LİAN BÖLÜMÜ|Çocuğun İlhakı Ve Neseb İddiası|ebu davud|Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi|Resulullah (sav) varisler tarafından babaya nisbeti talep edilip de, (hayatında inkar etmediği için) babanın ölümünden sonra nesebe dahil edilen bu çocuğun o babanın cima yaptığı gün mülkünde bulunan cariyelerden doğmuş olması halinde, varislere ilhak edilmesine; ancak çocuğa, bu ilhaktan önce taksim edilen mirastan herhangi bir payın geçmeyeceğine; fakat taksim edilmeyen mirastan pay alacağına; çocuğun kendisine nisbet edildiği baba, şayet ölmezden önce çocuğun kendisinden olduğunu inkar etmişse, bu çocuğun o babaya ilhak edilemeyeceğine; eğer çocuk mülkünde olmayan bir cariyeden veya kendisiyle zina yaptığı bir hür kadından ise, bu çocuğun da o babaya ilhak edilmeyeceğine ve o babaya varis olamayacağına, -hatta çocuk kendisine nisbet edilen şahsın bizzat kendisi, onun hür veya köle kadından edindiği veled-i zinası olduğunu itiraf etse bile- o çocuğun varis olamayacağına hükmetti. |Ebu Davud, Talak 30, (2265, 2266)|5325
LİAN BÖLÜMÜ|Çocuğun İlhakı Ve Neseb İddiası|ebu davud|İbnu Abbas|Resulullah (sav) buyurdular ki: "İslam'da cariye ile zina yoktur. Kim cahiliyede cariye ile zina yapmış ise, (bundan hasıl olan çocuk) asabesine (efendisine = cariyenin efendisine) dahil olur. Kim, meşru nikahdan olmayan bir çocuğun kendine ait olduğunu iddia ederse, ona varis olamaz, kendisine de varis olunamaz." |Ebu Davud, Talak 30, (2264)|5326
LİAN BÖLÜMÜ|Çocuğun İlhakı Ve Neseb İddiası|ebu davudnesai|Zeyd İbnu Erkam|Yemen'den bir zat Resulullah (sav)'a gelip: "Üç kişi Hz. Ali'ye gelip, tek bir tuhur zamanı içerisinde cimada bulundukları bir kadından doğan bir çocuk hakkındaki ihtilaflarını arzettiler. Hz. Ali ikisine: "Çocuk şu üçüncüye mübarek olsun!" dedi. Bunun üzerine diğer ikisi feveran ettiler (olmaz böyle hüküm diye çıkıştılar). Hz. Ali bunun üzerine: "Siz, ihtilaflı ortaklarsınız. Ben aranızda kur'a çekeceğim. Kime çıkarsa çocuk onundur. Diğer iki arkadaşına da bir diyetin üçte ikisini ödeyecektir!" dedi ve aralarında kur'a çekti ve çocuk kime çıktı ise ona verdi. (Adamın bu anlattıklarına) Resulullah (sav), azı dişleri -veya kesici dişleri- görülünceye kadar güldü. |Ebu Davud, Talak 32, (2270); Nesai, Talak 50, (6,182, 184)|5327
LİAN BÖLÜMÜ|Çocuğun İlhakı Ve Neseb İddiası|müslimebu davud|Ebu Hureyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir kimse kendini azad edenlerin izni olmadan bir kavmi veli ittihaz ederse, Allah'ın, meleklerin [ve bütün insanların] laneti üzerine olsun. Allah ondan ne bir farz ne de bir nafile kabul eder." |Müslim, Itk 19, (1508); Ebu Davud,Edeb 119,(5114)|5328
LİAN BÖLÜMÜ|Çocuğun İlhakı Ve Neseb İddiası|ebu davudnesai|Abdulhamid İbnu Ca'fer|Babamın dedem Rafi' İbnu Sinan (ra)'dan anlattığına göre dedem Rafi' Müslüman olmuş, fakat hanımı Müslüman olmamakta direnmiş ve [(iş ayrılma noktasına gelince) kadın Aleyhissalatu vesselam'a, gelerek:] "Kızım benimdir, sütten de kesilmiştir" demiştir. Rafi' de: "Kızım benimdir" demiştir. [Resulullah Rafi'e: "Sen bir köşeye otur!]" kadına da: "Sen de bir köşeye otur!" der. Çocuğu da ikisinin arasına oturtur. Sonra kadına ve erkeğe: "Çocukları kendinize çağırın!" buyurur. Çağırırlar. Çocuk annesine meyleder. Aleyhissalatu vesselam: "Allahım ona doğruyu göster!" diye dua eder. Bunun üzerine kız babasına yönelir. Baba böylece çocuğu alır. |Ebu Davud, Talak 26, (2244); Nesai, Talak 52, (6,185)|5329
LAKİT BÖLÜMÜ|Lakit Hakkında|muvattabuhari|Süneyn Ebu Cemile es-Sülemi|Anlattığına göre, Hz. Ömer (ra) zamanında atılmış bir çocuk bulunmuştur. (Hadiseyi işiten) Ömer yanına gelir ve onu görünce: "Bu işte bir bit yeniği olabilir. Bu yavruyu niye aldın?" der. Süneyn de: "Bunu helake maruz buldum, o yüzden (kurtarmak için) aldım!" der. Ve Hz. Ömer'in tavrından kendisini itham ediyor anlar. Ancak (Ömer'in) arifi: "Ey mü'minlerin emiri, bu salih bir kimsedir" (diyerek lehinde tezkiyede bulunur. Bunun üzerine) Hz. Ömer: "Öyle mi?" der. Arif te'yiden: "Evet!" deyince Hz. Ömer: "Götür onu! O hürdür [velası sanadır] nafakası da bizim üzerimizedir!" der. [Rezin şu ilavede bulunmuştur: "Onun velası da Müslümanlara aittir, ona varis olurlar, hin-i hacette onun diyetini öderler."] |Muvatta, Akdiye 19, (2, 738); Buhari, bu ziyadeyi bir babta bab başlığı olarak senedsiz şekilde kaydetmiştir (Şehadat 16)|5330
OYUN VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Oyun Ve Eğlence Hakkında|ebu davudİbnu mace|Ebu Hureyre|Resulullah (sav) bir güvercinin peşine düşüp onunla eğlenen bir adam görmüştü. "Bir şeytan bir şeytaneyi takip ediyor!" buyurdular. |Ebu Davud, Edeb 65, (4940); İbnu Mace, Edeb 44, (3766)|5331
OYUN VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Oyun Ve Eğlence Hakkında|ebu davudtirmizi|İbnu Abbas|Resulullah (sav) (dövüştürmek için) hayvanların arasını kızıştırmayı yasakladı. |Ebu Davud, Cihad 56, (2562); Tirmizi, Cihad 30, (1708, 1709)|5332
OYUN VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Oyun Ve Eğlence Hakkında|müslimtirmizinesai|İbnu Abbas|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kendisinde ruh olan hiçbir canlıyı (atışlarınıza) hedef ittihaz etmeyin." |Müslim, Sayd 58, (1957); Tirmizi, Sayd 1, (1475); Nesai, Dahaya 41, (7, 238, 239)|5333
OYUN VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Oyun Ve Eğlence Hakkında|nesai|Abdullah İbnu Cafer İbni Ebi Talih|Resulullah (sav), bir keçiyi hedef ittihaz ederek ok atmakta olan bir kalabalığa rastlamıştı. Bu halden hiç hoşlanmadı ve: "Hayvanlara eziyet vermeyin!" buyurdu. |Nesai, Dahaya 42, (7,239)|5334
OYUN VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Oyun Ve Eğlence Hakkında|nesai|Şerid İbnu Süveyd|Kim bir kuşu boş yere sırf eğlence olsun diye öldürürse kıyamet günü, o kuş, sesini yükselterek Allah'a şöyle seslenir: "Ey Rabbim! Falan beni boş yere öldürdü, bir menfaat için öldürmedi." |Nesai, Dahaya 42, (7, 239)|5335
OYUN VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Oyun Ve Eğlence Hakkında|müslim|Cabir|Resulullah (sav) hayvanlardan herhangisi olursa olsun, "sabran" öldürülmesini yasakladı. |Müslim, Sayd 60, (1959)|5336
OYUN VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Oyun Ve Eğlence Hakkında|müslimebu davud|Büreyde|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim tavla oyunu oynarsa elini domuz kanına bulamış gibi olur." |Müslim, Şi'r 10, (2260); Ebu Davud, Edeb 64, (4939)|5337
OYUN VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Oyun Ve Eğlence Hakkında|muvatta|Aişe|Anlattığına göre: [Mahallesinde oturan bir ailede tavla bulunduğu haberi kendisine ulaşır. Bunun üzerine onlara:] "Eğer tavlayı evinizden çıkarmazsanız ben sizi mahallemden çıkaracağım!" diye haber gönderir. Böylece onların tavla bulundurmalarını hoş karşılamadığını ifade eder. |Muvatta, Rü'ya 6, (2, 958)|5338
OYUN VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Oyun Ve Eğlence Hakkında|buharimüslimebu davud|Aişe|Resulullah (sav)'ın yanında bebeklerle oynardım. Arkadaşlarım (da oynamak için) yanıma gelirlerdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (eve gelince, utanarak) saklanırlardı. Ama Aleyhissalatu vesselam onları tekrar bana gönderirdi. Beraber oynamaya devam ederdik." |Buhari, Edeb 81; Müslim, Fedailu's-Sahabe 81, (2440); Ebu Davud, Edeb 62, (4931, 4932)|5339
OYUN VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Oyun Ve Eğlence Hakkında|buharimüslimnesai|Ebu Hureyre|Habeşliler, harbeleriyle, Resulullah (sav)'ın yanında oynarken Ömer İbnul-Hattab (ra) içeri girdi. Hemen yere eğilip çakıl alarak onlara fırlattı. Aleyhissalatu vesselam: "Ey Ömer! Bırak onları (oynasınlar). Zira onlar Beni Erfide'dirler" buyurdu. |Buhari, Cihad 79; Müslim, İydeyn 22, (893); Nesai, İydeyn 35, (3, 196)|5340
OYUN VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Oyun Ve Eğlence Hakkında|buharimüslimnesai|Aişe|Ben mescidde oynayan Habeşlileri seyrederken Resulullah (sav)'ın beni ridası ile örttüğünü hatırlıyorum. Bu hal ben seyretmekten usanıncaya kadar devam etti. Benim gibi, genç yaşında bir kızın eğlenceye ne kadar düşkün olacağını varın siz takdir edin. |Buhari, Salat 69, İydeyn 2, 3, 25, Cihad 81, Menakıb 15, Fezailu'l-Ashab 46, Nikah 82, 114; Müslim, İydeyn 18, (892); Nesai, İydeyn 35, (3,195)|5341
OYUN VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Oyun Ve Eğlence Hakkında|nesai|Aişe|Bir bayram günü Sudanlılar, Resulullah (sav)'ın yanına oynayarak geldiler. Aleyhissalatu vesselam beni çağırdı. Resulullah'ın omuzunun üstünden onları seyrediyordum. Kendi arzumla ayrılıncaya kadar bakmaya devam ettim. (Resulullah seyretmemi kesmedi.) |Nesai, İydeyn 34, (3,195)|5342
OYUN VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Oyun Ve Eğlence Hakkında|ebu davud|Enes|Resulullah (sav) Medine'ye (hicretle) geldiği zaman, onun gelişinden sevinç izharı olarak, Habeşliler harbeleriyle oynadılar. |Ebu Davud, Edeb 59, (4923)|5343
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|tirmizi|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Mü'min ne ta'n edici, ne lanet edici, ne kaba ve çirkin sözlü, ne de hayasızdır." |Tirmizi, Birr 48, (1978)|5344
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|müslimebu davud|Ebu'd-Derda|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Laneti çok yapanlar kıyamet günü şefaatçi olamazlar, şehid de olamazlar." |Müslim, Birr 85, (2598); Ebu Davud, Edeb 53, (4907)|5345
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|ebu davudtirmizi|Semüre İbnu Cündüb|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Birbirinize, Allah'ın laneti, Allah'ın gadabı ve cehennem temennisiyle bedduada bulunmayın." |Ebu Davud, Edeb 53, (4906); Tirmizi, Birr 48. (1977)|5346
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|müslim|Ebu Hureyre|Resulullah (sav)'a: "Ey Allah'ın Resulü! Müşriklere beddua et, onları lanetle!" denilmişti. Şu cevabı verdi: "Ben rahmet olarak gönderildim, lanetleyici olarak değil!" |Müslim, Birr 87, (2597)|5347
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|buhari|Ebu Zerr|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir kimse, diğer bir kimseyi fıskla veya küfürle itham etmesin. Aksi takdirde, itham edilen arkadaşında bunlar yoksa, kelime kendine dönderilir." |Buhari, Edeb 44|5348
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|müslimebu davudtirmizi|Ebu Hureyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sövüşen iki kişinin söyledikleri(nin vebali), mazlum olan tecavüzde bulunmadıkça başlayana aittir." |Müslim, Birr 68, (2587); Ebu Davud, Edeb 47, (4894); Tirmizi, Birr 61, (1982)|5349
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|buharimüslimmuvattaebu davud|Ebu Hureyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri şöyle dedi: "Ademoğlu, dehre söverek beni üzüyor. Halbuki ben dehrim. Emir benim elimde. Gece ve gündüzü ben çeviririm." |Buhari, Edeb 101, Tefsir, Casiye 1, Tevhid 35; Müslim, Elfaz 2, (2246); Muvatta, Kelam 3, (2, 984); Ebu Davud, Edeb 181, (5274)|5350
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|ebu davudtirmizi|İbnu Abbas|Bir kişinin ridasını rüzgar savurmuştu, tutup rüzgara lanet etti. Resulullah (sav) müdahele buyurdu: "Sakın rüzgara lanette bulunmayın. O memurdur, (Allah'ın emriyle) iş görmektedir. Şunu bilin ki, kim bir şeye haksızlıkla lanet ederse, lanet kendisine döner." |Ebu Davud, Edeb 53, (4908); Tirmizi, Birr 48, (1979)|5351
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|ebu davud|Ebu Hureyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bu rüzgar, Allah'ın rahmetindendir. Rahmeti de, azabı da getirir. Onu görünce, sakın ona sövmeyin. Allah'tan rüzgarın hayr (getirmes)ini dileyin, şer (getirmes)inden Allah'a sığının." |Ebu Davud, Edeb 113, (5097)|5352
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|buhariebu davudnesai|Aişe|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ölülere sövmeyin. Çünkü, onlar (sağken hayırdan ve şerden) gönderdiklerine kavuştular." |Buhari, Cenaiz 97, Rikak 42; Ebu Davud, Edeb 50, (4899); Nesai, Cenaiz 51, 52, (4, 52, 53)|5353
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|tirmizi|Mugire İbnu Şu'be|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ölüler hakkında kötü konuşmayın, sonra dirileri üzersiniz." |Tirmizi, Birr 51, (1983)|5354
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|ebu davudtirmizi|Abdullah İbnu Ömer|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ölülerinizin iyiliklerini zikredin, kötülüklerini zikretmeyin." |Ebu Davud, Edeb 50, (4900); Tirmizi, Cenaiz 34, (1019)|5355
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|müslimebu davud|İmran İbnu Husayn|Resulullah (sav) bir seferdeydi. Ensardan bir kadın devesinin üzerinde giderken yüksek sesle devesine lanet okudu. Bunu işiten Aleyhissalatu vesselam: "Devenin üzerindeki eşyaları alın ve deveyi salıverin, zira artık o lanetlenmiştir" buyurdular. İmran (ra) der ki: "Sanki ben deveyi insanlar arasında yürürken görür gibiyim, kimse ona dokunmuyordu." |Müslim, Birr 80, (2595); Ebu Davud, Cihad 55, (2561)|5356
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|ebu davud|Zeyd İbnu Halid|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Horoza sövmeyin! Zira o, namaz için uyandınyor." |Ebu Davud, Edeb 115, (5101)|5357
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|müslimnesai|Ebu't-Tufeyl|Ali İbnu Ebi Talib (ra)'e bir adam gelerek: "Resulullah (sav)'ın sana tevdi ettiği sır nedir?" diye sormuştu. Hz. Ali buna öfkelendi ve: "Resulullah (sav), halka gizlediği hiçbir şeyi bana sır olarak vermedi. Şu kadar var ki, bana dört kelime söyledi!" dedi. Adam: "Nedir onlar, söyler misin?" deyince, Hz. Ali: "Allah'tan başkasının adına kesene Allah lanet etsin. Ebeveynine lanet edene Allah lanet etsin. Bid'atçıyı himaye edene Allah lanet etsin. Tarlanın sınır taşlarını değiştirene Allah lanet etsin!" [Rezin, İbnu Abbas'tan şu ziyadede bulundu: "A'mayı yoldan men eden mel'undur. Bir hayvana temasta bulunan mel'undur. Lut kavminin pis işini yapan mel'undur."] |Müslim, Edahi 43, (1978); Nesai, Dahaya 34, (7, 232)|5358
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|nesai|Ali|Resulullah (sav) ribayı yiyeni, yedireni, riba akdini yazanı, sadakaya (zekata) mani olanı, dövme yapanı, dövme yaptıranı -hastalık sebebiyle olan hariç- hülle yapanı, hülle yaptıranı lanetledi." |Nesai, Zinet 25, (8,147)|5359
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|muvatta|Muhammed İbnu Abdirrahman|Annesi Amra Bintu Abdirrahman'dan naklen anlatıyor: "Resulullah (sav) nebbaş (mezar soyan) erkek ve kadınlara lanet etti." |Muvatta, Cenaiz 44, (1, 238)|5360
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|buharimüslim|Ebu Hureyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allahım, ben senden hulf etmeyeceğin bir ahd talep ediyorum. (Biliyorsun) ben bir beşerim. Hangi mü'mine (hataen) eziyet verir, kırıcı söz sarfeder, lanette bulunur, değnek vurup (canım yakar)sam bu haksızlığı onun hakkında, kıyamet günü bir rahmet, (sevabında) bir artış, sana bir yaklaşma vesilesi kıl." |Buhari, Da'avat 34; Müslim, Birr 90, (2601)|5361
LANETLEME VE SÖVME BÖLÜMÜ|Lanetleme Ve Sövme Hakkında|müslim|Aişe|Resulullah (sav)'ın yanına iki kişi girdi. Resulullah'a bir şeyler söylediler. Fakat ne söylediklerini bilmiyorum. Söyledikleriyle Aleyhissalatu vesselam'ı kızdırmışlardı. Onlara lanet etti, sebbetti (kinci konuştu). Adamlar çıkınca: "Vallahi Ey Allah'ın Resulü! Bunların kazandığı hayrı kim kazanabilir?" dedim. "Bu da ne?" buyurdular. "Onlara lanet ettin, sebbettin" dedim. "Benim Rabbime ne şart koştuğumu bilmiyor musun? Dedim ki: "Allahım, ben bir beşerim. [Beşerin razı olduğu gibi razı olur, beşerin kızdığı gibi kızarım.] Öyleyse mü'minlerden hangisine [hak etmediği halde] lanet edersem, sebbedersem bunu onun hakkında [tabur (günahlarından temizlik vesilesi)], (sevabında) bir artış ve ücret kıl" buyurdular. |Müslim, Birr 88, (2600)|5362
MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|müslimtirmizi|Ebu İdris el-Havlani|Ebu İdris el-Havlani, Ebu Zerr (ra)'den anlatıyor: "Resulullah (sav), aziz ve celil olan Rabbinden naklen anlattığına göre, Rabb Teala şöyle buyurmuştur: "Ey kullarım! Ben nefsime zulmü haram ettim, onu sizin aranızda da haram kıldım. Öyleyse birbirinize zulmetmeyin. Ey kullarım! Hidayet verdiklerim dışında hepiniz dall (doğru yoldan sapmışlar)sınız. Öyleyse benden hidayet isteyin de sizi hidayet edeyim! Ey kullarım! Benim yedirdiklerim hariç, hepiniz açlarsınız. Öyleyse benden yiyecek isteyin de size yiyecek vereyim! Ey kullarım! Benim giydirdiklerim hariç hepiniz çıplaklarsınız! Öyleyse benden giyinme talep edin de sizleri giydireyim! Ey kullarım! Sizler gece ve gündüz hata işliyorsunuz. Ben ise bütün günahları affederim. Öyleyse benden mağfiret talep edin de sizleri bağışlayayım. Ey kullarım! Bana zarar verme mevkiine ulaşamazsınız ki bana zarar veresiniz! Bana fayda sağlama mertebesine de ulaşamazsınız ki bana menfaat sağlayasınız. Ey kullarım! Şayet sizlerin öncekileri, sonrakileri; insi olanları, cinni olanları hepsi de sizden en muttaki bir insanın kalbi üzere olsaydınız, bu benim mülkümde hiç bir şeyi zerre miktar artırmazdı. Ey kullarım! Eğer sizin öncekileriniz ve sonrakileriniz, insi olanlarınız, cinni olanlarınız sizden en facir bir kimsenin kalbi üzere olsaydınız, bu benim mülkümden zerre kadar bir eksiklik hasıl etmezdi. Ey kullarım! Eğer sizlerin öncekileri ve sonrakileri, insi olanları, cinni olanları bir düzlükte toplanıp bana talepte bulunsay diniz, ben de her insana istediğini verseydim, bu, benim nezdimde olandan, iğnenin denize batırıldığı zaman hasıl ettiği eksilme kadar bir noksanlık ancak meydana getirirdi. Ey kullarım! Bunlar sizin amelleriniz, onları sizin için sayıyorum. Sonra bunların karşılığını size ödeyeceğim. Öyleyse sizden kim bir hayırla karşılaşırsa Allah'a hamd etsin. Kim de hayır değil de başka bir şey bulursa, kendinden başka bir şeyi levmetmesin (kınamasın, başına geleni kendinden bilsin)." |Müslim, Birr 55, (2577); Tirmizi, Kıyamet 49, (2497)|5363
MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|tirmizi|Ubey İbnu Ka'b|Resulullah (sav) gecenin üçte ikisi geçince kalkar ve: "Ey insanlar! Allah'ı zikredin! Allah'ı zikredin! "Sarsıcı" kesinlikle gelecektir; "takipçi" de onun arkasından gelecektir. Ölüm, içindeki (şiddet ve sıkıntılarla gelecek, (öyleyse ahirete hazırlanın!)" derdi. Übey devamla dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü dedim, ben sana çok salat oku(mak istiyorum. (Duamda) ne miktarını sana salat u selam yapayım?" "Dilediğin kadar!" buyurdular. "Dörtte bir (yeter mi)?" dedim. "Dilediğin kadar!" buyurdular, "Eğer artırırsan, bu senin için daha hayırlı!" dediler. "Üçte iki(ye ne dersiniz?)" dedim. "Dilediğin kadar!" buyurdular, "Eğer artırırsan, bu senin için daha iyi!" dediler. "(Kendim için dua ettiğim vaktin) tamamını size salat u selam okumaya ayırayım mı?" dedim. "Bu takdirde, (dünyevi ve uhrevi) dilediğin kabul edilir, günahın affedilir!" buyurdular. |Tirmizi, Kıyamet 24, (2459)|5364
MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|buharimüslim|Ukbe İbnu Amir|Resulullah (sav) bir gün çıkıp Uhud şehidlerine cenazelere kıldığı namazla namaz kıldı. Sonra minbere geçti: "Ben dedi, sizden önce (havuzun başına) varacağım ve ben size şahidlik yapacağım. Şimdi, şu anda ben, vallahi havzımı görüyorum. Bana arzın hazinelerinin anahtarları verildi. Vallahi ben artık sizin benden sonra şirke düşmenizden korkmuyorum. Fakat sizin dünya hususunda birbirinizle rekabete, çekememezliğe düşmenizden korkuyorum." |Buhari, Rikak 53, 7, Cenaiz 73, Menakıb 25, Megazi 17, 27; Müslim, Fezail 30, (2296)|5365
MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|tirmizi|Ebu Kebşe el-Enmari|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Üç şey vardır, (bunların doğruluğu hususunda size) yemin ederim. Ayrıca bir de hadis söyleyeceğim, bunları iyi belleyin: Kişinin malı sadaka sebebiyle eksilmez. Bir kula haksız zulüm yapılır o da sabrederse, Allah onun izzetini (dünya ve ahirette) mutlaka artırır. Bir kul dilenme kapısını açtı mı, onunla birlikte Allah da o zavallıya fakirlik kapısını açar." |Tirmizi, Zühd 17, (2326)|5366
MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|tirmiziİbnu mace|Ebu Kebşe el-Enmari|Bir rivayette şu ziyade mevcuttur: "Bir kul, Allah rızası için mütevazi olur, alçalırsa Allah onu mutlaka yüceltir. Size bir hadis söyleyeceğim, onu iyi belleyin: "Dünya dört kişi içindir: Bir kul vardır, Allah kendisine mal ve ilim vermiştir de kul, malı hususunda Allah'tan korkmakta, (mal ve ilmi kullanarak) sıla-ı rahm yapmakta, (mal ve ilimde) Allah'ın hakkı olduğunu bilmektedir; işte bu kimse en faziletli bir makamdadır. Bir kul vardır. Allah ona ilim vermiştir, mal vermemiştir, ama iyi niyetlidir ve "Malım olsaydı onu falan kişi gibi (hayırda) harcardım" der. İşte bu kimse niyetindekini yapmış gibi sevaba nail olur, ikisi de eşit şekilde ücrete konar. Bir kul vardır Allah ona mal vermiştir, fakat ilim vermemiştir. Malını cahilane harcar. Malı hususunda Rabbinden korkmaz. (Cimriliği, cahilliği sebebiyle) malıyla sıla-ı rahim yapmaz; malında Allah'ın da hakkı olduğunu hiç düşünmez, işte bu kimse, mertebelerin en düşüğündedir. Bir kul vardır, Allah ona ne ilim ne de mal vermiştir ama: "Eğer malım olsaydı, onunla filan kimsenin yaptıklarını ben de yapardım der. Bu da niyetiyle muamele görür. Niyet ettiği kimsenin vebalini aynen elde eder." |Tirmizi, Zühd 17, (2326); İbnu Mace, Zühd 21, (4228)|5367
MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|tirmizi|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kimin arzusu ahiret otursa, Allah onun kalbine zenginliğinden koyar ve işlerini derli toplu kılar, artık dünya ona hakir gelmeye başlar. Kimin hedefi de dünya otursa, Allah iki gözünün arasına (dünyanın) fakirliğini koyar, işlerini de darmadağınık eder. Netice olarak, dünyadan da eline, kendisine takdir edilmiş olandan fazlası geçmez." |Tirmizi, Kıyamet 31, (2467)|5368
MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|tirmiziİbnu mace|Ebu Hureyre|Resulullah (sav) dediler ki: "Allah Teala hazretleri şöyle buyurdular: "Ey ademoğlu! Kendini ibadetine ver, gönlünü zenginlikle doldurayım, fakrını kapayayım. Böyle yapmazsan ellerini meşguliyetle doldururum, fakrını da kapamam." |Tirmizi, Kıyamet 31, (2467); İbnu Mace, Zühd 2, (4107)|5369
MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|tirmiziİbnu mace|Ebu Hureyre|Aleyhissalatu vesselam'a: "Ey Allah'ın Resulü" dedik, senin yanında iken kalplerimiz maneviyatta rikkate gelip inceliyor, dünyaya karşı alakamız kesiliyor ve ahireti sanki görmüş gibi oluyoruz. Yanınızdan ayrılınca ailemizle ünsiyet edip çocuklarımızı kokladık mı, önceki halimizi inkar ediyoruz, bunun sebebi nedir?" Aleyhissalatu vesselam şu cevabı verdi: "Eğer siz, ayrıldıktan sonra da yanımdaki halinizi devam ettirseydiniz, melekler sizi evlerinizde ziyaret eder, yollarda sizinle müsafahada bulunurdu. Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi toptan yokeder, günah işleyip istiğfar edecek yeni bir mahluk yaratır ve onları mağfiret ederdi." |Tirmizi, Cennet 2, (2528); İbnu Mace, Siyam 48, (1752)|5370
MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|tirmizi|Şeddad İbnu Evs|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Akıllı kimse, nefsini muhasebe eden ve ölümden sonrası için çalışandır. Aciz de, nefsini hevasının peşine takan ve Allah'tan temennide bulunan kimsedir." |Tirmizi, Kıyamet 26, (2461)|5371
MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|tirmizinesai|Ebu Hureyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Yedi şeyden önce amelde acele edin: Unutturucu fakirliği mi bekliyorsunuz? Tuğyan ettirip azdırıcı zenginliği mi bekliyorsunuz? İfsad edici hastalığı mı bekliyorsunuz? Aklınızı götürecek ihtiyarlığı mı bekliyorsunuz? Ani ölüm mü bekliyorsunuz? Deccali mi bekliyorsunuz. Bu beklenen gaib bir şerdir. Yoksa kıyameti mi bekliyorsunuz? Kıyamet ise hepsinden kötü, hepsinden daha acıdır." |Tirmizi, Zühd 4, (2308); Nesai, Cenaiz 123, (4, 4)|5372
MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|rezin|Huzeyfe|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hamr (sarhoş edici içki), günahın her çeşidinin kaynağıdır. Kadın, şeytanın oltasıdır, dünya seugisi her çeşit hatanın başıdır." [Rezin tahriç etmiştir.] |Rezin|5373
MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|buharimüslimnesaimuvatta|İbnu Ömer|Resulullah (sav) (bir bayram namazında kadınlar tarafına geçerek): "Ey kadınlar cemaati! (Allah yolunda) sadakada bulunun, istiğfarı çok yapın. Zira ben siz kadınların cehennemde çoğunluğu teşkil ettiğini gördüm" buyurdular. Dinleyenlerden cesaretli bir kadın: "Niye cehennemliklerin çoğunu kadınlar teşkil ediyor, neyimiz var?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Ağzınızdan kötü söz çıkıyor ve kocalarınıza karşı nankörlük ediyorsunuz. Aklı ve dini eksik olanlar arasında akıl sahibi erkeklere galebe çalan sizden başkasını görmedim!" dedi. O kadın tekrar: "Ey Allah'ın Resulü! Aklı ve dini eksik ne demek?" diye sorunca Aleyhissalatu vesselam açıkladı: "Aklı noksan tabiri, iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine denk olmasını ifade eder. Dinlerinin eksik olması tabiri de onların (hayız dönemlerinde) günlerce namaz kılmamalarını, Ramazan ayında oruç tutmamalarını ifade eder." |Buhari, Hayz 6, Zekat 44, İman 21, Küsuf 9, Nikah 88; Müslim, Küsuf 17, (907), İman 132, (79); Nesai, Küsuf 17, (3, 147); Muvatta, Küsuf 2, (1, 187)|5374
Dostları ilə paylaş: |