Hukukun temel kavramlari



Yüklə 1,73 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə261/324
tarix31.12.2021
ölçüsü1,73 Mb.
#112305
1   ...   257   258   259   260   261   262   263   264   ...   324
huktemkavau211

Sözleşmenin Konusuna İlişkin Sınırlamalar 
Yasa Koyucu, Sözleşmenin Konusuna İlişkin Bazı Sınırlamalar Getirmiştir: 
Sözleşmenin konusu, yasanın emredici hükümlerine aykırı olamaz. Emredici hükümler 
veya emredici hukuk kuralları, sözleşmenin taraflarının tersini kararlaştıramayacakları, aynen 
uymak  zorunda  oldukları  hükümler  veya  kurallardır.  Yukarıda  da  belirtildiği  gibi  emredici 
kurallar borçlar hukuku alanında çok fazla değildir.  
Sözleşmenin konusu, kamu düzenine aykırı olamaz. Kamu düzeni, bir toplumda kişilerin 
kamu yararı uyarınca tartışmasız bir biçimde uymakla yükümlü sayıldıkları kurallar demektir. 
Bu kurallar, toplumda barış ve güvenliği sağlamayı amaçlar.  
Sözleşmenin konusu, ahlâka ve adaba aykırı olamaz. Sözleşmelerin konusunun ahlâka 
aykırı  olmaması  gerekir.  Ahlâktan  anlaşılması  gereken  kişisel,  öznel  değil,  genel,  nesnel 
ahlâktır. Diğer bir anlatımla toplumda dürüst, namuslu ve orta zekâlı kişilerin ahlâk anlayışına 
uygun olan kurallar genel ahlâk kuralları olarak kabul edilir. 
Sözleşmenin  konusu,  kişilik  haklarına  aykırı  olamaz.  Kişilik  hakları,  kişilerin  maddi, 
manevi ve iktisadi tümlükleri ve varlıkları üzerinde sahip bulundukları ve herkesten onlara karşı 
saygılı davranmalarını isteyebileceği mutlak haklar arasında yer alır. Hiç kimse, taraf olduğu 
bir sözleşmeyle kişilik haklarından ve özellikle kişiliğini oluşturan en önemli unsur olarak hak 
ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemez. Bundan dolayı, bir kimse, örneğin yapacağı 
bir  hizmet  sözleşmesinde  ölünceye  kadar  hiç  evlenmeyeceği,  işverene  karşı  hiçbir  dava 
açmayacağı  yükümlülüğü  altına  giremez.  Böyle  bir  taahhütte  bulunsa  bile  bu  taahhütlerin 
hukuksal bir geçerliği olmaz.  
Sözleşmenin konusu olan edim imkânsız olmamalıdır. Yapılan bir sözleşmenin ve bu 
sözleşmeyle  taahhüt  altına  girilen  edimin  konusu  imkânsız  olmamalıdır.  Edim  daha 
sözleşmenin başında imkânsızsa sözleşme bir hüküm ifade etmez. Başlangıçtaki bu imkânsızlık 


279 
 
aynı zamanda nesnel yani yalnızca borçlu açısından değil, herkes için yerine getirilemeyecek 
nitelikte olmalıdır. Diğer bir anlatımla sözleşmenin geçerli olabilmesi için sözleşmenin konusu 
başlangıçta nesnel (objektif) mahiyette olanaksız olmamalıdır. 
Eğer  sözleşme,  yukarıda  açıklanan  sınırlar  aşılarak  yapılırsa  batıl  olur.  Diğer  bir 
anlatımla yanlar (taraflar) arasında kurulmuş olan böyle bir sözleşmeden hiçbir hüküm doğmaz. 
Sözleşme  kurulduğu  andan  itibaren  sanki  hiç  kurulmamış  hükmündedir  ve  yasal  sonuç 
doğurmaz. Hatta sözleşmenin hükümsüz olduğu yalnızca sözleşmenin taraflarınca değil herkes 
tarafından ileri sürülebilir. 
Hukuksal İşlemlerde Sakatlık 
Muvazaa 
Bir hukuksal işlemin taraflarca arzu edilen ve hukukça tanınan sonucunun doğmasını 
engelleyen  eksikliklere  veya  hukuka  aykırılıklara  hukuksal  sakatlık  denir.  Hukuksal  işlemin 
temelini meydana getiren iradede sakatlık ortaya çıktığında, buna bağlanan hukuksal sonuçlar 
da sakatlanır. İradeden doğan sakatlık, tek taraflı ve iki taraflı irade bozukluğundan doğabilir. 
İki taraflı sakatlık, tarafların ortak iradeleriyle ortaya çıktığında buna muvazaa/danışıklı işlem 
denir.  Muvazaa,  sözleşmenin  taraflarının  üçüncü  kişileri  kandırmak  amacıyla  bir  hukuksal 
işlemi  yapmak  istememelerine  karşın  yapmış  gibi  veya  gerçekte  istedikleri  hukuksal  işlem 
yerine başka bir hukuksal işlem gerçekleştirir gibi görünmeleridir. İlk duruma, hukuksal işlemin 
alacaklılardan  mal  kaçırmak  amacıyla  satış/veya  bağış  olarak  gösterilmesi  örnek  verilebilir. 
Aslında bu durumda taraflar satış/bağış veya başka bir biçimde herhangi bir hukuksal işlem 
yapmak istememektedirler. Bu durumda bir mutlak veya basit muvazaa denen muvazaa ortaya 
çıkar. Diğer bir örnek, anne evini kızına bağışlamak istemektedir ancak diğer çocuklarından 
gelecek tepkileri dikkate alarak satış olarak göstermektedir. Bu durumda bir nitelikli muvazaa 
ortaya çıkar (Bilgili/Demirkapı 2017: 144). 
İrade Bozukluğu 
İrade  bozukluğu,  iradeyle  irade  açıklaması  arasındaki  uyumsuzluğun  bilmeden  ve 
istenmeden  meydana  gelmesi  demektir.  İrade  bozukluğu  halleri  Borçlar  Kanunda  sınırlı  bir 
biçimde  (tahdidi/numerus  clauses)  belirtilmiştir.  Diğer  bir  anlatımla  irade  bozukluğu  halleri 
yasada yer alanlardan ibarettir (Akıntürk 2013: 56). 
İrade bozukluğu nedenleri, yanılma (hata), aldatma (hile) ve korkutma (ikrah) olmak 
üzere üç tanedir. 
Yanılmada, irade ile irade açıklaması arasındaki uyumsuzluk, iradesini açıklayan tarafın 
dikkatsizliğinden  meydana  gelir.  Bir  kimse,  Sony  bir  müzik  seti  almak  isterken  iradesini 
yanlışlıkla Sunny marka müzik seti almak şeklinde açıklamış olabilir.  
Aldatmada, bir kimse, birtakım yalan dolanlar ve yanıltmalarla bir irade açıklamasında 
bulunmaya  yöneltilir.  Diğer  bir  anlatımla  bir  kimse  birtakım  yalanlarla  kasten  yanılgıya 
düşürülerek bir sözleşme yapmak durumunda kalır. Suni ipek bir kravatın gerçek ipek olduğu 
söylenerek bir kimseye satılması durumunda hileli bir işlem söz konusudur.  


280 
 
Korkutmada, bir kimse, kendisine veya yakınlarından birine bir zarar verileceği korkusu 
altında iradesini açıklamak zorunda bırakılır. Bir kimsenin  ensesine silah dayayarak ona bir 
senet imzalatılması durumunda bir ikrahtan/korkutmadan söz edilir.  
İrade Bozukluğunun Sonuçları 
Yukarıda yer verilen nedenlerden biriyle iradesi bozulmuş kişiyi bağlamaz fakat karşı 
tarafı yani iradeyi fesada uğratan kişiyi bağlar. Bundan dolayı irade bozukluğunun yaptırımı, 
tek  taraflı  bağlamazlıktır.  Yanılma  (hata)  veya  aldatma  (hile)  nedeniyle  ya  da  korkutulma 
(ikrah) sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın 
etkisinin  ortadan  kalktığı  andan  itibaren  bir  yıl  içerisinde  sözleşmeyle  bağlı  olmadığını 
bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi kabul etmiş sayılır (TBK, m. 39). Diğer 
bir anlatımla iradesi fesada uğrayan kişi, bu sözleşmeyle bağlı olmak istemediğini karşı tarafa 
bildirdiği  takdirde  artık  bu  hukuksal  işlemle  bağlı  olmaz.  Bu  iradenin  karşı  tarafa  varması 
yeterlidir. Mahkemeden karar alınmasına gerek yoktur (Akıntürk 2013: 59). 

Yüklə 1,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   257   258   259   260   261   262   263   264   ...   324




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin