İslam dünyasinda ahlâKÎ temellere dayanmayan dindarlik problemi Üzerine düŞÜnceler



Yüklə 60,63 Kb.
səhifə8/9
tarix09.01.2022
ölçüsü60,63 Kb.
#92073
1   2   3   4   5   6   7   8   9
KUR’AN’A AYKIRI AHLÂK

İkinci cephe olan, İslâm’ı iyi anlayıp yaşamına aktaramamış, yanlış anlamış ve tabii olarak İslâm Ahlâkı ile donanamamış Müslüman modeli çıkıyor. Bu kesinlikle yukarıdaki sekülerlik meselesinden çok daha can alıcı ve yıpratıcı bir etkidir. Hz. Muhammed (s.a.v.) veda hutbesinde son kez Müslümanlara seslendiğinde “Size iki şey bırakıyorum. Bunlara sımsıkı bağlandığınız sürece, asla doğru yoldan sapmayacaksınız. Bunlar, Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Malik, “Muvatta”, Kader kitabı, 3) buyurmuştur. Hz. Muhammed’in bu sözü Müslümanlara bir vasiyetti. Müslümanlar zamanın meselelerine çözüm bulmada bu vasiyetten gereğince yararlanamamışlardır. Kur’an’da bir insan haksız yere öldürülemez ahlâkî ilkesi çok kat’i bir şekilde ifade edilir. Resûlullah bu emirden hareketle gazaya giderken sahabelerine elinde silah olmayan kişiye, savaşma gücü olmayan ihtiyar, kadın ve çocuklara dokunmayınız demişti, hatta sözlerini ekili tarlalara, evlere, hayvanlara zarar vermeyiniz, diye devam ettirmişti. Kur’an’ın ve Peygamberimizin emri bu kadar açıkken İslam için cihad ettiğini söyleyen bir Müslüman elinde silahı olmayan insanları hunharca öldürüyorsa bu insanda ahlâka dayalı bir din yoktur.

Bugün Ortadoğu’da, Suriye’de Irak’da Afganistan’da Afrika’da İslam adına bu şekilde cihad yapan insanların Kur’an ahlâkını ve dolayısıyla peygamber ahlâkını arka plana atarak, reddederek bir dindarlık ortaya koymaları İslam dünyasına onulmaz yaralar açmaktadır. Ramazan ayında dahi hız kesmeyerek mezhep kavgaları sebebiyle her gün onlarca Müslümanın öldürülmesi ciddi bir ahlâkî zafiyettir. Çünkü Hz. Muhammed’in “Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim” (Muvatta, Husnü'l Halk, 8; Müsned, 2/381) düsturu bu davranışlarla asla yan yana konamaz.

İslam dünyasının ahlâkî temele dayanmayan daha birçok ferdi ve sosyal problemleri vardır. Mesela ferdi bir ahlâkî problemden bahsetmek gerekirse şunu söyleyebiliriz: Çevresinde, aile hayatında, ibadetleriyle, şekli özellikleriyle ve de konuşmalarıyla dindar olduğu görülen bir Müslüman ticaret adamının, iş ilişkilerinde gayri meşru yoları kullanması “yalan söylemek, aldatmak, haksız kazanç sağlama gibi” tuhaftır. Bu insanın ticaretinde tuttuğu yanlış yol onda dini duygularını besleyen ahlâkî bir erdemin olmadığını gösterir. Ondaki ahlâkî eksiklik dindar görüntüsüyle zıt bir özellik arz etmektedir. Müslüman kişinin bu durumu elbette ki Müslüman toplumu fesada uğratacaktır. Dindar insana güven duygusunun zedelenmesine sebep olacaktır.

Bu gün ahlâkî terbiyeye dayanmayan bu iki cepheden etkilenmiş İslâm toplumları elbette ki büyük sıkıntılar yaşamaktadır.

Son derece sınırlı verdiğimiz bu iki misalden hareketle ortaya şu problem sorusu çıkıyor: “İslam dünyası ahlâkî değerlerden yoksun bir dindarlık probleminden nasıl kurtulabilir?”

Bu sorunun basit, açık, tek bir cevabı vardır: Sağlam bir Kur’an ve Peygamber ahlâkı modelli ahlakî eğitimle nesil yetiştirmek. Ne yazık ki çoğu zaman günümüzde din eğitimi sadece teorik bilgilerden ve somut bir eğitimden ibaret kalıyor. Başta bahsettiğimiz gibi İslâm önce gönüllerde inşa olmuş sonra teorik ve pratik uygulamaları tamamlanmış bir dindir. Nasıl İslâm doğarken kalplere doğdu ve ahlâkları düzeltmekle işe başladı ise bu gün de her doğan çocuğu yeni bir din mensubu olarak görmek ve onu ilk olarak İslâm ahlâkı ile tanıştırmak gerekir. İşte Müslümanlar olarak yüz yüze kaldığımız ahlâk probleminin altında da bu yatmaktadır. Zaten ahlâk evresini aşamayan bir Müslüman, başta din kardeşi olmak üzere bütün yaratılmışlara saygı duyması gerektiğini bilmez. Bu cehaletin sonucudur ki günümüzde DAEŞ, Boko-Haram, Taliban gibi Kur’an’a aykırı örgütler doğmaktadır. Bundan başka gerek ferdi gerek aile içi gerekse toplumsal olarak yukarıda verilen örneklerde görüldüğü üzere büyük çatışmalar yaşamaktayız.

Bu iki cephenin de çözümü Kur’an’ın özüne dönmektir. Yani Batının ‘Etik’ inden kurtulmanın yolu da İslâm ahlâkında, İslâm’ı tam manâsı ile öğrenememiş toplumun sorunlarına çözüm de yine İslâm ahlâkındadır. Peki bu İslâm ahlâkına dönüş nasıl olmalıdır? Sorusunu tekrarlarsak. Cahilliğin ve yanlış bir dindarlığın çözümü şüphesiz doğru bir“tâlim” iledir, yani eğitimledir. İslâm ahlâkı üzerine düsturlarını kuran bir toplum olma yolunda ilk adım dinî eğitimdir ve dini eğitimde ahlâkî ilkeler yukarıdaki bütün açıklamalarımızdan hareketle ilk basamaktır. Bu açıklamalarda görüldüğü gibi ahlâk ve dinin birbirine olan hizmetleri ikisinin bir arada anlam kazandığı gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.



SONUÇ

Çalışmanın bu kısmından itibaren bu sorunun cevabını İslam ülkelerinin en önemli ülkesi olan Türkiye üzerinden vermek istiyorum.

Ülkemizde pek çok insan yukarıda iki cepheden anlatmaya çalıştığımız ahlâkî eksiklik içerisinde bir İslâmî hayat yaşıyor. Hayatının pek çok yönü İslam’a uzak veya İslâmî kaidelere aykırı özellik gösteriyor fakat kendisini dindar zannediyor. Burada aslında ahlâkî bir kişilikten uzak olduğunu söylemek doğru olur. Ahlâktan bu kadar uzak kalışının birçok sebebi vardır. En başta ahlâkın kaynağı olan sağlam bir din eğitiminin zayıf veya geri planda kalmasıdır. Bu bağlamda İmam-Hatip Liseleri’nin önemini vurgulamak gerekir. İmam-Hatip Liseleri, saf ve sağlam Kur’an, Hadis ve Fıkıh temeline oturtulmuş liselerdir. Bu okullarda okuyan öğrenciler Kur’an’dan ve Hadislerden hareketle dünya hayatını ahlâk eksenli bir hayat olarak yaşamayı öğrenirler. Bu öğrenme, kavrayış, beşinci sınıftan on ikinci sınıfa kadar yavaş yavaş fakat sağlam bir nüfuz etme şeklindedir. İmam-Hatip Lisesinden mezun olan bir insan Peygamberin tamamlamakla görevlendiği ahlâk düsturlarını kendisine yol edinir. Ahlâkî temellere dayanacak bir dindarlığın oluşmasında İmam-Hatip Lisesi eğitimi kesinlikle sağlam bir zemindir. Ancak memleketin her bir ferdi önemlidir ve her genç İmam-Hatip Lisesinde okumamaktadır, ahlâka dayalı bir din eğitimi niçin sadece İmam Hatip Liselerine hapsolsun? Kuran, Sünnet ve Fıkıh eğitimi her Müslüman gencin hakkı değil midir? Bütün okullara bu eğitimin iyi bir planlama içerisinde verilmesi Müslüman bir Türkiye toplumunun selameti açısından önemlidir.

Bütün İslam dünyası böyle bir eğitim modeliyle karşılaşmalıdır. Seküler dünyanın etik anlayışından, Kur’an ve sünnetten uzak Müslümanlıktan ancak bu eğitim modeliyle kurtulabilir.

Buradan hareketle başından beri anlatmaya çalıştığımız, insan doğasındaki ahlâkî yatkınlık ve bu yatkınlıkla birlikte gelişen bir din/inanma duygusu insanın duygu, düşünce ve hayat tarzında büyük bir yere sahiptir. Dindarlık dediğimiz olguyu da ahlâk ve din olguları birlikte inşa etmektedir. Din ya da ahlâkın bozukluğu o kişiyi hakikî bir dindar olmaktan alıkoyar. Dinin ahlâkî bir amaç üzere hizmet ettiği gerçektir ama çoğu kez dindar vasfındaki bir bireyin ahlâksız ve hatta din ile alakası olmayan birine bile yakışmayan davranışlar içinde olduğuna tanık oluruz. İşte bu yüzden dinî değerler ve ibadetler, tabanında ahlâkî bir zemine ihtiyaç duyar. Bu zemin olmadığı takdirde bir taraftan dinî erdemleri içselleştirmemiş olmasına rağmen dindar diye adlandırdığımız kişi bazen büyük ahlâkî/insanî zararlar verebilir. Bir taraftan da dindardaki ahlâkî eksiklikler sebebiyle başkaları dini eksik olarak algılayabilir yani Müslüman’ın dindarlığındaki ahlâkî eksiklikler sebebiyle din suçlanabilir, bu gün Batının İslâm’ı terörizmle eşleştirmesi gibi. Böyle zafiyetlere ve yanlış anlaşılmalara mahal vermemek adına ilk adımda ahlâkî temellere dayanan ve ahlâkî temeller üzerine kurulan bir din eğitimi tercih edilmeli ve dindar bireyin davranışları ahlâkî ve dinî bir bakışla sorgulanmalıdır. Bu ahlâk temelli dinî eğitimin şekli bütün bir nesil için İmam Hatip eğitim şekli olmalıdır. Kur’an ve Hz. Muhammed’in ahlâkı çerçevesinde bir nesil yetiştirmek olmalıdır.


Yüklə 60,63 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin