I d I n I a V a V x h o n I n < I j V a h I x V l a I o I l n V v h fi X l Q



Yüklə 7,77 Mb.
səhifə87/139
tarix27.12.2018
ölçüsü7,77 Mb.
#87837
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   ...   139

GALATA BANKERLERİ

19. yy'm ikinci yarısından itibaren, büroları Galata çevresinde bulunan, her türlü mali ve parasal işlemle uğraşan, Osmanlı ekonomisi, maliyesi ve siyaseti üzerinde büyük etkileri olmuş Rum, Ermeni, Yahudi ve diğer yabancı kökenli bankerler.

Galata bankerleri, istanbul'da Bizans döneminden beri para, altın, kıymetli maden işleriyle uğraşan, faizle para veren tefeci ve sarrafların(->) 19. yy'm değişen e-konomik ve sosyal koşullarındaki uzantıları sayılabilir. II. Mehmed (Fatih) istanbul'u aldığı zaman, şimdiki Galata ve çevresine yerleşmiş Cenevizli ve Venedikli tefeci sarraf ve tüccarlara, sıkı kurallar ve kendilerine çizilmiş çerçeve içinde işlerini sürdürme imkânı tanımıştı. Sonraki dönemlerde Osmanlı Devleti ile bazen uzlaşma, bazen idamları ve mallarının müsaderesine varan çatışmalarla işlerini sürdüren bu kesimler, 1839'da Tanzimat'ın ilanından, özellikle de yeni ticaret yasalarının yürürlüğe girmesi ve Osmanlı ekonomisinin Batı'ya açılıp teslim olmasından sonra bir yandan yapı değiştirirken bir yandan da büsbütün güçlendiler. 19. yy'a gelindiğinde İstanbul'un zengin ve kalburüstü azınlıklarının ve kentte yaşayan yabancıların önemli bölümü sarraflık yapmaktaydı. Bu sarrafların Osmanlı ekonomisinin ayrılmaz parçası haline gelerek ö-nem kazanmaları; ülkenin, sanayi devrimini gerçekleştirmiş Batı'mn dış pazarı olma sürecine girmesi, yurtiçi üretim ve sanayinin çökerek ekonominin Avrupa ticaretine bağlanması ile oldu.

Galata çevresinde yaşayan ve işlemlerini de buradan sürdüren çoğu Rum sarraf ve onların ortakları olan tüccarlar, Batı' dan kredi ile satın aldıkları mallan peşin para ile satıyor; ellerinde biriken nakit parayı çok yüksek faizle vererek büyük kârlar sağlıyorlardı. Ermeni ve Yahudi sarrafları ise, daha çok iç piyasaya dönük çalışıyorlar; sarayın ve devlet ricalinin artan tüketim masraflarını finanse ediyorlardı. Yabancı uyruklulara serbest ticaret ve mali işlem yetkisini tanıyan ve var olan yetkilerini genişleten Tanzimat Fermam'nı izleyen gelişmeler içinde, Galata sarraflarından çok daha geniş para ve işlem hacmine sahip, daha modern ve örgütlü bankerlere doğru gidiş hızlandı. 1850'lere kadar hiçbir ön hazırlık ve eğitimleri olmadan, çekirdekten yetişip gözü kara faizcilik, tefecilik ve kapkaççılıkla yükselen sarrafların yerini bu yeni kuşak bankerler almaya başladı.

Aynı dönemler Avrupa'da bankaların kurumlaştığı, mali sermayenin yükselişe geçtiği, bankacılığın ve banka işlemlerinin gelişkin Avrupa ekonomilerinin ana sektörlerinden biri haline gelmeye başladığı dönemlerdi. Batı ile sıkı ilişki içindeki Osmanlı sarraf-bankerlerinin de belli standartlara ulaşmaları, işlerini sürdürebilmeleri için gerekliydi. Bankerlik böylece istanbul'daki Levantenlerin, Rum, Ermeni, Yahudi tebaanın seçkin kesimlerinin iyi yetişmiş ve eğitim görmüş çocuklarının işi

olmaya başladı. Bunlar Paris ve Londra borsaları ile sürekli haberleşme içinde o-lan, gelişmeleri izleyen, Osmanlı sarayı ve bürokrasisiyle olduğu kadar Batı'daki ö-nemli kurum ve kişilerle de yakın ilişki içindeki kişilerdi. Toplumda biraz da aşağılanan sarraflıktan, toplumsal statü sahibi bankerliğe doğru geçişin habercileriydi.

1846'da, istanbul'da ve Batı'da çeşitli i-lişkileri olan tanınmış sarraf-banker Mano-laki Baltazzi (Baltacı) ve Fransa'da da bankerlikle uğraşan ünlü zengin Alleon ailesinin^) oğullarından Jacques Alleon ve kardeşlerinin Galata'da Voyvoda Caddesi'nde açtıkları bankerlik bürosu Galata sarraflarının Galata bankerlerine dönüşmesinde bir adım sayılabilir. Baltazzi ve Alleon'ların bankerlik büroları, 1847'de İstanbul'da kurulan ilk banka olan Banque de Constantinople'un çekirdeğini oluşturdu. Bankanın kuruluşu eski kuşak sarraf-bankerler arasında önce belli bir tedirginlik yarattıysa da giderek Galata bankerlerinin gelişmesine katkıda bulundu. 1850' lerde piyasadaki para darlığını önlemek üzere basılıp piyasaya sürülen "kaime" ile oynanan borsa oyunları ve çeşidi para spekülasyonları ile Galata bankerleri büyük kazançlar sağladılar. 1854'te Kırım Savaşı' nın mali çöküntüsünün de etkisiyle Osmanlı maliyesinin yaşadığı bunalım sırasında ilk dış borçlanmaya gidildiğinde ve bunu izleyen dış borçlanmalar sürecinde, Galata bankerleri Batı'ya ciddi şekilde a-çıldılar ve borç veren Avrupa ülkelerinin Türkiye'deki kolları haline geldiler. Osmanlı Devleti'nin iç ve dış borçlarının en yüksek noktasına ulaştığı 1860'larda büyük spekülasyon ve kâr olanakları sağlayan Galata bankerleri Osmanlı Devle-ti'ni de avuçları içine almışlardır. Bu dönemde Osmanlı Devleti, Galata bankerlerinden doğrudan borç aldığı gibi, çeşitli nezaretler de tüccara zamanında para ö-deyemeyince faizli senetler veriyorlar, tüccar bunları Galata bankerlerine kırdırıyor ve bankerler bu yolla da devletin alacaklısı durumuna geliyorlardı. 1863'te Osmanlı Bankası'nın (Banque Imperiale Ottoma-ne) kuruluşu bankerler arasında bir süre tedirginlik yarattıysa da kısa bir süre sonra Galata bankerlerinin daha da güçlendikleri gözlendi. 1864'te bankerler birleşip örgütlendiler ve Galata Borsası'nı(->) kurdular. Ayrıca Osmanlı Bankası kurulduktan sonra, Osmanlı Bankası'nın da ortak olduğu; ortaklan arasında ünlü Galata bankerlerinden A. Baltazzi, Kristaki Zografos, Boğos Mısırlıyan, A. Ralli, Zarifi, J. Kamonda'nm da bulunduğu Societe Generale de l'Empire Ottomane adlı ö-nemli bir finans kuruluşu oluşturdular.

1871-1881 arası Galata bankerlerinin altın dönemi oldu. Bankerler, aralarında Tramvay Şirketi'nin de bulunduğu çeşitli şirketler kurdular. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sırasında, mali durumu çok güç-leşmiş olan Osmanlı maliyesine yaptıkları yardımlarla devletle ilişkilerini pekiştirdiler, kendilerine zamanın basınında "kurtarıcılar" sıfatı bile yakıştırıldı.

Galata bankerleri Osmanlı Devleti'ne

ve maliyesine 19. yy'm ortalarından başlayarak neredeyse 70 yıl boyunca âdeta hükmettiler. Öte yandan Osmanlı istanbul' unda banker aileleri, renkli, zengin ve o dönem için istisnai olan Avrupai bir yaşamı sürdürdüler; Osmanlı'nın Batıcı kesimine örnek oldular, istanbul'da kişilikleriyle ve yaşamlarıyla da iz bırakmış ünlü Galata bankerleri arasında, Kamondo Hanı' nın da sahibi olan Isak Kamondo, Doğan Apartmam'nı(->) satın almış olan Selanikli Botton ailesi, Sakız'dan göç etmiş bir italyan aileye mensup Bernard Corpi, Mano-laki Baltazzi (Baltacı) ve ailesi, Marsilya' dan gelmiş Yunan asıllı Zarifi kardeşler, Çiçek Pasajı'nı yaptırmış olan Hristaki Zografos Efendi, konakları ve zenginliğiyle ünlü Agop Köçeoğlu, Beyoğlu'nda bir sokağa adını vermiş Glavani ailesi, Levantenlerden Nomico ailesi sayılabilir.

istanbul galata bedesten!

Galata'da Perşembepazarı Caddesi'ndedir.

Galata Bedesteni'nin II. Mehmed (Fatih) (hd 1451-1481) evkafından olduğu genellikle kabul edilir. Fakat Fatih'in Türkçe ve Arapça vakfiyelerinde, bu bedesten ile ilgili bir kayda rastlanmaz. Bir belgede karşılaşılan, Galata'mn Lonca Mahallesi'n-deki bazı dükkânlar E. H. Ayverdi tarafından bedestene ait olarak kabul edilmek istenir. III. Murad'ın (hd 1574-1595) 9937 1586 tarihli bir fermanında bahsi geçen "kadîmden bezzâzistan imiş" denilen 16 mermer sütunlu, 20 kubbeli yapının burası olması da inandırıcı değildir. Zaten bu bilgi de çelişkilidir (16 sütunlu bir yapıda 25 kubbe olması gerekir, Galata Bedesteni sütunlu değil 4 örme pay elidir). Bu bedesten ile ilgili olarak Evliya Çelebi'nin yazdıkları da mevcut binaya uymaz.

Galata Bedesteni mimarisi bakımından Osmanlı dönemi Türk sanatının yapı üslubuna ve tekniğine tam bir uygunluk gösterir. Zaten bedesten yapımı da 15-17. yy' lar arasında uygulanmıştır; sonradan bu yapı türü unutulmuştur. Bu bedesten 4 pa-yeli ve 9 kubbeli biçimi ile Kastamonu, Kayseri, artık mevcut olmayan Konya, Merzifon bedestenlerinin bir benzeridir.

Galata Bedesteni'nin planı.

Müller-Wiener, Bildlexikon



GALATA BORSASI

356-


357

GALATA KÖPRÜLERİ

Galata Köprüsü'nün geçirdiği değişimleri yansıtan iki kartpostal.



Tuğrul Acar fotoğraf arşivi (sol), Ayşe Yetişkin Kubilay koleksiyonu (sağ)

20 mx20 m ölçüsünü pek az aşan bedestenlerde daima görüldüğü gibi dış cephelerine bitişik olarak, üzerleri kagir tonozlarla örtülü dükkân gözleri sıralanır. Bunlar sonraları çok bozulmuş, Perşembepa-zarı Caddesi kenarmdakiler de bütünüyle tıraş edilerek, ortadan kaldırmıştır. Dört cephesinin de ortasında birer kapısı olan, ana mekânın ortasında yükselen kesme taştan, kare kesitli 4 kalın paye büyük kemerleri taşır. Böylece meydana gelen 9 bölümün üstleri kasnaksız kubbeler ile örtülmüştür. Cephelerinin yukarı kısımlarında, her cephede üçer tane pencere vardır.

Perşembepazarı Caddesi'ne açılan girişin sol tarafında duvar kalınlığı içinde bulunan spiral bir merdiven, çepeçevre bedesteni dolanan ahşap bir galeriye çıkışı sağlar. Ancak 80 cm kadar genişlikteki bu galeri, duvarlara saplanmış mermer konsollar tarafından taşınır. Ayrıca karşılıklı i-ki köşedeki düz merdivenler ise dış dükkânların üstlerinde olması gereken kat bölümleri ile ilgilidir. Bu üst kattan yalnız iki tarafta, bazı mekânlar kalmıştır.

Galata Bedesteni 25 yıl öncesine kadar depo olarak kullanılıyor ve içinde meşe ağacından eski bölmeler bütünüyle duruyordu. Binayı kiraya vermek üzere yapılan restorasyonda bunlar sökülmüş ve ilgili makamın itirazına karşılık, bedestenin aslına uygun onarımının yapılacağı bildirilmesine rağmen bu yolda hiçbir girişimde bulunulmamıştır.



Bibi. C. Esad Arseven, Eski Galata ve Bina-lan, ist., 1989; A. M. Schneider-M. Is. Nomidis, Galata, Topographisch-Arcbâologiscber Plan mitErlauterndem Text, İst., 1944, s. 37; Ayver-di, Fatih IV, 576-579; Müller-Wiener, Bildlexi-kon, 352-353.

SEMAVi EYlCE



GALATA BORSASI

Bugün emtia borsası ve menkul kıymetler borsası olarak iki ayrı kurum olan borsalar, Eski Yunan ve Roma'dan başlayarak MS 12. yy'a, yani Venedik'in Akdeniz ticaretine yeni bir veçhe vermeye başlamasına kadar, emtia ağırlıklı borsalar olarak bilinmektedir. Mal alım satımı ve mal üzerinde her türlü spekülatif hareketlerin oluştuğu borsalardan menkul kıymetler borsasına geçiş 12. yy'da Venedik'te başlamıştır. Borsa kelimesi, aynı yıllarda Belçika'nın Bruge kentinde, tüccarların Van der Burse adında bir tüccarın evinde toplanıp çeşitli mal ve kıymetli kâğıt üzerinde mezat ve alışveriş yapmalarından çıkmış, benzer işlerin yapıldığı yere "borsa" denmeye başlanmıştır.

Bütün dünyada olduğu gibi Osmanlı Imparatorluğu'nda da borsa, ekonomik hayatta beliren köklü değişmelerin gerektirdiği bir kuruluş olarak ortaya çıkmıştır. Nitekim 1838 ve 1839'da İngiltere ve Fransa ile yapılan dış ticaret anlaşmaları ve II. Mahmud döneminin (1808-1839) başından itibaren yoğunlaşan Batı ticareti, Osmanlı ekonomik yapısında büyük değişikliklere yol açmış, özellikle dış ticaretin açık vermesi dış tediyelerin ödenmesinde yeni usullerin kullanılmasına sebep ol-

muştur. İngiliz ve Fransız kambiyosunu tutmak, yani istikrarlı bir şekle dökmek için hükümet desteği ile İstanbul'da kurulmuş olan Banque de Constantinople' un kâğıtları, öteden beri piyasada dolaşan ve aslında hükümetin tüccara olan vadeli ve faizli borçlarını temsil eden sehim, sergi vb kâğıtlar ile birlikte piyasada spekülasyon aracı olmaya başlamıştır.

Banque de Constantinople ve hükümetin piyasada dolaşan kâğıtları yanında, gemilerde taşınan her türlü mal ile istanbul ve sair Osmanlı limanlarında depo edilmiş malların karşılığı olarak tüccar tarafından çıkarılan kâğıtlar da artmaya başlayınca, o devirde dışarıdan ve içeriden gelen gemilerin yanaşıp yüklerini boşalttığı yer ve aynı zamanda yabancı tüccar ve gemi adamlarının uğrakları olan otellerin, kahvehanelerin, birahanelerin bulunduğu Galata'da, kışın kapalı, yazın açık havada, yabancıların ve onları taklit etmeye çalışan Osmanlı azınlıklarının yanında şansını denemeye çıkmış birkaç İslam-Türk tebaa da, "hava oyunları" olarak bilinen borsa o-yunlarına katılmaya başlamışlardır.

J*-

Galata Borsası 19- yy'm ortalarına doğru oluşmuştur. 19. yy'ın ortalarına doğru giderek bozulan ekonomik durum sonucunda iç piyasadaki para darlığına çare olarak getirilen ve "kaime" adı verilen kâğıt paranın çıkarılması ve kaime ile girişilen bazı işlemler, kısa zamanda kaimenin büyük spekülasyon metaı haline gelmesine sebep olmuş ve Kırım Savaşı arifesinde, bir altının lira karşılığı 400 kuruş kaimeye kadar çıkmıştır, işte bu spekülatif hareketlerin bankerler ve sarraflar dışında halk arasına da yayılması ile İstanbul'un çarşı pazar yerlerinde kaime, sergi, sehim vb devlet kâğıtları ve bazı itibar-

Pera Palas

Hotel de


Constantinople'

un Societe

Française

Grands Hotels

International'a

ait 10 Temmuz

1922 tarihli

hisse senedi.



Galeri Alfa

lı tüccar ve bankerlerin imzasını taşıyan çek ve bonoların alışverişi hızlanmış; bu işe Avrupalılar da karışınca Avrupa borsalarının en tipik işlem ve oyunları Galata' nın han avlularında ve akşamları da birahane ve gazinolarda oynanmaya başlanmıştır. Bu işlerin acemileri çok olduğundan kavgalar ve suçlamalar başlamış, zaman zaman polis müdahalesi gerekli olmuştur.

İşte bu kargaşayı ve zaman zaman hükümeti sert tedbirler almaya zorlayan o-layları normal borsa işlemleri haline sokmak için, eski Ceneviz ve Venedikli sarraf, banker ve tüccarların ahvadı sayılan istanbullu Rum banker, sarraf ve tüccarlar Rum kiliselerinin idare heyetlerine verilen "sefurya" adıyla bir teşkilatlanmaya giderek Galata'da Havyar Hanı'nda bir borsa kurmuşlardır (bak. borsalar). 1854 başlarında adı geçen handa bu şekilde ortaya çıkan yarı resmi borsa, kısa zamanda gelişmesine rağmen ilk resmi borsa komiseri olan Abidin Paşa'nın, yazdığı Hava Oyunları adlı kitapçıkta belirteceği gibi, özellikle Müslüman Türklerin borsa oyunlarında büyük zararlara uğramaları ve aldatılmaları karşısında, hükümet bu işi kendi kontrolü altına almıştır.

Galata Borsası resmen kurulduktan sonra borsa dışında tahvilat alım satımları ve bunlarla ilgili spekülatif işlemler yasaklanmış, ancak borsa dışında, özellikle borsa kapandıktan sonra akşamlan Galata ve Beyoğlu birahanelerinde, hattâ tiyatro, opera ve konser aralarında konsolid oyunu devam etmişti. Zaman zaman cezalar artırıldığı, hattâ birçok banker, sarraf, simsar hapse bile girdiği halde, yolsuz para işlemlerinin önü alınamamıştır..

Galata Borsası, kuruluşundan 1914'e

kadar sakin ve işlemlerin normal yürüdüğü pek az gün geçirmiştir. Bunda devletin, padişahın müdahalelerinin, Osmanlı ekonomisi ve ticaretinin büyük bir kriz içinde oluşunun, Batı banka ve bankerlerinin spekülasyonlarının rolü büyüktür. Borsanın bu hali birçok ocağın sönmesine, iflaslara, intiharlara sebep olmuştur.

Galata Borsası'nın İslam inanışlarına ters düştüğü hatırlatılarak islam tebaanın borsadan ve özellikle konsolid oyunları denilen borsa oyunlarından uzak kaldığı ve bu sebeple borsacılığın sadece Hıristi-yanlara has bir meslek olduğu iddia edilirse de gerçek böyle değildir. Birçok İslam aile reisinin, evlerindeki ve civarlarmdaki tutucu eğilimlere rağmen gizliden konsolid belasına tutulmuş olduğu söylenir.

19l4'te I. Dünya Savaşı çıkınca Galata Borsası kendi kendini feshetme kararı almıştır. Ancak resmen kapalı olmasına rağmen, bu defa İstanbul'un her yerinde, hattâ Şehzadebaşı'nda bile borsa kurulup oyun oynandığı görülmüştür. Savaş boyunca her türlü mal üzerinde spekülasyon arttığı için, tahviller ve paralar üzerindeki o-yunlar da hızlanmıştır.

Mütareke ve daha sonra istanbul'un işgalinde Galata Borsası, kimin emri ve müsaadesi ile açıldığı belli olmadan yeniden açılmıştır. Mütareke yıllarında ve İstanbul'un müttefik orduları tarafından işgali süresince borsada iki önemli olay kaydedilmiştir. Bunlardan biri İstanbullu Rumların istanbul'un tapusunu ele geçirmek i-çin borsada çevirdikleri oyunlar, diğeri ise Müslüman Türklerin borsacılıkta daha aktif bir tutum içine girmeleridir. ABD Başkanı Wilson'un, I. Dünya Savaşı sonrası barış ilkelerini ortaya koyan bildirisinde, ihtilaflı toprakların paylaşılmasında tapu hakkının büyük rol oynayabileceğine dair bir prensibi ortaya koyması, İstanbul Rumlarının şehri ele geçirmek için İstanbul'da tapu sahibi Türklerin ellerindeki tapuları parası karşılığında alma teşebbüslerine yol açmıştır. Bu, kısa zurnanda kampanya haline dönüşmüş ve Rumlar Atina Bankası'mn verdiği krediler sayesinde Osmanlı lirasının kambiyo oyunları ile değer kaybetmesinden de faydalanarak İstan-

bul'un Beyoğlu, Boğaziçi kıyıları ve Adalar ile Kadıköy, Moda, Fenerbahçe, Kızıl-toprak semtlerinde ev, dükkân, tarla, bostan, arsa satın almaya koyulmuşlardır. Satanların büyük çoğunluğu ise, yapılan propaganda ile istanbul'un elden gideceğine inanmış Müslüman Türklerdir.

Bu arada, İstanbul'un işgal altında bulunduğu 1921'de, borsanın Havyar Hanı'n-dan sonra taşındığı Komisyon Hanı yeniden inşa edilmiştir. Rumların giriştikleri kambiyo oyunlarına işgal kuvvetlerinin subay, asker ve memurlarının da katılmaları ve ingiliz lirasının değerini yükseltmeye yönelik kambiyo oyunlarına karşı, hükümet kambiyoyu borsadan ayırmak zorunda kalmış; bunun üzerine aynı kişilerin kurdukları "Kambiyo Kulübü" bu defa hiçbir kontrole tabi olmadan işlerini yürütmüştür.

Cumhuriyet'in kurulmasından sonra Ankara hükümeti İzmir İktisat Kongresi'nde saptanmış olan liberal politika icabı ve Lozan Barış Antlaşması gereğine uygun politika yürütmek üzere borsaya eskiden pek farklı olmayan bir düzen getirmek istemiştir. Maliye Müfettişi Adil Bey'in borsa teşkilatının başına getirilmesi ile başlayan yeni dönem yeni birtakım düzenlemelere sahne olmuştur. Nitekim savaş ve mütareke yıllarında özellikle Türk-lslam tebaanın borsadaki kayıplarının önlenmesi maksadı ile acentelerle müşteriler arasındaki ilişkiler yeni bir hukuki düzene sokulmuştur.

1929 dünya ekonomik krizine kadar, Galata Borsası izlenen liberal politikadan ötürü büyük kambiyo spekülasyonlarına sahne olmuş, özellikle İngiliz lirası üzerindeki spekülasyonun etkileri kolay kolay silinememiştir.

Galata Borsası 1930'lara varmadan kapanıp giderken, bir yüzyıla yakın bir sürede Batı finans kapitali ile onun içerideki ortaklarına büyük faydalar sağlamıştır. HAYDAR KAZGAN



GALATA KÖPRÜLERİ

19. yy'ın ortalarında ticari ilişkilerin artması ve sarayın tarihi yarımadadan Beşiktaş'a taşınması kent içi ulaşımının Eminönü-Ka-raköy aksı üzerinde yoğunlaşmasına ne-

den olmuştur. Yine bu dönemde Avrupa' dan ithal edilen atlı binek arabaları yaygınlaşmış ve böylece Halic'in iki yakası arasında yeni ulaştırma araçlarına da hizmet verebilecek ikinci bir köprü yapma gereksinimi ortaya çıkmıştır. Unkapanı-Azapkapı arasında 1836'da açılan Hayra-tiye Köprüsü'nün alternatifi olarak 126l/ 1845'te Karaköy ile Eminönü arasında yine ahşap malzemeyle Tersane'de yapılan bu köprünün strüktürü, bundan sonra Haliç üzerinde kurulacak üç köprüye daha model olmuştur. Galata ile İstanbul arasına yapılan bu ilk köprü, sallar üzerine inşa edilen Hayratiye Köprüsü'ne genel ö-zellikleriyle benzemekle birlikte, dubalı o-larak yapılmıştır. Konumuna göre boyunun yaklaşık 500 m olduğu tahmin edilen ve Cisr-i Cedid olarak da adlandırılan köprüden geçiş ücreti alınmaya başlanmıştır.

Karaköy Köprüsü 1853'te bağlantıları elden geçirilip yenilenerek büyük çapta bir_pnarım görmüştür. 1279/1863'te ise Va-kanüvis Ahmed Lutfi Efendi, "Dersa'adet" de kâin Bağçe-kapusu civarındaki Cisr-i Cedid'in dubaları ile hey'et-i hâzırası mü-ceddeden ikmal ve inşa olundu" sözleriyle bu köprünün yerine ikinci Karaköy Köprüsü'nün inşa edildiğini bildirmektedir. Kaptan-ı Derya Ateş Mehmed Paşa tarafından yine Tersane'de ve ahşap olarak yapılan bu köprü, 96 duba tarafından taşınmaktaydı. Dubalar çıpa ve zincirlerle demirlenmişti. Yaklaşık 504 m boyunda ve 14 m genişliğindeki bu köprünün küçük boyutlu deniz araçlarının geçebilmesi için geçiş gözlerinin deniz yüzeyinden yüksekliğinin 5 tn olduğu bilinmektedir. Köprünün maketi 20 Şubat 18ö3'te açılan Sergi-i Umumi-i Osmanî'de sergilenmiştir.

1860'ların sonunda Karaköy'e köprü yapılması yine gündemdedir. Ancak, bu kez Tersane'nin olanaklarıyla yetinmek yerine, köklü bir değişiklikle demir köprü yapımına yönelmek söz konusudur. Dolayısıyla bu sistemi uygulayacak yabancı şirketler devreye girmeye başlamışlardır. Bu nedenle ilk anlaşma 24 Eylül 1869'da "For-ges et Chantiers de la Mediteranee" isimli bir Fransız şirketiyle imzalanmıştır. Bu sı-, rada İngilizlerin de aynı yerde bir köprü

GALATA KÖPRÜLERİ

358

359


GALATA KULESİ

dürlüğü'nün denetiminde gerçekleştirilen yeni köprünün henüz yapım çalışmaları sürdürülürken, eski köprü 16 Mayıs 1992 günü sabaha karşı çıkış nedeni belirlenemeyen bir yangın sonucu kullanılamaz hale gelmiş ve 23 Mayıs 1992'de, bir kısmı Halic'in sularına gömülmüş parçaları da dahil olmak üzere yerinden çekilmiştir. Haliç üzerinde Balat-Hasköy arasına yerleştirilmek üzere yemden projelendirilen köprünün, onarım çalışmaları tamamlandıktan sonra yakın bir tarihte tekrar kullanıma açılması beklenmektedir.

Yapım çalışmalan yaklaşık 6 yıl süren yeni Karaköy Köprüsü'nün 47 milyon dolar tutarındaki keşif bedeli, gecikmeler nedeniyle 59 milyon dolara yükselmiştir. Eski köprünün yanarak kullanım dışı kalmasının hemen ardından, bitmekte olan ye-

yapmak üzere teklif verdikleri, Başbakanlık Arşivi'ndeki 8 Eylül 1869 tarihli bir Galata Köprüsü öneri projesinden anlaşılmaktadır. Bu öneriyi veren Georges Wells, Galata Köprüsü anlaşmasını Fransızlara kaptırmakla birlikte birkaç yıl sonra Unkapa-nı-Azapkapı arasına inşa edilecek demir köprünün yapımı işini "Wells and Taylor" olarak üstlenir.

Fransız şirketiyle yapılan ve 19 maddeden oluşan ayrıca bir de ek madde içeren mukavele, köprünün teknik özellikleriyle maliyetini ve tarafların sorumlulukları hakkındaki esasları bütün ayrıntılarıyla tanımlamaktadır. Ekim 1870 sonunda 1863 tarihli eski ahşap köprü yerinden sökülmüş ve gümrük binası yönünde (Marmara'ya doğru) birkaç metre çekilerek yeniden trafiğe açılmıştır. Yıl sonunda 5, Ocak 1871' de de 4 dubası yerleştirilen yeni köprünün Nisan 1872'de açılacağı da yine gazele haberlerinden öğrenilmektedir.

İşlerin neredeyse bitirildiği anda ani bir değişiklikle köprünün Unkapam-Azap-kapı arasındaki Mahmudiye Köprüsü'nün yerine konması için hazırlıklara başlanmıştır. Oysa, yukarıda da belirtildiği gibi bu karar öncesinde "Wells and Taylor'la Un-kapanı-Azapkapı arasına yeni bir demir köprü yapımı için mukavele imzalanmıştır. Galata ile Eminönü arasındaki trafiğin yoğunluğunu karşılayamayacak derecede hafif olduğu ileri sürülerek Unkapa-nı'na nakledilen köprünün resmi açılışı Eylül 1872'de yapılmış ve sökülen Mahmudiye Köprüsü mezada çıkarılıp satılmıştır.

Galata ile Eminönü arasına inşa edilmekteyken yeri değiştirilen ilk demir köprünün yerine, ingilizlerle imzalanan mukaveleye göre Azapkapı-Unkapanı arasına yapılması öngörülen köprünün konulmasına karar verilmiştir. Ancak köprünün yeni yerinde yapımı sırasında mukavelede-kinden daha uzun olması gerektiğinden,

taraflar arasında fiyat konusunda anlaşmazlık çıkmış ve bunun için yeni bir ek mukavele imzalanmıştır. 1875 başında Ter-sane'deki şantiyede yapılan 14 duba getirilerek, üzerlerine demir tahliyeleri yerleştirilmeye başlanmıştır. Başka bir anlaşmazlık konusu da rıhtımların yapımında ortaya çıkmıştır. Osmanlı hükümetinin yeni rıhtımların yapımından vazgeçmesi ü-zerine, kullanılması istenen eski rıhtımların köprüyü taşıyabilmesi için köprünün uçlarından bir miktar uzatılması gerekmiştir. Bu nedenle altışar metrelik zincirsiz 2 duba daha eklenmesini öngören yeni bir mukavele imzalanmıştır. Temmuz 1875'te bitirilmesi gereken köprü, sözü geçen ek dubaların boyutlandırılmalarındaki hata nedeniyle bir miktar kesilmesi gerektiğinden bu tarihte tamamlanmamıştır. Yıl sonunda çıkan haberlere göre kıyı bağlantılarının tamamlanması aşamasına gelinmiştir ve bu işlem bitince köprü ulaşıma açılacaktır. Saltanat değişikliği nedeniyle, resmi açılışı ancak Abdülhamid'in tahta geçişinin birinci yılında yapılabilen bu köprünün boyu ilk anlaşmaya göre 450 m, genişliği 14 m'dir. Fakat, yeri değiştirilince uzunluğu önce 486 m'ye çıkarılmış, daha sonra yapılan ekleme ve kesintilerle yaklaşık 495 m'ye ulaşmış olmalıdır. Bununla birlikte genişliğinin değiştirildiğine ilişkin bilgi yoktur. Oysa, bu köprü Fransızlar tarafından inşa edilen ve Unkapam' na nakledilen köprüden 4 m daha dardır. Konstrüksiyonunu, "Warren kirişleri" olarak adlandırılan dövme demir elemanlardan yapılan kafes kirişler ve 19 adet demir duba oluşturmaktadır. Gemilerin geçmesi için açılan kısmı 52 m'dir. Bu bölüm kapalı durumdayken 15 m genişliktedir ve deniz yüzeyinden yaklaşık 4,5 m yükseklikte 2 adet kemerli açıklığı bulunmaktadır. Söz konusu köprüye ilişkin G. Al-nar'ın yayımlandığı çizim, inşa edilenden

Allom'ım bir

deseninde

çevresiyle

birlikte


Galata

Köprüsü,


19. yy.

Burçak Evren

koleksiyonu

tamamen farklı bir orta açıklık sistemi göstermektedir. Dolayısıyla, bu çizimin köprünün ilk tasarımına mı, yoksa bir değişiklik sonrasına mı ait olduğu belirsizdir. Ancak, gerek Topkapı Sarayı Arşivi'ndeki çizim, gerekse o yıllarda çekilen çeşitli fotoğraflar, 1877'de kullanıma açılan Galata Köprüsü'nün orta açıklık ve konstrük-siyon sistemi konusunda yazılı kaynakları doğrular nitelikte yeterince bilgi vermektedir. Bu köprü daha sonra 1912'den 1936'ya dek Unkapam-Azapkapı arasında hizmet vermiştir.

19. yy'in sonunda, tramvayın kent içi ulaşımında belli bir ağırlık kazanması ve yaklaşık 20 yıldır kullanılmakta olan Ka-raköy Köprüsü'nün de artık yıpranmış olması bu köprünün yeniden yapımını gündeme getirmiştir. 1894'ten 1907'ye kadar yabancı şirketlerce birçok öneri hazırlanmış ve nihayet Alman MAN Şirketi tarafından hazırlanan projenin uygulanması için bu firma ile 18 Şubat 1907'de ilk mukavele imzalanmıştır. II. Meşrutiyet'in ilanıyla daha önce yapılan mukaveleler geçerliliğini yitirmiş, fakat, yine aynı firma ile yeni bir projenin yapılması için 14 Ekim 1909' da başka bir anlaşma imzalanmıştır. Üzerindeki tramvay hattıyla birlikte toplam maliyeti 237.000 altın liraya çıkan köprünün yerine yerleştirilmesi ile eski köprünün sökülme işlemleri birlikte yürütülmüştür. Çelik yapı malzemesinin niteliklerine uygun olarak ileri bir teknoloji ile yapılan bu köprünün açılışı 27 Nisan 1912'de gerçekleştirilmiştir. Aradan geçen 80 yıla yakın süre içinde özgün tasarıma çeşitli müdahalelerde bulunulmuştur. 466,6 m uzunluğunda ve 25 m genişlikte olan köprü, derinliği ortalama 3 m olan 28 duba tarafından taşınmaktadır. Köprüdeki en büyük değişiklik, alt katta yer alan bekleme salonları ve dükkânların cepheleri ile iç bölünmelerinin değiştirilmesi olmuştur.

1950'lerde Galata Köprüsü (üstte) ve yeni Galata Köprüsü. Ara Güler (üst), Tahsin Aydoğmuş (alt)

Ayrıca ortada ve geçiş gözlerinin yanında yer alan sivri kemerli açıklıkların şebekeleri de sökülmüştür. İki kat arasındaki merdiven bağlantıları ve bunların korkulukları da zaman içinde çeşitli değişikliklere uğramış, geçişlerde para alınmasından vazge-çilmesiyle işlevini yitiren köprü başlarındaki kulübelerle birlikte iki yakanın tramvay bağlantısı da ortadan kaldırılmıştır.

Günümüze dek Halic'e kurulan köprüler içinde en uzun ömürlüsü olan bu köprü, duba aralarının çok dar olması nedeniyle su akışını engelleyerek Halic'in kirlenmesini olumsuz yönde etkilemiştir. Bu nedenle 1980'li yılların sonunda bu köprünün yerine kazıklar üzerine oturan yeni bir köprü önerisi gündeme gelmiştir. Yapımını STFA-THYSSEN Konsorsiyumu' nün üstlendiği, Karayolları 17. Bölge Mü-

ni köprü İstanbul trafiğini rahatlatmak amacıyla bazı eksikliklerine rağmen 12 Haziran 1992 günü dönemin başbakanı Süleyman Demirel tarafından ulaşıma a-çılmıştır. 80 m boyunda ve 2 m çapında 114 adet kazık üzerine oturan köprünün her biri 500 ton ağırlığındaki 4 çelik kanadı Pendik'te imal edilmiştir. 80 m'lik genişliği ile dünyadaki en geniş ikinci köprü olan yeni Karaköy Köprüsü, bir defada 1.800 ton kaldıran baskülleri ile dünyada birinci sırada yer almaktadır. Köprünün 4 geliş, 4 gidiş şeridi bulunmaktadır. Belediye ile karayolları arasındaki anlaşmazlık nedeniyle ortadaki iki şeridin raylı ulaşıma ayrılması henüz gerçekleştirilememiştir. Açılışından kısa bir süre sonra yanmakta olan bir geminin çarpması sonucu köprünün Marmara'ya bakan cephesi büyük ölçüde hasar görmüş ve bu yöndeki şeritler onarım için birkaç ay süreyle trafiğe kapatılmıştır. Köprü bağlantıları ve meydan düzenleme çalışmaları halen sürmektedir. Bibi. G. Alnar, "Haliç'teki Köprüler", Akşam, (Mayıs 1939); Eldem, istanbul Anılan; A. En-derlen, "Neue Schiffbrücke über das Golde-ne Horn in Konstantinopel", Deutsche Bauzel-tungs, S. 75-76 (1912); Ç. Gülersoy, Çağlar Boyunca İstanbul Görünümleri I. Köprü ve Galata, ist., 1971.

GÜLSÜN TANYELİ-YEGÂN KÂHYA



Yüklə 7,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   ...   139




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin