Hıristiyanlıkta Cehennem İnancı



Yüklə 169,26 Kb.
səhifə1/4
tarix22.12.2017
ölçüsü169,26 Kb.
#35666
  1   2   3   4
  1. Giriş:


Ahiret inancı denilen, öldükten sonraki hayata inanma, tarih boyunca ortaya çıkmış bütün dinlerde şu veya bu şekillerde mevcuttur1. İnsanlar tarih boyunca cehennemle ilgili enva-i çeşit görüş ortaya koymuştur. Zihinlerde farklı tasavvurlar olsa da özü itibariyle cehennem kastedildiğinde benzerlikler göze çarpmaktadır: yeraltında, ebedî azap verecek, kötü ruhların gideceği, kızgın ateşin var olduğu karanlık yer.

Bazılarına göre cehennem bu dünyada bir yerde saklı, bazılarına göre ayrı bir dünyada. Kimine göre yaşadığı ıstıraplı hayat onun cehennemi. Özellikle Hint dinlerinde reenkarnasyon inancı gereği önceki hayatında erdemli yaşamayan biri öldükten sonraki hayatında kast sisteminde daha alt yerde reenkarne2 olur. Ancak konumuz Hıristiyanlıkta cehennem algısı ve cehennem kavramının insanlığın başından beri nasıl bir serüven yaşadığına dair olduğundan konuyu daha da fazla genişletmek istemedik.

Avrupalı modern bilim adamlarına göre cehennem diye bir şey yoktur. Ne bu dünyada ne de başka bir âlemde. Ancak Avrupa halkı böyle düşünmüyor. Almanya’da cehenneme inananların oranı %10 iken, Polonya gibi daha Katolik ülkelerde bu %50’nın de üzerine çıkabiliyor.3 ABD’de de ise cehennem inananların oranı %70 civarlarındadır. Bundan dolayı bu inancın menşei ve mahiyeti hakkında bilgi sahibi olmak Dinler Tarihi açısından önemli ve kaçınılmazdır.


  1. Cehennemin izinde:

Özellikle Hıristiyanlıkta yaygın olan inanca göre cehennem yerin altındadır ve kötü ruhlar orada ebedî kalacaklardır. Bu inancın kaynağı çok eski milletlere ve kültürlere dayanır. Bunu daha iyi anlayabilmek için çalışmamızda yeryüzünün çeşitli coğrafyalarında çeşitli kültür ve medeniyetlerin izlerini sürmek istedik. Bu çerçevede birçok arkeolojik çalışmalar mevcut. Burada sadece birkaç örnek vermekle yetineceğiz:
        1. Masaya


Bu izi bazı tarihçiler Nikaragua dağlarında ararlar. Başkente yakın olan MASAYA volkan, eski milletlerinin korkulu rüyası idi4. Oranın yerli halkı bu volkana “Boca del infierno”-“Cehennem uçurumu” demekteydi. Masaya kocaman, ürpertici ve binlerce yıl aktif olan bir volkandır. Bazı uzmanlar diyor ki: “ Bu volkan aktif oluşu insanları o kadar korkutuyordu ki, onun nefes alan, öfkelenen, ateş püsküren canlı bir varlık olarak kabul ediyorlardı”5. Bundan dolayı bu volkana “LİVİNG CREATURE”- “yaşayan varlık” gözüyle bakanlar var. Masaya’ da küçük bir haç durmaktadır. Bu haç, orada ölen insanların dramının anısına dikilmiştir. Yerel halk cehennemin girişinin orada olduğuna inanmaktaydı ve birkaç kişi oraya girmeye, araştırmaya çalışmış ve hayatını kaybetmiştir6. Birtakım papazlar Masaya’ya gidip hem gözlemde bulunuyor, hem de orada dua ediyorlardı. Masaya’ ya ulaşmak için sayısızca dolambaç ve yeraltı mağaralarından geçmek lazım. Bu geçitler magmanın oluşturduğu geçitlerdir.7 Dolayısıyla Masa’ ya ulaşana kadar geçtikleri yolları cehenneme giden yol, cehennemin çeşitli aşamaları olarak algıladılar. Yerel halk buranın cehenneme giden yol olduğuna inandığı için, Masaya kutsal mekân olarak kabul edilirdi. Burada tanrı için kurban, insan kurbanları ve hediyeler sunulurdu. İnsanları diri olarak tanrıya kurban etmişlerdir. Bu sunuya “ritüel cinayeti” denir, zira inanç adına insanların canlarına kıyılmakta. Eski milletlerde, ilkel toplumlarda bu yaygın idi. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Hıristiyan din adamları burayla özellikle ilgilenmiştir. İspanyollar Masaya’ya papazlar göndermişlerdir. İncil’deki şu pasajdan yola çıkarak buradaki cehennem tasvirinin Masaya’ya uyduğu kanısına varmışlardır:

Deniz kendisinde olan ölüleri, ölüm ve ölüler diyarı da kendilerinde olan ölüleri teslim ettiler. Her biri yaptıklarına göre yargılandı. Ölüm ve ölüler diyarı ateş gölüne atıldı. İşte bu ateş gölü ikinci ölümdür. Adı yaşam kitabına yazılmamış olanlar ateş gölüne atıldı.”8

Bazı papazlar burayı daha iyi araştırabilmek için elinde sadece bir haç ile volkanın içine doğru girerler. Oraya giren rahiplerden Francisco de Bobadilla, “Volkanın içinde yanan bir çukur gördüm. Bu kesinlikle cehenneme giriştir, cehennemin kapısıdır”9, demiştir. Bunun üzerine bugün hala mevcut olan büyük haççı oraya dikmiştir. Amacı, şeytanı oradan uzaklaştırmak idi10. İncil’de cehennem Luzifer’in ve cezaların diyarı, “City of punishment” olarak tanıtılır11. İncil’e göre Şeytan cehennemden atılınca12, yeryüzüne düşerken yanında birkaç melekte koparmış ve yeryüzüne düşmüştür13. Bazıların göre Şeytanın düştüğü yer cehennem diyarı, yani yerli halkın diliyle “Boca del İnfierno” dur.

        1. Actumuctal


Bir başka örnek ise yine eski milletlerden olan Mayalar’ in cehennem, yani yeraltı diyarı ve ahiret inancıdır: İnsanların çok erken dönemlerden beri cehenneme inanmaların sebeplerinden bir diğeri de Masaya’ dan 600 Kilometre uzaklıkta olan XİBALBA’ da ki ACTUMUCTUAL mağarasıdır. Xibalba “korkunun yeri anlamına gelir. O bölgede yaşayan K'iche' halkından alınan rivayete göre iki kahraman kardeşin, Hunaphu ve Xbalanque, hikâyesi anlatılmakta. İki kardeş yeraltına inerler ve orada tanrılar tarafından oyun oynamaya davet edilirler. İkisi tanrıları bu oyunda yener ve yeryüzüne “güneş” ve “ay” isimli tanrılar olarak çıkarlar14. Burada da insanlar tanrılar adına kurban edilir. 16. yüzyıl Verapaz'ında geleneksel olarak Xibalba'nın girişi Cobán, Guatemala yakınlarındaki bir mağaradır ve cehennemin girişi olarak kabul edilir. Mayaların takviminde sadece 360 gün vardır. Diğer beş gün “talihsiz gün” olarak kabul edilir. Bu beş günde yeraltı kapılarının açıldığına inanırlar. Bugün hala tanrıların adına birtakım ritüeller yapılmakta.
        1. Eski Mısır


Eski Mısır piramitlerinde açılmayan kapılar yaptırılmıştır. İnançlarına göre bu açılmayan kapılar, yeraltına, ahirete giden kapılardır. Buna “yanlış kapılar” denir. Tıpkı mayalarda olduğu gibi, bu kapıların ardında ruhların çeşitli imtihanlardan geçtiklerine inanılırdı. Buradan hızlı geçebilmenin tek yolu, sihirli sözleri söylemekle mümkündü. Bu sihirli sözlere “Ölüler Kitabı- Anduat”15 denir. Anduatlar ölüler kitabıdır ve bir nevi yeraltı haritasıdır. Her kapıda ayrı bir muhafız görevlidir ve oradan geçebilmek için sihirli sözcükleri kullanmak gerekir.

Bu “Ölüler Kitabı” ’nın genel olarak 4 devresi vardır. Bu dört devre ölünün geçirdiği 4 metamorfozu anlatır.16Birinci devre, 1-16. Bölümleri, ölüyü ve cenaze töreninden bahseder. Bu devreye ait resimlerde, uzunca bir yılanın mevtaya yaklaştığı görülmekte. Bu yılan, yeraltı dünyasının ejderhası “Aposfis” ’dir. İnsanı aldatmayı hedefler. Bu durumdan kurtulabilmek için 1.-16. Bölümler arasında zikredilen sihirli sözleri bilmek gerekir. İkinci devre, “Öte Dünya ’da yeniden Diriliş” devresidir. Kendi karanlığını ilk devrede yenen, ertesi sabah sembolik anlamda “genç sabah güneşi olarak tekrar dirilir”17Bu 17.-63. Bölümlerde zikredilir. Üçüncü devrede, ruh zamandan kurtulur ve gün ışığına çıkar. Bu şu anlama gelir, artık ruh şahsiyet kazanmaktadır, zira 34.- 64. Bölümlerde ruhun şöyle dediği anlatılır: “Ben dünüm, ben bugünüm ve ben yarınım”. Son devrede ise, yani “Yükseliş ve ilahîleşme” devresinde ruh artık âlem ile bir olur ve ilahlaşır.18Eski Mısırlılar ’ın ölüm hakkında bu detaylı ilgisi bizlere, ölümle ilgili fikirlerin çok eskiye dayandığını ve insanların zihinlerini önemli miktarda meşgul ettiğini göstermekte. Ayrıca insanların ölüm sonrası konusunda belirsizlik yaşadıklarından dolayı korktukları da aşikârdır.


        1. Eski Yunan:


Ölüler diyarına “Hades” adı verilmekte. “Hades” aslında Yunan mitolojisinde ölülere hükmeden yeraltı tanrısıdır. Kelime anlamı olarak "Hades" görünmez manasına gelmektedir. Acımasız ve hatta korkunçtur, ama sözünden dönmez ve Yunan mitolojisinin antropomorfik tanrılarının birçoğunun aksine kaprisli bir tanrı değildir. Hades tanrılar arasında en korkulanı ve en sevilmeyenidir, diğer tanrılar bile ondan çekinirler.19

Hades’in Yunanistan’ın güneyinde, denizde bir yerde olduğu ve cehenneme girişi teşkil ettiği inanılır. Burada Penelepoles’ deki, mağaraların, Hades’e giriş olduklarına inanılır. Rivayetlere göre Herkules bu girişleri keşfetmiştir. İnsanlar teknelerle bu mağaralara girmiş ve oradan etkilenmiştir. Yunanlılara göre cehenneme giden yollar nehirlerle doludur, tıpkı bu mağaralarda olduğu gibi.

Nitekim rivayetlere göre Hades’ e ait birtakım nehirler vardır. “Acheron” nehri, ıstırabın nehri; “Cytus” ve “Phlegeton”, ateşin nehri; “Styx”, nefretin nehri. Bunlar karanlığın sembolleridir. Bu geçitlerin sonunda acı ve ıstırap bekliyordu. Yunan mitolojisinde Hades, her canlı içindir, iyi olsun, kötü olsun herkesin muhakkak uğrayacağı yerdir. En kötüler için Hades ’te ayrı bir yer vardır ki buraya TARTARUS denir. Burası Hades’ in en alt derekesidir. Tartarus İncil’de de zikredilir.20
Tanrı günah işleyen melekleri esirgemedi; onları tartarusa atıp karanlıkta zincire vurdu. Yargılanıncaya dek orada tutulacaklar.”

(2 Petrus 2:4)


Tartarus’u bir nevi “ağır hapishane” diyebileceğimiz yüksek emniyet seviyesindeki bir ceza evi gibi düşünebiliriz.

Hades ’e ilk inen ruh kendini Styx nehrinin kıyısında bulur. Yer altı krallığını çevreleyen bu ölüler nehrini geçmek için ruh Styx nehrinin kayıkçısı Kharon’u bulmalıdır. Kayıkçı yeni ruh Hades ’e vardığında yanına gelir ve ödemeyi ister. Antik yunanda ölen insanların ağızlarının içine ya da avuçlarına bir altın sikke sıkıştırılır. Bu altın Kharon’un geçiş için istediği ödemedir. Bu ödemeyi yapamayan ölülerin kıyıda çıldırıp sonsuza dek koşturduğu ya da Styx nehrine kapılıp sonsuza dek sürüklendiklerine inanılır. Kharon’a ödemeyi yapan ölü ruh kayıkla ölüler diyarının kapılarına doğru olan yolculuğuna çıkar.”21


Bu inancın izlerini aslında daha da eskilere götürmemiz mümkün. Sümerliler de yeraltı diyarına inanırlardı. Aynı şekilde Ahd-i Atik’ te de yeraltı diyarın varlığına dair rivayetler bulunmakta. Burada cehenneme CHEYOL adı verilir. Ancak genel olarak cehenneme farklı isimler verilir, tek bir isimle zikredilmez: “cehennem (gehenna)”22, “sheol”23, “hades”24, “hell”, “Hölle”, “İnferno”, “Purgatorium25”.

Ancak şu bir gerçektir ki özellikle Orta Çağ’da oluşan ve şekillenen cehennem inancına dair tasvirler rüya, ilham ve vizyona dayanır. Yani bilimsel veya ilahî menşeili olmaktan ziyade kişisel tecrübelere, burhanlara ve ilhamlara dayanmaktadır. Bunu daha iyi anlayabilmek için birkaç örnek zikretmekte fayda vardır:

Nickey Robinson, paraşüt atlarken düştü ve ciddi şekilde yaralandı. Ölümle savaşan Nickey yoğun bakımda yatarken yaşadıklarını daha sonra şöyle anlatıyor: “Ruhum ayrıldı ve öteki dünyaya seyr etti. Orada cehennemi gördüm. Simsiyah ve karanlık bir yer. Ürpertici bir yer”. Nickey Robinson bu olaydan iyileşerek Amerika’da eyaletten eyalete yaşadıklarını anlatmak için gitti. Hıristiyanlığa bağlanan cehennem azabından uzaklaşır mesajıyla. Amerika’nın çeşitli yerlerindeki kiliselerde vaaz verdi ve hatta bazı insanlara şefaatçi olacağını bildirdi. Bu bir gerçek ki, insanlık tarihinde bu tür “tecrübelerden-rüyalardan” bahsedenler hep olmuştur. Tarih kitapların kaydına geçen bu rüyalar 7. yüzyıla kadar dayanır. O zamanlarda da insanlar ölüm anında, cennet ve cehenneme seyrettiklerini ve oradaki azabı, kötü ruhları vb. ve gördüklerini söylemişlerdir

        1. Yahudilik26:


Babil sürgünü Yahudilikte önemli bir tema ve dönüm noktası olduğundan buradaki benzerliklerden ve ilişkiden söz etmek kaçınılmazdır.27 Bu ikisi arasında birtakım benzerliklerin bulunduğu kazılar sonucu elde edilen verilerden yola çıkarak söylemek mümkündür. Mesela Yahudilikte olan mezarlar, ölülerin gömülme şekilleri, ayni aileye mensup olanların ayrı bir yerde beraberce defnedildiği gerçeği28 Babil’den etkilenerek Yahudiliğe sirayet etmiş birtakım unsurlardır. Bu adet Sümerliler’ e kadar dayandırılabilir. Dinler birbirini etkiler, bu doğal bir işleyiştir. Hiçbir din veya görüş yoktan çıkmaz, zuhur etmez, onun muhakkak bir öncesi, dayandığı veya etkilendiği bir menba vardır. Dinler Tarihi ’nin en büyük özellik ve aynı zamanda olmazsa olmazlarından birisi de dinleri sadece yatay değil, dikey olarak ta ele almak. Mukayeseli ve betimleyici, bütüncül bir yaklaşımla dinlere yaklaşmak zarurîdir.

Yahudilikte cehennemin, öldükten sonra azap görmek için gidilecek yer olarak belirttiği ilk kaynak, apokriflerden Hanak’ın kitabıdır.29Bu çerçevede ŞEOL kavramı da önemlidir. Şeol âlemi, insanların öldükten sonra gidecekleri yere verilen isimdir. Daha Tekvin kitabının başından itibaren bahsedilir.30Yahudiliğin ahiret inancı, cehennemle ilgili fikirlerin büyük çoğunluğu Hıristiyanlığı etkilemiştir, hatta Ahd-i Cedid ’deki rivayetleri iki din de kendi Kutsal Kitap ’ı çerçevesinde incelediği için bazı konularda hemfikirdirler. Hıristiyanlık ile Yahudilik birbirinden tamamen ayrı ve birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkmış ve şekillenmiş değildir. Bilakis Hıristiyanlık Yahudiliğin içerisinden çıkmıştır.31 Yahudi Kutsal metni, Pentateuch32’un birinci kitabı Tekvin’de cehennemden söz edilmesi işin ehemmiyetine vurgu yapmakta.



    1. Tekvin Kitabında (Genesis) cehennemle ilgili ayetler:33



  • Toprağa dönünceye dek ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın. Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın ve yine toprağa döneceksin.”34

  • RAB, «Ne yaptın?» dedi, «Kardeşinin kanı topraktan bana sesleniyor”.35

  • Kocamış, yaşama doymuş, iyice yaşlanmış olarak son soluğunu verdi. Ölüp atalarına kavuştu”.36

  • Bütün oğulları, kızları onu avutmaya çalıştılarsa da o avunmak istemedi. «Oğlumun yanına, ölüler diyarına (şeol) yas tutarak gideceğim» diyerek oğlu için ağlamaya devam etti.”37



    1. Mısırdan Çıkış (Exodus) kitabından cehennemle ilgili ayetler:



  • Musa Yusuf’un kemiklerini yanına almıştı. Çünkü Yusuf İsrail’in oğullarına, «Tanrı kesinlikle size yardım edecek, kemiklerimi buradan götüreceksiniz» diye sıkı sıkı ant içirmişti.”38

  • Musa’ya, «Mısırda mezar mı yoktu da bizi çöle ölmeye getirdin?» dediler, «Bak, Mısırdan çıkarmakla bize ne yaptın!”39



  1. Levililer (Leviticus) kitabında cehennemle ilgili ayetler:

  • İsrail halkına de ki, ‹Yedinci ayın birinci günü dinlenme günüdür, boru çalınarak anma ve kutsal toplantı günü olacaktır.”40

  • Sonra, yedinci ayın onuncu günü, yani günahları bağışlatma günü, bütün ülkede yüksek sesle boru çalınacak.”41

  • İsrail halkına de ki, ‹İsraillilerden ya da aranızda yaşayan yabancılardan kim çocuklarından birini ilah Moleke sunarsa, kesinlikle öldürülecek. Ülke halkı onu taşlayacak. Kim çocuğunu Moleke sunarak tapınağımı kirletir, kutsal adıma leke sürerse, ona öfkeyle bakacağım. Onu halkımın arasından atacağım. Adam çocuğunu Moleke sunar da, ülke halkı bunu görmezden gelir, onu öldürmezse, adama ve ailesine öfkeyle bakacağım. Hem onu, hem de bana ihanet edip onu izleyerek Moleke tapanların hepsini halkımın arasından atacağım.”42

  • Bütün bunlara karşın beni dinlemezseniz, günahlarınıza karşılık cezanızı yedi kat artıracağım.”43




  1. Çölde Sayım (Numeri) kitabında cehennemle ilgili ayetler:

Genel olarak “Çölde Sayım” kitabının ana temalarından bir tanesi, toplu halde Şeol’a diri olarak iniştir.


  • Halk çektiği sıkıntılardan ötürü yakınmaya başladı. RAB bunu duyunca öfkelendi, aralarına ateşini göndererek ordugâhın kenarlarını yakıp yok etti.”44

  • Musa konuşmasını bitirir bitirmez Korah, Datan ve Avaramın altındaki yer yarıldı. Yer yarıldı, onları, ailelerini, Korahın adamlarıyla mallarını yuttu. Sahip oldukları her şeyle birlikte diri diri ölüler diyarına indiler. Yer onların üzerine kapandı. Topluluğun arasından yok oldular.”45

Burada çalışmamız çerçevesinde önemli olan husus, Şeol’un, yani ölüler diyarının yerin altında olduğudur. Yukarıda zikrettiğimiz diğer din ve kültürlerde de bu inanış vardı.


  • Kim Yakup soyunun tozunu ve İsrail’in dörtte birini sayabilir? Doğru kişilerin ölümüyle öleyim, sonum onlarınki gibi olsun!”46

Bu ayet bizlere ayrıca şunu gösterir: Ölüm sadece kötüler için olan, kötü bir olay değil, iyilerinde olabileceği ve iyi yerlere ulaşabileceği yeni bir dünyadır.




  1. Yasanın Tekrarı/Tesniye (Deutornomium) kitabında cehennemle ilgili ayetler:




  • RAB Musa’ya şöyle seslendi: «Yakında ölüp atalarına kavuşacaksın. Bu halk da gideceği ülkenin ilahlarına bağlanıp bana hainlik edecek. Beni bırakacak, kendileriyle yaptığım antlaşmayı bozacaklar.”47

  • Çünkü size karşı öfkem ateş gibi tutuşup Ölüler diyarının derinliklerine dek yanacak. Yeryüzünü ve ürününü yutup yok edecek Ve dağların temellerini tutuşturacak.”48

  • Artık anlayın ki, ben, evet ben Oyum, Benden başka tanrı yoktur! Öldüren de, yaşatan da, Yaralayan da, iyileştiren de benim. Kimse elimden kurtaramaz.”49

Buraya kadar olan kısımda Yahudiliğin ahiret inancına dair rivayetleri zikretmiş bulunduk. Yukarıda da zikrettiğimiz gibi, Hıristiyanlığı iyi anlayabilmek için Yahudiliği de iyi bilmek gerekir. Zira ortak kaynakları Ahd-i Atik’tir. Bundan dolayı burada cehennemle ilgili zikredilen ayetler Hıristiyanlık ’taki cehennem anlayışı için önemli zemin hazırlamıştır.50



Yüklə 169,26 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin