İbn cübeyr 7 Bibliyografya : 9



Yüklə 1,63 Mb.
səhifə2/65
tarix08.01.2019
ölçüsü1,63 Mb.
#92264
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   65


İBN CÜBEYR

Ebü'l-Hüseyn Muhammed b. Ahmed b. Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr el-Kinânî el-Beİensî (ö. 614/1217)

Endülüslü Arap seyyahı.

10 Rebîülevvel 540'ta (31 Ağustos 1145) Belensiye (Valencia) veya Şâtıbe'de (Jativa) doğdu. Kinâne kabilesine mensup olan büyük dedesi Abdüsselâm b. Cübeyr, Emevîler'in son dönemlerinde Fas'a göç eden bazı Hâricîler'in orada yol açtıkları Arap - Berberi çatışmalarını önlemek için Halife Hİşâm b. Abdülmelik tarafından bölgeye gönderilen orduda askerdi. İçin­de çıkan fitne yüzünden görevini yapama­dan dağılan bu ordudan arta kalanların Endülüs'e sıçrayan Berberi isyanlarını bastırmakla görevlendirilmesi üzerine Abdüsselâm da 124'te (742) İspanya'ya geçerek Şezûne'ye (Sedona) yerleşti.1 İbnCübeyr'in babası Ahmed b. Cübeyr ise Şâtıbe'nin ile­ri gelenlerinden bir kâtipti. İbn Cübeyr ilk derslerini ondan almış, daha sonra Ebü'l-Hasan b. Ali b. Ebü'l-Asîlî, Ebü'l-Haccâc Yûsuf b. Yes'ûn ve Ebû Muhammed Ka­sım b. Asâkir gibi âlimlerin yanında oku­muş ve baba mesleğini devam ettirip Muvahhidler'in kâtipliğini yapmıştır. Aldığı kültür, yetiştiği çevreye uygun olarak felsefeye iyi gözle bakmayan. Mâliki fıkhına dayalı dinî bir kültürdür; ancak İbn Cü­beyr zamanının din dışı konularıyla da il­gilenmiştir.

Kâtipliğinin yanında vasat bir şair olan İbn Cübeyr asıl ününü, alışılmamış bir gü­zergâh takip ederek ve dikkatli bir seyyah gözüyle incelemelerde bulunarak yaptığı hac seyahatine borçludur. Onun bu seya­hatini birçok modern yazar şöyle bir ola­ya bağlamaktadır: Rivayete göre İbn Cü­beyr, Gırnata'yı (Granada) babası Abdül-mü'min el-Kûmîyi temsilen yöneten Ebû Saîd Osman'ın kâtibi iken onun tarafın­dan şarap içmeye zorlanır. Dindarlığıyla tanınan ve o zamana kadar ağzına içki koymamış olan İbn Cübeyr İstemeyerek yaptığı bu işten büyük bir pişmanlık du­yar ve kendini Allah'a affettirmek için hacca gider.2 Fakat onun seyahati yalnız bu sebebe bağlana­maz. Çünkü Doğu İslâm dünyasının En­dülüs ve Mağrib ile ilmî ve kültürel ilişkileri başlangıçtan beri vardı. Önceleri Do-ğu'dan Batı'ya göç eden âlimlerle gelişen bu hareket, daha sonra Batılı müslüman-ların hem hacca gitme hem de bu müna­sebetle ilim öğrenme arzularıyla artarak sürdü. İbn Cübeyr'in hac niyeti içinde Mı­sır, Hicaz ve Irak'taki ulemâ ile görüşme ve ilim tahsil etme arzusunun var olduğu seyahatnamesinden de anlaşılmaktadır. İspanya'dan hacca giderken Doğu İslâm dünyasını gezip görmek ve gördüklerini tesbit ederek dönüşünde Endülüs'e ta­nıtmak kararlılığı ile yola çıkmıştı. Sonuç­ta bu misyonu en iyi şekilde tamamlamış ve insanlık tarihine çok önemli bir kaynak eser bırakmıştır.

İbn Cübeyr, seyahati boyunca yanında bulunan arkadaşı Ebû Ca'fer Ahmed b. Hasan ile birlikte 8 Şevval 578'de (4 Şubat 1183) Gırnata'dan hareket etti.3 Önce Tarif (Tarifa) yoluyla Sebte'ye (Ceuta). oradan da bir Ceneviz gemisiyle Sardinya, Sicilya ve Girit üzerinden İsken­deriye'ye gitti. Bu şehri ve Kahire'yi ziya­ret ettikten sonra Nİ1 boyunca Küs'a, ar­kasından çölü geçip Ayzâb'a, sonra da gemiyle Kızıldeniz'den Cidde'ye vardı ve 20 Rebîülevvel 579'da (13 Temmuz 1183) Mekke'ye ulaştı. Mekke'de sekiz aydan fazla kalıp hac farizasını yerine getirdik­ten sonra Medine'ye geçti 4 ve burada yalnızca beş gece yatıp Irak'a dönen hacı kervanına katılarak Bağdat'a, buradan da yine beş gün sonra Sâmerrâ, Tikrît, Musul. Nusay­bin, Harran. Halep. Hama ve Humus üzerinden 24 Rebîülevvel'de (5 Temmuz) Do-ğu'nun cenneti, İslâm ülkelerinin mührü ve şehirlerin gelini diye vasıflandırdığı, kendilerine sıcak duygularla bağlı olduğu Emevîler'in eski başşehri Dımaşk'a gitti ve 5 Cemâziyelâhir'e (13 Eylül) kadar bu şehirde kaldı.5 Buradan Haçlılar'ın işgali altındaki Filistin'e geçti ve tarihî Sûr şehrine uğrayıp arkasından her yöne gidebilecek gemilerin bulundu­ğu ana üs konumundaki Akkâ'ya indi; 10 Receb 58Û'de (17 Ekim 1184} yine bir Ce­neviz gemisiyle memleketine dönmek üzere yola çıktı. Fakat Messîne önlerinde geminin batması üzerine boğulma teh­likesi atlattı ve bir süre yeni bir gemiyle yolculuğuna devam edebilmek için şart­ların düzelmesini bekledi. Nihayet22 Zil­hicce 580'de (26 Mart 1185) Sicilya'nın Trapani Limanı'ndan tekrar denize açıldı ve yine Sardinya ve Balear adaları üzerin­den İspanya kıyılarına ulaşarak Cartage-na'da karaya çıktı; 22 Muharrem 581'de (25 Nisan 1185) kendi ifadesiyle iki yıl üç buçuk ay sonra Kurtuba'daki Cordoba evine döndü.6

Endülüs'e döndükten sonra İbn Cübeyr resmî bir göreve girmeyerek seyahatna­mesini yazmaya ve seyahati sırasında ica­zet aldığı ilimleri okutmaya başladı; böy­lece çevresinde daha fazla saygınlık ka­zandı ve ünü arttı. Hafız Ebû Muhammed el-Münzirî, Hafız Ebü'l-Hüseyin Ali el-Kureşî ve Ahmed b. Abdülmü'min eş-Şerişî onun Önde gelen öğrencilerindendir. Din­dar, âlicenap ve yardım sever bir tabiata sahip olan İbn Cübeyr etrafını aydınlat­mayı, insanlar arasındaki anlaşmazlıkları çözüp onları barıştırmayı, ihtiyaçlarının giderilmesi için feragatle çaba sarfetmeyi kendine görev edinmişti.

İbn Cübeyr, 583'te (1187) Selâhaddîn-i Eyyûbrnin Kudüs'ü Haçlılar'dan geri aldı­ğını duyunca sevincinden ikinci defa hac­ca gitti ve bu seyahati 585'ten 587'ye ka­dar (1 189-1191) iki yıl sürdü; ancak bunun ve daha sonra gerçekleştirdiği üçüncü hac için herhangi bir seyahatname yaz­mamıştır. Hacdan döndükten sonra önce Malaka ve Sebte'ye, daha sonra da Fas'a gitti, burada kalarak hadis ve tasavvufla meşgul oldu. 601 (1204) yılında Vezir Ebû Ca'fer Ahmed b. Abdurrahman el-Vakkâşî'nin kızı olan eşi Âtike Ümmü'l-Mecd'in ölümü üzerine üzüntüsünden üçüncü hac seyahatine çıktı. Haccını eda ettikten son­ra evine dönmeyip Önce Kudüs'e, daha sonra da Mısır'a giderek İskenderiye'ye yerleşti ve kendini hadis rivayetine verdi; 27 Şaban 614'te (29 Kasım 1217) burada vefat etti.

Arap edebiyatının seçkin Örneklerinden biri kabul edilen İbn Cübeyr'in seyahatna­mesi kendi türünde çok önemli bir yere sahiptir ve daha sonra kaleme alınan bir­çok seyahatnameye öncülük etmiştir. Baş­ta İbn Battûta olmak üzere pek çok sey­yah onun üslûbundan etkilenmiş, ayrıca özellikle şehir tasvirlerinde çeşitli cümle­lerini aynen iktibas etmiştir. Bu konu üze­rinde duran araştırmacılar, İbn Battûta'-nın genel olarak özet şeklinde ve bazan da aynen İbn Cübeyr'in er-Ki/ıie'sinden alıntı yaptığına işaret etmişlerdir. Bu tes-bitlere göre İbn Battûta, Mekke'de gerek hac günlerinde gerekse diğer zamanlar­da yapılan ibadetlerin tasvirinde ve Akkâ. Sûr. Dımaşk. Humus, Halep, Hama. Küfe. Musul. Bağdat. Nusaybin, Mardin ve Me­dine'nin tanıtımında doğrudan İbn Cü-beyr'den faydalanmıştır.7 Mattock, İbn Battûta'nın İbn Cübeyr'den ne dere­cede alıntı yaptığını göstermek üzere yaz­mış olduğu makalede, "İbn Battûta'nın eserinin yaklaşık 250 sayfası hemen he­men aynen İbn Cübeyr'den alınmıştır" demektedir.8 Ayrıca Abderî er-Rih-ie'sinde Mekke'yi, Makkarî/v'e/.hu'Hîb'in-de Dımaşk'ı tasvir ederken ve Makrizî ei-Hıtat ve es-Sülûk adlı eserlerinde İhmîm ve Ayzâb'da hacılardan alınan vergileri anlatırken İbn Cübeyr'in eserinden İkti­baslar yapmışlardır.

İbn Cübeyr seyahatini gün gün anlat­makta, bazan olayların günün hangi saa­tinde cereyan etmiş olduğunu da belirt­mektedir. Bu da onun Endülüs'e döndük­ten sonra kaleme alacağı rihlesi için se­yahati sırasında günlük notlar tuttuğu­nu göstermektedir. Eser coğrafî olduğu kadar tarihî, sosyolojik ve folklorik açılar­dan da önemli bir kaynaktır. XII. yüzyılda Akdeniz'de yapılan bir deniz yolculuğunu, gemileri, denizcileri, liman ve gümrükle­ri, uğradığı yerlerin sosyal, kültürel ve dinî durumlarını, idarecilerini, şehirlerin genel tasvirini, şehirlerde ve güzergâh­ları üzerindeki tarihî ve arkeolojik eser­leri açık ve akıcı bir üslûpla anlatmakta, geçtiği bölgelerin coğrafî yapılarını, iklim­lerini, konaklama yerleri arasındaki me­safeleri, insanların sosyal yaşantılarını ve iktisadî durumlarını objektif bir gözlem­ci dikkatiyle yansıtmaktadır.

Geçtiği her yeri genel hatlarıyla anlatan İbn Cübeyr bazı yerlerin üzerinde uzun uzadıya durmaktadır. Meselâ İskenderi­ye gümrüğünde karşılaştığı zorluklardan ve Kahire'deki önemli eserlerden geniş biçimde bahseder. Selâhaddîn-i Eyyübîyi ve adaletini över; Nil vadisini, zamanın en işlek hac limanlarından biri olan Ay-zâb'a kadar yaptığı çöl yolculuğunu ve rastladığı ilkel kabilelerin hayat tarzları­nı, bu limandan Cidde'ye gidip gelen ge­milerin inşa biçimlerini, oradaki idareci­lerin ve birtakım insanların hacıları nasıl sömürdüklerini ayrıntılı olarak anlatır. Uzun süre kaldığı Mekke'yi, Kabe'yi ve di­ğer mukaddes yerleri, hac günlerini, Me­dine ve Mescid-i Nebevî'yi, Bağdat'ı ve orada bulunan hamamları, mescid ve medreseleri, katıldığı ilmî toplantıları ve dinlediği vaazları nakleder; yine uzun sü­re kaldığı ve Mekke'den sonra en fazla önem verdiği Dımaşk'ın güzelliklerini ve bilhassa Emeviyye Camii'ni orijinal mozayik süslemelerine varıncaya kadar tasvir eder. Haçlılar'ın elinde bulunan Filistin bölgesindeki müslümanlarla hıristiyanlar arasında yaşanan İlişkileri anlatır. Akkâ Limanı'nm hareketliliğini, ticarî faaliyet­leri, Sicilya müslümanlarının zor durum­larını açıklar.

Bu seyahatname, hakkında kaynaklar­da fazla bilgi bulunmayan İbn Cübeyr'in karakterini, fikir ve inançlarını en iyi şe­kilde yansıtmaktadır. Eşyayı ve olayları tesbiti onun fevkalâde bir bilgi ve kültür birikimine, gözlemlerini abartmadan ve mâkul ölçüler içinde nakletmesi de taraf­sız bir analiz, tenkit ve tarih anlayışına sahip olduğunu göstermektedir.

İbn Cübeyr'in sonraki nesiller tarafın­dan Rihletü '1-Kinânî diye bilinen seya­hatnamesi Avrupa'da XIX. yüzyılın orta­larında tanınmış ve özellikle Haçlı tarihi ve Sicilya ile ilgili olması sebebiyle dikkat çekerek birçok defa çeşitli dillere tercü­me edilip kısmen veya tamamen yayım­lanmıştır, önce bir bölümü Fransızca ter­cümesiyle birlikte Mac-Guckin de Slane tarafından Nebze min Rihîeti'bni Cü­beyr I Eyia.it du voyage d'îbn Djobeir adıyla Recueiî des historiens des Crois-ades: Historiens orientaux içinde neş­redilmiştir.9 Eserin Sicilya'ya dair bölümünü Michele Amari Fransızca çevirisiyle birlikte Extrait du voyage en orient de Mohammed ebn -Djobair adıyla yayımlamıştır.10 Kitabın tam metni ise VVilliam VVright ta­rafından neşredilmiştir (Leiden 1852). Da­ha sonra bu metin, naşiri ve ayrıca R. Dozy ve Robertson Smith tarafından tekrar gözden geçirilip notlandırılarak yeniden yayımlanması için Jan Michael de Goeje'-ye emanet edilmiş ve bu ikinci neşir de Leiden-Londra'da 1907'de yapılmıştır. De Goeje'nin hazırladığı diğer bir metin ise 1326'da (1908) Kahire'de hatalı bir şekil­de basılmıştır. Daha sonra Nu'mân el-A'zamî (Bağdat 1937) ve Hüseyin Nassâr tarafından VVright neşri esas alınarak tek­rar yayımlanan eseri (Kahire 1347/1955, 1992) ayrıca Dâru Sâdır da basmıştır (Bey­rut 1959,1964,1980). Bunlardan başka ki­tabı Celestino Schiaparelli İtalyanca'ya 11 R. J. C. Broadhurst İngilizce'ye 12 M. Gaudefroy-De-mombynes Fransızca'ya 13 ve Felipe Maillo Salgado İspanyolca'ya 14 çevirmişlerdir. Ayrıca Paule Charles-Dominique İbn Fazlan eseri İbn Battûta ve müellifi meçhul bir seyahat­nameyle birlikte Fransızca'ya tercüme et­miştir.15

İbn Cübeyr'in çok sayıda şiir yazdığı ve Ebû Temmâm'ın divanının hacmine eşit bir de divanının bulunduğu nakledilmek­tedir. Günümüze gelebilen bazı şiirleri ki­tap halinde yayımlanmıştır.16 Kâ­tipliği sırasında dostlarına hitaben yaz­dığı bilinen mektuplardan ise zamanımı­za bir şey intikal etmemiştir.



Bibliyografya :

İbn Cübeyr, er-Rihle, Beyrut 1384/1964; The Trauels of ibn Jubayrltic. R. J. C. Broadhurst), London 1952; Studles on İbn öubair{ed. Fuat Sezgin, Istamic Geography içinde), Frankfurt 1994, CUOCIH; İbnü'l-Hatîb, el-lhâÇa, II, 230-239; Makkarî.Neffıu'Hfo."- 381-388,485-494; Brockelmann, GAL, I, 478; SuppL, I, 879; J. Sauvaget. Historiens arabes, Paris 1946. s. 105; R. Blachere - H. Darmaun, Geographes arabes du moyen-âge, Paris 1957, s. 314-348; I. Krachkovsky, Târîhu'l-edebi'l-coğrâfıyyi't-'Arabî(trc. Selâhaddin Osman Hâşim), Kahire 1963. s. 299-301; J. N. Mattock. "The Travel Writings of ibn Jubair and ibn Batüta", Glas-goıv üniuersity Orientat Society Transactions, XXI, Hertford 1965-66, s. 35-47; a.mlf.. "ibn Battûta's Use of ibn Jubayr's Rihle", Proceed-ings of the Ninth Congress ofünion Europt-enne des Arablsants et Islamisants (ed. R. Pe-ters), Leiden 1981, s. 209-218; İbrahim Avad. Rihletü İbn Cübeyr el-Endelüsî, Kahire 1992; Avâtıf M. Yûsuf Nevvâb. er-Rihietü'l-Mağribly-ye ue'l-Endelüsiyye, Riyad 1417/1996, s. 97-140; Ahmed Ramazan Ahmed, er-Rihte ue'r-rah-hâletü'l-müslimûn, Cidde, ts.. s. 323-338; G. C. Anavvati. "Textes arabes ancies edites en Egypte au coursdes annees 1955 et 1956", M/DEO, 111(1956), s. 323; Hüseyin Munis. "el~ Coğrâfiyye ve'1-cogrâfiyyûn fî'l-Endelüs", Şa-hîfetü Ma'hedi'd-dirâsâü't-lslâmiyye fî Madrid, sy. 11-12, Madrid 1963-64, s. 155-178; S. A. Bo-nebakker, "Three Manuscripts of ibn Jubayr's, Rihla",/?SO,XLI1( 1972), ss. 235-245;Cl.Cahen. "ibn Jubeyr et les magrebins de Syrie", Reuue de l'occident musutman et de ta mĞclİterranĞe, sy. 13-14, Aix-En-Provence 1973, s. 207-209; Müneccid Mustafa Behçet. "İbn Cübeyr el-En­delüsî şâ'iren", Âdâbü'r-râfideyn, IX, Musul 1978, s. 459-487; Ahmed eş-Şetîvî. "Mevâkıfu İbn Cübeyr es-siyâsiyye min hilâli rihletih", Hauliyyâtü'l-Câmi'aü't-Tûnisiyye, sy. 26, Tu­nus 1987, s. 191-223; A. Elad. "The Description of the Travels of ibn Battûta in Palestine: İs İt Original?", JRAS (1987), s. 256-272; I. R. Net-ton. "Basic Structures and Signs of Alienation in the Rihla of ibn Jubayr", JAL, XXII/1 (1991). s. 21 -31; Me'mûn es-Sâgırcî. "Şf nı İbn Cübeyr", MMLADm., LXIX/1 (1994), s. 161-171;"İbn Cü­beyr", İA, V/2, s. 720; Ch. Pellat, "IbnDjubayr", El2 (İng), III, 755; Hüseyin Nassâr, "Rihletü İbn Cübeyr", Tl, i, 236-250.




Yüklə 1,63 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   65




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin