114
di. Ancak elli yaşındaydı ve evliydi. Si-
nan, çaresiz bir şekilde aşkını içine attı
ve bu büyük aşkı sanatına işledi, inşa
ettiği ve her
ikisi de Mihrimah Sultan
adını taşıyan camilerle bu yüce aşkın
şiirini yazdı adeta.
Üsküdar’daki caminin yapımı 1548’de
tamamlandı. Caminin dıştan görünüşü,
aşağıya doğru genişçe açılan etekleriy-
le asil ve zarif bir kadın gibidir.
Üsküdar’daki
camiden sonra, gönlü
ferman dinlemeyen Sinan,
bu kez pa-
dişah fermanı olmadan Edirnekapı’da
bir cami daha yaptı.
Bu caminin tek
minaresi vardır. Bu minarenin Sinan’ın
yalnızlığını simgelediği hakkında riva-
yetler dolaştı. Minareden aşağıya doğ-
ru uzanan ince nakışların da Mihrimah
Sultan’ın uzun saçları
olduğuna dair
söylentiler yayıldı.
Mimar Sinan üstün mimarlık yeteneği-
ni, o derin ve gizli aşkını, bu iki caminin
inşasında da göstermiştir. Nevruzun ilk
günü (21 Mart), mihr (güneş)
Edirne-
kapı’daki caminin ardından batarken;
mah (ay) Üsküdar’daki caminin ardın-
dan doğmaktadır. Mihr ü Mah. Mah
(ay) Mihrimah Sultan’ı düşündürür
bize. Mihr (güneş) de Sinan’ı. Güneş
sabahtan akşama kadar Ay’ı beklemiş-
tir. Ama artık batmaktadır. Ay ise yeni
doğmaktadır.
Dostları ilə paylaş: