ESER HAKKINDA YAZILANLAR
Aynışems Üniversitesi Profesörlerinden Ayşe Abdurrahman diyor ki:
“Her sene edebî fikrî ve ilmî eserlerimize ne gibi eserler kazandırıldığını araştırmayı adet haline getirmişimdir. Ne var ki bu, zannedildiği kadar kolay değildir. Başlıbaşına bir meseledir. Gayet, titizlik ve azim isteyen bir iştir. Bu yüzden birçok kişiler buna pek yaklaşmamışlardır. Fakat hemen şunu da belirteyim ki, bir yazarın bir sene içinde neşredilen bütün kitapları teker teker ele alarak gözden geçirmesi ve kritiğini yapması asla mümkün değildir. Buna hiç birimiz cesaret edemeyiz. Ancak okuduğumuz eserlerin içinden en güzelini seçip tercih edebiliriz. Bu tercihimiz de kendi kapasitemizle sınırlıdır. Yani şahsî görüşümüzdür. Fakat hiç bir zaman bu, edebî cesaretimize pervasızlığımıza, kalemimizin kuvvetliliğine, hüküm vermedeki tutumumuza hamledilmemelidir. Bizdeki tenkitçilerin yetersizliği yanında gene de hakikatlere hürmet besleyen, tenkit yaparken tarafsızlık ilkesini gözden ırak tutmayan tenkitçilerimiz de yok değildir. Onlar güçleri nispetinde şu ayeti celilenin ifade ettiği manaya layık olmaya çalışırlar:
“Ey mü’minler! Hak üzere durup adaleti yerine getirmeğe çalışan hakimler ve Allah için doğru söyleyen şahitler olun. Velev ki şahitliğiniz, nefsinizin yahut ana ve babanızla yakın akrabanızın aleyhinde olsun...”385
İşte edebiyatçıların zorluk çektiği çetin nokta burasıdır... “Yılın Kitabını” seçmek, yukarıda da belirttiğim gibi çok güç bir iştir. Zira o. kadar çok kitap neşrediliyor ki, bunları teker teker okuyup kritiğini yapmak hem zaman, hem de bünye itibariyle güç bir meseledir. Çünkü her dalda kitap neşrediliyor. Edebiyat, felsefe, sosyoloji, psikoloji, pedagoji, tarih, teknik, din... v.s. İşte yukarıdaki ayeti celilenin ifade ettiği manayı gerçekten düşünen şahsın yaptığı tenkitte çok titiz olması gerekir. Aklıma çeşitli sorular geldi. Acaba tenkitçi tarafsız olabilecek midir? Tenkitçiye karşı okuyucunun tutumu ne olacaktır? Ne derece saygı gösterecektir? İşte bu sorular zihnimi kurcalayıp durdu. Bundan bir iki ay önce bana “Yılın Kitabı” hakkında bir sual tevcih ettiler. Cevap vermek için çok düşündüm. Fakat “şu eser hepsinden üstündür,” diyemiyordum. Takrizini yazdığım bu eser de yeni çıkmış, edip ve yazarlara hediye olarak gönderilmişti. Yazar bir tane de bana göndermişti. Elime aldım, biraz karıştırıp masanın üzerine koydum Sonra biraz daha okudum. Derken kitaba karşı bir sevgi doğdu içimde... Bir türlü ayrılamıyordum. Okudukça okuyasım geliyordu. Satırlarından gözlerimi ayıramıyordum. Ve nihayet kitabı bir solukta bitirdim. Okudukça edebî, ilmî, dinî ve felsefî zevki tatmaya başladım. Gerçekten bu kitap yılın kitabı olmaya namzetti. Her elime alışımda kalbimde bir huzur, ruhumda bir erginlik hissediyordum. Kitabın ismi çok ilginçtir:
“İlim, Felsefe ve Kur'an Işığında İman.” Yazarı Kuzey Lübnan ve Trablusşam Müftüsü Nedim Cisr'dir.
Posta ile adresime gönderilen bu kıymetli eseri alıp okudum. Yukarıda da belirttiğim gibi altıyüz sayfayı aşkın bir kitabı okumak hayli zaman gerektiriyordu. Bu sebeple okumayı mübarek Ramazan ayına erteledim. Ramazan ayı gelince kitabı okumaya başladım. Söylediğim gibi eserin değeri gerçekten büyüktü. Dinî, ilmî, felsefî ve edebî bir eserdi. Edebî yönü o kadar büyüktü ki, insan okudukça zevk duyuyor, huzur buluyordu. Ayrıca insana imanın o eşsiz zevkini tattırıyordu.
Yazarı tanımıyorum. Kendisiyle ne görüşmüşlüğüm, ne de tanışmışlığım var. İsmini bile duymuş değilim. Fakat “İlim, Felsefe ve Kur'an Işığında İman” adlı eseri okurken inkarcılığın moda olduğu bir devirde materyalistlere imanla meydan okuyan değerli bir yazarla tanışıyordum. Ve kendi kendime şöyle diyordum; demek edebiyat ve felsefe dalında kendini kabul ettirecek büyük simalarımız da var...
Eser bin adet basılmıştır. Ediplere, yazarlara, ilmî müesseselere resmî dairelere, devlet büyüklerine ve umumî kütüphanelere birer adet gönderilmiştir. Yazar kitabın başında şöyle diyor:
“Her kim bu kitabı alır, okur ve tercüme edip neşretmek gibi bir iyilikte bulunursa kendisinden herhangi bir hak talep etmeyeceğim. Ancak şunu hatırlatmak isterim: Baskısı çok güzel olmalıdır. Mümkün mertebe hatasız dizilmelidir. İsterim ki, herkes bu eseri okuyup istifade etsin.”
Hemen şunu da belirtmek isterim ki, bu esere “îman” denilmesi sadece şekil yönündendir. Aslında eser varlığın sırlarına inen, ilmin ufuklarım aşan yolculuğun hikayesidir. Şekil yönünden tahlil edecek olursak Hayran'ın Peşaver Üniversitesinde öğrenci olduğunu, ilme karşı büyük bir sevgi beslediğini hocalarına daima “Bu alem nedir. Ne zaman ve nasıl yaratıldı? Kim yarattı? Sonu nedir?” gibi sorular sorduğunu görüyoruz.
Kitabı mütalaa ederken müellifle birlikte ilmin ufuklarına doğru kanatlanıp uçtum adeta.. Bu seyahatimde, aynı kutup etrafında halkalanan filozoflar do yanımızdaydı. Seyahatimiz neşeli olduğu kadar önemli ve yorucuydu da... Tarih boyunca uzayıp giden insan düşüncesini o kadar iyi takip ediyorduk ki, her şey olduğu gibi görünüyordu. Hak ile batıl, realite ile ütopya kesin çizgilerle ayrılıyordu.
Her şey Kur'an-ı Kerim'in objektifi altında noksansız görünüyordu. Kainatın yoktan varedicisi Allahu tealanın varlığı ve kemal sıfatları bu seyahatimizde olanca açıklığıyla meydandaydı. Ve neticede bu eseri “Yılın Kitabı” olarak seçtim. Ben şahsen bu hükmü verirken çok müsterihim. Çünkü realite ortadadır. Değerli bir eser reklamını kendisi yapar. Değerini ve varlığını da kendisi ortaya koyar. Şimdiye kadar meseleleri ilim, felsefe ve Kur'an ışığında inceleyen, her birinin sınırlarını nokta nokta belirten ve en sonunda da imana bağlayan bir esere rastlamadım. Üstelik ilmi ve ağırlıklı konuların bu ders edebî bir üslûp içinde işlenmesi de büyük bir başarı doğrusu... Okuyuculara bu eseri ancak bu kadar tanıtabileceğim. Gönül ister ki, bu eseri herkes okusun, hazmetsin, başkalarına da tavsiye etsin... Böylece şüphe girdabında çırpınanlar İlim, Felsefe ve Kur'an Işığında İman’ın hazzını duysun.”
Prof. Dr. Abdülkerim Gallab Fas'da münteşir “el-Beyyine” mecmuasındaki makalesinde diyor ki:
“Nedim Cisr'in “İlim, Felsefe ve Kur'an Işığında İman” adlı eseri, Allah'a inananların, şüphe içinde bocalayanların ve materyalistlerin okuması gereken bir kitaptır. Çünkü eser, baştan sona onların hikayesidir. Müellifin ilmî metodu ve geniş ufku, meçhulü ilim yoluyla aramaya kalkan kimseleri bu eseri okumaya sevketmektedir. Hem de ilmî bir zaruret olarak. Bu eseri okumadan yazarın nasıl ilmî bir eser meydana getirdiğini anlamak, sarfettiği gayreti hissetmek mümkün değildir. Yazarın ilmî hüviyetini meydana koymaktadır.”
Prof. Dr. Süheyr Kalmavî'nin “Minber'ül-İslam” dergisinde çıkan eser hakkındaki düşünceleri:
“Gerçekten “İlim, Felsefe ve Kur'an Işığında İman” adlı eser bu sahada yazılanların en güzeli, en tatlısı ve en cazibelisidir. Üslûbu gayet açık ve sadedir. Felsefî meselelerin bu derece kolay bir metotla a anlatılması esere ayrıca değer kazandırmaktadır. İnsan düşüncesini ilk devirlerindeki yani milattan önceki dönemlerden alarak zamanımıza kadar merhale merhale inceleyen, insanın günümüze kadar süregelen kainat ve Allah görüşünü sade ve sade olduğu kadar da edebî bir üslûp içinde ele alan ve bunu Kur'an ışığında senteze kavuşturan bu eseri sağduyu sahibi herkesin mutlaka okuması gerekir. Eser baştan sona bir beste gibidir. Okudukça insanı mestediyor. Yazar eserinde birçok hususlara temas ediyor. Ve bunları herkesin anlayabileceği şekilde edebî bir üslûpla anlatıyor. Hemen belirtelim ki, yazar bunları Kur'an'daki ilimleri ispatlamak için yapmıyor. Bir müslümanm Kur'an-ı Kerim'i anlayıp karınca kaderince enginliklerine dolabilmesi için ilme olan ihtiyacını ispatlamak için yapıyor. Ve yine belirtelim ki, yazar bunları, Kur'an'daki felsefî meseleleri açıklamak için değil Kur'an'ın istidlal metodunu açıklığa kovuşturmak için yapıyor. Evet fazla söze lüzum yok. Zaten eser kendini gösteriyor.”
Prof. Dr. Emin el-Hûli'nin Mısır'da münteşir “el-Adab” dergisinde çıkan makalesinin eserle ilgili kısmı:
“İlim, Felsefe ve Kur'an Işığında İman adlı eser, gerçekten din ve dünyaya müspet ilimden demet demet çiçekler gönderiyor. Kitabın üslûbu ise kalemle, sözle ifade edilemiyecek kadar üstün. İnsanı bambaşka ülkelere götürüyor. Eserin muhtevasına bakılacak olursa isminin ne kadar yerinde olduğu açıkça ortaya çıkıyor. Evet, öyle demiş büyük alim Nedim Cisr; “İlim, Felsefe ve Kur'an Işığında İman” Yazarı Trablusşam ve Kuzey Lübnan Müftüsü, büyük alim Nedim Cisr'dir. Bu kısa makalede eserin değeri ve muhtevasını en ince teferruatına kadar inip sizlere nakletmek imkansızdır. Bunu sizler de takdir edersiniz. Eser zaten kendi varlığını ve ağırlığını ortaya koymaktadır. Gerçekten Nedim Cisr bu eseriyle tebrike layıktır. Yazar bu kitabı yazmakla müslümanlara ve diğer şüphe içinde bocalayan biçarelere ışık tuttuğu gibi, Allah yolunda mücadele verenlere de kuvvet kaynağı olmuştur. Gönül ister ki, her alim bu gibi ağırlıklı eserler versin, hakkı aydınlatsın. Şüpheler içinde çırpınan insanlara iman ışığıyla yol göstersin. Dinî ilimlerin yanında müspet ilimleri de hazmeden Nedim Cisr gibi müftülerimize ne mutlu... Allah onlardan razı olsun. Çalışmalarında başarıya ulaştırsın. Daha bunun gibi nice eserler vermeyi nasip ve ihsan etsin...”
Asyot Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Süleyman Hazin diyor ki:
“Bu eser şimdiye kadar aynı konuda yazılmış eserler arasında bambaşka bir özelliğe sahip. Temiz ruhlu, saf kalbli, hür düşünceli ve geniş ufuklu Nedim Cisr, insan üstü gayretleriyle bu eseri vücuda getirmiş. Tebrik ederim. Allah gayretini artırsın. Yazar eserinde hak ile hakikati ona hatlarıyla gözler önüne sermeyi başarmıştır. Ayrıca yazar Allah'ın varlığını ve birliğini akü ve vicdan yoluyla ispat etmiştir. Hemen şunu da belirteyim ki, günümüzde bu metodla eser veren araştırıcılarımız yok denecek kadar azdır. Eserin bölümlerini okurken bir türlü ayrılamıyordum. Şunu da okuyayım, şunu da okuyayım derken bir de baktım ki, kitabın sonuna gelmişim. Her bölüm beni bir sonraki bölüme çekiyordu. Eser çok sürükleyici. Ayrıca eserin fikrî jimnastiği yanında, insan ruhunun enginliklerine inen, insanı tadılmamış zevklere boğan yönü de var. Yazarın bu eserde ulaştığı merhale, bu konuda eser veren yazarların katettikleri mesafenin doruğudur. Tebrik eder, Allah razı olsun derim.”
Dr. Zeki Necip Mahmud'un müellife yazdığı mektup
“Allah'ın selamı üzerinize olsun. Şahsıma göndermek lütfunda bulunduğunuz “İlim, Felsefe ve Kur'an Işığında îman” adlı değerli eserinizi aldım, çok memnun oldum. Teşekkür ederim. Allah razı olsun. Hemen belirtmek isterim ki, eserinizin ilk bölümlerini okurken bende daha önce görülmemiş bir şevk ve heyecan belirdi. Eseri bir türlü elimden atamıyordum. Okudukça okuyasım geliyordu. Hayran’ın insana zevk veren fikir seyahatinden kendimi alamıyordum. O kadar edebî, cazibeli ve çekici ki, insanı adeta büyülüyor. Eserin ortaya serdiği geniş, engin ve uzun kültür sahasında iman meşalesiyle akıl, sanki kardeş gibi kolkola gidiyor. Eser, günümüzde ortaya çıkan ve tehlike derecesine varan hususları ilim, felsefe ve Kur'an ışığında ele alıyor. Önce ilmin hudutlarını çiziyor ve onun gidebileceği noktayı gösteriyor; sonra felsefeyi ele alıyor, onun da hudutlarını tayin ediyor, daha sonra da Kur'an'ın projektörlerini tutuyor, böylece imanın başlangıç noktasını belirtiyor. Neticede aklımızla gidebildiğimiz bölgeler tesbit ediliyor, ayrıca imanın aydınlattığı sahalar akıl ve mantık sayesinde belirtiliyor. Tek kelimeyle bu kitap akıl ile imanın münasebetini en güzel şekilde ortaya seren bir şaheserdir.386
Dostları ilə paylaş: |