DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
EKONOMİ
İnlice’nin geçim kaynaklarının büyük bir bölümünü tarım ve hayvancılık oluşturur. Ayrıca köyde kurulan maden şirketinde de 15 – 20 civarında insan çalışmaktadır.
Hayvancılık ve Hayvanlar
a-) Evcil Hayvanlar
İnlice köyünde çok sayıda evcil hayvan bulunmaktadır. Ekonomik gelir sağlamak için büyükbaş ve küçükbaş hayvan beşlenmektedir. Hayvancılık İnlicelilerin gelirinin %60 ‘ını oluşturur. Küçükbaş hayvan olarak koyun ve az sayıda da olsa keçi beslenmektedir. Büyükbaşta ise Çeltek (Gıcık) adı verilen yerli sığır türü beslenmektedir. Bu sığırların boyları kısa, tüyleri ise uzundur. Bunlar 100 – 150 kg ağırlığında olup 3 – 4 lt süt verir. Ayrıca az sayıda da olsa besi hayvancılığı yapılmaktadır.
2007 yılında süt verimini arttırmak ve hayvancılığı desteklemek için devlet tarafından 20 aileye ikişer inek dağıtılmıştır.
İnlice Belediyesi’nin 29.02.2008’de yaptırdığı istatistik çalışmasında hayvancılıkla ilgili şu bilgilere ulaşılmıştır.
Besi hayvancılığı: 12
Dana besiciliği: 32
Küçükbaş adedi: 1330
Süt ineği adedi: 123
Satılan süt miktarı: 1100 lt (Günlük)
Kanatlı hayvan: 1243
1980’li yıllarda küçükbaş hayvancılık oldukça fazladır. O yıllarda köyde 25 – 30 bin küçükbaş hayvanın olduğu, büyükbaş hayvancılığın ise daha az yapıldığı söyleniyor. Günümüzde ise bu durum değişmiştir. Büyükbaş hayvancılık daha fazla yapılmakta küçükbaş hayvancılık ise giderek azalmaktadır. Bunun nedenini ise genç nüfusun azalması, çalışmak ve okumak için büyük şehirlere gitmesidir.
Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığın yanında ekonomik geliri olmayan binek amaçlı kullanılan 60 -70 civarında at ve eşek de beşlenmektedir.
Yine köyde hemen her evde tavuk ve horoz gibi kanatlı hayvanlar beslenmektedir. Ayrıca köyde avcılık ve hayvancılıkta yararlanılan, çok sayıda av köpeği ve çoban köpeği bunmaktadır.
İnlice’de hayvanların barındığı ahırlar genellikle evlerin altına yapılmaktadır. Az olmakla birlikte evlerin yanına da yapıldığı görülmektedir.
b-) Vahşi Hayvanlar ve Avcılık
İnlice çevresinde kurt, domuz, tilki, sincap, tavşan, keklik, bıldırcın, karga, kartal, atmaca, şahin gibi vahşi hayvanlar bulunmaktadır.
Son dönemlerde köy halkı domuzla mücadele yollarına gitmektedir. Domuzun patates, buğday, arpa ve sebze bahçelerine zarar vermesinden ötürü köy kararlaştırılan günlerde domuz avına gitmektedir. Gerdektaşı, Karatepe ve Kızılkaya mevkilerinde avcılık yapılır. Domuzların 200 kg buldukları ve yoğun bir şekilde üredikleri söylenmektedir. Domuz vurulunca öldüğü yerde bırakılmaktadır.
Ağaçların zamanla büyümesi ve çoğalması son dönemlerde küçükbaş hayvancılığın azalmasından ötürü büyük çoban köpeklerinin azalmış olması domuzlar için daha rahat ve geniş bir yaşam alanı sunmaktadır. Eskiden keyif adına keklik gibi vahşi hayvanlar avlanırken şimdilerde vahşi hayvanların insanların yaşam alanlarına girmesinden ötürü zaruretten ava çıkılmaktadır.
Genellikle ava çıkıldığı zaman domuz vurulur. Domuzların azalmasında etkisi olduğundan canavar yani kurt pek avlanan bir hayvan değildir. Koyun sürüsü için tehlike arz etse de domuzla beslendiğinden varlığından pek rahatsız olunmaz. Domuzun köy içine girdiği pek görülmez fakat ekinlere büyük oranda zararı dokunmaktadır. Bu yüzden köydeki çoğu evde en az bir tüfek bulunmaktadır. Ayrıca köyde çeşitli av köpekleri bulunmaktadır. Fakat bunlar tavşan avına sahibiyle birlikte gider. Bu av köpeklerinin domuzla mücadele etmesi olası değildir. Çünkü domuz oldukça iri ve güçlü bir hayvandır.
İnlice halkı belli aralıklarla ava çıksa da domuzla mücadele de istenilen başarıya ulaşamamaktadır. Çünkü domuz, yuvası kolay tespit edilemeyen bir hayvandır. Her doğumda bir düzüne yavru domuz getiren ve genellikle gece vakti araziye inen bir hayvandır. Arazinin dağınık, ağaçların sık olması domuzla mücadeleyi güçleştirmektedir. Kendi çabaları yeterli olmayan köy halkı bu sorunla devlet kuruluşlarında ilgilenmesini arzu etmektedir.
Arıcılık
İnlece’de arıcılık yaygın değildir. Bazı aileler arıcılıkla geçinmektedirler. İnlice de ürettikleri balı Konya- Antalya karayolunda satmaktadırlar. Aileler kendi ihtiyaçlarına göre bal üretmektedirler. Önceden sepet kovan kullanılırmış fakat günümüzde fenni kovanlara kullanılmaktadır. İnlice de arılar önceden mağaralara, evin içine ya da evin bahçesine koyulurmuş. Şimdi ise kovanlar dağda açık alanda bulunmaktadır .
Tarım
İnlice’de muhtar İsmail Kuzgun Bey’den edindiğimiz bilgilere göre 50 sene önce urgan yapılmak amacıyla haşhaş ekilmekteydi. Devletin haşhaş tarımını yasaklamasıyla bu tarım ortadan kalkmıştır. Ayrıca İnlice’nin yıkık kervansarayda belirli yerlere toplanmış taşlar olduğunu tespit ettiğimizde muhtar, bu durumu buralarda eskiden bu taşlar dağınıkmış araziyi kaplıyormuş. O zamanın halkı kendisine ekip dikmek amacıyla taşları bir araya toplayıp alan açmış şeklinde açıklamıştır.
İnlice’nin başlıca geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Bölge arazisinin çok geniş mera arazisi ve dağlık olmasından dolayı tarım pek gelişmemiştir.Özellikle patates ziraati ile elmacılık gelişmiştir. İnlice patatesi Konya’da meşhurdur. Elma ve patatesi İstanbul, İzmir ve Konya pazarlarında satılmaktadır. Buğday,Arpa, yulaf ve sebzeyi halk kendine yetecek kadar yapmaktadır. Eskiden Çimentepesinde halk kendi imkanlarıyla gölet oluşturmuştu. Bu göletin şimdiki ismi çimen göletidir. Devlet desteği olmadan yapılan bu yapay gölet toprak setlerler yapılmış daha sonra duvarlarla sağlamlaştırılmıştır. Belediye Başkanı Şevket Yuca’nın belirttiğine göre halk arazisini bu gölet vasıtasıyla sulardı. Şimdi ise açılan kanallarla sulaması yapılmaktadır. Tarımda modern yöntemlerle ekim yapılmakla birlikte halk kendi küçük toprak parçasında da yer yer saban kullanmaktadır. Çimen göleti civarındaki araziler sulama imkanlarına sahip olduğundan eğimli olsalar dahi teraslanarak bol miktarda elma yetiştirilmektedir. Kirazcılık faaliyetleri son yıllarda gelişmeye başlamıştır. Nadas işlemleri mayıs ayında yapılmaktadır. Tarlalar hayvan gübresiyle gübrelenir. Fenni gübre kullanımı %10-15 civarıdır. Nadas işlemi şöyle yapılır: Araziler küçük küçük bölünür.Bölünen yerlerden belirli bir yer belirlenir. Toprağın bu kısmına ekim yapılacaksa diğer yerleri dinlendirilir. Ancak tarla sahipleri dinlendirilecek yere çok seyrek olarak ekimini yapar. Tarıma açılan sahalar her yıl nüfusun azalmasından dolayı yavaş yavaş hazineye terk edilmektedir.2007 yılı İnlice Belediyesi İstatistik çalışmasındaki bilgilere göre 0-40 yaş arası genç nüfus toplamı 353’tür. Bu nüfusun 160’ı öğrenci sayısı, 106’sı 0-7 yaş arası çocuklardır. Geriye kalan 87 kişi 22-40 yaş arası dinamik nüfustur. Bu durum İnlice’nin tarımı hakkında gelecekte vahim sonuçların ortaya çıkacağını göstermektedir. Modern yöntemler kullanılması sayesinde tarım ayakta durmaktadır. Kasabada 69 adet traktör bulunmaktadır. 2007 yılı verilerine göre 222.800 kg buğday, 15.400 kg Arpa 430.850 kg patates, 56.350 kg sebze, 6931 adet elma ağacı, 369 adet armut ağacı, 35.480 köy bahçesi bulunmaktadır.
Tahıl:
Belediye çalışan Ziraat Mühendisi Harun Külcü’den aldığımız bilgilere göre tahıl üretimi azdır. Ekilen tahıl ürünleri buğday, arpa ve yulaftır. Kıraç alanlarda buğday ve arpa ekilir. Kasabalılar ektikleri tahılın büyük bir bölümünü kendilerine ayırırlar. Kendilerine ayırdıklarını un ve bulgura çevirirler .
Bahçecilik:
Harun Külcü’den aldığımız bilgiye göre İnlice’de bahçecilik pek rağbet görmemektedir. Mevcut bahçelerde de elma, erik, şeftali, armut ve kiraz ağaçları bulunmaktadır. Elma diğerlerine göre daha fazladır. Bahçelerde mahsulleri kendileri tüketmektedirler. Ticari bir amaç yoktur. Bahçeler genellikle evlerin önündeki geniş alanlarda bulunmaktadır .
Yaylacılık
İnlice’de yaylacılık faaliyetlerine bahar ile beraber başlanır. Mart, nisan aylarında, yaylaya çıkmak isteyenler öncelikle hayvanlarını yaza yaylaya hazırlamak için köyün çevresindeki Tepegüneyi, Kolçayır, Karatepe’ye ağıllara çıkarılar(Resim–11). Bu ağılların herhangi bir ismi yoktur. Bulunduğu bölgenin ismiyle ağılların ismi birlikte anılır. Bu uygulama eskiden beri devam etmektedir. Hayvanlarını 2, 3 ay ağıllarda besleyen köylüler her sene Mayısın 30’unda köye inerler. Hayvanlarını evlerinin alt kısımlarındaki ahırlarına koyarak bir gün konaklarlar ve dinlenirler. Temizlik ihtiyaçlarını gördükten sonra koyunların yününü kırpıp hazırlarlar. Her Haziranın 1’i ile 10 ‘u arasında İnlice’nin yaylaya çıkış günüdür. 1’i ile 10’u arasında herhangi bir günü belediyeler ve korumalar köy kanununa göre belirlerler. Örneğin Haziranın 1´inde çıkış tarihi belirlenirse bu tarihe uymak zorundadır. Yaylaya çıkış sırasında herhangi bir şenlik düzenlenmemektedir. Herkes hayvanlarıyla birlikte yaylaya çıkar ve aynı gün varılır. Yaylada haziranın 1’i ile 10’u arasında helva şöleni düzenlenir. Bu sebeple çıkış tarihi herkese aynı ve zorunludur. Belediye ve korumalar da 1’i ile 10’u arasında şölen olacağı için genelde yaylaya çıkış tarihi olarak 1’i , 2’si, 3’ü gibi zamanları belirler. Her sene düzenlenen helva şöleninde her sene olmamakla birlikte devlet erkanından milletvekillerinden de katılan olmaktadır. Bu şölende amaç İnlice dışında ikamet eden ve İnliceli olan çeşitli illerden kişileri bir araya getirip kaynaştırmaktır. Şölende İnliceli halka İnlice’de meşhur olan helvanın yanı sıra pilav, çorba, tatlı gibi düğün yemeklerinde ikram edilen yemek sunulur. Şölenin gideri tamamen halka ve İnliceliler Yardımlaşma ve Dayanışma derneği tarafından karşılanır. Geliri ise sadece İzmir’den Aydın’a, Manisa’dan Konya´ya kadar yayılmış olan İnliceli halkı bir araya getirmek, birliğini sağlamaktır. Yaylaya çıkıldıktan sonra inmek herkese serbesttir. İnlice’nin çıkılan başlıca yaylaları şunlardır: Kayalı, Mezgitli, Ortayayla, Gökbel, Gölyalan, Gölet ve Çimen yaylalarıdır.Bu yaylalar İnlice’ye 8,5 km uzaklıktaki İnlice göleti çevresinde bulunur. Bu yaylalara gidilmesinde etkili olan faktör insanlar hayvancılık yaptığı için su imkanlarının geniş ölçüde bulunmasıdır. Yaylalarda tarım yapılmamakla birlikte otların sararmaya başladığı ağustos sonu eylül başlarına kadar 3 aya yakın bir zaman kalındığı için halk kendi imkanlarıyla kendine yetecek kadar gölet çevresinde tarım yapmaktadır. Bu da gölet çevresine yerleşimin ikinci faktörüdür. Herkes yaylada hayvanlarını tahta çitlerle çevreler. Gündüzleri saba ve ikindi vakitleri olan serin zamanlarda mallarını güderler. Kendilerine kalacak yer olarak da mallarının yanında küçük bir kulübe bulunur. Bu yer tek oda şeklindedir. Genelde geçimlerini hayvanlarından elde ettikleri sütten ve yaptıkları tarımdan elde ederler. Ayrıca yaylada kışlık için hazırlıklarını da yaparlar. Az miktarda sebze kurutup buğday arpa depolarlar. Yayladan halk her zaman inmez. Hayvanlarından elde ettikleri eti sütü indikleri zaman satarak maddi yönden de hazırlık yaparlar. Bunları genelde Konya’ya satmakla birlikte az miktarda diğer şehirlere de satarlar. Bu sebeple köyde geniş çapta olmayan nakliyecilik faaliyetleri de gelişmiştir. Elma, patates gibi sınırlı sayıda ürünün ticaretini yaptıkları gibi bu yaylalardan edindikleri hayvanların da ticaretini yaparlar.
Yaylalarda nadas işlemleri de yapılır. Halk ihtiyacı kadar diktiği için toprağın yarısına ekim yapılır. Nadasa bırakılan kesim ise çok seyrek bir şekilde ekim yapılarak araları dinlendirilmeye bırakılır. Yaylalarda koyunlar iki defa yünleri kırpılarak değerlendirilir. Artan yün ise bakımı yapılıp biriktirilerek inilince satılır. Köylü toplamda üç kere yününü kırptığı için biriken yün Konya’ya da götürülerek satılabilir. Yazın ortasında inmek genelde çok seyrek olur. İnme sebepleri de haftalık bakımını yapmak yahut elinde bulunan kurutulmuş sebzeleri bırakmak içindir. Yayladan inerken de herhangi bir tören yahut şölen yoktur. Yaptığımız görüşmelerde yaylacılık faaliyetlerinde yapılan tüm uygulamaların eskiden beri var olduğunu fakat helva şöleninin, artık mevsimlik göçün bitip de kalıcı göçlerin yoğunluk kazanmaya başlamasıyla son 15 yılda uygulandığını edindik. 0-40 yaş arası nüfusun 1081 kişiden yalnızca 353’ünü oluşturduğunu bunun da 22-40 yaş arası nüfusun yalnızca 87 kişi olduğunu göz önüne alırsak yaylacılık faaliyetlerinin neden azalmış olduğunu anlayabiliriz. Bu durumda kalıcı göçlerin yoğunlaştığı son 15 yılda helva şöleniyle halkın birbiriyle bağının kopmaması sağlanmaktadır. Ayrıca gençleri yaylacılık faaliyetine çekebilmek için helva şöleni bulunmaz fırsattır. Ne var ki gelecekteki İnlice nüfusu ve yaylacılığı hakkında bugüne kadar ki nüfus bilgileri göz önüne alınırsa ciddi şüpheler vardır. Her ne kadar helva şöleni halkı kaynaştırmaya hizmet etse de buna rağmen azalan nüfus sebebiyle şölenin bir çözüm olmayacağı kanaatindeyiz. Eskiden hayvancılıkla uğraşan Ahmet Aydın’la yapmış olduğumuz görüşmede eskiden yaylacılık köy halkı için çok önemliydi. Fakat gençlerin azalmasıyla çalışabilir nüfus oranının düşmesi neticesinde şimdi helva şöleni dışında bir neşesi kalmamıştır. Helva şöleni haricindeki tüm uygulamalar çok eskiden beri özgünlüğünü ve geçerliliğini korumaktadır.
Ormancılık
İnlice orman bakımından fakirdir. Daha önceleri orman mevcut olup halk geçimini sağlamak amacıyla yararlanmıştır. Ormanlarda meşe ve ardıç ağacı yaygındır. Ahmet Bozkurt’un verdiği bilgilere göre 1930–1940 yıllarında meşe ağacını halk kesip kömür haline getirmek suretiyle geçimlerini sağlamışlardır.
Kesilen ağaçlar eşit boylarda olmaktadır. Bu odunlar çatı şeklinde dizilirmiş. Dizilen bu odunların arasına yakmak için çıra koyulurdu. Odunların üstü de çamurla sıvanmaktadır bunun sebebi odunların hava almasını önlemek ve tamamen yanmasını engellemektir. Bu işlemler yapıldıktan sonra odunlar ateşe verilir ve 2–3 gün beklenir. Soğuyan odunlar geniş bir alana dağıtılır ve içindeki korun tamamen sönmesi beklenirmiş. Günümüzde meşe ve ardıç ağaçlarından az miktarda kalmıştır. Şu anda Atatürk’ün 100. Doğum yıl dönümü dolayısıyla 1981 yılında oluşturulan az bir çamlık alan mevcuttur. Ayrıca inlice de ki ormanlar orman bölge müdürlüğü tarafından işletilmektedir .
Ulaşım
İnlice Kasabası Konya’ya 50 km mesafede yer almaktadır. Kasabanın Konya, Seydişehir ve Beyşehir ile karayolu bağlantısı vardır. İnlice- Konya yolunun tamamı asfalttır. Seydişehir- Konya- İnlice yolu aynı zamanda Antalya ile bağlantılı olup hizmet vermektedir. Yol kasabaya 4 km. uzaklıktadır. Yol trafiğe açık olmakla beraber işlek bir yol güzergâhıdır.
İşçilik
İnlice’nin geçim kaynaklarından biri de işçiliktir. Tarım ve hayvancılıktan geçimini sağlayamayan İnlice halkı eskiden beri işçiliğe rağbet etmiştir. 1960’da Avrupa’ya işçi göçüyle ilgili eskiden çiftçi ve mevsimlik işçi olan Ali Boztaş şunları anlatmıştır: “Almanya’ya işçi gidildiğinde biz İzmir’de işçi olarak çalışırdık.Menderes hoparlörlerle ‘Almanya’ya işçi göndereceğiz, yazılmak isteyen gelsin yazılsın’ diyerek ilan etmişti. Biz de gavurun ekmeği yenmez diyerek gitmedik. Köye döndüğümde köyden 2-3 kişi gitmişti. 20 sene boyunca her dönem egeye pamuk ve zeytinyağı işine gittik. 300 kiloluk pamuk balyaları taşırdık. Her 300 kilo taşımaya 1 lira verirlerdi. 5 para 10 para 20 para vardı. Her akılbali erkek yol parası da verirdi. Bu parayı vermezsen yolda çalışırdın. Vergi verecek paramız olmadığı için kazma kürekle toprak yol açardık. Davara miri isimli vergi alırlardı. Yani hayvancılık yapacak olsan da bir şey kazanamazdın. Bu yüzden işçilik yapmaya mecburduk. Çocukluğumda çimen göletini biz kendi imkanlarımızla yaptık. 1980’de devlet göleti yapmaya geldiğinde köyden işçi çalıştırmadı.”
İnliceli mevsimlik işçiler genelde İzmir, Aydın gibi ege bölgesine pamuk ve zeytinyağı işine giderlerdi. Konya’ya gidenler de genelde sanayide ağaç sanayisine giderlerdi. Eskiden ormanları kesmelerinden dolayı ağaç işinden anlayan pek çok İnliceli bulunmaktadır. İnlice halkının çoğu çiftçi olduğu için ellerinde herhangi bir mesleği yoktur. Köy halkında şöyle bir inanış vardır: Bir İnliceli nereye gidip çalışır ve yerleşirse köyden bütün çalışmaya gidenler o kişinin çalıştığı alana ve yerleştiği mevkiye yerleşir. Çünkü işçi olan köylü kendi köylüsüne yakın olmak ister. Zor günlerinde birbirlerine destek olmak ister. Bu nedenle ilk giden İnliceli Ege tarafına pamuk ve zeytinyağı işine gitmiş, sonraki mevsimlik göç edenler de hemşerilerimize yakın olalım duygusuyla hareket etmiştir. İstanbul gibi büyük ve uzak şehirle bu maksatlarla gidilmemiştir. Mevsimlik göç edenler son 15 yıl içinde kalıcı göçe yönelmiş zaten bir ayağı gurbette çalışmada olan işçiler ailelerini de alarak göç etmiştir. Köy dışında yerleşen İnliceliler genelde yukarıda saydığımız sebeplerden dolayı bir nokta bölgeye yerleşirler. Konya’ya ağaç sanayisine çalışmaya gidenler genelde Lâlebahçe, Kovanağzı, Karahüyük, Hatıp bölgelerinde toplanmış ve yoğunlaşmıştır. Bölgelerin birbirine yakın ve komşu olması dolayısıyla birbirlerinden sürekli haberdarlardır. Az bir grup ise Sedirler’de bulunur.
Kasabada işçilik belediyede ve un fabrikasında olmaktadır. Son zamanlarda altın madenciliği de gelişme göstermiştir. 30 İnliceli bu madende işçi olarak çalışmaktadır.
Dokumacılık
İnlice’de dokumacılık eskiden çok daha yaygın olarak yapılırmış. Günümüzde ise refeh seviyesinin yükselmesi sanayinin gelişmesi ve kız çocuklarının 8 yıl zorunlu ilköğretim okumasıyla azalmıştır. Yaklaşık on senedir giderek azalmıştır.
Dokumacılık atölye ve evlerde kurulan ıstar denilen tezgahlarda yapılmaktadır.
Istar tezgahı 2 sütun ve iki yassı ağaçtan oluşan düzenektir. İpler yassı olan sütunlara sarılıyor ve dokundukça aşağı inmektedir.
Dokumacılıkta mavi sarı yeşil siyah beyaz kullanılıyor.
Dikkati çenense kırmızı renge al vişne çürüğüne ise kırmızı denmesidir. Turuncu renge de kınalı sarı denmektedir. Bu renkler de dokumacılıkta kullanılmaktadır.
Halı yastık makat denen kilim orta denen 1 çift ipi çok eğilen tüylü olmayan dokuntu, seccade ve parda torba ve heybe dokunmaktadır.
Dokumada kullanılan ipler yünden elde edilmektedir. Bu ipler kök boya veya sanayi kimyasal boyasıyla Konya da boyanmaktadır. Köyde ip boyanmamaktadır. Ayrıca iplerin az bir kısmı köyden büyük bir kısmı da Konya’dan temin edilmektedir.
Eskiden oğlanın çeyizine makat denen geometrik desenli kilim 2 adet oluşacak şekilde dokunurmuş.
Kızların çeyizine beş sümbüllü deseniyle dokunmuş büyük bir halı veüç sümbüllü deseniyle dokunmuş 2 3 adet seccade dokunurmuş. 2 çift orta dokunurmuş 6 veya 12 adet semer yastığı dokunurmuş.
Heybe ve torba küçük tezgahlarda ince veya kalın bir biçimde dokunur.
Dokumacılıktan para da kazanmışlardır. Hem de ihtiyaçlarını görmüş evlerine düzen çeyiz hazırlamışlardır.
Diğer Sanat Dalları
İnlice köyünde çeşitli sanat dalları ve sanatkârlar bulunmaktadır. Bunlar; duvarcı, marangoz, terzi, nalbant ve semercidir.
Duvarcı Ustaları: İnlice köyünde Mustafa Narin (53) ve Ali Çayır (60) köyün her türlü inşaat işlerini yapmaktadırlar. Köy dışında çalışmamaktadırlar. Gündelik olarak çalışan bu iki usta işlerin genellikle sonbahar mevsiminde arttığını söylemektedir.
Marangozlar: İnlice köyünde kavak çok olduğu için marangozluk işiyle uğraşanlarda bulunmaktadır. Köyde Süleyman Susam ve Musa Yıkılmaz marangozluk işleriyle uğraşmaktadır.
a-) Süleyman Susam: İnlice’de marangozluk yapmaktadır. Sürekli çalışmakta olan Süleyman Susam, köyde arı kovanı, kapı ve pencere yapmaktadır. Ayrıca köyden dışarıya da iş yapmaktadır.
b-) Musa Yıkılmaz: İnlice’de marangozluk yapmaktadır. Sezonluk çalışmaktadır. Genellikle nisan – mayıs ve ekim – kasım aylarında çalışmakta olan Musa Yıkılmaz 9 yıldır İnlice de marangozluk yapmaktadır.
Adem Kurşun: Adem Kurşun (27) köyün her türlü terzilik işlerini yapmaktadır. 10 yıldır köyde terzilik yapmakta olan Adem Kurşun genellikle pantolon ceket gibi giyim eşyaları dikmektedir.
Adem Çiçek: İnlice köyünde semercilik yapmaktadır. Babasından öğrendiği mesleği devam ettiren Adem Çiçek (25) at, eşek gibi binek hayvanlarının azalması nedeniyle yılda 2 – 3 semer ancak dikebilmektedir.
Ahmet Akgedik: Önceden Ahmet Akgedik, köyde nalbantlık işlerini yapmaktaymış. Askerde süvari birliğinde nalbantlığı öğrenen Ahmet Akgedik köyüne geldikten sonra da nalbantlık işini devam ettirmiştir. Beş yıl önce vefat eden Ahmet Akgedik’ten sonra nalbantlık işini yapan olmamıştır.
Temettü Defterlerine Göre Vergiler
Klasik dönem içerisinde ve özellikle XVI. yüzyılda bütün imparatorluk genelini kuşatacak düzeyde yapılan tahrir çalışmaları sonucu oluşan defterler ile düzenleniş tarzı ve muhtevasındaki bir kısım değişik ögelerle klasik dönem tahrir kayıtlarından farklılık arzeden ve fertlerin iktisadi imkanlarını tespit etmek suretiyle, kişinin ekonomik gücüne göre tarh edilecek verginin tesviyesi amacına yönelik olarak, XIX. Yüzyılda ve imparatorluğun önemli bir kesiminde Emlâk ve Arazi ve Hayvanat ve Temettuat sayımları sonucu oluşan ve kısaca adına Temettuat Defterleri adı verilen defter koleksiyonları Osmanlı taşrasına ilişkin tahlili çalışmalar için önemli istatistiki verileri kapsamaktadır. 1988’de kataloglanarak araştırmalara sunulan Temettü Defterleri serisi dokuz katalog içinde 17.747 defter ihtiva etmektedir. Bu sayımların çok büyük bir bölümü 1845 yılına aittir. Az sayıda 1840’da yapılan ilk tahrirlere ait defterlere de rastlanır.
148 NOLU 1264 TARİHLİ KONYA ŞERİYYE SİCİLLERİ
Karye-i İnlüce
Sınıf-ı Evvel
Tekenin Musa
105 guruş Deli Ahmet´in Oğlu Veli
105 guruş Emir Ali Oğlu Süleyman
105 guruş Ahmet Efendi
105 guruş Süleyman Bey
105 guruş
Künyeci Musa
105 guruş Hafız Ahmet
105 guruş
TOPLAM: 735 GURUŞ
Sınıf-ı Sani
Seyyid Mehmet
80 guruş Hacı Mehmet
80 guruş Kel Osman Oğlu
80 guruş Kara Hasan Oğlu Hüseyin
80 guruş Hatib
80 guruş
Hayta Mehmet
80 guruş Ali Çelebi´nin Hüseyin
80 guruş Şaban Oğlu Ahmet
80 guruş Hacı Hasan Oğlu Mustafa
80 guruş Çalmandalı Süleyman
80 guruş
Süleymanoğlu Mustafa
80 guruş Tataroğlu Mehmet
80 guruş Mehmet Beyzade Mehmet
80 guruş Veli Hoca
80 guruş Kerim Oğlu Hasan
80 guruş
Kerim Oğlu Ahmet
80 guruş Şeyh Oğlu İsmail
80 guruş Ömer Oğlu Hasan
80 guruş
TOPLAM: 1440 GURUŞ
Sınıf-ı Sâlis
İsa Oğlu Mehmet
65 guruş Kul Ahmet Oğlu Mehmet
65 guruş Kul Vezir Oğlu Abdullah
65 guruş Kara Hasan Oğlu İbrahim
65 guruş Mehmet Ağanın Ali
65 guruş
Kerim Oğlu İbrahim
65 guruş Şaban Oğlu Mehmet
65 guruş Kömürcü Oğlu Osman
65 guruş Kelekçi Bekir
65 guruş Hacı Abdurrahmanzâdeler
65 guruş
Eyüb Oğlu Yusuf
65 guruş Eskici Oğlu Süleyman
65 guruş Murtaza´nın Mehmet
65 guruş Âdil
65 guruş Ömer Oğlu Mehmet
65 guruş
Hafız Hoca
65 guruş Mahmut Bey´in Mahmut
65 guruş Hacı Bey
65 guruş Marziye Oğlu Mustafa
65 guruş Saman(?) Oğlu Memiş
65 guruş
Hacı Ahmet Efendi
65 guruş Kadifeci Hacı Ahmet
65 guruş Sekman Oğlu İsmail
65 guruş Kütük Oğlu Süleyman
65 guruş Kömürcü Oğlu Mustafa
65 guruş
TOPLAM: 1625 GURUŞ
Sınıf-ı Râbi´
Hâfız Efendi zâdeler Ali ve Mehmet
49 guruş Dede Oğlu Seyyid
49 guruş Nurullah Oğlu
49 guruş Saman Oğlu Osman
49 guruş Mürsel Oğlu Bekir
49 guruş
Emir Ali Oğlu Mehmet
49 guruş Ali Çelebi´nin Osman
49 guruş İbiş
49 guruş Tanacı Osman
49 guruş Yusuf´un Hüseyin
49 guruş
Kara Hasan Oğlu Mehmet
49 guruş Yatağanlı Abdurrahman
49 guruş Marziye Oğlu Musa
49 guruş Mü´min
49 guruş Hüseyin Ağa
49 guruş
Murtaza´nın Mustafa
49 guruş İncesulu Mustafa
49 guruş Bekar Ali´nin Seyyid Ali
49 guruş Cila Oğlu Mehmet
49 guruş Cebeci Mustafa
Dostları ilə paylaş: |