İrade hüRRİyeti ve imam maturiDİ 4



Yüklə 1,43 Mb.
səhifə14/29
tarix17.11.2018
ölçüsü1,43 Mb.
#83149
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   29

(3) Kudret - Istitâat:

Mutezileye göre Allah'ın fiili olduğuna göre «Kudre de var demektir. Allah'ın bu kudret sıfatı zatî, ezelî ve e1 dîdir.

Mutezilenin, aczin zıddı manasına aldıkları kudret1" sı­fatı, Allah'a nisbet edildiği takdirde hem bizim gücümüz da­hilinde olan fiillere ve hem de gücümüz dahilinde olmayan fiillere taalluk eder. 499

Allah'ın kudret sıfatı, diğer sıfatlar İçinde sadece bu sı­fatı vasıtasız, direkt olarak bilinir. Diğer sıfatlar böyle de­ğildir. Onlar bir, iki, hatta daha çok vasıta ile bilinebilir­ler. 500

Her ne kadar Kâdî Ebû Bekr el-Bâkıllânî (403/1012). 501Mutezilenin «Allah'ın kudreti olmadığım, kulların fiillerine Allah'ın kudretinin müdahale etmediğini, bu fiillerden azı­na 502da çoğuna da Allah'ın kudretinin yetmediğini, insanla­rın rablerinden daha güçlü olduklarını» iddia ettiklerini ifa­de ediyorsa da503 bunda biraz ifrat504 bulunduğu Kâdî 'Abdül-cebbâr'ın verdiği bilgilere bakıldığında görülecektir.

Cenâb-ı Hak «varlığının ev^fi olmayan mevcut» manaj sına «kadîm» dir

Allah'ın «fiil-i muhkem» i vfrdır. Ve bu fiil-i muhkem onun «ilim» i olduğuna delâlet eder.

Allah'ın ilmi, zatı gibi hem ezelî hem de ebedîdir. Bilin­mek şanından olan her şeye (el-Ma'lûm) taalluk eder.505

Cenâb-ı Hakkın muhkem fiili «başkalarından sadır ol­mayacak tarzda bir failden vaki olan fiildir. Bu ise ekseriye biri diğerini takib eden fiiller şeklinde vaki olur». Muhkem fiiller, Allah'ın canlıları yaratması, felekleri idare etmesi rüzgârları, yaz ve kışlan idare etmesi gibi fiillerdir. 506

Burada Kâdî 'Abdülcebbâr'ın maddî varlık ve canlı var­lık alanlarındaki determinizme işaret eden ifadesini görmekteyiz.

Mutezile «kudret» den bahsederken genellikle Allah'ın kudretine az temas etmekte yaptıkları açıklamalar daha zi­yâde insanın kudretine (istitâat) teksif etmektedirler507

«İnsanın fiil yapma gücü» manasındaki «istitâat», kud­ret, kuvvet, vüs'at, takat, kelimeleri birbirleriyle eş anlam­lıdırlar. Ve kelamcılar aynı manada kullanırlar508

Mutezileye göre hayat ve güç sahibi insan, fiilini yap­ma kudretine sahiptir Aksi takdirde insanı âciz kabul et­mek gerekir. Oysa âcizden fiil zuhuru aklen mümkün değil­dir. O halde insan kudret sahibidir509.

Kudretin taalluk ettiği şeyler (el-Makdûrât) iki çeşittir: 510



a - Başlangıç (el-Mübtede')" olanlar. îrâde gibi.

b - Netice olanlar (el-Mütevellid), Ses gibi.

Başlangıç durumunda olanlarda kudretin zaman bakımdan hemen önce olması gerekir. Ancak bu durumda o [kudretten bir fiil çıkması mümkün olur.

Netice olanlar da iki çeşittir:

a - Sebebinden sonraya kalanlar. Atılan taşın, isabel ti gibi.

b- Sebebinden sonraya kalmayanlar. Birleştirme füj Ünde birleştirilenlerin yanyana bulunması gibi.

Sebebinden sonraya kalmayanların durumu başlangıç durumunda olanlar gibidir. Sebebinden sonraya kalanlar için ise, sebebinin zaman açısından hemen Önce olması ge­rekmez. Bu sebep çok daha önce de bulunabilir.511

Bu durumda açıkça görüldüğü gibi Mutezile kudretin fiilden önce bulunduğu görüşündedir. Kudret ile fiil arasın­da bir çeşit sebep-netice bağıntısını dile getiren determinist bir görüş intibaını vermektedir. Bununla birlikte «irâde» nin kudret taallukunda «Başlangıç» tipine örnek olarak ve­rilmesi Mutezilenin irâde-fiil münasebeti konusundaki ka-natinin karakteri icâbıdır. Çünki «irâde fiildir.» Ve bir kud­retin taalluku yönünden elbette fiilden Öncedir.

İnsanın sahip olduğu kudret, bir fiilin hem kendisi hem fcıddı ve hem de diğer alternatifleri için geçerlidir. Böyle ol­madığı takdirde insanın sorumluluğunun temellendirilmesi imkânsızdır 512.

Mutezile'nin bu görüşü ile îmam-ı A'zam'ın istitâat gö­rüşü arasında bu noktadaki paralelliğe513 dikkat edilmesi ge­rekir. İleride göreceğimiz gibi Mâtürîdîlerin insan hürriyeti­ni açıklayan kanaatlerinin, Mutezilenin kanaatleri ile birçok noktadaki paralelliği bu ve bunun gibi esaslardan kaynak­lanmaktadır.

Mutezilenin kudret-istitâat görüşlerinde önemli bir yer tutan «Tevlid-Tevellüd» meselesine de temas etmek gerekir.

« T e v 1 i d » bir başka fiil vasıtasıyla failden fiilin mey­dana gelişidir. Bir elin hareket etmesiyle anahtarın dönme hareketi buna örnektir. «Tevellüde ise kendiliğinden olan fiildir. Yazın durgun suda meydana gelen anasız baba­sız canlılar buna örnek gösterilir514 «Fiillerin doğuşu» ma­nasında Mutezile her iki kelimeyi de eş anlamda kullanmak­tadır.

Ebu'l-Hüzeyl el-'Allâf tevlid konusunda ilk fikir beyan eden Mutezilîdir515 el-'Allâf'a göre «darb» fiilinden meydana gelen «acı-elem», «taşın atılışı» (isabet edene kadar) gibi fiiller yapana aittir516 Çünki fiilin sebebi insandır. Halbuki renkler, kokular, sıcaklık, soğukluk gibi gücümüz dahilinde olmayan fiiller Allah'ın fiilidir. 517

Bişr b. el-Mu'temir (210/825) e göre bu cins fiillerin se­bebi insan ise insanın fiili demektir. el-Mu'ammer (215/830) ise bütün bu fiillerin cismin eseri olduğunu ve cisimdeki arazların bu fiilleri meydana getirdiğini iddia etmektedir. 518

Mutezileye göre «tevlid» insanın ihtiyarıyla meydana gelmektedir. Bu fiilin doğuşuna insanda mevcut olan kudret sebep olmaktadır. însanın gücü bu nevi fiillerin kaynağı­dır. 519

Allah'ın kudretinin, bizim hem gücümüz yeten ve hem de yetmeyen fiillere taalluk edebileceği görüşünü savunan Mutezile, insanların ihtiyarî fiillerinde tamamen serbest bı­rakıldıklarını, kulların fiillerinin Allah tarafından yaratıl­madığını kabul etmektedir. O halde Mutezilenin Allah'ın fiilleri ve kulların fiilleri konusundaki görüşlerini bilmekte fayda vardır. 520


Yüklə 1,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   29




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin