2804/2- Mescidler hakkında Kur’andan bir kaç not:
-Mescidler hep Allah’ındır: (72:18) (Ayetteki mescidler kelimesi şu şekillerde tefsir edilmiştir: l-Namaz kılmak için bina edilmiş yerler. 2- Namaz ve ibadet yalnız camilere ve belli yerlere hasr edilmiş olmadığından, bütün yeryüzü. 3-Bütün mescidlerin kıblesi olduğundan, Mescid-i Haram. 4- Secdeye temas eden uzuvlar... Bütün bunlar Allah’tan gayrısına kullanılmaz.)
-Allah’ın mescidlerini müşrikler değil, evamir-i İlahiyeye bağlı müslümanlar tamir eder: (9:17,18)
-Hacılara su dağıtmak ve Mescid-i Haram’ı (ve diğer mescidleri) imar etmek, fisebilillah cihadla kıyas edilmez, cihad üstündür: (9:19)
-Allah’ın mescidlerinde zikr-i İlahîden men’ eden ve mescidlerin harab olmasına çalışandan daha zalim kimdir: (2:l14)
2805- Namaz ve ibadetlerin günahları izale etmesi de ehemmiyetli bir husustur. Beş vakit namazı emreden bir âyet-i kerimede şöyle buyuruluyor:
“(11:114) ¬³_¬±[ÅK«7~ «w²A¬;²g< ¬_«X«K«E²7~ Å–¬~ Zira bu bir hakikat ki hasenat seyyiatı giderir. Yani her namaz bir hasenedir, hasenata devam edildikçe seyyiat-ı sabıka silinir silinir gider, bu muhakkaktır. Binaenaleyh namaza devam edildikçe arada hasbelbeşeriye insanların alel’ekser halî kalamıyacakları bazı seyyiat yapılmış ise onlar silinir silinir, gider. Beş vakit namaz, arada vaki’ olan küçük günahlara keffaret olur. Nitekim bir hadis-i şerifte de varid olmuştur ki:
«h¬¶<_«A«U²7~ «`«X«B²%~_«8 _«WZ«X²[«" _«W¬7 °?«‡_ÅS«6 ¬?«ŸÅM7~|«7¬~ ?«ŸÅM7~ Namaz namaza kadar aralarındakine keffarettir, kebairden ictinab ettikçe. Bundan başka (29:45)¬h«U²XW²7~«— ¬š_«L²E«S²7~ ¬w«2 |«Z²X«# ?«ŸÅM7~ olduğundan namaza devam edildikçe alel’umum seyyiata karşı hiss-i nefret uyanır. Bu suretle namaz, kebairden ictinaba ve şayet sebk etmiş kebire varsa ondan nedamet ve tevbeye de saik olur.” (E.T. 2833) (Bak: 3188.p.)
“Cahiller namazı bir külfet sayarak ancak bir teklif ve tazyik tahtında kılarlar ve başları dara gelmeden Allah’a dua ve ibadet etmezler.
Arifler ise bunu büyük bir zevk ve mi’rac bilirler. Nitekim. Aleyhissalatü Vesselâm ¬?«ŸÅM7~ |¬4 |¬X²[«2 ?Åh5 a«V«Q«%«— (*) ve w¬8ÌYW²7~ ‚~«h²Q¬8 ?«ŸÅM7«~ buyurmuştur.” (E.T. 2681)
2806- “Namazdan sonraki tesbihatlar, tarikat-ı Muhammediye’dir (A.S.M.) ve velayet-i ahmediye’nin( A.S.M.) bir evradıdır. O noktadan ehemmiyeti büyüktür. Sonra, bu kelimenin hakikatı böyle inkişaf etti:
Nasılki risalete inkılab eden velayet-i Ahmediye, bütün velayetlerin fevkindedir; öyle de, o velayetin tarikatı ve o velayet-i kübranın evrad-ı mahsusası olan namazın akabindeki tesbihat, o derece sair tarikatların ve evradların fevkindedir. Bu sır dahi şöyle inkişaf etti:
Nasıl zikir dairesinde bir mecliste veyahut hatme-i Nakşiyede bir mescidde birbiriyle alâkadar hey’et-i mecmuada nurani bir vaziyet hissediliyor. Kalbi hüşyar bir zat, namazdan sonra ¬yÁV7~ «–_«E²A, ¬yÁV7~ «–_«E²A, deyip tesbihi çekerken, o daire-i zikrin reisi olan Zat-ı Ahmediye( A.S.M.) müvacehesinde, yüz milyon, tesbih elinde çektiklerini manen hisseder; o azamet ve ulviyetle ¬yÁV7~ «–_«E²A, ¬yÁV7~ «–_«E²A, ¬yÁV7~ «–_«E²A, der. Sonra o serzakirin emr-i maneviyesiyle ona ittibaen ¬yÁV¬7f²W«E²7«~ ¬yÁV¬7 f²W«E²7«~ dediği vakit,. o halka-i zikrin ve o çok geniş dairesi bulunan hatme-i Ahmediyenin (A.S.M) dairesinde yüz milyon muridlerin ¬yÁV¬7 f²W«E²7«~ ¬yÁV¬7 f²W«E²7«~ larından tezahür eden azametli bir hamdi düşünüp içinde ¬yÁV¬7 f²W«E²7«~ ile iştirak eder. Ve hakeza... h«A²6«~ yÁV7«~ h«A²6«~ yÁV7«~ ve duadan sonra yÁV7~Ŭ~ «y«7¬~« yÁV7~Ŭ~ «y«7¬~« yÁV7~Ŭ~«y«7¬~« otuzüç defa o tarikat-ı Ahmediyenin (A.S.M.) halka-i zikrinde ve hatme-i kübrasında o sabık mana ile o ihvan-ı tarikatı nazara alıp, o halkanın ser-zakiri olan Zat-ı Ahmediye Aleyhissalatü Vesselâm’a müteveccih olup
¬yÁV7~ «ÄY,«‡_«< «t²[«V«2 ¯•«Ÿ«, ¬r²7«~ r²7«~ «— ¯?«Ÿ«. ¬r²7«~ r²7«~ der, diye anladım ve hissettim ve hayalen gördüm. Demek tesbihat-ı salatiyenin çok ehemmiyeti var.” (K.L. 103)
Hem “velayet-i Ahmediye ve ubudiyet-i Muhammediye (Aleyhissalatü Vesselâm) cihetinde, öyle bir daire-i zikirde, namazdan sonraki tesbihatta bir tarikat-ı Muhammediyenin (A.S.M) virdidirler ki; her namaz vaktinde yüz milyondan ziyade mü’minler beraber, o halka-i kübra-yı zikirde, ellerinde tesbihler “Sübhanallah” otuzüç, “Elhamdülillah” otuzüç, “Allahü Ekber” otuzüç defa da tekrar ederler.
İşte böyle gayet muhteşem bir halka-i zikirde, sabıkan beyan ettiğimiz gibi hem Kur’anın, hem imanın, hem namazın hülasaları ve çekirdekleri olan o üç kelime-i mübarekeyi namazdan sonra otuzüçer defa okumak ne kadar kıymetdar ve sevablı olduğunu elbette anladınız.” (Ş.236)
Dostları ilə paylaş: |