İstanbul ansiklopediSİ istanbul Hanımı Resim : Sabiha Bozcalı



Yüklə 5,85 Mb.
səhifə21/91
tarix11.09.2018
ölçüsü5,85 Mb.
#80346
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   91

Merdivenin son basamağı hizasından asıl çeşmenin bulunduğu karşı duvar arasında kalan sahanın da her iki tarafında ikişer kemer m'evcuddur, fakat bu kemerlerin altında, çeşme yeri olduklarını gösteren lüle yeri izlerine rastlanmamişdır; onların da bu sahayı dolduran balçık altında kalmış olması muhtemeldir; bu takdirde Çukur Çeşmenin ikişer ikişer dört tanesi yan duvarlarda, biri de karsıda olmak üzere beş çeşmeden mürekkeb bir sanat be-dîasıdır.

Semt halkının eskilerinden nakledilen bir rivayete göre Çukur Çeşmenin suyu o havaliyi hâk ile yeksan eden 1911 büyük Aksaray yangınında kesilmiş, bir ara su
ÇUKURCUMA MESCİDİ

Çukurcuma caddesine açılan kapusun-t dan bir koridor ve dört basamak taş mer-' dıven üe çıkılarak girilir; karşı duvarın ya-nınaan bir ahşab merdiven ile de üst asma kat soyunma odalarına çıkılır.

Camekâmn giriş kapusunun sağında,
caddeye üç penceresi olan büyük bir so
yunma odası, yine sağda bir peykeli böl
me; sol tarafta ise tavanı kalınca bir ah
şab sütun ile desteklenmiş geniş bir açık
peyke vardır; burası da bir soyunma odası
yapıımak üzere peykesi sökülmüş bulunu
yordu; yine solda üç soyunma odacığı var
dır. ., ı .-^.İİS' "

Camekânda soldaki soyunma odacıkla-rının bitiminde ve az geride bir kapu görülür; bu kapu bir merdiven ağzına açılmaktadır ki yirmi küsur basamak bir taş merdiven ile kubbeler hizasında bir taşlığa çıkılır, bu taşlık, Bostanbaşı Caddesinde isimsiz bir çıkmaz sokağın bitimindedir. ((Çukurcuma Sürahi Hamamı» diye bir tabelâda bu çıkmaz sokak başına konmuşdur ki hamama Bostanbaşı Caddesinden de oldukça dik ve uzun olan o taş merdiven ile inilerek girilir.

Soğukluk uzunlamasına bir tonos mermer altındadır; camekândan soğukluğa girilince hemen sağda geniş bir mermer sed peyke vardır ve karşıda birer kurnalı iki soğuk halvet vardır. Solda bir kapu dar bir koridora açılır, bu koridorun üzerinde iki ayak yolu ile tek kurnalı bir temizlik - ot yeri vardır, koridorun bitiminde de bir kurna bulunmaktadır.

Soğukluğun sağından büyük yıkanma sarmına girilir; kare şeklinde plânlı bu yıkanma sahnı yarını küre şeklinde bir kubbe ile örtülmüş olub ortasında kare şeklinde bir göbektaşı ve etrafında fırdolayı 12 kurna vardır. Bu geniş sahnın solunda bir kapıdan müstatil şeklinde beşik kubbe ile örtülmüş dört kurnalı sıcak halvete girilir; ki Çukurcuma Sürahi Hamamının yıkanma yeri cem'an .18 kurnadır.

Çukurcuma Sürahi Hamamı, tek hamamların ekserinde olduğu gibi, pazar gün leri bütün gün erkeklere, diğer günler sabahları saat 6-10 arası erkeklere, 10-18 arası kadınlara, 18 - 22 arası yine erkeklere açılmakda idi. 1965 Ağustosunda bu hamamda bir natır ve bir dellâk çalışmakda idi.

1317 (1899 - 1900) de bu hamamda çalışmaya-Başlamış Zileli ismail adında genç

İSTANBUL

bir dellâk sânında Üsküdarlı halk şâiri Âşık Hâzinin bir manzumesi vardır ki ilk kıt'ası şudur (B.: İsmail, Zileli):

Sürahi Hamamı şan buldu bu yıl Soyununca anda bir sebû endam O dellâki pâkin nâmı İsmayıl Nur içinde kaldı hüsniyîe hamam

Çukurcuma Sürahi Hamamının Çukurcuma Caddesi üzerinde bulunan ve çok şirin olan ahşab yapı camekânı, tesbit edemediğimiz bir tarihte çirkinlik numunesi bir beton binaya çevrilmişdir.

Bibi.: R.E. Koçu, Erdem Yücel, Hakkı Göktürk ve Mehmed Koçu, Gezi notu, Ağustos 1965; Âşık Râzi; Defter.

ÇUKURCUMA MESCİDİ — (B.:'Çukur cuma Camii).

ÇUKUR ÇEŞME — Lâlelide kendi adına nisbetle anılan sokakda (1934 Belediye Şehir Rehberi, pafta 4 de 40) İstanbuıun eşsiz kıymetde büyük çeşmelerinden biridir. Çukurçeşme Sokağına Fethibey Caddesinden girildiğine göre sağ koldadır. Bu sokakda 2 ve 4 numaralı dörder katlı iki beton apartımanın arasına sıkışmış kalmış olup Fethi Bey Caddesinde 67 numaralı bir apartıman da geriden üstüne binmişdir; öylesine ki asıl çeşme bu üçüncü apartımanın altında kalmışdır. İstanbulun Çukur Çeşme gibi bir âbidesini, yakın bir istikbalde (Zeki tasavvuru bâtıl, zeki hayâli muhal!... ist. An.) bu üç mütecaviz binanın tereddüd edilmeden yıkdırılmasına değer.

Çeşmeye 5 metro kadar genişlikde 22 basamak taş merdivenle inilir; bu satırla-. rm yazıldığı sırada (1947), bu sokak üstünde merdiven ağzında ve tam ortada bir beton' çıkma üzerinde tek pirinç lüleli çirkin, çirkin olduğu kadar da sefil bir terkos çeşmesi bulunuyordu. Feleğin hazin bir is-tihzâsıdır. bu türedi çeşmenin akıntı suyu, asaletti çeşmenin merdivenlerinden aşağı inmekde olup zaman ile o büyük çeşmenin teknesi önündeki sahayı ve tekneyi lüle hizasına kadar tamamen balçığa gömmüş-dür; (Bu şehir kütüğüne kemâli hicab üe ve yüreğimiz sızlayarak kaydediyoruz, ecdadının bırakdığı âbidelere bizim kadar kayıdsız, hattâ o âbidelere karşı küstahça mütecaviz yer yüzünde bir benzerimiz kal-mamışdır. İst An.) Merdivenin alt basa-

ÇUKURÇEŞME HAMAMI

yolları tamir edilmiş ise de tekrar bozul


muş ve ondan sonra âbide çeşme kendi ka~*
ra bahtına terkedilmişdir.
i Muzaffer ESEN

ÇUKUR ÇEŞME HAMAMI — Lâlelide. Lâleli Camiinin doğu kuzeyinde, Beyazıd-dan Lâleliye inerken camiin köşesinden Fethibey Caddesine sapüdığında sağ kolda eski adı ile Derbend Sokağı üzerinde idi, ki bu eski sokak, 1934 Belediye Şehir Rehberinde (Pafta 4 de 39) Ahmet Suayıp ve Zeynep Kâmil sokaklarından birine teka-abül eder, yahud bu iki sokak arasındaki sahada kalır. Çukur Çeşme îstanbulun büyük güzel çarşı hamamlarından biri iken Lâleli semtini başdan başa kül ederi 23 temmuz 1911 büyük Aksaray Yangınında yandı, bir müddet ihyâsı imkânsız yanık harabe halinde kalarak, oraların halk eliyle ve şehrin yeni bir plânına göre imârında o harabe de kaldırılarak yerine apartı-manlar inşâ edildi (B.: Aksaray Yangınları, cild. l, sayfa 539).

a -ı a. 34-36 7 B S -fo M

(Plân: H. Gluck) Çukurçeşme Hamamı


— 4171 —

— 4170 —
CUKURÇEŞME HAMAMI

Çukurçeşme Hamamından kalmış tek hâtıra Heinrich Glück tarafından çizilmiş bir plândan ibarettir.

Bir çifte hamam idi; erkekler kısmı, harârede (yıkanma yerinde) üç sofa ile karşı iki köşede iki halvetden mürekkeb idi; erkekler hamamının hemen yarısı ölçüsünde küçük olan kadınlar hamamı da gaayet küçük bir soğuklukdan harâreye giriş kapusu yana alınmış, bu kapunun hemen soluna bir sofa konmuş, iki köşe halvetleri de bu sofanın karşısında yan yana bulunuyordu, ve halvet kapuları arasına da bir niş-mihrab yapilmışdı (Plâna bakınız).

Halk ağzında bir adı da Lâleli Hamamı idi.

ÇUKURÇEŞME HAMAMI CÎNÂYETÎ

— 1895 yümda cinsî sapıklık yolunda işlenmiş bir cinayettir; Çukurçeşme Hamamı dellâklerinden otuz beş yaşlarında Sivaslı Hasanoğlu Kara Mehmed hemşehrisi Tah-takalede şekerci çırağı şâbıemred Hanefî'yi hamamda gece yatısı misafirliğine davet edib gece delikanlıya âdab ve ahlâkı islâ-miyeye aykırı tecâvüzde bulunmuş ve bu tecâvüzünü hemşehrileri arasında da bî perva yaymış olduğundan bir kama tedârik ederek bir gün müşteri gibi hamama gelen Hanefî soyunmuş ve kamasını peştemal altında gizleyerek içeri girmiş, bir halvet-de müşterisini yıkamakta olan Kara Men-medi arkasından iki küreği ortasından vurarak cerh ve katletmişdir. Cinayet hamamda büyük bir dehşet yaratmış, çıplak kaatil bağrısanlara: «Ona değil, bana acıyın, gençliğim mahpushanede mahvolacak»! demiş, camekâna çıkdığında da: ((Karakola haber verin, ben Kara Mehnıedi vurdum... Ama ne olur, bana bir tütün sarıp verin, bir fincan da kahve pişirin!» demiş-dir.

Bu satırların muharriri bu vak'ayı o gün hamamda bulunan ve cinayeti gören çırağım Kandır alı Bekir den dinlemiş idim; Bekir şöyle anlatmışdır: «Peykeye çıkıp oturan delikanlıya bir sigara sarıp verdiler, hemen bir kahve de pişirdiler; o sırada hamama bir komiserle üç zabtiye neferi girdi, kaatil kahveyi içmedi, tütünden de bir iki nefes çekip attı; giyinecek takati olmadığı için zabtiyelerin yardımı ile giyindi, üstübaşı pek dökükdü: «Beş param yok, bana biraz para verin!...» diyerek ağlamaya başladı; o zarnan müşterilerden yaşlı bir

tSTANBUL


efendi hamamcının çekmecesinden kesesini aldı, içinden bir hamam parası ayırdıktan sonra o keseyi olduğu gibi kaatile verdi: — Al oğlum... ben avukatım, seni mahkemede müdafaa edeceğim!... dedi. Sonra öğrendim ki bu yaşlı avukat Büyük Haydar Efendi imiş...» (B.: Ali Haydar Efendi, Nâsûhîzâde).

Ali ÇAMİÇ

ÇUKURÇEŞME MESCÎDl — Hadika-tül Cevâmi şu malûmatı veriyor: ((Uzun çarşı kurbindedir. Banisi Samanemini Hoca Sınandır, kabri de oradadır, mezar ta-şmdaki rakam ile ölüm tarihi 857! (1453) dir; minberini kadıasker ve hekimbaşı Mehmed Said Efendi koymuşdur ki 1171 de (1757 - 1758) vefat etmişdir; kabri Tâif-dedir. Hoca Sinanın bir mescidi de yine o civarda Samanveren Mescidi- diye anılır". Karşısında Siyavuş Paşanın şatırbaşısı Ali Ağanın çeşmesi vardır, bu çeşmenin üstünde yapı tarihi 993 (1585) dir. Bu Çukurçeşme Mescidinin mahallesi vardır.»

1 Fincancılar (Rizapasa) Yokuşunda, Sultanhamammdan yukarıya doğru çıkarken sol koldadır; eski yapısından en küçük bir iz, eser kalmamış, tamamen yeni bir binadır; 20 pencere ile aydınlatılmış olup bir son cemaat yeri ve küçük bir avlusu vardır; cadde üzerindeki kapusunda tecdiden tamirinde konulan kitabesi sudur: «Hamdü minnet ol Hüdâya, verdi bize bu ihsanı. El-hae Mustafa bin Mehemmed, bânii sânî. 1304 ramazan 20 (1887)». Namaza açıkdır. Banisinin ((Samanveren Mescidi» adı ile ikinci bir mescidi vardır (B.: Samanveren Mescidi).

Bibi.: Hadikâtül Cevâ-mi, I; E, H. Ayverdi, Fâtih Devri Mimarisi.

ÇUKURföESME SOKAĞI — Lâlelide Kemalpaşa Mahallesi Sakaklarındandır; Fethi Bey Caddesi kavuçagı başından yüründüğüne göre, dört araba geçebilecek ge-nislikde bir toprak yoldur; bu satırların yazıldığı sırada (mart 1947), iki gün önce yağmış yağmurdan sonra yer yer gölcükler görülmüsdür ki, asfalt veya taş döşe-ninceye kadar kısın çamurdan, yazın tozdan geçilmesi güç olur gibi görünür. Sağ köse basma vakın, iki yanından ve üstünden at>artımanlar arasında kalarak kaybol-. muş Çukur Çeşme bulunmaktadır ki îstan-j bulun eşsiz âbidelerindendir (B.: Çukur

ANSİKLOPEDİSİ

Çeşme). Sol köşebaşı bir arsa olup geride meşhur Taş Han görünür. Sokağın iki kenarında iki, üç, dört katlı beton apartıman-lar ve aralarında tek tuk arsalar sıralan-mışdır; içlerinde sanat kıymeti taşıyan binalar bulunmamakla beraber temiz yapılardır; hemen hepsi hâli vakti yerinde ailelerin meskenleridir. Soldaki apartıman-ların ardında, sokağın Genç Türk Caddesi kavuşağma kadar Taş Han uzanır.

İşlek bir yol değildir; semt çocuklarının futbol oynadıkları görülür.

Muzaffer ESEN

ÇUKURÇEŞME TAŞHAN KAHVEHANESİ — ikinci Abdülhamid devri sonlarında İstanbulun en namlı tulumbacı kahvehanelerinden biriydi; Aksarayın vurucu kırıcı kabadayılarının, ele avuca sığmaz kül-hânilerinin toplandığı bir yerdi; ramazanlarda çalgılı kahve olurdu (B.: Çalgılı Kahvehaneler); meşrûtiyetin ilânından iki yıl evvel, 1906 da meşhur destancı Üsküdarlı halk şâiri Vâsıf Hoca burada ramazanda çalgılı kahve yapmışdır.

Bibi,: Vâsıf Hiç, Not.

ÇUKURÇEŞME TULUMBACI KAHVEHANESİ — İkinci Abdülhamid devri sonlarında Istanulun en namlı tulumbacı kahvehanelerinden biridir; Aksarayın bilhassa sikirdim bıçkınlarının toplandığı bir dârül-nedvei haşarat idi; Çukurçeşme (Lâleli) Hamamının tam karşısında idi., bu münasebet ile de ayrıca türlü rezaletler olurdu. Bâzan hatırlı müşteri kahrı çekilerek hamamdan pabuccu yanaşmayı gönderirler, herifin kaşları çatık, suratı asık: «Müşterimiz nezaketli şehri dellâk ister... Baba Efendinin Sarı Ali gelsüH... Yusuf paçalı Mustafa gelsün!...»• derdi. 1911 Aksaray yangınında karşısındaki hamam ile beraber yandı; yerine apartman yapıldı.

Vâsıf HİÇ

ÇUKUEÇEŞME YANGINLARI — Çukurçeşme semti (Lâleli, Balabanağa Mahallesi) İstanbulun başka semtlerinden çıkan ateş âfeti büyük yangınlarında bir kaç defa tamamen yanıp kül olmuşdur; kendi içinden de yangınlar çıkmışdır:

31 oğustos 1874 yangını — Bozmacılar Hanından çıkdı, 18 bina yandı;

ÇUKUR HAMAM

21 mart 1888 yangını — 10 ev yandı. 8 haziran 1906 yangını — 30 ev yandı. Bibi.: O. N. Ergin, Mecellei Umûri Belediye.

ÇUKUR. HAMAM — Fâtih devri eserlerinden büyük bir çifte hamam idi; Fâtih Külliyesinden Baş Kurşunlu Medresenin hemen yakınında idi; yıkılmış, küçücük bir izi, nişanı kalmamışdır; Charles Texier'-nin, ve ondan naklen Heinrich Glück'ün çizdiği plân ve kesid resimden pek mükellef bir hamam olduğu görülüyor. Türk klâsik hamam yapısında kendine mahsus bir plâna sâhibdir, şöyle ki, bütün hamamlarımız bir camekân (soyunma yeri), bir soğukluk ve bir harâreden (asıl yıkanma yeri) mürekkb iken bu Çukur Hamamın hem erkekler ve hem kadınlar kısmında harâre iç içe çift yapılmışdır. Erkekler kısmında birinci yıkanma yeri iki yanda birer sofa ile bu sofalardan geçilip girilir birer halvetden; ikinci yıkanma yeri de sekiz sofa ile, kapudan girildiğine göre, sağ ve soldaki sofalardan geçilir ikişer ikişer dört hal--vetden mürekkebdir.

Soğukluğunda da sağlı sollu birer ayak yolu ve birer taharet hücresi bulunmaktadır. Camekâmn ortasında bir fıskiye bulunmakta idi: camekân ve birinci yıkanma yeri, kubbelerin ortasına konmuş tepe feneri ile, ikinci yıkanma yeri de tepe camları ile aydınlatılmadı. Kadınlar hamamına gelince, iki yıkanma yerinin arasına birer halvet yerleştirilmiş olup bu halvetlerin her iki yıkanma yerine açılmış çifter kapısı bulunuyordu; bu tarifimize göre birinci yıkanma yeri iki yanında birer sofa ile dört köşesinde dört halvet, ikinci yıkanma yeri de üç sofa ile dört kösesinde dört halvetden, fakat aradaki halvetler müşterek olmuğu için bütün hamam beş sofa ile altı halvetden mürekkeb bulunuyordu. Bu satırlar plân ile tâkib edilecek, olursa, Çukur Hamamın yok oluşu ile İstanbulun essiz bir güzel ve büyük bir bina kaybetmiş olduğu görülür.

Çukur Hamama ilk tahribkâr darbenin on yedinci asır ortasında indirilmiş olduğunu Evliya Çelebi'den öğreniyoruz; büyük muharrir bu hamam için şu satırları yazıyor:

«Fatih Sultan Mehmedin yaptırdığı Çukur Hamam gaayet musanna ve rûşen olduğu gibi diğer hamamlardan da büyük-dür; sâde camekâm beşbin adam alır, 110

ÇUKUR HAMAM

— 4172 —


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

— 4173

ÇUKUR KÖYÜ





diyor; bu kayıddan Çukur Hamamın o ta-rihde hamam olarak işler olduğu tereddüd ile tahmin olunabilir, fakat Evliyanın kesin ifadesi karşısında, hamam olarak işle-mekde olsa bile. yarısının keçeci esnafı
kurnadır. Nısfı bölünüp keçecilere tahsis olunmuşdur.»

Hadikatül Cevâmi Fatih civarında Kepek çiler Mescidi maddesinde: «... meşhur Çukur Hamam bu mescidin yakınındadır»

Çukur Hamam (Plân ve kesid resim: H. Gluck)

elinde hayli tahrib edilmiş olduğu aşikardır.

Vak'anüvis Lutfi Efendi târihinin ikinci cüdinde 1245 (milâdî 1829 - 1830) vak'-aları arasında, o yıl İstanbulda erzak kıtlığı dolayısiyle çekilen sıkıntıdan bahsederken şunları yazıyor:

«Yulardan beri devredilmemiş, tazesi ile değiştirilmesine bakılmamış olan bir takını kokmuş, çürümüş ve adetâ külçeleş-miş darı, çavdar ve kokoroz gibi şeyler ki, bunların en eskisi Fatih Camii Şerifi civarında Çukur Hamamda mahfuz idi, bu gibi ne kadar eski zahireler varsa fırınlara dağıtılarak defter mucibince camilerde ve kiliselerde sabah ve akşam nüfus başına memurlar nezââretinde birer dâne ekmek dağıtılmaya başlandı. >;< ;Bu satırlar kesin olarak göstriyor ki, 1829 - 1830 yıllarından çok önce Çukur Hamam kapanmış ve mirî bir erzak anbarı hâlinde kullanılmaya baş-lanmışdır. •

Bu meşhur büyük ve güzel hamamın hangi tarihde tamamen yok olduğu tesbit edilemedi; tahmin ediyoruz ki, 1894 zelzelesinde yıkılmış olacakdır.

ÇUKUR HAN — Büyük Kapalı Çarşıda, Örücüler Kapusunda, Yağlıkçılar Caddesinde İstanbulun en eski hanlarından biri, 60 kapu numoralı binadır; ne zaman yapıldığı bilinmiyor, Bizans yapısıdır; nıüs-tatil şeklinde bir iç avlusu vardır, bu avlu, dört köşeli kalın sütunlar arasına atılmış kemerlerle çevrilmişdir, iki uzun yanında ve iki kısa yanında da ikişer kemer görlür; iki katlı olan han çok harab durumdadır. 40 odalı olan bu han 1500 metre karelik bir saha kaplar.

1894ı depreminde ağır hasara uğramış, uzunca bir zaman metruk kalmış, 1935 den sonra içine giren Kemâliyeli Mıkırdiç Nurcan tarafından basit bir tamir gördükten sonra sâhibleri birer birer ortaya çıkmış-dır.

25 hisseli bir handır. 1943-1944 arasında içinde bir meşin boyahanesi, bir şapka imalâthanesi, bir kaç terzi dükkânı, bir iplik boyahanesi bulunuyordu; bâzı odalarında da .amele ve işçi ermeni aileleri oturmak-da idi 1894 den önce sarraf ve çuhacı bir tüccar yatağı idi.

Lâlelide meşhur Sipahiler Hanına da (B.: Sipahiler Hanı) Çukur Han denilir (1945).

Sahak GÜLLÜ

ÇUKUBKABABAŞ MESCtDl — (B.: Karabaş Mescidi).

ÇUKUE KÖYÜ — îstaııbulun Yalova Kazasının Kılıçlı nahiyesi köylerinden; Ya-lovanın güney doğusunda ve Yalovaya 23 kilomtre uzaklıktadır, Samanlı dağlarının eteğinde hafif engebeli bir arazi üzerinde kurulmuşaur, Yukarı Mahalle ve Aşağı Mahalle diye iki mahalleden mürekkebdir; her iki mahalle Yalova yolu üzerindedir; ve köy 194 ev olub nüfusu 1964 de muhtarlık kaydına göre 419 kadın ve 473 erkek olmak üzere 892 kişi idi. Yalovaya adî şose ile bağlıdır; bir otobüs her sabah saat 8 de Çukur Köyünden kalkarak Yalovaya gider, ve ayni araba akşam 16 da Yalovadan hareketle köye döner. Civar köylre nisbetle yeri merkezî olduğundan o civar köylerden Yalovaya gidip gelenler de bu Çukur Köyünden geçerler. Çukurköyü - Yalova otobüs ücreti 150 kuruşdur.

Köyün Yukarı Mahalle halkı evlâdı Fâtihandandır, buraya, Batı Anadolunun Türkler tarafından ilk iskânında gelmişlerdir, önce Kütahyanın Tavşanlı havalisinde oturmuş ve sonra burada yerleşmiş Çukur yahud Çukurlu aşiret indendirler. Köyün arazisi Atik Ali Paşa vakumdandır. Rivayete göre Çukur Köyü evvelâ simdi hava alanı olan yerde kurulmuş, fakat batak ve sıtmalık olduğundan bir müddet sonra şimdiki yerine nakledilmiştir.

Aşağı Mahalle ise Cumhuriyet devrine kadar, buralara türklerle beraber gelib yerleşmiş bir ermeni mahallesi idi; Birinci Cihan Harbinde ermeni tehcirinde Suriyeye gönderilmişler, uzunca bir zaman metruk kalan bu mahalleye 1926 da Bulgaristanm Aydos kasabasından gelen türk göçmenler iskân edilmişlerdir.

Bir köyün bu iki mahalles halkı örf ve âdetlerle öylesine ayrılmışlardır ki kirle ,yüı aşan bir zamandan beri beraber yaşadıkları halde bir türlü bağdaşamamışlar-dır, kırk yıl içinde kız alıp verme suretiyle tek akrabalık bağı dahi yapümamışdır.

Köyün biri Yukarı, diğeri Aşağı Mahallede iki camii. Yukarı Mahallede bir köy kahvehanesi ile köy odası vardır; Yukarı Mahallede iki, ve Aşağı Mahallede bir çeşme ve yine Yukarı Mahallede üç dershaneli bir ilkokul vardır.

1963 - 1984 ders yılında okulda 81 erkek ve 64 kız olmak üzere 145 öğrenci var-



ÇUKUR KÖYÜ

— 4174 —


İSTANBUL

ANSİKLOPEDÎSl

4175

ÇUKUELU ÇEŞME





sasına sevk etmektedirler, üzüm bağalr'ı -ve fındıkçılık yeni yeni gelişmektedir. Kirazı, eriği, ayvası, cevizi, armudu, muşmulası ve kestanesi de meşhurdur.

Bahçelerde çalışanlar hemen tamamen kadınlardır, erkekler, güreşden ziyâde nümayiş peşrevine çıkmış pehlivanlara benzerler; kadınların emeği ile elde edilen mahsulün alım satım işleriyle uğraşırlar.

Sağmalcılık yok gibidir, köyün 7 sürü koyunu, 3 sürü keçisi vardır, beher sürü ortalama 50 baş hayvandan 350 koyun ve 150 kadar keçidir; sütü, yağı köylü tarafından istihlâk edilir, günlük Ihityaçdan arta kalan sütler, güğümler ata ve merkebe yükletilerek Kılıçlı'ya götürülür ve orada yoğurthânelere satılır.
di, ve okulun bir müdürü ile iki stajyer öğretmeni bulunuyordu. Acı bir hakikattir ki, köylü, evlâdlarınm tahsili üzerinde son derecede kayıdsız idi, ilk tahsil çağında okula gelmeyen çocuk yokdu; ve çocuğunun okul durumu ile ve köy okulu ile ilgilenen tek köylü de yok idi. Kuruluşu 500' seneyi aşan bu köyden yüksek tahsil yapmış tek sima çıkmamışdır; 1963 - 1964 ders yılında yalnız iki çocuk Yalova Orta Okuluna devam ediyorlardı. Bilhassa Yukarı Mahalede kültür hayatı çok sönükdür.

Çukurluların hemen hepsi çiftçidir, bir kısmı tütün eker, fakat köyün geçimini meyvacılık temin eder; takriben elli aile hakikaten pek nefis şeftaliler ve elmalar yetiştirmekde .ve doğrudan İstanbul piya-

YUKARI MAHALLE

Çukur Köyü

(Plân . kroki: Salim Erdem)

1963 - 1964 arasında köyden 20 - 25 delikanlı ve olgun yaşda erkek fabrika amelesi, işçisi olarak îstanbula ve İzmit havalisine gitmiş bulunuyordu, ki köyün erkek nüfusnun tahminen %5 ni teşkil eder.

Erkeklerin kılık ve kıyafeti orta halli şehirli kıyafetidir. Yukarı Mahalle kadınları entari üstüne siyah yeldirme giyer ve başlarına siyah baş örtüsü atarlar. Aşağı Mahalle kadınları ise mintan üstüne şalvar

Çukur Köyü Yukarı Mahalle Camii (Resim ve plân: Salim Erdem)

çekerler, sokağa çıkarken de siyah yeldirme giyip başlarına beyaz baş örtüsü atarlar. İki mahallenin kadınları siyah ve beyaz baş örtüleri ile derhal ayırd edilirler. Aşağı Mahallenin Aydoslu göçmenlerinin kendilerine has bir gösterisi düğün davetleridir, düğünlerde «Yenge» adı verilen bir yaşlı kadın kapu fcapu dolaşarak davetiye yerinde üzümlü çöreklerle bir kaç sap gelin teli dağıtır, bunları alanlar da telleri hemen başına ilişdirir, ve çörekden de bir parça koparıp ağzına atar.

Yukarı Mahalle Camii — Musta-til plânlı, dört duvar üzerine kiremitli • ahsab çatı çekilmiş küçük bir yapıdır; köy meydanına bakan cebhesinin yalnız üst kısmında kadınlar mahfilini ışıklandıran üç pencere vardır; son cemaat yeri dar bir koridor hâlinde olub minare kapusu burada sağ ta-rafdadır, soldan bir ahşab merdivenle kadınlar mahfiline çıkılır. Kadim bir cami olub bir ara yanmış, bugünkü binası 1928 yılında yapılrmşdır. Gövdesi kalın ve çok yüksek olan minarenin yanında cami binası, ufacık, küçücük düşmüş ve minare bu du-rumda bir kat daha azamet kesbet-miştir.

Aşağı Mahalle Camii — Yukarı Mahalle Camiine nisbetle daha büyüktür, genişçe bir avlu içine yanılmış ve yamsı 1950 yılında tamamlan-hnısd.ır. Minare va-mndaki ksnudan son cemaat yerine yanlamasına gi-ri-•lir. Kanunun hemen solunda bir ahsab merdivenle kadınlar mahfiline çıkılır ki minare kamısu da, bu merdiven üzerindedir. Sokak kamısunun tam karsısında bir müezzin od.asT bulunmaktadır. Asıl ibâdet sahnı. altlı üstlü 18 rjencere ile avdmlntrlmisdır. son cemaat veri ile asıl ibâdet sahnı arasında da iki nen çere. son cemaat verinde d.e k07A altlı üstlü ikişerden dört pencere Vardır.

Salim EflSÖEM



"""çukurlu çeşme sokağı

1934 Belediye Şehir Rehberine göre (Pafta 19, mahalle numarası 163) Be-yoğlunun Taksim Nâhivesinin Kâtib Mustafa Celebi Mahallesi Sokaklarından; bu mahallenin tam göbeğinde




4176 —

— 4177 —
ÇUKUR MAHALLESİ

Tel Sokağı ile Billurcu Sokağı arasında-uzanır, Taksim Kuyu Sokağı ile kavuşağı vardır; yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (1964).


Yüklə 5,85 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   91




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin