*MARMARA DENİZİNDE KİRLİLİĞİN DURUMU
Denizler hepimizin. Marmara denizi ve Karadeniz’de kirlilik ne durumda ? Bu konuda yapılan çalışmalar nelerdir ? Çözüm önerileri neler ? Denizlerde kirliliğin önlenmesi konusunda yapılan uluslararası anlaşmalar (MEDPOL, MARPOL) ve faaliyetler nelerdir?
Denizlerimizde kirliliğe göz atacak olursak; bir iç deniz durumundaki Marmara denizinin biyolojik potansiyelini incelediğimizde deniz canlılarının azaldığını görüyoruz. Marmara denizi çevresindeki sanayi kuruluşlarının atıkları ile kirlenmiş durumda. Kirlilik ise denizimizin kendi kendini yenileme sürecinin çok üstünde.
Problemin kaynağını araştırdığımızda ise Marmara havzasının çevre sorunlarını incelemek durumundayız. Hızlı gelişen sanayi, nüfus artışı ve düzensiz kentleşme sorunları yüzünden Marmara denizi şimdi ciddi bir kirlilik ile karşı karşıya. Marmara Denizinde kirliliği Kara kökenli kirlenme (Evsel atıklar, endüstriyel deşarjlar, nehirlerden kaynaklanan kirlenme) ve Deniz kökenli kirlenme (Ulaşımdan kaynaklanan) şeklinde inceliyoruz. Atıkların tasfiyesi, kirliliğin azaltılması ve önlenmesi amacı ile Marmara havzasında birçok çalışmalar yapılmış bazısı ise halen sürmektedir.
MARMARA DENİZİ'nin BİYOLOJİK POTANSİYELİ Marmara denizinin diğer denizlerle karşılaştırılması
Marmara denizi farklı yoğunluğa sahip iki su kütlesinin, yaklaşık % 018-20 tuzluluktaki Karadeniz menşeli suları ile, %038 - 38,5 tuzluluğundaki Akdeniz menşeli suların karışımını içeren bir iç denizdir.
Sular Üzerinde bir Hakikat Köprüsü Sayfa 14
Marmara denizi Karadeniz’e içeren gerek dip balıkları ve gerekse göçmen balıklar yönünden zengindir. Toplam deniz ürünlerinin % 11’ni sağlayan Marmara Karadeniz’den sonra ikinci derecede önemli denizimiz olarak balıkçılığımızda önemli rol oynamaktadır.
Karadeniz’deki göçmen türlerine ek olarak orkinoz, lüfer, sardalya, kolyoz dip ürünlerinden karides ve kum midyesi bu denizimizdeki ekonomik tür zenginliğini artırmaktadır. Deniz ürünleri üretiminde bölgelere göre 1967-1988 yılları arasında ortalamasına bakıldığında Marmara Denizi’nin % 10,97 katkısı olduğu görülmüştür.
Doğu Karadeniz’in payının % 62,92 ile toplam üretimde büyük paya sahip olmasına karşın girdi içerisindeki payı % 60’dan daha düşüktür. Nedeni ise su ürünleri üretiminin büyük bir kısmının hamsi ve istavritten ibaret olmasıdır.
Marmara denizi yoğun evsel ve endüstriyel kirlenme ile karşı karşıyadır. Diğer denizlerimize oranla bu bölge kıyılarında değişik sanayi tipleri yerleşmiş durumdadır. Bazı kuruluşlar atıksu tesislerini kurmuş durumdadır.
Kuzey ve Kuzeydoğu Marmara Bölgesine gelip giden ayrıca Karadeniz’le Akdeniz arasında gemi trafiğini de kapsayan bu denizde her türlü yük gemisinin ve petrol tankerlerinin bıraktıkları balast, sintine ve yıkama sularından oluşan atıklar, hiç şüphesiz kirlenmeyi çabuklaştırmaktadır.
KİRLİLİĞİN SONUÇLARI
Başta İstanbul'un güney sahilleri ile İzmit, Bandırma, Gemlik, Erdek Körfezinde kirlilik, bilimsel bir gözleme gerek göstermeyecek ölçüde gözle görülür bir seviyede yükselmiştir.
Bu şartlar altında Marmara denizinde 25 m derinlikte 1970 yılında ortalama 8mg/litre olan çözülmüş oksijen miktarı 4,5 mg/litreye düşmüştür.
İzmit ve Bandırma Körfezinde bu miktar 2mg/litre, Erdek ve Gemlik'te 3mg/litre, Kumkapı ve Bostancı açıklarında 3.5 mg/litreye inmiştir.
Bilindiği üzere balıkların yaşaması için gerekli oksijen miktarı 4,5 - 5 mg/litre'dir.
KARA KÖKENLİ KİRLENME *EVSEL ATIKLAR
Altyapının yetersiz olması, kanalizasyon toplama şebekesi ve mevcut olan bölgelerde ise arıtma tesislerinin bulunmaması veya işletme maliyeti nedeni ile arıtma tesislerinin çalıştırılamaması evsel kirlilik problemlerinin temelini teşkil etmektedir.
Marmara denizine ulaşan kirlilik Marmara Havzası ve Susurluk havzasından kaynaklanmaktadır. Marmara havzası ülke nüfusunun % 25’ni ve ülke sanayinin yarısından fazlasını barındıran, sanayileşmenin ve yerleşmenin en yoğun olduğu havzalardan birisidir.
Havzada yer alan illerin nüfuslarının fazla olması ve evsel atıkların direkt denize deşarj edilmektedir. Evsel atıklar ; direkt deşarj, derin deşarj ve nehirlerden deşarj yoluyla olmaktadır.
İstanbul’un kanalizasyon problemine çare aranmış, derin deşarj yöntemi ile İstanbul Boğazının alt akıntısına ve bir kısmı da daha yoğun olan Marmara denizi alt suyuna deşarj edilmek üzere programlanmıştır.
İstanbul’un yanısıra Gemlik körfezi, Erdek körfezi, İstanbul-Tekirdağ arasında yapılan çalışmalarla kıyılarda oluşan yazlık evlerin; artan nüfusun ve yapılaşmanın, yetersiz altyapının, Marmara denizinde önemli ölçüde evsel atıklardan kaynaklanan kirliliğe neden olduğu saptanmıştır. Bu bölgelerde yapılan ölçülerde çözülmüş oksijen değerinde önemli miktarda azalma, fosfat ve nitrat değerlerinde artış görülmüştür.
Sular Üzerinde bir Hakikat Köprüsü Sayfa 15
*ENDÜSTRİYEL ATIKLAR
İstanbul civarında bulunan 4500 - 5000 kadar endüstri kuruluşundan 0,3 milyon m3 civarında atıksu deşarj edilmektedir. Bu atıksuların % 50 oranı arıtılmadan denize deşarj edilmektedir.
İzmit Körfezinden 0,2 milyon m3 kadar endüstri kaynaklı atıksu deşarjı söz konusudur. Körfeze deşarj yapan 120 civarında endüstri kuruluşu olup, arıtma tesisine sahip olanlar ancak % 30 kadardır.
Gemlik Körfezi civarında bulunan zeytincilik, sabunculuk, gübrecilik kuruluşlarının atıksuları ile Bandırma Körfezi etrafında kurulu madencilik sektörüne ait kuruluşların atıksuları direkt olarak denize verilmektedir.
Bursa organize sanayi bölgesinde il ve çevresinde faaliyet gösteren çeşitli işletmelerden yılda 6 milyon m3 endüstriyel atıksu meydana gelmekte, Nilüfer çayı ve yan kolları ile Gemlik ve Bandırma Körfezine verilmektedir.
Gönen çevresindeki 50 kadar tabakhanenin atıksuyu da Kocabaş ve Gönen çayları yolu ile Erdek Körfezine gelmektedir.
Sanayileşmenin hızla devam etmesi İzmit Körfezi kuzey kıyılarını en bölgelerden biri haline getirmiştir. Yapılan tespit çalışmalarında, körfez kirliliğinin daha çok kuzey ve doğu kıyılarında yoğunlaştığı ortaya çıkarılmıştır.
Doğuda SEKA (selüloz, kağıt), sülfirik asit fabrikası, Pakmaya (maya), Kartonsan (karton), Pirelli (oto lastiği), Ansa (ilaç), Rabak (metal), Çelik halat (çelik tel), Lassa (lastik), Lifli Rulo (kağıt), Petrol Ofisi (yağ, gres), kuzey kıyılarında Petkim (petrol ürünleri, alkali), Tüpraş (petrol rafinerisi - şu an kullanım dışı), Igsaş (amonyak), Yarımca Gübre (kimyasal gübre), Yarımca Porselen (porselen), kirliliğe neden olan sanayilerden bazılarıdır.
Dikkat çeken noktalardan biriside Dilderesi vadisidir. Nasaş (Aleminyum), Basf (kimya kompleksi), Omo (deterjan kimya), Polisan (boya, tiner, polivinil, üre, formaldehit v.b.), çeşitli demir çelik ve metal sanayi tesisleri ile metal sanayi tesisleri, birçok kimyasal madde, sanayinin geliştirdiği bu vadide bulunan Dilderesi bugün ülkenin en yoğun kimyasal madde içeren akarsularından biri olarak bilinmektedir. Yine yapılan son araştırmalara göre;
İzmit Körfezine günde,
*6,6 kg kurşun,
*43,2 kg çinko,
*11,9 kg bakır,
*209 kg krom,
*5,1 kg cıva gibi ağır metallerin yanısıra
*10,9 ton azot,
*30,8 ton yağ karışmaktadır.
Daha güneyde, Gemlik körfezi, bir yandan geçtiği tüm yerlerdeki tüm kirliliği deniz ortamına taşıyan Karsat deresi, bir yandan da körfez etrafında gelişen sanayi atıklarından giderek kirlenmektedir. Güney Marmara’da önemli bir kirlilik odası ise Bandırma körfezidir. Körfez, kimya ve metal sanayi ile gelişen maden sanayini neden olduğu kirlilik ile etkilenmektedir. Bandırma gübre sanayi Bagfaş’ın atıksuları, içerdiği yüksek fosfor ve azot ile çevrede ötrofikasyona yol açmaktadır. Bu durum denizin kendini yenileme sürecini uzatmakta ve ortadan kaldırmaktadır.
Sular Üzerinde bir Hakikat Köprüsü Sayfa 16
Çanakkale kentinin içinden geçen ve halk plajından denize boşalan Sarısu deresi de, Çanakkale girişinde bulunan deri ve konserve fabrikalarının, kurşun madeni işleyen atölyelerin çıkardığı atıklarla kirlenmektedir.
Dostları ilə paylaş: |