-İnkâra yer bırakmayan Kur’anın sarih hükümleri, bak: 4109.p.
2119- “Kur’anın üslubları ve şivesi altında bir insanın timsali görünür, diyorlar. Çünki Kur’anda bahsedilen adi işler ve hakir şeyler, insanların arasında yapılan muhavere ve konuşmalar gibidir? Bu cahil herifler bilmezler mi ki söylenilen bir kelâm, bir cihetten mütekellimine bakarsa birkaç cihetten de muhatabına bakar. Çünki muhatabın ahvalini nazara almak lâzımdır ki, söylenilen söz o ahvalin iktizası üzerine söylensin. Binaenaleyh Kur’anın muhatabı beşerdir. Kur’anın maksadı da tefhimdir. Yani beşerin bilmediği şeyleri bildirmektir. Buna binaendir ki, belagatın iktizası üzerine Kur’an, beşerin hissiyatıyla memzuc olan üslublarını giyer ve şivesiyle söyler ki, beşerin fehmi söylenilen sözden tevahhuş edip ürkmesin.” (İ.İ. 158)