İman ve islam hakkinda



Yüklə 5,12 Mb.
səhifə72/129
tarix24.10.2017
ölçüsü5,12 Mb.
#12281
1   ...   68   69   70   71   72   73   74   75   ...   129

SOHBET BÖLÜMÜ|Erkeğin Hanımı Üzerindeki Hakları|buharimüslimebu davud|Ebu Hüreyre|Bir başka rivayette şöyle denmiştir: "Erkek, kadınını yatağına çağırır, kadında gelmeye yanaşmaz, erkek öfkelenmiş olarak sabahlarsa, melekler sabaha kadar -bir rivayette yatağa gelinceye kadar- kadına lanet okurlar." |Buhari, Nikah 86, Bed'ü'l-Halk 6; Müslim, Nikah 120-122 (1436); Ebu Davud, Nikah 41, (2141)|3296

SOHBET BÖLÜMÜ|Erkeğin Hanımı Üzerindeki Hakları|buharimüslimebu davud|Ebu Hüreyre|Bir başka rivayette: "Kadın küskünlükle kocasının yatağından ayrı olarak sabahlarsa, melekler onu lanetler" denmiştir. |Buhari, Nikah 86, Bed'ü'l-Halk 6; Müslim, Nikah 120-122 (1436); Ebu Davud, Nikah 41, (2141)|3297

SOHBET BÖLÜMÜ|Erkeğin Hanımı Üzerindeki Hakları|nesai|Ebu Hüreyre|"Ey Allah'ın Resulü!" dendi, "hangi kadın daha hayırlıdır?" "Kocası bakınca onu sürura garkeden, emredince itaat eden, nefis ve malında, kocasının hoşuna gitmeyen şeyle ona muhalefet etmeyen kadın!" diye cevap verdi. |Nesai, Nikah 14, (6, 68)|3298

SOHBET BÖLÜMÜ|Erkeğin Hanımı Üzerindeki Hakları|ebu davud|Ömer|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Erkeğe, hanımını ne sebeple dövdüğü sorulmaz." |Ebu Davud, Nikah 43, (2147)|3299

SOHBET BÖLÜMÜ|Erkeğin Hanımı Üzerindeki Hakları|ebu davud|Ebu Said|Safvan İbnu Muattal (ra)'ın hanımı, yanında Savfan da bulunduğu bir anda Resulullah (sav)'a gelerek: "Ey Allah'ın Resulü, namaz kıldığım zaman kocam beni dövüyor, oruç tuttuğum zaman da orucumu bozduruyor, güneş doğuncaya kadar da sabah namazını kılmıyor!" dedi. Resulullah (sav), hanımının bu söyledikleri hakkında Safvan'a sordu. Safvan: "Ey Allah'ın Resulü! "Namaz kıldığım zaman dövüyor" sözüne gelince, o zaman (bir rekatte uzun) bir sure okuyor. Halbuki ben bunu yasakladım" dedi. Resulullah kadına: "İnsanlara tek surenin okunması yeterlidir" buyurdu. Safvan devam etti: "Oruç tuttuğum zaman bozduruyor" sözüne gelince, "Hanımım oruç tutup duruyor. Ben gencim, hep sabredemiyorum" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Bir kadın kocasının izni olmadan (nafile) oruç tutamaz!" buyurdular. Safvan devamla: "Güneş doğuncaya kadar sabah namazı kılmadığım sözüne gelince, biz (gece çalışan) bir aileyiz, bunu herkes biliyor. (Sabaha yakın yatınca) güneş doğuncaya kadar uyanamıyoruz" diye açıklama yaptı. Aleyhissalatu vesselam: "Ey Safvan, uyanınca namazını kıl!" buyurdular. |Ebu Davud, Savm 74, (2459)|3300

SOHBET BÖLÜMÜ|Erkeğin Hanımı Üzerindeki Hakları|buharimüslimtirmiziebu davud|Ebu'l-Verd İbnu Sümame|Hz. Ali (ra) İbnu Ağyed'e dedi ki: "Sana kendimden ve Resulullah (sav)'ın kızı Fatıma (ra)'dan -ki o, babasına, ailesinin en sevgili olanı idi- bahsedeyim mi?" "Evet, bahsedin!" dedim. Bunun üzerine: "Fatıma (ra) değirmen çevirirdi; elinde yaralar meydana gelirdi. Kırba ile su taşırdı. Bu da boynunda yaralar açtı. Evi süpürüyordu. Üstü başı toz-toprak oldu. (Bu sıralarda) Resulullah'a bir kısım köleler getirilmişti. Fatıma'ya: "Babana kadar gidip bir köle istesen!" dedim. Gitti. Aleyhissalatu vesselamın yanında bazılarının konuşmakta olduklarını gördü ve döndü. Ertesi gün Resulullah Fatıma'ya gelerek: "Kızım ihtiyacın ne idi?" diye sordu. Fatıma sükut edip cevap vermedi. Ben araya girip: "Ben anlatayım Ey Allah'ın Resulü!" dedim ve açıkladım: "Fatıma'nın değirmen kullanmaktan elleri yara oldu, kırba ile su taşımaktan da omuzları incindi. Köleler gelince ben kendisine, size uğramasını, sizden bir hizmetçi istemesini ve böylece biraz rahata kavuşmasını söyledim. Bu açıklamam üzerine Resulullah: "Ey Fatıma, Allah'tan kork, Allah'a olan farzlarını eda et, ailenin işlerini yap. Yatağına girince otuzüç kere sübhanallah, otuzüç kere elhamdülillah, otuzdört kere Allahuekber de. Böylece hepsi yüz yapar. Bu senin için hizmetçiden daha hayırlıdır." buyurdular. Fatıma (ra): "Allah'dan ve Allah'ın Resulünden razıyım" dedi. Resulullah ona hizmetçi vermedi. |Buhari, Fedailu'l-Ashab 9, Humus 6, Nafakat 6, 7, Da'avat 11; Müslim, 80, (2727); Tirmizi, Da'avat 24, (3405); Ebu Davud, Haraç 20, (2988, 2989), Edeb 109, (5062, 5063)|3301

SOHBET BÖLÜMÜ|Kadının Kocası Üzerindeki Hakları|buharimüslimtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kadınlara hayırhah olun, zira kadın bir eğe kemiğinden yaratılmıştır. Eğe kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi haline bırakırsan eğri halde kalır, öyleyse kadınlara hayırhah olun." |Buhari, Nikah 79, Enbiya 1, Edeb 31, 85, Rikak 23; Müslim, Rada 65, (1468); Tirmizi, Talak 12, (1188)|3302

SOHBET BÖLÜMÜ|Kadının Kocası Üzerindeki Hakları|tirmizi|Amr İbnu'l-Ahvas|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kadınlara karşı hayırhah olun. Çünkü onlar sizin yanınızda esirler gibidirler. Onlara iyi davranmaktan başka bir hakkınız yok, yeter ki onlar açık bir çirkinlik işlemesinler. Eğer işlerse yatakta yalnız bırakın ve şiddetli olmayacak şekilde dövün. Size itaat ederlerse haklarında aşırı gitmeye bahane aramayın. Bilesiniz, kadınlarınız üzerinde hakkınız var, kadınlarınızında sizin üzerinizde hakkı var. Onlar üzerindeki hakkınız, yatağınızı istemediklerinize çiğnetmemeleridir, istemediklerinizi evlerinize almamalıdır. Bilesiniz onların sizin üzerinizdeki hakları, onlara giyecek ve yiyeceklerinde iyi davranmanızdır." |Tirmizi, Tefsir, Tevbe, (3087)|3303

SOHBET BÖLÜMÜ|Kadının Kocası Üzerindeki Hakları|ebu davud|Hakim İbnu Mu'aviye|Hakim İbnu Mu'aviye babası Mu'aviye (ra)'den anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü!" dedim, "bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?" "Kendin yiyince ona da yedirme,giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, takbih etmemen, evin içi hariç onu terketmemen." |Ebu Davud, Nikah 42, (2142, 2143, 2144)|3304



SOHBET BÖLÜMÜ|Kadının Kocası Üzerindeki Hakları|buharimüslim|Aişe|Onbir kadın oturup, kocalarının ahvalini haber vermede ve hiçbir şeyi gizlemeyecekleri hususunda birbirlerine kesin söz verip anlaştılar: Birincisi (zemmederek): "Benim kocam (yalçın) bir dağın başındaki zayıf bir devenin eti gibidir. Kolay değil ki çıkılsın, semiz değil ki götürülsün" dedi. (Yani kocasının sert mizaçlı, huysuz, gururlu oluşuna, ailenin kendisinden istifade etmediğine işaret etti.) İkincisi (de zemmederek): "Ben kocamın haberini faş etmek istemem, çünkü korkarım. Eğer zikretmeye başlarsam büyük-küçük herşeyini söyleyip bırakmamam gerekir, (bu ise kolay değil)" dedi. (Bu sözüyle kocasımn çok kötü olduğuna işaret etti). Üçüncüsü (zemmederek): "Benim kocam uzun boyludur, konuşursam boşanırım, konuşmazsam muallakta bırakılırım" dedi. (Bu da kocasının akılca kıt olduğunu belirtmek istedi). Dördüncüsü (överek) "Kocam Tihame gecesi gibidir. Ne sıcaktır, ne soğuktur. Ne korkulur, ne usanılır" dedi. Beşincisi: "Kocam içeri girince pars, dışarı çıkınca arslan gibidir. Bana bıraktığı (ev işlerinden hesap) sormaz" dedi. Altıncısı: Kocam yedi mi (üst üste katlayıp) çok yer, içti mi sömürür, yattı mı sarınır. Benim kederimi anlamak için (elbiseme) elini sokmaz." (Bu da kocasımn kendisiyle ilgilenmediğim, yiyip içmekten başka birşey düşünmediğini söylemek ister.) Yedincisi: "Kocam tohumsuzdur (erlik yapmaktan acizdir). Her dert onundur (vücudunda çeşitli hastalıklar var). Başımı yarar, vücudumu yaralar, (bunları yapmak için) herşeyi toplar, (her eline geçeni kullanır, vurur)" dedi. Sekizincisi: "Onun (vücuduna) dokunmak tavşana dokunmak gibi (yumuşak)tır. Güzel kokulu bitki gibi hoş kokar"dedi. Dokuzuncusu: "Kocamın direği yüksektir (evi rahattır), kılıcının kını uzundur (boylu posludur), ocağının külü çoktur, evi meclise yakın (misafirperver) bir adamdır" dedi. Onuncusu: "Kocam maliktir, hem de ne malik! Artık akıl ve hayalinizden geçen her hayra maliktir. Onun çok devesi vardır. Develerin çökecek yerleri çok, yaylakları azdır. Çalgı sesini duydular mı helak olacaklarını anlarlar. (Yani develer yayılmaya salınmaz, kesilmek üzere bekletilir, çalgı ve eğlence sesi duyunca kesileceklerini anlarlar demektir.) Onbirincisi: "Kocam Ebu Zer'dir. Amma ne Ebu Zer'dir! Anlatayım: Kulaklarımı zinetlerle doldurdu, bazularımı yağla tombullaştırdı. Beni hoşnut kıldı, kendimi bahtiyar ve yüce bildim. O beni Şıkk denen bir dağ kenarında bir miktar davarla geçinen bir ailenin kızı olarak buldu. Beni atları kişneyen, develeri böğüren, ekinleri sürülüp daneleri harmanlanan müreffeh ve mesud bir cemiyete getirdi. Ben onun yanında söz sahibiyim, hiç azarlanmam. (Akşam) yatar sabaha kadar uyurum. Doya doya süt içerim. Ebu Zer'in annesi de var: Ümmü Ebu Zer. Ama o ne annedir! Onun zahire anbarları büyük, hararları iri, evi geniştir. Ebu Zer'in oğlu da var. Ama ne nezaketli gençtir o. Onun yattığı yer, kılıcı çekilmiş kın gibidir. Onu dört aylık bir kuzunun tek budu doyurur (az yer). Ebu Zer'in bir de kızı var. Ama o ne terbiyelidir. Babasına itaatkardır. Anasına da itaatkardır. Vücudu elbisesini doldurur. Endamıyla (kuma ve akranlarını) çatlatır. Ebu Zer'in bir de cariyesi var. O ne sadakatli, ne iyi cariyedir. Aile sırrımızı kimseye söylemez, evimizin azığını asla ifsad ve israf etmez, evimizde çer çöp bırakmaz, temiz tutar. Namusludur, eve kir getirmez. Bir gün Ebu Zer evden çıktı. Her tarafta süt tulumları yağ çıkarılmak için çalkalanmakta idi. Yolda bir kadına rastladı. Kadının, beraberinde, pars gibi çevik iki çocuğu vardı, koltuğunun altından kadının memeleriyle oynuyorlardı. (Kocam bu kadını sevmiş olacak ki) beni bıraktı, onunla evlendi. Ondan sonra ben de şeref sahibi bir adamla evlendim. O da güzel ata binerdi. Hatti mızrağını alır ve akşam üzeri deve ve sığır nev'inden birçok hayvan sürer, bana getirirdi. Getirdiği her çeşit hayvandan bana bir çift verirdi. (Bu kocam da bana): "Ey Ümmü Zer! Ye, iç ve akrabalarına ihsanda bulun!" derdi. Ümmü Zer der ki: "Buna rağmen, ben bu ikinci kocamın bana verdiklerinin hepsini bir araya toplasam, Ebu Zer'in en küçük kabını dolduramaz." Bu hadisi rivayet eden Hz. Aişe der ki: "Resulullah (sav) (gönlümü almak için): "Ey Aişe," buyurdular, "ben sana Ebu Zer'in Ümmü Zer'e nisbeti gibiyim, (şu farkla ki Ebu Zer Ümmü Zer'i boşamıştır, ben seni boşamadım. Biz beraber yaşayacağız.)" |Buhari, Nikah 82; Müslim, Fedailü's-Sahabe 92, (2448)|3305

SOHBET BÖLÜMÜ|Kadının Kocası Üzerindeki Hakları|müslim|Cabir|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir mü'min erkek, bir mü'min kadına buğzetmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir." |Müslim, Rada' 61, (1469)|3306

SOHBET BÖLÜMÜ|Kadının Kocası Üzerindeki Hakları|ebu davudmüslimbuhariİbnu mace|İbnu Ömer|Resulullah (sav): "(Ey kadınlar topluluğu!) Ben, akıl sahiplerine aklı ve dini nakıs olanlardan galebe çalan sizin kadarını hiç görmedim!" demişti. İçlerinden dirayetli bir kadın: "Bizim aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir?" diye sordu. "Aklınızın noksanlığı, şahidlikte, iki kadının şehadetinin bir erkek şehadetine denk olmasıdır. Dindeki noksanlık ise, (ay hali sebebiyle) ramazanda oruç yemeniz ve bazı günler namaz kılmamanızdır" cevabını verdi. (Bu, Sahiheyn'de geçen uzunca bir hadisten bir parçadır) |Ebu Davud, Sünnet 16, (4679); Müslim, İman 132, (79); Buhari, Hayz 6; İbnu Mace, Fiten 19, (4003)|3307

SOHBET BÖLÜMÜ|Kadının Kocası Üzerindeki Hakları|buharimüslimtirmizi|Üsame İbnu Zeyd|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Erkeklere kendimden sonra kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım." |Buhari, Nikah 17; Müslim, Zikr 97, (2740); Tirmizi, Edeb 31, (2781)|3308

SOHBET BÖLÜMÜ|Kadının Kocası Üzerindeki Hakları|müslim|Mutarrıf İbnu Abdillah|Ravinin anlattığına göre, bu zatın iki hanımı vardı. Bunlardan birinin yanından çıkmıştı. Geri dönünce, hanımı: "Falan hanımın yanından geliyor olmalısın!" dedi. Mutarrıf: "Hayır," dedi "İmran İbnu Husayn'ın yanından geliyorum. O bana Resulullah'ın şu sözünü nakletti: "Cennet sakinlerinin en azı kadınlardır." |Müslim, Zikir 95, (2738)|3309

SOHBET BÖLÜMÜ|Kadının Kocası Üzerindeki Hakları|müslimebu davud|Ebu Said|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Şüphesiz ki Kıyamet günü, Allah'ın en çok ehemmiyet vereceği emanet, kadın-koca arasındaki emanettir. Kadınla koca birbiriyle içli dışlı olduktan sonra, kadının esrarını erkeğin neşretmesi, o gün en büyük ihanettir." |Müslim, Nikah 123, (1437); Ebu Davud, Edeb 37, (4870)|3310

SOHBET BÖLÜMÜ|Kadının Kocası Üzerindeki Hakları|buharimüslim|Aişe|Resulullah (sav), bana: "Ben senin bana kızdığın ve benden razı olduğun zamanları biliyorum" buyurdular. Ben: "Bunu nereden anlıyorsunuz?" diye sordum: "Benden razı oldun mu bana: "Hayır Muhammed'in Rabbine yemin olsun!" diyorsun. Bana öfkeli olunca: "Hayır! İbrahim'in Rabbine yemin olsun!" diyorsun" dedi. Ben: "Doğru, ey Allah'ın Resulü, ben sadece senin adını terkederim?" dedim. |Buhari, Nikah 108, Edeb 63; Müslim, Fedailü's-Sahabe, 90, (2439)|3311

SOHBET BÖLÜMÜ|Sohbet Adabı|buharimüslimebu davudtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah'ın kulları, Allah'ın emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak, müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her müslümanın malı, kanı ve ırzı diğer müslümana haramdır. Allah sizin suretlerinize ve kalıblarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şuradadır -eliyle göğsünü işaret etti- : Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah'ın kulları kardeş olun. Bir müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helal olmaz." |Buhari, Nikah 45, Edeb 57, 58, Feraiz 2; Müslim, Birr 28-34, (2563-2564); Ebu Davud, Edeb 40, 56, (4882, 4917); Tirmizi, Birr 18, (1928)|3312

SOHBET BÖLÜMÜ|Sohbet Adabı|buharimüslimebu davudtirmizinesai|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Müslümanın, müslüman üstündeki hakkı beştir: "Selamım almak, hasta ziyaretine gitmek, cenazesine katılmak, davetine icabet etmek, hapşırınca yerhamukallah demek." (Müslim'in bir rivayetinde şu ziyade vardır: "Eğer seni davet ederse icabet et, senden nasihat taleb ederse ona nasihat et") |Buhari, Cenaiz 2; Müslim, Selam 4, (2162); Ebu Davud, Edeb 98, (5030); Tirmizi, Edeb 1, (2738); Nesai, Cenaiz 52, (4,52)|3313

SOHBET BÖLÜMÜ|Sohbet Adabı|buhariebu davud|Ebu Musa|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Aç'ı doyurun, hastayı ziysiret edin, esirleri hürriyetine kavuşturun." |Buhari, Marda 4, Cihad 171, Nikah 71, Ahkam 23; Ebu Davud, Cenaiz 11, (3105)|3314

SOHBET BÖLÜMÜ|Sohbet Adabı|tirmizi|Ebu Zerr|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ey Ebu Zerr! Marufdan (iyilik) hiç bir şeyi hakir görme, hatta bir kardeşini güler bir yüzle karşılaman bile (basit bir şey değildir). Et satın aldığın veya bir tencere kaynattığın zaman suyunu artır, ondan komşuna bir avuç (kadar da olsa) ver." |Tirmizi, Et'ime 30, (1834)|3315

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|buharimüslimebu davud|Ebu Said el-Hudri|Resulullah (sav) (bir gün): "Sakın yollarda oturmayın!" buyurmuştu. "Ya Resulullah" dediler, "oturmadan edemeyiz, oralarda (oturup) konuşuyoruz." "Mutlaka oturacaksınız, bari yola hakkını verin!" buyurdu. Bunun üzerine: "Ey Allah'ın Resulü, onun hakkı nedir?" diye sordular. "Gözlerinizi kısmak, (gelip geçeni) rahatsız etmemek, selama mukabele etmek, emr bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-münker yapmaktır!" dedi. (Hz. Ömer'den yapılan bir başka rivayette şu ziyade var: "Yardım isteyen mazluma yardım edersiniz, yolunu kaybedene rehber olursunuz.") |Buhari, İsti'zan 2, Mezalim 22; Müslim, Libas 114, (2121); Ebu Davud, Edeb 13, (4815)|3316

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|buharimüslimmuvattaebu davud|İbnu Ömer|Resulullah {sa) buyurdular ki: "Üç kişi beraberken, ikisi aralarında hususi konuşmasınlar, bu öbürünü üzer." |Buhari, İsti'zan 45; Müslim, Selam 36, (2183); Muvatta, Kelam 13, (2, 988, 989); Ebu Davud, Edeb 29, (4852)|3317

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|tirmizi|Enes|Resulullah (sav)'dan daha sevgili kimse yoktu. Buna rağmen Aleyhissalatu vesselam'ı gördükleri zaman ayağa kalkmazlardı, çünkü O'nun bundan hoşlanmadığını biliyorlardı. |Tirmizi, Edeb 13, (2755)|3318

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|ebu davud|Ebu Ümame|Bir gün Resulullah (sav) yanımıza geldi, elinde bir asa (değnek) vardı. Biz ayağa kalktık. "Yabancıların birbirlerini büyüklemek için ayağa kalkmaları gibi ayağa kalkmayın!" buyurdu. |Ebu Davud, Edeb 165, (5230)|3319

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|ebu davudtirmizi|Ebu Miclez|Hz. Muaviye (ra), İbnu'z-Zübeyr ve İbnu Amir (ra)'in yanlarına geldi. İbnu Amir ayağa kalktı, İbnu'z-Zübeyr oturdu (kalkmadı). Hz. Muaviye (ra), İbnu Amir'e: "Otur, zira Resulullah (sav)'ın : "İnsanların kendisi için ayağa kalkmalarından hoşlanan kimse ateşteki yerini hazırlasın" buyurduğunu işittim" dedi. |Ebu Davud, Edeb 165, (5229); Tirmizi, Edeb 13, (2756)|3320

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|buharimüslimtirmiziebu davud|İbnu Ömer|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sizden kimse, bir başkasını yerinden kaldırıp sonra da oraya oturmasın. Ancak (halkayı) genişletin, yer açın, Allah da size genişlik versin." Birisi yerinden kalkacak olsa, Abdullah İbnu Ömer (ra), oraya oturmazdı. |Buhari, İsti'zan 31, Cuma 20; Müslim, Selam 27, (2177); Tirmizi, Edeb 9, (2750,2751); Ebu Davud, Edeb 18, (4828)|3321

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|tirmizi|Vehb İbnu Huzeyfe|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir kimse ihtiyacı için çıkar, sonra geri dönerse, önceki yerine oturmaya (herkesten ziyade) hak sahibidir." |Tirmizi, Edeb 10, (2752)|3322

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|ebu davudtirmizi|Cabir İbnu Semüre|Resulullah (sav) 'a geldiğimiz zaman, (halkanın) sonuna otururduk. |Ebu Davud, Edeb 16, (4825); Tirmizi, İsti'zan 29, (2723)|3323

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|ebu davudtirmizi|Amr İbnu Şuayb (an ebihi an ceddihi)|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir kimsenin, izin almadan iki kişinin arasına oturması helal olmaz." [Tirmizi'nin rivayetinde: "İzinleri olmadan iki kişinin arasını açması kişiye helal olmaz" şeklinde gelmiştir.] |Ebu Davud, Edeb 24, (4844, 4845); Tirmizi, Edeb 11, (2753)|3324

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|ebu davud|Ebu Saidi'l-Hudri|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Meclislerin en hayırlısı geniş olanıdır." |Ebu Davud, Edeb 14, (4820)|3325

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|ebu davudtirmizi|Ebu Miclez|Bir adam halkanın ortasına oturmuştu. Huzeyfetu'bnul-Yeman (ra) dedi ki: "Halkanın ortasında oturan, Muhammed (sav) diliyle lahetlenmiştir." |Ebu Davud, Edeb 17, (4826); Tirmizi, Edeb 12, (2754)|3326

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|müslimebu davud|Cabir İbnu Semüre|Resulullah (sav) mescide girince cemaatı bir kısım halkalar halinde gördü ve: "Sizleri niye böyle dağınık gruplar halinde görüyorum?" buyurdu. |Müslim, Salat 119, (430); Ebu Davud, Edeb 16, (4823)|3327

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|ebu davud|Amr İbnu'ş-Şerid|Amr İbnu'ş-Şerid, babasından (ra) anlatıyor: "Ben oturduğum sırada, Resulullah (sav) bana uğradı. O sırada sol elimi sırtımın gerisine koymuş, (sağ) elimin kabası üzerine dayanmıştım. Bana: "Gadaba uğramışların oturuşuyla mı oturuyorsun" dediler. |Ebu Davud, Edeb 26, (4848)|3328

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|ebu davud|Ebu'd-Derda|Resulullah (sav) oturdu mu, etrafına biz de otururduk. Kalkar, (fakat geri) dönmeyi arzu ederse ayakkabılarını veya üzerinde olan (rida, sarık gibi) bir şeyi çıkarır (yerine koyar)dı. Böylece ashabı (geri geleceğini) bilir ve yerlerinde otururlardı. |Ebu Davud, Edeb 30, (4854)|3329

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|ebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Biriniz güneşte olunca -bir rivayette gölgede olunca- gölge ondan kalkar da, yarısı gölgede kalacak olursa oradan kalksın." |Ebu Davud, Edeb 15, (4821)|3330

SOHBET BÖLÜMÜ|Meclis (Oturma) Adabı|ebu davud|Kays|Kays, babasından naklediyor: "(Bir seferinde mescide) gelmişti, ki, Resulullah (sav) hutbe irad ediyordu. (Konuşmayı dinlemek üzere) güneşe dikildi. Ancak Resulullah (sav) , kendine gölgede durmasını emretti ve gölgeye geçti. |Ebu Davud, Edeb 15, (4822)|3331

SOHBET BÖLÜMÜ|Arkadaşın Vasfı|buharimüslim|Ebu Musa|Resulullah (sav) buyurdular ki: "İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın." |Buhari, Büyu 38, Zebaih 31; Müslim, Birr 146, (2628)|3332

SOHBET BÖLÜMÜ|Arkadaşın Vasfı|ebu davudbuharimüslim|Cabir|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Şu üçü hariç bütün meclisler emniyettedir; "Haram kan dökülen meclis, haram ferc bulunan meclis, haksız mal taksimi yapılan meclis." |Ebu Davud, Edeb 37, (4869); Buhari, Büyu 38, Zebaih 31; Müslim, Birr 146, (2628)|3333

SOHBET BÖLÜMÜ|Arkadaşın Vasfı|buharimüslim|Enes|Resulullah (sav) beni, bir ihtiyacı için göndermişti. Bu yüzden anneme dönmekte geciktim. Eve gelince annem: "Niçin geciktin?" diye hesaba çekti. "Resulullah", dedim, "beni bir iş için göndermişti." "Ne işiydi o?" diye annem sordu. "O sırdır söyleyemem!" deyince, annem: "Resulullah (sav)'ın sırrını sakın kimseye açmayasın!" dedi. (Metin Müslim'e aittir.) |Buhari, İsti'zan 46; Müslim, Fedailu's-Sahabe 145, (2482)|3334

SOHBET BÖLÜMÜ|Karşılıklı Muhabbet|müslimebu davudtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Nefsim yed'i kudretinde olan zata yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız! Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yaygınlaştırın!" |Müslim, İman 93, (54); Ebu Davud, Edeb 142, (5193); Tirmizi, İsti'zan 1, (2589)|3335

SOHBET BÖLÜMÜ|Karşılıklı Muhabbet|buharimüslim|Nu'man İbnu Beşir|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte mü'minlerin misali, bir bedenin misalidir. Ondan bir uzuv rahatsız olsa, diğer uzuvlar uykusuzluk ve hararette ona iştirak ederler." |Buhari, Edeb 27; Müslim, Birr 66, (2586)|3336

SOHBET BÖLÜMÜ|Karşılıklı Muhabbet|ebu davudtirmizi|Mikdam İbnu Madikerib|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Biriniz kardeşini (Allah için) seviyorsa ona sevdiğini söylesin." |Ebu Davud, Edeb 122, (5124); Tirmizi, Zühd 54, (2393)|3337

SOHBET BÖLÜMÜ|Karşılıklı Muhabbet|ebu davud|Enes|Resulullah (sav)'ın yanında bir adam vardı. Derken oradan birisi geçti (Aleyhissalatu vesselam'ın yanındaki): "Ey Allah'ın Resulü!" dedi, "ben şu geçeni seviyorum." "Pekiyi kendisine haber verdin mi?" diye Aleyhissalatu vesselam sordu. "Hayır!" deyince, "Ona haber ver!" dedi. Adam kalkıp, gidene yetişti ve: "Seni Allah için seviyorum!" dedi. Adam da: "Kendisi adına beni sevdiğin Zat da seni sevsin!" diye mukabelede bulundu. |Ebu Davud, Edeb 122, (5125)|3338

SOHBET BÖLÜMÜ|Karşılıklı Muhabbet|tirmizi|Yezid İbnu Nu'ame ed'Dabi|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir kimse, bir başkasıyla kardeşleştiği zaman, ilk iş ismini, babasının ismini ve kimlerden olduğunu sorsun. Çünkü böyle yapmak, sevginin artmasına daha uygundur." |Tirmizi, Zühd 54, (2394)|3339

SOHBET BÖLÜMÜ|Karşılıklı Muhabbet|tirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini işittim: "Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da buğzunu ölçülü yap, günün birinde dostun olabilir." |Tirmizi, Birr 60, (1998)|3340

SOHBET BÖLÜMÜ|Karşılıklı Muhabbet|müslimmuvatta|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Aziz ve Celil olan Allah Teala hazretleri Kıyamet günü şöyle diyecek: "Benim celalim adına sevişenler nerede? Gölgemden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı şu günde onları gölgemde gölgelendireyim." |Müslim, Birr 37, (2566); Muvatta, Şi'r 13, (2952)|3341

SOHBET BÖLÜMÜ|Karşılıklı Muhabbet|tirmizi|Mu'az İbnu Cebel|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri buyuruyor ki: "Benim celalim adına birbirlerini sevenler var ya! Onlar için nurdan öyle minberler vardır ki, peygamberler ve şehidler bile onlara gibta ederler." |Tirmizi, Zühd 53, (2391)|3342

SOHBET BÖLÜMÜ|Karşılıklı Muhabbet|muvatta|Ebu İdris el-Havlani|Ebu İdris el-Havlani, Mu'az İbnu Cebel (ra)'den naklediyor: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Tebareke ve Teala Hazretleri şöyle hükmetti: "Benim rızam için birbirlerini sevenlere, benim için bir araya gelenlere, benim için birbirlerini ziyaret edenlere ve benim için birbirlerine harcayanlara sevgim vacip olmuştur." |Muvatta, Şi'r 16, (2, 963, 954)|3343

SOHBET BÖLÜMÜ|Karşılıklı Muhabbet|ebu davud|Ebu Zerr|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir." |Ebu Davud, Sünnet 3, (4599)|3344


Yüklə 5,12 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   68   69   70   71   72   73   74   75   ...   129




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin