CİHAD BÖLÜMÜ|Eman Ve Sulh|ebu davud||Cüheyneli bir adam anlatmıştır: "Resulullah (sav) buyurdu ki: "Sizler muhtemelen bir kavimle savaşıp onlara galebe çalacaksınız. Onlar mallarıyla kendilerini ve çocuklarını size karşı koruyacaklar." Said (İbnu Mansur) rivayetinde der ki: "Sizinle belli şartlarla sulh yaparlar." (Bu cümleden sonra Müsedded ve Said İbnu Mansur şu ifadede) ittifak ederler: "... Artık onlardan (sulh sırasında belirlenenden) başka bir şey alamazsınız. Zira bu size yakışmaz." |Ebu Davud, Haraç 33, (3051)|1084
CİHAD BÖLÜMÜ|Eman Ve Sulh|ebu davudtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) şöyle buyurdular: "Müslümanlar arasında, haramı helal, helali de haram etmedikçe sulh caizdir." Yine buyurdular ki: "Müslümanlar haramı helal, helali de haram etmedikçe kabul etmiş bulundukları şartlara uyarlar." |Ebu Davud, Akdiye 12, (3394); Tirmizi, Ahkam 17, (1352)|1085
CİHAD BÖLÜMÜ|Eman Ve Sulh|muvatta|İbnu'l-Müseyyeb|Resulullah (sav) Hayber Yahudilerine şunu söyledi: "Mahsulat, sizinle bizim aramızda olmak şartıyla sizi Allah'ın bıraktığı müddetçe yerinizde bırakıyorum." Resulullah (sav) Hayber'e (tahminci olarak) Abdullah İbnu Revaha (ra)'yı gönderdi. Resulullah (sav)'la Yahudiler arasında, mahsulün miktarını tahmin ve takdir işini o yapmış, neticede, onlara: "İsterseniz siz alın, isterseniz bana kalsın" demişti. Yahudiler mahsulün kendilerine kalmasını tercih ettiler. |Muvatta, Müsakat 1, (2, 703)|1086
CİHAD BÖLÜMÜ|Eman Ve Sulh|buhariebu davud|İbnu Ömer|Hayber halkı dediler ki: "Ey Muhammed, bizi bırak, burada kalalım, araziyi ıslah edip işleyelim." Resulullah (sav) da her ekinin ve Resulullah (sav)'ın uygun göreceği her bir şeyin mahsulünün yarısı onların olmak şartıyla araziyi onlara bıraktı. Abdullah İbnu Revaha (ra), her yıl oraya gelir, miktarı tahmin eder ve yarısının karşılığını onlardan alırdı. Yahudiler, Abdullah'ı tahminde gösterdiği titizlik sebebiyle Hz. Peygamber (sav)'e şikayet ettiler. Hatta bir ara (lehlerine gevşek davranması için) rüşvet vermek istediler. Abdullah onlara: "Bana haram mı yedirmek istiyorsunuz. Vallahi ben en ziyade sevdiğim insanın yanından geldim. Sizin topunuz bana maymunlar ve hınzırlardan daha menfurdur. Buna rağmen, benim size olan buğzum, size karşı adil olmama mani değildir." Yahudiler, Abdullah (ra)'ı takdir edip: "İşte bu adalet ve doğrulukla semavat ve arz nizam içinde ayakta durur" dediler. Resulullah (sav), her bir hanımına her yıl seksen vask hurma, yirmi vask arpa veriyordu. Hz. Ömer (ra) zamanında, Yahudiler Müslümanlara hile yaptılar İbnu Ömer (ra)'i bir evin damında uyurken geceleyin aşağı attılar, el ve (ayak) bileklerini çıkardılar. Hz. Ömer İbnu'l-Hattab: "Hayber'de hissesi olan hazırlansın, aralarında taksim edelim" dedi. (Taksim edileceği zaman) reisleri: "Bizi buradan çıkarma. Bizi Resulullah (sav) ve Hz. Ebu Bekir'in yaptıkları gibi yerlerimizde bırak" dedi. Hz. Ömer (ra) ona: "(Kararımızda) Resulullah (sav)'ın sözüne ters düştüğümüzü mü zannediyorsun? Bineğin seni Suriye'ye doğru bir gün, sonra bir gün, sonra bir gün daha koşturmasına ne dersin?" diye cevap verdi. Hz. Ömer (ra), Hayber'i, Hudeybiye ashabından Hayber Seferine iştirak etmiş olanlar arasında taksim etti. |Buhari, Megazi, 38; Ebu Davud, Cihad 24, (3006)|1087
CİHAD BÖLÜMÜ|Eman Ve Sulh|ebu davudnesai|Ebu Bekir|Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini işittim: "Kim (kendisine eman verilerek) antlaşma yapılan bir kimseyi vakti dışında öldürürse, Allah ona cenneti haram eder" |Ebu Davud, Cihad 165, (2760); Nesai, Kasame 14, (8, 24)|1088
CİHAD BÖLÜMÜ|Eman Ve Sulh|ebu davud|Safvan İbnu Süleym|Safvan İbnu Süleym, birçok sahabi evlatlarının, babalarından yapmış oldukları rivayetlere dayanarak, Resulullah (sav)'ın şöyle buyurmuş olduğunu naklediyor: "Kim antlaşma yapılan bir kimseye zulmeder veya hakkını tenkis eder veya takatının fevkinde emreder veya onun rızası dışında bir şeyini alırsa, kıyamet günü aleyhine ben delil olacağım." |Ebu Davud, Haraç 33, (3052)|1089
CİHAD BÖLÜMÜ|Eman Ve Sulh|buharimüslimmuvattatirmiziebu davud|Ümmü Hani|Ben kocamın akrabalarından iki kişiye civar (himaye) vermiştim. Resulullah (sav) "Senin civar verdiğine biz de civar verdik" buyurdu." |Buhari, Cizye 9, Salat 4, Edeb 94; Müslim, Hayz 70, (336), Müsafirin 80; Muvatta, Sefer 27, (1, 152); Tirmizi, İst'izan 24, (2735); Ebu Davud, Salat 30, (1290), Cihad 167, (2763)|1090
CİHAD BÖLÜMÜ|Eman Ve Sulh|muvatta|İbnu Abbas|Ahdine kim vefasızlık edip bozarsa, Allah mutlaka ona bir düşman musallat eder." (İmam Malik bunu belağ (senetsiz) olarak rivayet etmiştir) |Muvatta, Cihad 12, (2, 449), 26 (2, 460)|1091
CİHAD BÖLÜMÜ|Cizye Ve Cizye İle İlgili Hükümler|ebu davudtirmizinesai|Muaz İbnu Cebel|Resulullah (sav), kendisini Yemen'e gönderdiği zaman, ihtilam olan herkesten (vergi olarak) bir dinar veya -Yemen'de imal edilen bir kumaş olan meafiriden, bir dinara tekabül eden miktarda almasını emretti." |Ebu Davud, Haraç 30, (3038, 3039); Tirmizi, Zekat 5, (623); Nesai, Zekat 8, (25-26)|1092
CİHAD BÖLÜMÜ|Cizye Ve Cizye İle İlgili Hükümler|muvatta|Ca'fer İbnu Muhammed|Ca'fer İbnu Muhammed babasından naklediyor: "Ömer İbnul-Hattab (ra) Mecüsileri mevzubahis ederek: "Onlar hakkında nasıl hareket etmem gerektiğini bilmiyorum" dedi. Abdurrahman İbnu Avf (ra): "Sana şehadet ederim ben Resulullah (sav)'ın şöyle şöyle dediğini işittim: "Onlara, Ehl-i Kitab'a davrandığınız gibi davranın". |Muvatta, Zekat 42 (1, 278)|1093
CİHAD BÖLÜMÜ|Cizye Ve Cizye İle İlgili Hükümler|muvatta|İbnu Şihab|Bana ulaştı ki, "Resulullah (sav) Bahreyn Mecusilerinden cizye almıştır, keza Hz. Ömer (ra) İran Mecusilerinden, Hz. Osman (ra) da Berberilerden cizye almıştır." |Muvatta, Zekat 41, (1, 278)|1094
CİHAD BÖLÜMÜ|Cizye Ve Cizye İle İlgili Hükümler||Enes|Anlattığına göre, Resulullah (sav) Dümetli Ükeydir'den de cizye aldı. ||1095
CİHAD BÖLÜMÜ|Cizye Ve Cizye İle İlgili Hükümler|ebu davud|Harb İbnu Ubeydillah|Harb İbnu Ubeydillah, baba tarafından dedesi Umeyr es-Sakafi (ra)'den nakleder: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Haraç Yahudi ve Hıristiyanlardan alınan vergidir. Müslümanlara haraç yoktur." Bir rivayette "uşur yoktur" buyurmuştur. |Ebu Davud, Harac 33, (3046-3049)|1096
CİHAD BÖLÜMÜ|Cizye Ve Cizye İle İlgili Hükümler|muvatta|İbnu Ömer|(Babam) Ömer (ra) Nebat ahalisinden buğday ve zeytinyağından öşrün yarısı (yirmide bir nisbetinde) vergi alırdı. Bu davranışıyla kasdı Medine'ye bunlardan çokça gelmesini sağlamaktı. Kıntiyye (denen buğday ve arpa dışında kalan, nohut, mercimek, bakla nevinden tahıl) dan da öşür alıyordu." |Muvatta, Zekat 46, (1, 281)|1097
CİHAD BÖLÜMÜ|Cizye Ve Cizye İle İlgili Hükümler|ebu davudtirmizi|İbnu Abbas|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir yerde iki kıblenin varlığı uygun olmaz. Müslüman kimseye cizye yoktur." Süfyan merhum der ki: "Bunun manası şudur: "Bir zımmi, kendisine cizye vermesi gerektikten sonra (vergisini henüz ödemeden) Müslüman olursa, artık bu vergi ondan düşer." |Ebu Davud, Haraç 34, (3053); Tirmizi, Zekat 11, (633)|1098
CİHAD BÖLÜMÜ|Cizye Ve Cizye İle İlgili Hükümler||Muaz|Kim kendi boynuna cizye akdi yaparsa, Resulullah (sav)'ın gittiği yoldan (sünnetten) beri olmuş olur. ||1099
CİHAD BÖLÜMÜ|Cizye Ve Cizye İle İlgili Hükümler|ebu davud|Ebu'd Derda|Resulullah (sav) efendimiz buyurdular ki: "Kim bir araziyi haracı ile birlikte (satın) alırsa hicretinden rücü etmiş demektir. Kim de bir kafirin boynundan zilleti kaldırıp onu kendi boynuna koyarsa İslam'a sırtını dönmüş olur." Sinan İbnu Kays der ki: Halid İbnu Ma'dan bu hadisi benden işitince bana: "Bunu sana Şebib mi rivayet etti?" dedi. "Evet" dedim, "öyleyse" dedi, "gidince, söyle bu hadisi bana yazıp göndersin." Sinan İbnu Kays devamla dedi ki: "(Şebib'e) söyledim, onun için hadisi yazıverdi. Tekrar geldiğim zaman Halid İbnu Ma'dan kağıdı sordu. Ben de verdim. Okuyup bu hadisi işitince sahip olduğu arazinin hepsini terketti. |Ebu Davud, Haraç 38, (3082)|1100
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Mücemm'i İbnu Cariye el-Ensari|Resulullah (sav) ile birlikte Hudeybiye sulhünde hazır bulunduk. (Sulh yapılıp) oradan döndüğümüz zaman, halk, develerini hızlandırarak (bir yere birikmeye) başladılar. Biz hayretle: "Bu insanlara ne oluyor, (niçin hayvanlarını hızlandırıp bir yere üşüşüyorlar?)" diye sorduk. "Resulullah (sav)'a vahiy gelmiş" dediler. Biz de, halkla birlikte harekete geçip develeri hızlandırdık, ilerleyince Resulullah (sav)'ı Kura'u'l-Gamim denen (Mekke ile Medine arasında Usfan'ın önünde bulanan) yerde bulduk. Devesinin üzerinde duruyordu. Halk toplanınca bize Fetih süresini tilavet buyurdular. Askerlerden biri: "Yani bu sulh bir fetih midir?" dedi. Resulullah (sav): "Evet!" deyip ilaveten: "Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat'a yemin ederim bu bir fetihtir" buyurdu. Süre-i celileyi okumaya devam eden Resulullah (sav): "Allah size, ele geçireceğiniz bol bol ganimetler vaadetmiştir. İman edenler için bir delil olması ve sizi doğru yola ulaştırması için bunları size hemen vermiş ve insanların size uzanan ellerini önlemiştir" mealindeki ayete kadar (Fetih 20) okudu. (Ayet'i kerimede işaret edilen acil ganimetle) Hayber kastediliyordu. Buradan ayrılınca Hayber'e gazveye çıktık. (Elde edilen ganimet) Hudeybiye'ye katılanlara taksim edildi. Bunlar bin beş yüz kişi idi. Bunlardan üç yüzü süvari idi. Ganimet on sekiz hisseye ayrıldı. Süvari olana iki, yaya olana bir hisse verildi." |Ebu Davud, Cihad 155, (2736), Harac 24, (3015)|1101
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Sehl İbnu Ebi Hasme|Resulullah (sav) Hayberi iki kısma ayırdı: Biri vukua gelecek hadiseler ve kendi ihtiyacı içindi, öbür kısmı da Müslümanlar arasında taksim etti. Bu kısmı on sekiz hisseye ayırdı. |Ebu Davud, Haraç 24, (3010)|1102
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|İbnu Şihab|Resulullah (sav) Hayber'i beşe taksim edip beşte birini aldıktan sonra geri kalanı, Hudeybiye Seferi'ne katılanlardan Hayber'e iştirak eden ve etmeyenler arasında taksim etti. |Ebu Davud, Harac 24, (3019)|1103
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|nesai|İbnu'z Zübeyr|Resulullah (sav) Hayber (fethedildiği) sene, (babam) Zübeyr'e dört hisse ayırdı. Bir hisse Zübeyr için, bir hisse zilkurba [(ya giren Abdulmuttalib'in kızı ve Zübeyr'in annesi olan Safiyye (ra)] için, iki hisse de atı için. |Nesai, Hayl 17, (6, 228)|1104
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Haşrec İbnu Ziyad|Haşrec İbnu Ziyad'ın babaannesinden (ra) anlattığına göre, babaannesi (Ümmü Ziyad el-Eşceiyye) Resullulah (sav) ile birlikte altı kadından biri olarak Hayber Gazvesine katılır. Kadın der ki: "Bizim de iştirak ettiğimiz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ulaşınca Hz. Peygamber (sav) bizi yanına çağırttı. Gittik. Yüzünde öfke okunuyordu. Bize: "Kiminle çıktınız, kimin izniyle çıktınız?" diye çıkıştı. Biz: "Yün eğirip onunla Allah yolunda yardımcı oluruz. Okları (toplar gazilere) veririz, diye çıktık. Ayrıca yanımızda yaralıları tedavi için ilaç var, yemek de yaparız" dedik. Bunun üzerine: "Öyleyse kalın!" buyurdu. Cenab-ı Hakk Hayber'in fethini müyesser kılınca, bize de ganimetten, tıpkı erkeklere olduğu gibi pay ayırdı." Haşrec der ki: "Ey babaanneciğim, bu verilen ne idi?" diye sordum. "Hurma idi" diye cevap verdi. |Ebu Davud, Cihad 152, (2729)|1105
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|tirmiziebu davudİbnu mace|Umeyr Mevla Abil-Lahm|Efendilerimle birlikte Hayber Gazvesi'ne katıldım. Resulullah (sav)'a benden bahsettiler ve benim köle olduğumu söylediler. Resulullah (sav) da bana kılıç kuşatmalarını emretti. Bana kılıç kuşatıldı. (Ancak yaşça küçük olmam ve boyumun kısalığı sebebiyle) kılıcı yerde sürüyordum. Sonra Hz. Peygamber (sav) bana ev eşyası verilmesini emretti. Delileri tedavi için okuduğum bir rukyeyi (afsunlama duası) (kontrol ettirmek için) Resulullah (sav)'a arzettim. Bir kısmını atıp, diğer bir kısmını muhafaza etmemi emretti." |Tirmizi, Siyer 9, (1557); Ebu Davud, Cihad, (2730); İbnu Mace, Cihad 37, (2855)|1106
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|tirmizi|Zühri|Resulullah (sav), kendisiyle birlikte savaşmış olan Yahudilerden bir gruba, ganimetten pay ayırdı. |Tirmizi, Siyer 10, (1558)|1107
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davudtirmizi|Ebu Musa|Hayber'in fethinden sona bir grup Eş'ari ile Resulullah (sav)'ın yanına geldik. Ganimetten bize de pay vardı. Halbuki (Habeşistan'dan dönmüş olan) gemi arkadaşlarımız Ca'fer (ra) ve arkadaşları hariç, Hayber Gazvesi'ne fiilen iştirak etmeyen kimseye pay ayırmamıştır. |Ebu Davud, Cihad 151, (2725); Tirmizi, Siyer 10, (1559)|1108
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|İbnu Ömer|Resulullah (sav) bir gün -yani Bedir Savaşı günü- kalkıp şöyle buyurdu: "Muhakkak ki Osman Allah'ın ve Resulü (sav)'nün rızasına uygun bir hizmet sebebiyle gelmiştir. Ben onun adına bey'at akdediyorum." Sonra Resulullah (sav) ganimetten hisse ayırdı, Savaşa katılmayan onun dışında kimseye hisse vermedi." |Ebu Davud, Cihad 151, (2726)|1109
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|müslimebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hangi bir köye varır da orada ikamet ederseniz, hisseniz oradadır. Hangi bir belde de Allah ve Resulü'ne isyan ederse o beldenin beşte biri Allah ve Resulüne aittir ve o (geri) kalan) da sizindir." |Müslim, Cihad 47, (1756); Ebu Davud, Haraç 29, (3036)|1110
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|nesai|Rafi' İbnu Hadic|Resulullah (sav) ganimet taksiminde on keçiyi bir deveye bedel tutardı." |Nesai, Dahaya 15, (7, 221)|1111
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buharimüslimmuvattaebu davud|Abdullah İbnu Ömer|Resulullah (sav) gazveye gönderdiği kimselerden bazılarına, umumi ganimet taksiminden düşecek hisseden ayrı olarak, şahıslarına ait olmak üzere (bir nevi armağan olmak üzere) fazladan ganimet verirdi." |Buhari, Hums 15, Meğazi 57; Müslim, Cihad 35, (1749); Muvatta, Cihad 15, (2, 450); Ebu Davud, Cihad 35, (2741-2746)|1112
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav) Bedir günü, Ebu Cehlin kılıncını bana armağan etti. Ebu Cehl'i, İbnu Mes'ud öldürmüş idi. |Ebu Davud, Cihad 150, (2722)|1113
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Ebu'l-Cüveyriyye el'Cermi|Rum diyannda içinde dinar bulunan kırmızı bir küp ele geçirdim. Bu sırada emir, Hz. Muaviye (ra) idi. Başımızda da komutan olarak, Hz. Resulullah (sav)'ın ashabından, Ma'n İbnu Yezid (ra) adında Beni Süleym'den biri vardı. Küpü ona getirdim. O altınları Müslümanlara taksim etti. Bana da, öbürlerine verdiği kadar bir pay verdi. Sonra da, "Resulullah (sav)'ın: "Nefl (armağan) ancak hums'tan sonra olur" dediğini işitmemiş olsaydım sana (daha fazla) verirdim" dedi. Sonra bana, kendi hissesinden bağışta bulundu. |Ebu Davud, Cihad 160, (2753, 2754)|1114
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buharimüslimebu davudnesai|Sa'd İbnu Ebi Vakkas|Resulullah (sav), ben yanında otururken, bir grub insana ihsanda bulundu. Ancak onlardan benim daha çok hoşlandığım birine hiçbir şey vermedi. Ben: "Falanca ile aranızda ne var (ona niye vermedin)? Allah'a kasem olsun, ben onu mü'min görüyorum!" dedim. Resulullah (sav): "Müslüman (görüyorum de!)" buyurdu. Sa'd (dayanamayıp) bu kanaatini üç kere söyledi. Resulullah (sav) da her seferinde aynı şekilde karşılıkta bulundu. Sonuncu sefer şunu ekledi: "Ben, nazarımda daha sevgili olana hiçbir şey vermezken, yüzü üstü ateşe düşeceğinden korktuğum insanı kurtarmak için ona ihsanda bulunurum (ihsanda bulunmam sevgime ölçü değildir)" |Buhari, Zekat 3, İman 53; Müslim, İman 236, (150); Ebu Davud, Sünnet 16, (4685); Nesai, İman 7, (8,103,104)|1115
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|müslim|Rafi' İbnu Hadic|Resulullah (sav) Huneyn günü Ebu Süfyan İbnu Harb, Savfan İbnu Ümeyye, Uyeyne İbnu Hısn, Akra' İbnu Habis ve Alkame İbnu Ulase'den herbirine yüzer deve verdi. Abbas İbnu Mirdas'a ise daha az verdi. Bunun üzerine (aynı zamanda şair olan) Abbas İbnu Mirdas şu manada bir şiir düzdü: "Benimle atım Ubeyd'in payını Uyeyne ile Akra' arasında mı taksim ediyorsun? Ne Bedr ne de Habis, cemiyette, Mirdas'tan üstün değillerdir. Ben de onların hiçbirinden aşağı değilim. Ancak bugün sen, kimi alçaltırsan o bir daha yükselmez." Rafi' der ki: "Bunun üzerine Resulullah (sav) onun payını da yüz deveye yükseltti." |Müslim, Zekat 137, (1060)|1116
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buharimüslimmuvattatirmiziebu davud|Ebu Katede|Resulullah (sav) şöyle buyurdular: "Savaş sırasında kim bir düşmanı öldürür ve bunu isbatlarsa, maktulün seleb'i kendisinin olur." |Buhari, Hums 18, Büyu 37, Meğazi 54, Ahkam 21; Müslim, Cihad 46, (1571); Muvatta, Cihad 18, (2, 454); Tirmizi, Siyer 13, (1562); Ebu Davud, Cihad 147, (2717)|1117
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buharimüslimebu davudİbnu mace|Seleme İbnu'l-Ekva|Resulullah (sav) bir seferde idi, müşriklerden bir casus gelip, ashabının yanında bir müddet oturup konuştu. Sonra sıvışıp gitti. Resulullah (sav): "O bir casustur, arayıp bulun ve öldürün" diye emretti. Ben (erken) bulup öldürdüm. Resulullah (sav) selebini bana bağışladı. |Buhari, Cihad 173; Müslim, Cihad 45, (1754); Ebu Davud, Cihad 110, (2653); İbnu Mace, Cihad 29, (2836)|1118
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Avf İbnu Malik|Avf İbnu Malik ve Halid İbnu Malik (ra) şunu söylemişlerdir: "Resulullah (sav) selebin katile ait olduğuna hükmetti, selebi ganimet malına katarak beşli taksime (humus) tabi kılmadı. |Ebu Davud, Cihad 149, (2721)|1119
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Abdullah İbnu Ebi Evfa|Anlattığına göre, kendisine: "Resulullah (sav) zamanında, gıda maddelerini humus taksimine tabi tutar mıydınız?" diye sorulmuştu, şu cevabı verdi: "Hayber günü yiyecek maddeleri de ele geçirdik, kişi gelir, ihtiyacı kadar alır, sonra giderdi." |Ebu Davud, Cihad 138, (2704)|1120
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Abdullah İbnu Ömer|Resulullah (sav) zamanında bir ordu ganimet olarak yiyecek maddesi ve bal ele geçirdi. Ancak bundan humus alınmadı." |Ebu Davud, Cihad 137, (2701)|1121
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Amr İbnu Abese|Resulullah (sav) kıble istikametinde (sütre olarak) bir ganimet devesi bulunduğu halde gerisinde bize namaz kıldırdı. Namaz kılınca, hayvanın yan kısmından bir tutam yün aldı (elinde tutup göstererek): "Ganimetinizden humus dışında şu kadarı bile bana helal değildir. Humus da size iade edilecek (sizin maslahatlarınızda harcanacaktır" dedi. |Ebu Davud, Cihad 161, (2755)|1122
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buhariebu davudnesai|Cübeyr İbnu Mut'im|Humustan Beni Haşim ve Beni Muttalib'e ayrılan pay hakkında konuşmak üzere Osman İbnu Affan (ra) ile birlikte Resulullah (sav)'a gittik. Ben: "Ey Allah'ın Resulü," dedim, "kardeşlerimiz olan Beni Muttalib'e verdin, bize hiçbir şey vermedin. Halbuki bizim de onların da (size) yakınlığı birdir" dedim. Resulullah (sav): "Beni Muttalib ile Beni Haşim tek bir şeydirler!" buyurdular. Cübeyr der ki: "Resulullah (sav) ne Beni Abdu Şems'e, ne de Beni Nevfel'e, (Beni Haşim ve Beni Muttalib'e verdiği halde humustan) pay ayırmadı. Hz. Ebu Bekir (ra) de humusu aynen Resulullah (sav) gibi taksim etti. Ancak O, Resulullah (sav)'ın yakınlarına, Resulullah (sav)'ın onlara verdiği kadar vermedi. Hz. Ömer (ra) de onlara humustan verdi. Sonra da Osman (ra) verdi. |Buhari, Humus 17, Menakıb 2, Megazi, 38; Ebu Davud, Haraç 20 , (2978, 2979, 2980); Nesai, Fey 1, (7, 130, 131)|1123
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Abdurrahman İbnu Ebi Leyla|Ali (ra)'yi dinledim, demişti ki: "Resulullah (sav)'ın yanında ben, Abbas, Fatıma ve Zeyd İbnu Harise toplanmıştık. Ben şunu söyledim: "Ey Allah'ın Resulü, Aziz ve Celil olan Allah'ın kitabında zikri geçen şu humustaki hakkımızın taksimine beni vazifelendirseniz de hayatınızda bu işi ben bir yapsam! Ta ki sonradan kimse bu hususta bizimle ihtilafa düşmese!" Ali (ra) devamla der ki: "Resulullah bu isteğimi yerine getirdi. Hayatı boyunca ben taksim ettim. Sonra buna, Hz. Ebu Bekir de beni vazifelendirdi. Aynı iş, Hz. Ömer (ra) devrinin son senesine kadar bende devam etti. O yıl (fetihlerden dolayı) bol mal gelmişti. Bizim hakkımızı yine ayırdı ve bana gönderdi. Ben: "Bu sene ihtiyacımız yok, Müslümanların ihtiyacı var, onlara ver!" dedim. O da bu hisseyi Müslümanlara dağıttı. Artık, Hz. Ömer (ra)'den sonra kimse beni bu işe çağırmadı. (Zaten o sene) Hz. Ömer'in yanından çıktıktan sonra Abbas (ra)'a rastladığımda (hayıflanarak) bana: "Ey Ali, dün bize öyle bir şeyi haram ettin ki, bundan sonra artık kimse bunu bize vermez!" demişti. (Meğer ne kadar doğru söylemişmiş. Dediği aynen çıktı), O ne dahi insan imiş!" |Ebu Davud, Haraç 20, (2983-2984)|1124
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Katade|Resulullah (sav) gazveye bizzat iştirak edince, onun sehm-i safiyy denen riyaset hissesi olurdu. Bu hisseyi, taksimden önce köle, cariye, at gibi ganimete dahil mallardan dilediğinden alırdı. Safiyye validemiz de işte bu hissedendi. Gazveye bizzat iştirak etmediği takdirde bu hisse gıyabında ayrılırdı, ancak bu durumda seçme hakkı yoktu (ne ayrılmışsa onu kabul ederdi.) |Ebu Davud, Haraç 21, (2993)|1125
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buharimüslimtirmiziebu davudnesai|Malik İbnu Evs İbni Hadesan|Hz. Ömer (ra) bana haber gönderdi. Ben de gün yükseldiği zaman ona gittim. Kendisini evinde bir sedirin üzerinde, deri yüzlü bir yastığa dayanmış vaziyette oturmuş buldum. Sedirin örgü ipleri adalelerine gömülmüş durumdaydı. Bana: "Ey Malik, seni şunun için çağırdım: Senin kavminden bir kaç hane halkı peş peşe geldiler (ihtiyaç arzettiler). Ben de kendilerine biraz bağışta bulunulmasını söyledim. İşte ! Al bunu aralarında dağıtıver!" dedi. Ben: "Bu işi benden başkasına söyleseniz daha iyi olur!" dedim. Ancak o ısrarla: "Ey Malik al şunu!" dedi. Az sonra Hz. Ömer'in azadlısı (kapıcı) Yerfe' geldi ve: "Ey müzminlerin emiri! Osman, Abdurrahman İbnu Avf, Zübeyr ve Sa'd (ra)'ın girmelerine izin veriyor musunuz? (sizi görmek istiyorlar!) dedi. O da: "Evet, buyursunlar!" diyerek izin verdi, onlar da girip selam vererek oturdular. Az sonra Yerfe' tekrar gelip: "Abbas'la Ali (ra) için de izin var mı?" dedi. Hz. Ömer, onlara da izin verdi. Girdiler, selamı verip oturdular. Abbas (ra) söz alarak: "Ey müzminlerin emiri! Benimle Ali arasında hükmet!" dedi. Bunlar bir meselede ihtilafa düşmüş, birbirlerini dava ediyorlardı. Oradaki cemaat de: "Evet ey müzminlerin emiri, aralarında hükmet, onları rahatlat!" dediler. Hz. Ömer (ra) (önceden gelenlere yönelerek): "Şöyle bir sakin olun!" deyip devam etti:"Arzı ve semayı ayakta tutan Allah aşkına soruyorum. Resulullah (sav)'ın şöyle şöyle söylediğini biliyor musunuz? "Bize mirasçı olunmaz, ne bırakmışsak o sadakadır." "Evet!" dediler. Sonra da Hz. Abbas ve Hz. Ali'ye yönelerek: "Arz ve sema izniyle ayakta duran Zat'ın aşkına size soruyorum, Resulullah (sav)'ın: "Bize mirasçı olunmaz, her ne bırakmışsak sadakadır" dediğini biliyor musunuz?" O ikisi de: "Evet!" dediler. Hz. Ömer de: "Allahu Teala hazretleri, Resulü'ne (sav) bazı imtiyazlar bahsetmiştir, bunları ondan başka kimseye vermemiştir. Söz gelimi, beldeler ahalisinden Allah'ın fey kıldığı şeyler (hassaten) Allah ve Resulü'ne aittir. Allah Resulü (sav) Beni Nadir'in mallarını aranızda taksim etti. Allah'a kasem olsun, o işte, kendisini size tercih etmedi, sizi bırakıp, onu kendisi almadı. (Nitekim, onu aranızda dağıttı.) Sadece şu mal (kendisine) kaldı. Resulullah (sav) bundan (ailesinin) yıllık nafakasını alır, mütebakisini beytü'l-male koyardı" dedi. |Buhari, Feraiz 3, Humus 1, Cidad 80, Meğazi 14, Tefsir, Haşr 3, Nafakat 3, İ'tisam 5; Müslim, 48, (1757); Tirmizi, Siyer 44, (1619); Ebu Davud, Haraç 19, (2963, 2964, 2965, 2967); Nesai, Fey 1, (7, 136, 137)|1126
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buharimüslimtirmiziebu davudnesai|Malik İbnu Evs İbni Hadesan|(Yukarıdaki vak'a ile alakalı olan) bir rivayet şöyledir: Resulullah (sav) (yıllık ihtiyacını aldıktan sonra) geri kalanı Allah'ın malı kılar (Beytu'l-male koyar) idi. Ömer (ra) sonra (cemaate yönelerek) dedi ki: "Arz ve semanın izniyle ayakta durduğu Zat aşkına sizden soruyorum, bunu biliyor musunuz?" Onlar: "Evet!" dediler. Sonra Hz. Ömer teker teker, Hz. Abbas ve Hz. Ali'ye yönelerek, öbür cemaate yaptığı gibi, aynı şekilde yemin vererek bu hususu bilip bilmediklerini sordu. Her ikisi de: "Evet, biliyoruz!" dediler. Sonra Hz. Ömer (ra) sözüne devam etti: "(Hatırlayın! Siz,) Resulullah (sav) vefat edince, Ebu Bekir'e bu meseleyi götürdünüz. O, size: "Ben Resulullah (sav)'ın velisiyim, ikiniz bana ihtilafınızı getirdiniz, sen ey Abbas, kardeşin oğlunun mirasını taleb ediyorsun, sen de ey Ali, hanımın Fatıma'nın babasından olan mirasını taleb ediyorsun" dedi ve devamla: "Ebu Bekir (ra) size, Resulullah (sav)'ın şu sözünü hatırlattı: "Bize varis olunmaz. Her ne bıraktı isek sadakadır." Siz ikiniz (onu ithamda) ittifak ettiniz. (Allah biliyor o, bu tatbikatta doğru, iyi, isabetli ve hakka uygun hareket ediyordu. Sonra Ebu Bekir (ra) vefat etti. Resulullah (sav) ve Ebu Bekir'in velisi ben oldum, böylece o malın sorumluluğu bana geçti. Allah biliyor, bu işte ben de doğru, iyi, isabetli ve hakka uygun hareket ediyorum. Şimdi (ey Abbas!) sen ve Ali bana geldiniz. Meseleniz aynı mesele. Bana: "(Beni Nadir'den kalan fey malını) bize ver!" diyorsunuz. Ben de şu cevabı veriyorum: "Dilerseniz, bir şartla o malı size vereyim. O şart da şudur: "Bu malı, Resulullah (sav), (Ebu Bekir ve sorumluluğunu aldığım günden beri ben) nasıl kullandı isek sizin de öyle kullanacağınıza dair Allah'a söz vermenizdir. Onu bu şartla aldınız mı? Tamam mı?" Onlar: "Evet!" dediler. Hz. Ömer de: "Sonra siz bana aranızda (başka şekilde) hükmedeyim diye (mi)? geldiniz. Hayır, vallahi aranızda, kıyamet kopuncaya kadar, bundan başka bir hüküm veremem. Bu şartı yerine getirmede aciz kalırsanız, malı bana iade ediverin" dedi. (Kaynaklar önceki rivayette kaydedilenlerdir.) |Buhari, Feraiz 3, Humus 1, Cidad 80, Meğazi 14, Tefsir, Haşr 3, Nafakat 3, İ'tisam 5; Müslim, 48, (1757); Tirmizi, Siyer 44, (1619); Ebu Davud, Haraç 19, (2963, 2964, 2965, 2967); Nesai, Fey 1, (7, 136, 137)|1127
Dostları ilə paylaş: |