İkg op öncelik 1’e ilişkin Değerlendirme (İstihdam) Ankara, Ekim 2013


İller arasında karşılıklı öğrenme



Yüklə 5,76 Mb.
səhifə34/69
tarix26.07.2018
ölçüsü5,76 Mb.
#58509
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   69

İller arasında karşılıklı öğrenme

Aynı hibe programında proje uygulayan proje faydalanıcıları çoğunlukla üstesinden gelmeleri gereken benzer zorluklarla karşı karşıyadır ve benzer sorunlar yaşarlar. Bu nedenle karşılıklı deneyim paylaşımının sağlanması proje faydalanıcıları için oldukça faydalıdır. Böyle bir teklifin, program yönetimi veya otoriteler için çalışan Teknik Destek tarafından yapılması gerekmektedir.

Maalesef ne OP ne de Operasyon Faydalanıcıları, ilk üç hibe program döneminde böyle bir teklifin projenin uygulama kalitesini büyük ölçüde destekleyeceğini fark etmişlerdir. Benzer şekilde, ildeki kurumlar (örneğin Valilik bünyesindeki AB Proje Koordinasyon Ofisleri) kendi coğrafi sorumluluklarında olan hibe programı projeleri için bir forum oluşturma konusunda herhangi bir çaba göstermemişlerdir.

AB Üye Ülkelerinde edinilen deneyime dayanarak, program otoriteleri aşağıdaki fırsatları kaçırdığı için bunun bir eksiklik olduğu söylenebilir:


  • Hibe programının uygulanması sırasında hibe faydalanıcılarından en fazla zorluk yaratan konuları öğrenme

  • Hibe faydalanıcısı proje yöneticilerinin kendi becerilerini, deneyim paylaşarak ve birbirlerinden öğrenerek geliştirilmesi

  • Hibe faydalanıcılarının aynı hibe programındaki diğer faydalanıcılarının kullandığı başarılı yöntem ve araçları uygulamalarına olanak tanıyarak projenin genel kalitesini arttırma.

Bir tür yan etki olarak, bu tarz fırsatlar daha az başarılı (ve daha az gelişmiş) illerin daha gelişmiş olan bölgelerden öğrenmelerini sağlar ve bu da dolayısıyla ilin rekabet gücünü etkileyebilir ve en azından hibe programının amaçlarının gerçekleştirilmesinde program yönetimi becerileri ve profesyonellik açısından farklılıkları azaltabilir.

TD fonları kullanılarak ve



  • Hibe programı çerçevesinde düzenli toplantılar düzenlenerek

  • Belirlenen illerde düzenli hibe program projeleri toplantıları düzenlenerek

  • Hibe program düzeyinde deneyim, veri, doküman vb. paylaşımını sağlayan bir intranet platformu oluşturularak

sistematik bir deneyim paylaşımı ve karşılıklı öğrenme sağlanabilir.

      1. Ülkenin gelişmiş olan bölgelerinden NUTS II bölgelerine deneyim aktarımı

Deneyim (ya da sonuçların) aktarımı, yalnızca tek yönlü olarak düşünülmemelidir. Azalan bölgesel farklılıklarla ilgili olarak aynı zamanda deneyim aktarımının, Türkiye’nin Batısında daha gelişmiş olan uygun olmayan bölgelerden ülkenin Doğusunda yer alan uygun 12 NUTS II bölgelerine sağlanması da gerekecektir.

Halihazırda var olması halinde yeni fikirler geliştirmek gerekmemektedir. Aktarım için gerekli çalışmalar yapılmış olsaydı uygun bölgeler, İstanbul, Ankara ya da İzmir gibi daha gelişmiş olan bölgelerin deneyimlerden faydalanabilirlerdi.

Projenin uygun bölgelerde uygulanması koşuluyla bu bölgelerdeki kurumların fonlara başvuru yapabilmesi beklentiyi karşılamamaktadır. Örneğin, Türkiye’nin batısından deneyimli proje uygulayıcılarının, 12 NUTS II bölgesinden hibe faydalanıcılarına, kendi bölgelerinde sağlanan gelişme ve önceki programlarda geliştirilen araç ve yöntemler ile ilgili bilgi verdikleri bir konferansın düzenlenmesi daha etkili olabilirdi.

İKG OP’de ilgili araçlar mevcut değildir. Böylesi bir deneyim paylaşımını organize etmek maliyetli bir şey değildir fakat uygulamanın kalitesi üzerinde kuşkusuz büyük bir etkisi olacaktır.



2.2.10 Bulguların özeti

Burada toplanan tüm bulgulardan yola çıkarak, dış desteğin en azından kısmen bir bölgenin performansını etkilediği görülmektedir. Samsun ve Van’dan toplanan bilgiler ışığında, özellikle başarılı illerin teklif çağrıları hakkında iyi toplanmış ve işlenmiş bilgileri yayma açısından çok çalıştıklarını söylemek mümkündür. Aynı zamanda, AB fonlarından faydalanmak isteyen valiliklerden de potansiyel başvuru sahiplerine somut destek teklifi ve net mesaj vardır. Valiliğin ve Koordinasyon Ofisinin sağladığı motivasyon, böyle bir destek mekanizması olmayan bölgelere göre, daha fazla ve daha iyi başvuruların yapılmasını tetiklemektedir.

Diğer taraftan, bölgesel farklılıkları azaltma amacına yönelik olarak bu bölgesel çabalar öngörülen etkiyi tehlikeye atmaktadır. Türkiye’de İKG OP faaliyetlerinden en çok faydalanmış olması gereken en ihtiyaç sahibi bölgeler yeterli destek ve fon hazmetme kapasitesinin olmamasından dolayı zayıf bir performans göstermişlerdir. SEGE İndeksine göre TRA2 (Kars) İKG OP’de 12 NUTS II bölgesi arasında en çok ihtiyaç sahibi olan ikinci bölgedir. Fakat, en az başvuru buradan yapılmıştır, en az proje kabulünü almıştır ve en düşük başarı oranına sahiptir. Bu nedenle, hibe programlarının 1. döneminde 1. Öncelik kapsamında uygulandığı haliyle büyüme merkezi yaklaşımının, bölgesel farklılıkları azaltma amacını gerçekleştiremediği; aksine TRA2 ve TRC2 (Diyarbakır ve Urfa) veya TR83 (Samsun) gibi SEGE Endeksi daha iyi olan bölgeler arasındaki farkı bazı yönlerden artırdığını söylemek gerekir. Bu nedenle, hibe programlarının 1. döneminde benimsenen büyüme merkezi yaklaşımının, gelecekteki programlarda revize edilip edilmeyeceği sorgulanmalıdır.

Ülkenin batısındaki daha zengin bölgeler ile 12 NUTS II bölgesi arasındaki kalkınma farkıyla ilgili olarak (ortalama GSYİH’nin %75’inden daha azını üreten) fonların bu 12 bölge üzerinde yoğunlaşmasının, bu açığın kapanmasına yardımcı olduğunu söylemek mümkündür. Bu etkilerin sürdürülebilir olup olmadıkları sonraki değerlendirmelerin konusu olmalıdır. Maalesef, daha gelişmiş bölgelerden İKG OP fonlarından faydalanabilen bölgelere program uygulamasının herhangi bir aşamasında deneyim aktarımı yapılması için herhangi bir çaba gösterilmemiştir.

NUTS II bölgelerinden Türkiye’nin diğer bölgelerine deneyimlerin aktarımı konusunda, değerlendirme ekibi TD faydalanıcıları (İŞKUR ve SGK) dört TD projesiyle ilgili olarak bir çarpan etki stratejisini fark etmiştir fakat hibe programları ile ilgili henüz net bir strateji yoktur. Yalnızca bazı iletişim faaliyetlerinin bir çeşit yan ürünü ya da yan etkisi olarak bölgesel deneyim aktarımı vardır. Programın öngördüğü Anaakımlaştırma Stratejisi henüz onaylanıp uygulanmaya başlamamıştır.

Bunun yanı sıra, hibe programı faydalanıcıları arasındaki karşılıklı öğrenme bu zamana kadar bunu yapmamış olan Operasyon Faydalanıcıları tarafından desteklenmeli ve organizasyonu gerçekleştirilmelidir. TD fonları önemli rol oynamaktadır ve uygulama kalitesinde artışı sağlamaktadır.

İldeki otoriteler tarafından desteklenen hibe faydalanıcılarının ilde ağ oluşturmaları, karşılıklı öğrenme ve problem çözmeyi güçlendirmeyi ve aynı alanda gelecekte hibe faydalanıcılarına örnek teşkil etmeyi amaçlamalıdır.


    1. İzleme, Sürdürülebilirlik

İKG OP’nin belirttiği yatay zorluklardan biri de şu şekilde ifade edilmektedir:

  • Sürdürülebilir politika geliştirmek için politikaların uygulanmasıyla ilgili izleme ve etki analizinin geliştirilmesi

Bu bölümde söz konusu tüm konular üzerinde durulmayacaktır:

  • İzleme, Program Yönetimi ile ilgili olan Bölüm B4’te değinilecek olan ve program ile ilgili bir faaliyettir. Tekrarın önüne geçmek için bu alt bölüm, izleme süreçlerinin değerlendirmesini içermeyecektir.

  • Etki analizi konusuna gelince, bu konuyu ele almak için henüz çok erkendir. Etki analizi, bir proje, program ya da politika gibi belirli bir müdahaleye bağlanabilecek hem beklenen hem beklenmeyen değişiklikleri değerlendirir. Hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığını inceleyen sonuç izlemenin aksine, etki değerlendirme şu soruya cevap arar: Bu müdahale yapılmamış olsaydı sonuçlar (katılımcıların refahı gibi) ne yönde değişirdi? Etki değerlendirmesi, neden-sonuç sorularına cevap arar. Bir diğer ifade ile, doğrudan programa atfedilebilecek sonuçtaki değişikliklere bakar.92 İKG OP uygulamasının bu aşamasında değerlendirme ekibi gerçek etkilerin değerlendirilebileceği gerçek bir temele sahip değildir. Etki değerlendirmeleri genellikle uygulama döneminin ortasında değil, bir program tamamen uygulandıktan sonra yapılır. Bu nedenle yapılan bu değerlendirme, giriş bölümünde de ifade edildiği gibi, etki ile ilgili soruları içermemektedir. Fakat bu gelecekte yapılacak değerlendirmelerin konusu olacaktır. Diğer taraftan, sürdürülebilirlik her program değerlendirmesi açısından önemli bir konudur. Bu konuda sürdürülebilirlik, AB destekli programlarda her zaman incelenmesi gereken yatay bir konu olan ve istihdam ile ilgili faaliyetlerin değerlendirilmesine gelindiğinde bir konu başlığı olacak olan çevresel sürdürülebilirliği ifade etmemektedir.

  • Bu aşamada sürdürülebilirlik ve politika geliştirme arasındaki bağı değerlendirmek zordur çünkü Türkiye’de politika geliştirme ile ilgili hibe programlarının çıkarımları ve TD projeleri yalnızca, varsa, İKG OP yaşam döngüsünün bu noktasında rasgele durumlarda gözlemlenebilir. TD projelerini değerlendirme konusunda, politika etkilerini değerlendirmenin ilk çalışmaları Bölüm B3’te yapılacaktır. Hibe programları ile ilgili olarak böyle bir etkiyi gözlemlemek için henüz çok erkendir. Bunun nedenleri de yine Bölüm B3’te açıklanacaktır.

2.3.1 Sürdürülebilirlik değerlendirmesinin kapsamı

Bu değerlendirme kapsamında üç çeşit sürdürülebilirliği inceleyeceğiz. Bunlar:



  • Mali sürdürülebilirlik,

  • İçerik sürdürülebilirliği

  • Kurumsal sürdürülebilirlik.

Bu prosedürün gerekçeleri kolaylıkla açıklanabilir.

  • Her program otoritesi, fonların kullanımının sağlam finansal yönetime dayandığından ve kural ve yönetmeliklere uygun olduğundan emin olmak zorundadır. Bu program yönetimini ilgilendirirve bu nedenle burada bahsedilmeyecektir. Diğer taraftan, faydalanıcılar düzeyinde AB fonlarının kurum için tek gelir kaynağı olmadığına ve finansal operasyonların yönetmeliklere uygun olduğuna dikkat edilmelidir. Ayrıca, mali sürdürülebilirlik, kurumun kendi yönetim maliyetlerini karşılayabilmesi ve dış bir kaynağa bağlı olmadan kendi misyon ve hedeflerini gerçekleştirebilmesi anlamına gelmektedir.

  • İçerik sürdürülebilirliği, faydalanıcı kurumun ne yaptığıyla ilgilidir. Hibe programının veya TD fonlu projenin konusu, bahsi geçen konunun tek bir kez ele alınmasıyla sınırlı olmamalıdır; bunun yerine fon sonlandıktan sonra kurum tarafından takip edilmelidir. Dolayısıyla, AB katkısı, kurumun proje sonlandıktan sonra başka bir kamu fonu olmadan belirli bir faaliyet alanında başka faaliyetler gerçekleştirmesini sağlayacak bir başlangıç fonu olmalıdır.

  • Kurumsal sürdürülebilirlik kurumun bir proje ile edindiği deneyimi, kurumsal kültürüne entegre etmesidir. Aynı zamanda kurumsal hafıza ile de ilgilidir; yani bu deneyimi kurumun hatırlayacağı şekilde içselleştirme kapasitesi, bu deneyimden öğrenme ve gelecekteki faaliyetleri için sonuç çıkarmasıdır.

2.3.2 Başvuru aşamasında rehber ilke olarak sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirlik konusu hibe programı başvurularının hazırlanmasında rol oynamıştır. Hibe Programı Rehberi incelendiğinde şu ilkeler görülecektir:

3 programda da rehberde sürdürülebilirliğin kavram notlarının değerlendirilmesinde önemli bir unsur olacağı açıkça ifade edilmiştir. Sürdürülebilirliğin aşağıdaki iki özelliğiyle ilgili yeterli bilgi olması halinde 50 üzerinden 10 puan alınabilecektir. Bu iki özellik;


  • Uygulama döneminin başlamasından önce ve uygulama dönemi boyunca temel varsayım ve risklerin belirlenmesinin değerlendirilmesi

  • Hedef kitle ve nihai faydalanıcılar üzerindeki uzun dönemli sürdürülebilir etkinin belirlenmesinin değerlendirilmesi

Fakat bu iki konunun, 2.3.1’de açıklanan sürdürülebilirlik türlerini kapsamadığını belirtmek gerekir. Bunlar projenin karşılaşabileceği risklerin tanınmasıyla ve projenin uzun vadeli etkisiyle daha ilgilidir (doğrulaması ve değerlendirmesi zor bir senaryo).


Tam başvuru Değerlendirme Sisteminde durum daha farklıdır. Maksimum 100 puan üzerinden 15 puan sürdürülebilirlik konularından alınabilir. Ayrıca, öngörülen etkinin ve çarpan etkilerinin tanımında, sistem açık olarak bu bölümde bahsedilen temelleri sorgulamaktadır. Finansal sürdürülebilirlik (fon sonlandıktan sonra faaliyetler nasıl finanse edilecek?), kurumsal sürdürülebilirlik (faaliyet bittikten sonra da bu faaliyetlerin devamını sağlayan yapılar var olmaya devam edecek mi? Faaliyet sonuçları yerelde “sahiplenilecek” mi?), politika sürdürülebilirliği (faaliyetin yapısal etkisi ne olacak- örneğin bu faaliyet sonucunda geliştirilmiş mevzuat, davranış kuralları, yöntemleri, vb. sağlanacak mı?) ve çevresel sürdürülebilirlikle ilgili bilgi vererek 5 puan alınabilir.

Bu yüzden tüm başvuru sahipleri, proje çalışmalarının sürdürülebilirliğini nasıl sağlamayı planladıkları konusunda bilgi vermek zorundaydılar. Asıl başvuruları göremediği için değerlendirme ekibi kabul edilen başvuruların bu konuda yeterli bilgiyi verdiği sonucuna ulaşmaktadır çünkü bu tür bilgileri sağlamamış olsalardı değerlendirmede önemli bir puan kaybı yaşamış olurlardı. Bu bilginin niteliği konusunda bir karar varılması mümkün değildir. . Fakat internet üzerinden yapılan araştırma bu konuda bilgi sağlayacaktır.

Şimdi de üç tür sürdürülebilirlik anlayışımızı, bunların neyi kapsadığını ve değerlendirmenin bunlarla ilgili ne tür sonuçlara ulaştığını açıklayacağız.

2.3.3 Mali Sürdürülebilirlik

Mali sürdürülebilirlik ile ilgili olarak bir kurumun izleyip takip edebilmesi gereken dört ayağı vardır:93



Grafik 12: Mali Sürdürülebilirlik



Finansal ve Stratejik Planlama, kurumun belirli bir dönemde gerçekleştireceği faaliyetlerin önceliğini belirlediği stratejik bir planının olması anlamına gelir ve plandaki önceliklerini uygulayabilmesi için gereken finansal araç miktarını da biliyor olmalıdır.

Gelir Çeşitlendirme, kurumun birden fazla finansal kaynağa dayalı bütçe planının olması anlamına gelir ve bu yönetim giderlerinin ve öncelikli faaliyetlerin önemli bir bölümünün dış kararlara bağlı olmayan güvenli kaynaklara dayandığını garanti eder.

Sağlam Yönetim ve Finans, finansal yönetimin genel kuralları takip etmesi ve bilanço tablolarının, gelir ve gider belgelerinin, nakit akışının, denetim raporlarının envanter kontrolünün, yatırım ve finansman planlarının, mali yıl için bütçe sunulmasının ve onayının ve bütçe doğrulama prosedürlerinin uygulanmasını kapsadığı anlamına gelir.

Kendi Gelirlerini Yaratma, kurumun kamu ya da dış hibeler dışında örneğin krediler, bağış toplama faaliyetleri, kamu katkıları, varlık yönetimi, satış vb. başka gelir kaynaklarına erişimi olması anlamına gelir.

Operasyon Faydalanıcıları İŞKUR ve SGK, açık olarak Finansal ve Stratejik Planlama operasyonlarına sahiptir. İŞKUR ve SGK kamu kurumlarıdır ve hükümetin belirlediği ilgili kuralları takip etmek zorundadırlar.



Hibe faydalanıcılarına gelince, IPA’daki genel durum şu şekildedir:94

Tablo 75: 31 Aralık 2009 itibariyle IPA kapsamındaki Kurumların Performans Aralığı

Kurumlar

Sözleşme sayısı

%

Hibe (milyon €)

%

KOBİ’ler

654

28.29

47.77

16.70

Dernekler

341

12.75

22.86

8.00

Belediyeler

291

12.59

88.95

31.10

Odalar

245

10.60

21.62

7.50

Vakıflar

145

6.27

13.19

4.60

Birlikler

95

4.11

8.92

3.12

Köylere Hizmet Götürme Birlikleri

76

3.29

21.21

7.41

Üniversiteler

73

3.16

11.79

4.12

Diğer

68

2.94

7.18

2.50

Kooperatifler

66

2.85

5.13

1.80

Çiftçi grupları

65

2.81

5.31

1.86

İl Özel İdareleri

50

2.16

15.55

5.44

Yüksekokullar

38

1.64

3.78

1.32

Köyler

35

1.51

5.00

1.75

Sendikalar

33

1.43

3.72

1.30

Meslek Liseleri

21

0.91

1.45

0.51

Kamu Kurumları

12

0.52

2.62

0.92

İlkokullar

4

0.17

0.13

0.05

TOPLAM

2.312

100.00

286.18

100.00

Yüklə 5,76 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   69




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin