“BEN”LERDEN (KURTULUP) “BİZ” OLMANIN YOLU; İMAN
İkinci olarak bu “Ben”, daha önce “O”na dönüşmüş olursa, hakikaten “Biz” olur. Yani ariflerden dediği gibi “Ben”, “O”na dönmeden “Biz”e dönüşmez. “Ben”lerin “Biz” olmasının yolu “Ben”lerin önce “O” olmasıdır, yani Allah’a iman olmasıdır:
De ki: Ey kitap ehli: Aramızda ortaklaşa (ölçü ve adil dengeyi sağlayacak) bir kelimeye gelin; (o da): Allah’tan başkasına kulluk etmememiz hiçbir şeyi O’na ortak koşmamamız ve Allah’ı bırakıp kısmımızın bir kısmımızı RABB edinmememizdir.”157
Muhatap kitap ehli olanlara: Ey kitap sahibi olanlar! Yahudiler, Hıristiyanlar, Mecusiler ve Zerdüştiler! Gelin hepimizin bir kelimenin etrafında hakikaten toplanalım.
Gerçekten de Kur’an’ın “Sevaun beynena ve beyneküm” tabiri bakınız ne kadar şaşırtıcıdır: Ne benden, ne senden; ne bizden* ne sizden bir gerçektir; O öyle bir gerçektir ki. Onun manasının kapsamı “Biz”i de içine alır, ondan daha geniştir. Biz ve siz her ikimiz ne onunla ortağız, o bizi ve sizi kapsar.
Ben peygamber olduğum için Allah yalnız benim Allah’ımdır, Hıristiyan olduğun için senin Allah’ın değildir, Yahudi olduğun için senin Allah’ın değildir, Zerdüşti olduğun için senin Allah’ın değildir, diyemem. Bu taşın, bu suyun ve havanın Allah’ı değildir diyemem. O her şeyin Allah’ıdır. Onun her şeyle irtibatı vardır. Eğer insan O’na bağlanırsa sınırlı bir amire bağlanmış olmayacağından “Benliği” sınırlandırılamaz.
O, benim veya senin bağlanacağın ve savaş çıkmasına sebep olacak bir para değildir.
O, her şeyi kendi etrafında toplayabilen bir gerçektir. Gelin topluca “Biz”, olalım, ama hangi araç vasıtasıyla?
Bir iman vasıtasıyla, bir fikir vasıtasıyla, bir kelime vasıtasıyla: Allah. Gelin topluca “Biz” olalım, ama önce hepimiz “O” olmalıyız
“O” olduğumuz zaman, “O”nun karşısında olan bu benlikler aradan kalkınca, hepimiz tek renk oluruz, “O” oluruz. İşte o zaman hepimiz “biz” olalım diyebiliriz.
“Aramızda ortaklaşa (ölçü ve adil dengeyi sağlayacak) bir kelimeye gelin” Yalnız O’na tapınalım ve O’na ortak koşmayalım. Sonra buyuruyor:
“Allah’ı bırakıp bir kısmımızın bir kısmınızı RABB edinmememizdir.” “O”na doğru gittiğimizde “O” oluruz. “O” olduğumuzda da “Biz” oluruz. İşte yalnız o zaman “Biz” olabiliriz (Bu esnada) bazılarımız, bazılarımızı kendi Rabbi (yani kendi Allah’ı) olarak seçmez. Hanlık, beylik ve uşaklık ortadan kalkar; sömüren ve sömürülen lafları ortadan kalkar, seviye farkları ortadan kalkar, ama bir şartla; oradan başlamak şartıyla:
“Aramızda ortaklaşa (ölçü ve adil dengeyi sağlayacak) bir kelimeye gelin; (o da): Allah’tan başkasına kulluk etmememiz, hiçbir şeyi O’na ortak koşmamamız ve Allah’ı bırakıp bir kısmımız bir kısmımızı RABB edinmememizdir.”
İşte Kur’an-a inananların daima bahsettikleri “Biz” olma, budur.
Namazda, Allah’a hamd ettikten sonra O’nu övüyoruz “Hamd, alemlerin Rabbi Allah’adır” diyerek Allah’a hitab ediyoruz ve söz veriyoruz. Ben yalnız namaz kılıyorum ve benim namazım kişiseldir. Yani Allah’ım sana tapınıyorum, demek istiyoruz. Ancak bunu “yalnız, sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz” şeklinde söylüyoruz:
Ey Allah’ım “Biz” yalnız sana tapıyoruz ve “Biz” yalnız senden yardım istiyoruz.
“Ben” yalnız sana tapıyorum demiyoruz. Namazın sonunda; “Allah’ın selamı üzerimize ve Allah’ın salih kullarının üzerine olsun” diyoruz.
Dostları ilə paylaş: |