Istanbul Üniversitesi Matbaası


HEKİMİN MESLEKİ İLİŞKİLERİ



Yüklə 1,58 Mb.
səhifə277/329
tarix07.01.2022
ölçüsü1,58 Mb.
#88912
1   ...   273   274   275   276   277   278   279   280   ...   329
HEKİMİN MESLEKİ İLİŞKİLERİ

Prof. Dr. İbrahim BAŞAĞAOĞLU
Hekimin mesleki ilişkilerini üç başlık altında ele alabiliriz. Bunlar;

1-Hekim-Hasta İlişkileri

2-Hekim-Hekim İlişkileri

3-Hekim-Hemşire İlişkileri


1-Hekim – Hasta İlişkileri

Hekim – hasta ilişkisinde birinci koşul hekimliğin ilk ve temel ilkesi olan “Herşeyden önce zarar vermeme” ilkesine uymaktır. Bu kural “Primum non nocere” olarak tanımlanmıştır. Bunun için hekim, uğraşı konusu olan insanı tanımak zorundadır. Öncelikle sağlıklı insanın psikolojisini iyice tanımalıdır ki, sonra hastalıklı halini tanısın, anlasın. Dolayısı ile hekimin insanlar ile olan ilişkisini aşağıdaki şekilde gösterebiliriz.


Şekil : Hekim-Hasta İlişkisi

Hekim kendisine başvuran insan karşısında üç öğe ile karşı karşıyadır; sağlıklı insan, hastalık ve hasta insan. Hekimin çeşitli sağlam insanlar hakkında bir bilgisi vardır, ayrıca çeşitli hastalıklar hakkında da bilgi sahibidir, ancak o anda, karşısındaki kişinin kendisi ve hastalığı arasındaki ilişkiden kurulu hasta insan ile uğraşmak, onun hastalığının teşhisi ve tedavisi göreviyle yükümlüdür. Bu görevi de yeterince yerine getirebilmek için hastalıkları iyi bilmesi her zaman iyi bir hekim olduğunun kanıtı değildir. İnsanı ve özellikle o insanı ne kadar iyi tanımış, onun hastalığıyla ilişkisini ne kadar iyi anlayabilmişse tanı ve tedavideki başarısı o oranda yüksek olacaktır.

Hasta yardım bekleyen bir dertli olup, ya kendiliğinden ya da bir yakınının yardımıyla ulaşım, konaklama, ekonomik vb. gibi zorlukların yanı sıra fizik ve psikolojik şikayetlerle hekime gelmiştir. Fakat yalnız kendi sorunları ve rahatsızlığı bakımından değil, hekim bakımından da birçok endişe ve korkuları vardır: Doktor nasıl bir kişidir? Kendisini nasıl karşılayacaktır? Derdini anlatabilecek midir? Onun karşısında rahatça konuşabilecek midir? Konuştukları şeyler gizli kalacak mıdır? Bir hata yapıp sakat bırakacak mıdır? Acaba yeniden sağlığına kavuşabilecek midir? gibi birçok sorular hastanın düşüncelerini kurcalamaktadır.

Hasta, hastalığı konusunda hekimin açıklama yapmasını bekler. Bu nedenle, hekimin tıbbi bulguları hastanın anlayabileceği bir dille aktarması gerekir. Hekim hastasını durumdan haberdar etmekle kanunen de yükümlüdür, özellikle hastalığın gidişatını bildirmelidir. Önerilen tedavinin muhtemel sonuçlarından hastasını haberdar etmelidir, ancak bunu hastanın fizyolojik ve psikolojik durumunu göz önünde bulundurarak, basit, akılcı ve samimi bir şekilde yapmalıdır.

Tıptaki bilimsel gelişmeler giderek iletişim sorunlarını arttırmaktadır. Hekim, hasta bedeninde oluşan patolojik süreçleri mümkün olduğu kadar basit bir dille hastasına anlatabilmelidir. Özellikle habis bir hastalık teşhisi konulan vakalarda hasta yakınları hastalığın nedenlerini ve rahatsız edici belirtilerin anlamını öğrenmek isterler. Hekim tedavi olanakları ve uzun vadeli prognozdan söz ederken dikkatli davranmalıdır. Bu konuşma çok derin ve kalıcı etkiler yaratacağından, kapsamı ve şekli çok dikkatli bir şekilde belirlenmeli, kullanılan sözcükler büyük bir titizlikle seçilmelidir.

Hekim, sanatını icra ederken, hastasının yalnız insan olma özelliğini dikkate almalı, zengin veya fakir, dil, din, ırk, büyük ve küçük arasında fark gözetmemelidir.

Gerçek doktor, fakire de bir zengini tedavi ettiği gibi muamele etmeli ve tedavisini yapmalıdır. Zamanın büyük cerrahı A. Paré ile IX. Charles arasında geçen konuşma bu bakımdan ibret vericidir.

Ruen kuşatması sırasında kral sorar:


  • “Umarım ki sen kralını fakirden daha iyi tedavi edersin.

  • Hayır efendimiz bu mümkün değildir.

  • Niçin? diye kral sorunca,

  • Çünkü ben fakirleri de krallar gibi tedavi ederim” yanıtını verir.

Hekim, anamnez alırken hastasına özel merakla değil, yalnız teşhis ve tedavide yardımcı olmak amacı ile sorular sormalıdır. Hastanın sırlarına nüfuz etmeye çalışması hekimlik ahlakiyle bağdaşamaz.

Hastası için gerekli gördüğü laboratuar ve röntgen muayenelerini hastanın mali durumuna uygun ve yetkili yerlerde yaptırmalıdır. Örneğin ekonomik durumu iyi olmayan hastalara, zorunlu olmadıkça pahalı ve teselli ilaçları verilmemesi daha uygundur. Unutulmamalıdır ki vicdanlı bir hekim, gösterişli bir hekimden daima daha iyi sonuç alır.

Bazı vakalarda konsültasyondan kaçınmamalıdır, bu bir hekim için noksanlık değildir.

Yukarıda kısaca değinilen hekimlerin hastaları ile ilişkilerine ait hususlar Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’nin ikinci kısmında 13. madde ile 36. maddeler arasında belirlenmiştir.



Yüklə 1,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   273   274   275   276   277   278   279   280   ...   329




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin