyeleri ve öğrencileri çoğunlukla yakın çevrede, Bebek'te ve Rumelihisarı'nda yaşamaktadırlar. Eğitim kurumlarının varlığı, ve Rumelihisarı'ndaki kültürel faaliyetler, semti kültürel açıdan olumlu etkile-

mektedir. Rumelihisarı Mahallesi'nin sakinlerinin dörtte üçünü ise gecekondularda yaşayan halk oluşturmaktadır.

Tarihi bir semt olan Rumelihisarı'nda tarihi eserler de fazladır. 1451'den bu yana, yörede beş ayrı yer Türkler tarafından mezarlık olarak kullanılmıştır. Bugün kaybolanları ile birlikte bu mezarlıklardan ilki, adı halen Aşiyan olan sahildeki Kayalar Mezarlığı, ikincisi 1980'de korumaya alınan Şehitlik ya da Nâfi Baba Mezarlığı, (iki mezar hariç, Kekik Tepe'ye kadar uzanan kısmı 1980'de sökülmüş olan bu mezarlıkta taşlardan okunduğuna göre 1451'de, fetihten evvel gömü yapılmıştır), üçüncüsü Osmanlı Mezarlığı (yaşlı kişilerden alınmış olan bilgilere göre Küçükdere Ayaz-ması'ndan Ermeni Mezarlığı'na kadar olan yerde bulunmaktaydı), dördüncüsü Bağ Mezarlığı (Necip Bey Bağı'nm bulunduğu yerde şimdi iskâna açılmış eski mezarlık) ve beşincisi Meydan Mahallesi Mezarlığı, halen Şair Nigâr İlkokulu'nun yerindeki eski mezarlıktır. 1948'de okul yapımı ile mezarlık yok edilmiştir. Ayrıca eskiden beri yörede Türklerle birlikte yaşadıkları söylenen Ermeni vatandaşların tepede meşatlık-ları vardır.

Rumelihisarı'ndaki tarihi çeşmelerin birçoğundan artık su akmasa da taş veya mermer yalaklı, alın taşlı, süslemeli, yazılı 8-9 eski çeşme vardır. Her birine su getirilen kaynaklar farklıdır. Bazıları halen kullanılmaktadır.

1950'li yıllara kadar Rumelihisarı, Boğaziçi köyü yaşantısını sürdürmüştür. Köyün önemli bir geçim kaynağı da uzun süreler balıkçılık olmuştur. Hisarların önü derin ve kayalık olduğundan ıstakoz ve iri gelincikbalığı, mehtapsız gecelerde ise ağ ile yakalanan kılıçbalığı ünlüydü. Ayrıca olta balıkçılığı da yapılırdı.

Baltalimam'na doğru, bugünkü Kemik Hastanesi 1940'h yıllarda Balıkçılık Enstitüsü olmuştu. Hisar tarafındaki bugünkü Oba Restaurant'ın bulunduğu arsa mahalli, köy balıkçılarının voli yeri idi. Orada kıyıdan elle çekilen (manyat veya ığrıp) ağlarım kancabaş denilen kayıklarla denize sererler ve hemen çekmeye başlarlardı. Parası yetmeyen balıkçılardan birkaçı birleşir, "tarlakoz" denilen daha küçük boyda yaptıkları ağlarla balık tutarlardı.

Köyün sebze ve meyve ihtiyacı Baltalimanı, Küçükdere, Ayazma, Istinati'nin bağı ve Kalearkası gibi çevre bostan ve tarlalardan karşılanırdı.

Şehre ve karşı kıyıya vapurla ulaşılır; kısa mesafelere, bugünkü taksi duraklan gibi sık olan sandal iskelelerinden binilen beyaz minderli, üstü tenteli, kürekle yol alan zarif sandallarla gidilirdi.

Köyün elle çalıştırılan bir itfaiye tulumbası da vardı. Kışlık yakacak ihtiyacı ise mangal kömürü ve odun ile karşılanırdı. 1934'ten evvel köye henüz elektrik gelmediğinden, mahalle bekçisinin akşamları gaz doldurup yaktığı, direklerdeki gazlı fenerlerle aydınlandırdı. Gece sokağa çıkanlar mutlaka gemici feneri kullanırlardı.

1940'h yıllara kadar, anlatılan yaşantıyı sürdürmüş olan Rumelihisarı Köyü, bu-

Rumelihisarı

istanbul Ansiklopedisi

gün 4 ilköğretim okulu, l lisesi (Behçet Kemal Çağlar), Boğaziçi Üniversitesi (Kuzey Kampusu'nun tümü ile Güney Kam-pusu'nun giriş kapısı mahalle alanında kalmaktadır) ile Baltalimanı Kemik Hastanesi, polis karakolu, PTT, spor kulübü gibi kurumlara sahiptir. Behçet Kemal Çağlar Lisesi'nin ortaeğitimi terk edip, süper lise olarak eğitime devam edeceği söylenmektedir.

Mahallede diğer tarihi yapılardan deniz kenarında Hacı Kemaleddin Camii (ya da Çarşı Camii) mescit olarak yaptırılmış, sonra 1743'te I. Mahmud tarafından yeni-

den cami olarak inşa ettirilmiş, 1940'ta da bir onarım daha geçirmiştir. Yine kıyıda, vapur iskelesinin karşısında yokuşun başında Ali Pertek Camii (ya da Bey Camii) vardır. Burası da önce mescit olarak yaptırılmıştır. Eskiden "Hamam Mescidi" olarak anılan caminin 1640'tan önce yapıldığı tahmin edilmektedir.

Bunlardan başka semtte, 19öO'tan sonra Hisarüstü gecekonduları halkı tarafından yaptırılmış ve bugün onarım görmüş olan Hisarüstü Camii vardır.

Günümüzde semtteki eski ahşap yapılar hızla restore edilmektedir. Boğaziçi'ne açılan dik yamaçlı sırtlarda ve sahilde lüks villa, apartman ve konutların bulunduğu; içerilerde, tepeler üstünde Hisarüstü, Kü-çükarmutlu, Büyükarmutlu gibi dev gecekondu mahallelerinin her gün biraz daha genişlediği, ikili yapıda bir semttir.



Bibi. İnciciyan, İstanbul, 117; P. A. Dethier, Boğaziçi ve istanbul, İst., 1994, s. 81; Ş. Ra-do, Bostancıbası Defteri-1802, s. 10; Kömürci-yan, İstanbul Tarihi, 46, 274, 275; // Yıllığı, 1973, s. 61-62; S. Ayverdi, Boğaziçi'nde Tarih, İst, 1966, s. 215-225; İ. Kesedar, Rumeli Hisar Köyü, ist., 1983; Y. Yazıcı, Boğaziçi'ndeki Cennet, Sarıyer, 1993, ist., s. 61-79.

ÇİĞDEM AYSU



RUMELİKAVAĞI

Boğaziçi'nin kuzeyinde, Anadolukava-ğı'nın(-t) karşısında, idari açıdan Sarıyer îlçesi'ne bağlı mahalle.

Bizans ve Osmanlı dönemlerinde Bo-ğaz'ın Karadeniz girişinde önemli bir stratejik mevki olan Rumelikavağı günümüzde balık lokantalarıyla ünlü turistik yöredir. Rumeli ve Anadolu kavaklarının adlarının sahildeki ulu kavak ağaçlarından geldiği iddia edilmişse de, kavak adı aslında bu noktalarda bulunan ve "kavak" denen deniz, gümrük ve kontrol noktalarından kaynaklanmaktadır (bak. kavaklar).

Kavakların stratejik önemi Anadoluka-vağı gibi Rumelikavağı'nın da Bizans döneminden itibaren kalelerle tahkim edilmesini getirmiştir.

1403'te İspanya'dan Semerkant'a giden Elçi Ruy Gonzales de Clavijo'nun(-») Boğaziçi'nden geçerken harap ve terk edilmiş halde gördüğü Rumelikavağı kalesinin Bizans dönemindeki yapılış tarihi hakkında bilgi yoktur. Patrik Konstantinos Boğaz girişini kontrol altında tutmak için Bo-ğaz'ın ağzına gerilen bir zinciri korumak ve geçen gemilerden gümrük almak amacıyla yapıldığını ve eski adının kale anlamına gelen Polikhnion olduğunu kaydetmektedir. Hammer bu kaleye Asematon adını uygun bulur. 1869'da bu yörede yapılan araştırmalarda Boğaz'ın korunması amacıyla burada yapılmış olan bir mendirek kalıntısı da görülmüştür.

Osmanlı döneminde buraya Eskikale ya da Ceneviz Kalesi denilmişse de 15. yy'ın başında harap ve terk edilmiş olması buranın bir Ceneviz garnizonu olma ihtimalini zayıflatmaktadır. 1585'te Boğaz'ın Karadeniz çıkışını gören Alman Michael He-berer kaleyi bir tepenin üzerinde ve bir duvarla birbirlerine bağlı harap durum-

da iki yuvarlak kule olarak çizmiştir. Hakkında fazla bilgi bulunmayan Kataske-pe'nin bu kale olduğu da akla gelmektedir. Kaynaklar bu mevkide İmparator I. Manuel Komnenos (hd 1143-1180) tarafından kurulmuş bir Hagios Mikhael Manastır ve Kilisesi'nin varlığına işaret etmektedir.

Eremya Çelebi'nin de söz ettiği gibi, Rumelikavağı'nın kuzeyinde, Rumelikavağı Kilisesi'nin arka kısmında, karataş yığını anlamına gelen Mavromolos Manastırı ile Ayia Panayia (Meryem Ana) Kilisesi bulunuyordu. Patrik Konstantinos, eserinde manastırın bulunduğu yerde eski bir mabedin temelleriyle İmparator X. Konstantinos Dukas'ın (hd 1059-1067) karısı Eudokia Makrembolitissa'nın yaptırdığı bir Meryem Ana Manastırı ile sarnıç harabelerinin bulunduğunu kaydetmektedir.

Fetihten sonra Osmanlıların eline geçen Kavaklar birer balıkçı köyü olarak yaşantılarını sürdürürken, 17. yy'ın başlarında Karadeniz'den gelen Kazak akınları Boğaziçi'nin batı kıyılarında Yeniköy'e kadar inip sahil köylerini perişan edince, 1624'te IV. Murad (hd 1623-1640) Boğaz'ın iki yakasında yeniden iki kale inşa ettirmiş; her iki yakadaki yerleşmeler de Boğaz'a giriş çıkışın kontrol edildiği, gümrük işlemlerinin yapıldığı (kavak) özel önemde köyler haline gelmişlerdir.

IV. Murad'ın onarıp yaptırdığı Rumelikavağı kalesinin bir de camii olduğu; ayrıca Karakaş Mustafa Çelebi Mescidi'nin bulunduğu, Yusuf Ağa Camii'nin de Fatma Turhan Sultan tarafından kardeşi adına yaptırıldığı çeşitli kaynaklarda yazılıdır.

İnciciyan 1783'te I. Abdülhamid (hd 1774-1789) tarafından yeni burçların ilave edilip kalenin genişletildiğini, Tusan adlı bir Fransıza iki kale daha yaptırıldığını, IV. Mustafa (1807-1808) tarafından da Tott adlı bir Fransıza Boğaz ağzında iki kale daha inşa ettirildiğim yazar.

1802 tarihli Bostancıbaşı Defteri'ne göre, bu mahalde 23 adet top mazgalı olan bir kale, balıkhane, mahzen, bostancı kışlası, dükkânlar, kahvehane, salhane, 3 kayıkhane, cami, mektep, tatlı su çeşmesi; kale dışında, 24 top mazgalı ve tabyaları, ağalar odası, 20'ye yakın hane ve kumbaracılar tabyası bulunmaktaydı.

Rumelikavağı, 1877'de çıkan "Dersaadet Belediye Yasası"na göre o tarihte tespit edilen belediye sınırları içine alınmasına rağmen 1930'a kadar köy statüsünü sürdürmüştür. 1930'da uygulamaya konulan 1580 sayılı Belediye Yasası'na göre Sarıyer İlçesi'ne bağlı bir mahalle olduğu görülür.

Rumelikavağı Köyü ve çevresi II. Dünya Savaşı sıralarında, askeri bölge olarak semt sakinlerinin dışındaki yabancılara yasaklanmış olup, yasaklı dönem 1960'a kadar sürmüştür.

Köyün nüfusu 1955'te 1.897 iken, 1965' te 2.191, 1975'te 2.213, 1985'te 3.671, 1990'da ise 3.183 olmuştur. Muhtarlık kayıtlarına göre 1994'te köyde yaklaşık 3.000 seçmen olduğuna göre bugün 6.000 ci-

RUMELİKAVAĞI VAPURU

360

361

RUMLAR

Yüzyıl başından bir kartpostalda (solda) ve günümüzde Rumelikavağı.



Nazım Timnroğlu fotoğraf arşivi (sol), Nazım Timuroğlu. 1994

varında nüfusa sahip olduğu tahmin edilebilir.

Rumelikavağı Mahallesi, Yenimahalle, Sarıyer Merkez Mahallesi, Maden Mahallesi, Sarıyer Belediyesi sınırı dışında batıdan Zekeriya Köyü, kuzeyden Garipçe Köyü ve Rumelifeneri Köyü ile çevrelenir. Rumelikavağı kıyısındaki 31 Suyu Mesiresi, 31 Yokuşu, 31 Çeşmesi, adlarını 93 Balkan Savaşı sırasında buraya yerleşen 31. Tümen'den almıştır. Osmanlı döneminde, isyancılardan Kabakçı Mustafa'nın burada yaşadığı, hattâ ailenin son ferdinin bir süre önce veremden öldüğü anlatılmaktadır. Mareşal Fevzi Çakmak'ın çocukken burada yaşadığı, ayrıca ismet İnönü'nün teyzesinin Hamam Sokağı no. 5'te bir evi olduğu bilinir.

Rumelikavağı Köyü bir balıkçı yerleş-mesidir. Sakinlerinin yüzde 80'inin mesleği olan balıkçılık, gırgır motorları, amatör balıkçılık, oltacılık ve ağcılık şeklinde yapılır. Balık, midye ve diğer deniz ürünlerini sunan balık lokantaları ve çay bahçeleri yaygındır ve günümüzde köyün başlıca gelir kaynağını oluşturmaktadır. Midyecilik eski bir uğraş olmasına rağmen tüketiminin artması 1965'ten sonradır. Son 10 yılda, hemen oradan çıkarılan midyelerin tezgâhlarda çöplere dizilerek tava yapılması yaygınlaşmış, yörenin özelliği haline gelmiştir.

Rumelikavağı'nm kuzey kesiminde en önemlisi Altınkum Plajı(->) olan plajlar vardır. Köyün güneyinde, Yenimahalle ile sınır oluşturan Telli Baba ziyaret yeri ve lokantası köye önemli maddi gelir sağlamakta olup, Rumelikavağı Güzelleştirme ve Çevre Derneği buranın gelirini semtin ihtiyaçları için kullanmaktadır. Ziyaretçiler buraya altın, ziynet eşyası, halı, para vb hediyeler bırakırlar.

Rumelikavağı'na Karadeniz'den ilk gelen kişinin Arşları Reis olduğu anlatılır. Gelenlerin bugünkü kavak inciri fidanım da birlikte getirdikleri, kavak incirinin "yıldız" yönünden gelen nemli rüzgârlarla oluşan çişe (çiğ) ile çatladığı, bu görünümdeki incire "yazılı kavak inciri" denildiği söylenir. Kavak yoğurdunun da ünlü olduğu bilinir.

19l4'te Rumelikavağı büyük bir sele maruz kalmış ve yerleşmenin yapısı kısmen değişmiştir. Köyde çiçekçilik de yapılmaktadır. Seralarda süs bitkileri yetiştirilip ihraç edilmekte, ayrıca yıldız, şebboy, sedef gibi kesme çiçek yetiştirilip, Flora Çiçek Kooperatifi tarafından pazarlan-maktadır.

Köyde küçük balıkçı tekneleri de yapılır. Sahil boyunca sıralanan tekne yapımı köyün gelir kaynakları arasındadır.

.Köyde eski mescidin yerine 1979-1985 arasında bugünkü adıyla Ulu Cami inşa edilmiş, Yusuf Ağa Camii de restore edilmiştir.

Bibi. Eyice, Boğaziçi, 40-48; M. Tayyip Gök-bilgin, "Boğaziçi", lA, 683; înciciyan İstanbul, 120; Evliya, Seyahatname, 320; P. A. Det-hier, Boğaziçi ve İstanbul, İst., 1993, s. 85; Ş. Rado, Bostancıbası Defteri-1802, s. 18; Kö-mürciyan, İstanbul Tarihi, 48; istanbul 11 Yıllığı, İst., 1973, s. 65; S. Ayverdi, Boğaziçi'nde Tarih, İst., 1966, s. 282-295.

ÇİĞDEM AYSU



RUMELİKAVAĞI VAPURU

Şehir Hatları İşletmesi vapuru. Şirket-i Hayriye'nin(-0 73 baca numaralı buharlı yolcu vapuruydu. 72 baca numaralı Üsküdar adlı bir de eşi vardı.

1927'de Almanya, Elbing'de F. Schic-hau GmbH. tezgâhlarında buharlı yolcu vapuru olarak yapıldı. 148 grostonluktu. Uzunluğu 33,1 m, genişliği 6,6 m, sukesi-mi 2,1 m idi. 350 beygirgücünde buhar makinesi vardı. Tek uskurluydu, saatte 8

1987'de yapılan Rumelikavağı Vapuru Haydarpaşa-Kadıköy arasında. Tahsin Aydoğmuş

mil hızı vardı. Yaz kış 344 yolcu alıyordu. 1984'te kadro dışı bırakıldı. Hilton Oteli tarafından satın alındıktan sonra adı Shehrazad olarak değiştirildi, buhar makinesinin yerine dizel motor yerleştirildi. İki yanına göstermelik çarklar takıldı, bacası yenilendi, Mississippi'deki nehir vapurlarına benzetilmeye çalışıldı. Bugün yazları Boğaz'da turistik seferler yapıyor. İstanbul'da hizmet vermekte olan ikinci bir Rumelikavağı yolcu vapuru daha vardır. 1987'de Haliç Tersanesi'nde motorlu yolcu vapuru olarak inşa edildi. 9 eşi daha vardır. 307 grostonluk olup uzunluğu 47,3 m, genişliği 9 m'dir. Pendik-Sul-zer yapımı, her biri 636 beygirgücünde 2 adet dizel motoru vardır. Çift uskurludur. 14 mil hız yapmakta, yazları 900, kışları 700 yolcu almaktadır.

ESER TUTEL



RUMLAR

Türkçede "Rum" sözcüğü, genel olarak Hıristiyan Ortodoks mezhebine bağlı olan ve çağdaş Yunanca konuşan kimse anlamına gelmektedir. "Romalı" (Romeos) sözcüğünden türemiş olan Rum sözcüğü, tarih içinde kültürel, toplumsal, politik ve ideolojik gelişmelere paralel olarak farklı anlamlar almıştır. Sözcük Türkçede ve Yu-nancada her zaman eşanlamlı da olmamıştır. En çarpıcı fark günümüzde görülmektedir; Türkçede Rum dendiğinde, Yunan uyruklu olmayan ve Rumca konuşan Ortodoks anlaşılırken (İstanbullu, Kıbrıslı, Amerikalı Rum gibi), Yunanca'da "Yunan" (ya da Yunanlıların kendilerini adlandırdıkları gibi söylendiğinde, "Helen") anlamına gelmektedir. Rumca denen dil ise çağdaş Yunancadan farklı bir dil ya da bir lehçe değildir.



Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   88   89   90   91   92   93   94   95   ...   147




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin