-Ehl-i hikmet ile ehl-i Kur’anın nokta-i nazarlarına göre dünyanın hakikatı, bak: 2881.p.
-Dünya ve küre-i arzın ömrü Bak. 873.p.
2173- qqKÜRSÎ |,h6 : Oturulacak yüksekçe yer. Camilerde vaizin, medreselerde müderrisin oturduğu yer. *Taht, serir. Erike. Koltuk. *Kaide. *Merkez. *Vazife. *Saltanat, kudret ve mülk. *Başkent, hükümet merkezi. *Manevi makam. *Arş’ın altında bir sema tabakası.
1174- Bu kelime (2:255) (38:34) âyetlerinde geçer. Kelime lügat manasına göre: “Üzerine münferiden oturulan malum şeydir ki, esasen taht ve ilm-i şerifin aynı surette olan makam-ı mahsusu ve mümtazı demektir. Nefs-i ilme ve âlime dahi ıtlak olunur. Bilahare iskemle ve sandalye gibi şeylere dahi tamim edilmiştir. Lisanımızda en çok makam-ı ilimde müsta’meldir. Herhangi bir şeyin aslına ve toplandığı yere dahi kürsî denilir. Nitekim kürsî-i memleket, payitaht manasına gelir. Bunun aslı olan “kürs” kelimesinde içtima’ ve imtizac ile keçe gibi giriftleşip muhkemleşmek manası vardır. Hasılı, hakiki manasıyla kürsî, ancak bir kişi oturabilen en yüksek bir nevi sandalyedir. Binaenaleyh yerleri gökleri kaplamış bir kürsî tasavvuru, bu mana-yı marufun aynı olmayacağı da şüphesizdir. Aynı zamanda bu kelimenin bize bir hâkimiyet ve saltanat, bir ilim, bir şeref ü nüfuz mefhumu ifade ettiğinde de şüphe yoktur.” (E.T. 853)