NEŞELİ DALGALAR
“SURF’S UP”
3 Ağustos 2007’de sinemalarda.
Dağıtım: Warner Bros.
İlk dalga var olduğundan bu yana, sörf yapanlar vardı. Tek ihtiyacınız olan, bir tahta parçası ya da buz kütlesi bulup, üzerine binmekti. Onlar bağımlılardı, dostum, bağımlılardı; duramıyorlardı. Ve bunu nesilden nesle geçirdiler, bu sörf genini bugünlere kadar aktardılar. Yakın zamanlara kadar, eski toplar, “sörf tahtasıyla bütünleşmiş” yaşlı dostlarınız olmuştur; bu yaşlı adamlar muazzam büyüklükte tahtalar üzerinde olmaya alışkındılar. Bu adamlar öncülerdi. Ama Koca Z sörf yapana kadar, kimse sörfün gerçekte ne olabileceğini görmedi.
Koca Z kimdi? Doğru kişiye soruyorsunuz, olmanız gereken yere geldiniz. Z her şeydir. Koca Z sörftür. Aslında belki de Z’den önce okyanus yoktu bile. Okyanusu onun için yarattılar. Çok sıkı yaşadı çünkü yaşamaktan korkmuyordu, ölmekten korkmuyordu. Ben henüz bir çocukken Antarktika’ya geldi. Dostum, bu olay burada olan en büyük şeydi. Onu bir anda gördük. Suyun üzerinde kayar gibi ilerliyordu, sanki uçuyordu. Herhangi birine doğru yürüyebilirdi…ama dosdoğru bana geldi. Ve bana bu muhteşem, eşi benzeri bulunmayan Koca Z kolyesini verdi. Sonra, “Ne olursa olsun, bir yol bul çünkü kazananlar böyle yapar” dedi. O en büyüktü. Herkes ona gıptayla bakardı, ona saygı duyar, ve onu severdi. Ve bir gün… bir gün ben tıpkı onun gibi olacağım.
–Cody Maverick, sörfçü adayı ve ‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’ın yıldızı
ÖZET
“Surf’s Up/Neşeli Dalgalar” rekabet dolu, yüksek oktanlı sörf dünyasının perde arkasını anlatan bir animasyon aksiyon-komedi. Filmin esas karakteri olan ergenlik çağındaki Rockhopper türü penguen Cody Maverick (Shia LaBeouf) ilk profesyonel yarışmasına katılacak, yeni ve yükselmekte olan bir sörfçüdür. Bu deneyimini belgelemek için peşinden ayrılmayan bir kamera ekibiyle birlikte, ‘Büyük Z Surf Yarışması’na katılmak üzere, ailesinden ve Antarktika-Buztanbul şehrindeki evinden Pen Gu Adası’na doğru yola çıkar. Cody seyahati sırasında, sörf manyağı Tavuk Joe (Jon Heder), ünlü sörf organizatörü Reggie Belafonte (James Woods), yetenek avcısı Mikey Abromowitz (Mario Cantone), ve şevkli cankurtaran Lani Aliikai’yla (Zooey Deschanel) tanışır. Hepsi de Cody’nin zaman zaman biraz yanlış yönlere sapan sörf tutkusunu fark ederler. Cody kazanmanın kendisine istediği hayranlık ve saygıyı getireceğini düşünse de, gözden düşmüş eski bir sörfçüyle (Jeff Bridges) beklenmedik bir şekilde yüz yüze gelince kendi yolunu bulmaya başlar ve kazanmanın her zaman yarışı birinci sırada bitirmek anlamına gelmediğini keşfeder.
Columbia Pictures Present bir Sony Pictures Animation yapımı olan “Surf’s Up/Neşeli Dalgalar”ı sunar. Ash Brannon ve Chris Buck’ın yönettiği filmin hikayesi Chris Jenkins ve Christian Darren’a, senaryosu ise Don Rhymer ile Ash Brannon&Chris Buck&Chris Jenkins grubuna ait. “Surf’s Up/Neşeli Dalgalar”a Chris Jenkins yapımcı, Lydia Bottegoni ise ortak yapımcı olarak imza atıyor. Ekip şu an için kesin değildir ve değişiklikler olabilir.
YAPIM HAKKINDA
“Surf’s Up/Neşeli Dalgalar” izleyiciyi sörfçü penguenlerin rekabetçi dünyasına taşıyan, taze soluklu, eğlenceli bir animasyon komedi. Yapımcı Chris Jenkins için bu çok komik olgu, umut vaat eden sörfçü Cody Maverick’in hikayesinin nasıl anlatılacağı konusunda çığır açtı. “Sörf yapan penguenler fikri beni derin derin düşünmeye itti. Kendi kendime şunu sordum: ‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’ düz bir fantezi anlatımı yerine, varsayımsal olarak otantik bir kamerayla animasyon dünyasına girip, sanki senaryo yokmuş gibi, sanki röportajlar kaydediliyormuş gibi sunulsa nasıl olur?” diyor Jenkins ve ekliyor: “Onlara bir şans tanınsa, bu sörfçü penguenler bize ne söylerlerdi? O noktadan sonra, animasyonun hayal gücü ile günümüzün reality şov videolarının gerçekçiliğinden oluşan bu olağanüstü eşleşmenin potansiyelini anlamak hiç zor değildi”.
Yönetmenler Ash Brannon (“Toy Story 2”nin ortak yönetmeni) ve Chris Buck (“Tarzan”ın yönetmeni) bu fikirdeki dehayı çabucak kavradılar: Reality televizyonunun gelenek ve tarzlarına ve belgesel yapımcılığına sırtını dayayan “Surf’s Up/Neşeli Dalgalar” onu türündeki diğer filmlerden ayıracak bir tempoya ve güncelliğe sahip olabilirdi. Yönetmenler bu tekniği kullanarak dikkatleri karakterlere, hikayeye, filmin kalbi olan sanat yönetimine çektiler.
Sinematik stil olarak samimiyeti benimsemiş animasyon amirleri Sandra Rabins ve Penney Finkelman, Cox’ın tasarladığı sörf yapan penguenler konseptinden doğan hikayeye mükemmel uydu.
Yapımcılar hikayenin merkezine, şampiyon olmanın kendisine hak ettiğini düşündüğü saygıyı kazandıracağına inanan, geleceği parlak, genç sörfçü Cody ile herkesin öldüğünü sandığı ama aslında son on yıldır münzevi hayatı yaşayan bir zamanların efsanevi sörfçüsü Koca Z arasındaki ilişkiyi oturttular. “Babasını kaybetmiş olan Cody’nin bir baba modeli aradığına şüphe yok; Koca Z işte bu boşluğu dolduruyor çünkü Z eski bir şampiyon ve Cody kendisinin de bir şampiyon olmak istediğini sanıyor. Z için şampiyon bir sörfçü olarak yeteneklerinin sönmeye başladığı bir dünyayla yüzleşmek katlanılması çok zor bir şeydi” diyen yönetmen Ash Brannon, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Cody, Z’nin hâlâ hayatta olduğunu öğrenince, doğal olarak bu hem iyi hem zorlayıcı baba-oğul rollerine bürünüyorlar. Her ikisi de bir şampiyonluk kupasından daha az önemli bir şey olamayacağını fark ediyor. Onlar için en önemlisi, dalgaların üzerinde olmak için duydukları tutku”.
İzleyiciyi Cody’nin dünyasına çekmek için, her ayrıntının deneyime uygun olması gerekiyordu. Yönetmen Chris Buck bu konuda şunları söylüyor: “Ana hedeflerimizden biri izleyiciyi tropikal bir ortama götürmekti. Tahiti ya da Havai gibi bir yerde uçaktan dışarı adımınızı attığınız an, o inanılmaz kokunun ve havanın burun deliklerinizi doldurduğu, ışığın bile bambaşka parladığını fark ettiğinizde, gerçekten bambaşka bir yerde olduğunuzu bildiğinizde içinizde uyanan duyguyu yeniden canlandırmak istedik”.
“Surf’s Up/Neşeli Dalgalar”ın dublaj ekibinde yetenekli oyuncular yer alıyor: Baş karakter Cody Maverick’i Shia LaBeouf seslendiriyor. Ona Koca Z’yi seslendiren dört kez Oscar adayı Jeff Bridges eşlik ediyor. Filmin diğer önemli karakterleri ve onlara seslerini veren sanatçılar şöyle: Lani’yi seslendiren Zooey Deschanel; Tavuk Joe’yu seslendiren Jon Heder; Reggie’yi seslendiren James Woods; Mikey’yi seslendiren Mario Cantone; ve Tank’ı seslendiren Diedrich Bader.
Filmin ülkemizde vizyona girecek Türkçe dublajlı versiyonunda ise Cody Maverick’i Arda Aydın, Koca Z’yi Nüvit Candaner, Lani’yi Mehpare Özlük, Tavuk Joe’yu Murat Şenol, Reggie’yi Engin Alkan, Makey’i Emrah Özertem, Tank’i Ali Gül seslendiriyor.
Ayrıca, filme kamera arkası tarzı bir hava hakim olduğu için, karakterlerin doğal, yapmacık olmayan bir şekilde konuşması; diyalogların doğaçlamalarla dolu ve üst üste olması gerekiyordu. Oyuncular karakterlerini seslendirirken genellikle kayıt odasında yalnız olurlar ki bu da animatöre, kurgu uzmanlarına ve ses tasarımcılarına ses kayıtlarıyla performansları örtüştürmek konusunda daha fazla özgürlük tanır. “Surf’s Up/Neşeli Dalgalar”da ise yapımcılar pek çok sahneyi kayıt odasında birden fazla oyuncuyla kaydetmek suretiyle oldukça sıradışı bir tercih yaptılar. “Diğer oyuncular sizinle aynı odada olduğunda ortaya çıkan performans bambaşka oluyor; ne yaptıklarını hissediyor ve birbirinize doğal bir şekilde tepki verebiliyorsunuz” diyor LaBeouf ve ekliyor: “‘Surf’s Up/ Neşeli Dalgalar’ gibi, kamera arkasına geçip doğal ortamda neler olduğunu gösteren bir film için bu şekilde çalışmak çok önemliydi. Büyüyü yakalamak için yaratıcı özgürlüğe sahip olduğumuz için mutluyum”.
Jeff Bridges kayıt stüdyosunda LaBeouf’le karşılıklı rol yaparken, karakterlerinin beyaz perdedeki ilişkisinin kendilerine yansımasına engel olamadıklarını söylüyor. “Shia’nın yaşında kızlarım var. Sanırım bu yüzden doğal olarak rolümü benimsedim. Ayrıca, onun yaşındayken ben de oyuncuydum; şu anda yaşadığı heyecanı ben de büyük ölçüde yaşadım. Onunla çalışmak müthişti; doğaçlamada çok başarılı ve bunu yaparken eğleniyor”.
Bu teknik bir çok sahnede meyvesini verdi; özellikle de Büyük Z ile Cody Maverick’in bir sörf tahtasını ortaklaşa şekillendirdikleri sahnede. Buck bu konuda, “Oyuncular repliklerinin kaydını filmdeki diğer oyuncularla birlikte yaparken daha rahat ediyorlar ki bu da performansa yansıyor. Jeff, Shia ve Zooey karşılıklı oynamak ve paslaşmakta çok başarılıydılar. Karakterlerini hakikaten sahiplendiler” diyor.
Ortaya Sony Pictures Animation’ın sinemacıların yaratıcılığını ve vizyonunu destekleme felsefesini pekiştiren bir yapım çıktı. Geçtiğimiz sonbaharda yarattığı animasyon hiti “Open Season/Çılgın Dostlar”la, Sony Pictures Animation animasyonda en büyük yeteneklerden bazılarını kadrosunda barındırdığını kanıtladı. “Bir sörfçü ve baba olarak, bu deneyimleri bir izleyici kitlesiyle filmin benzersiz stili çerçevesinde paylaşmanın ne kadar eğlenceli olacağını biliyordum” diyen Sony Pictures Digital Başkanı, Sony Pictures Entertainment Başkan Vekili Yair Landau, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Son beş yıl içinde, Imageworks’ün 15 yıllık görsel efekt sanatından güç alan hikaye odaklı bir animasyon stüdyosu kurduk. Bunu ‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’da bütünüyle görebilirsiniz. Film kim olduğumuzun ve animasyonun ne gibi bir noktaya ulaştığının güzel bir göstergesi”.
“‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’ izleyiciye harika karakterlerin hayatlarını paylaşma imkanı sunan enfes bir yapım” diyen Sandra Rabins ise (Sony Pictures Animation’ın Yönetici Başkan Yardımcısı), sözlerini şöyle sürdürüyor: “En ufak kum tanesinden batan güneşin oluşturduğu nefes kesen manzaraya kadar, bu karakterlerin dünyasındaki her ayrıntıyı görmek ve onların tadına varmak mümkün. Islanmadan kumsalda olmak gibi bir şey!”
“Surf’s Up/Neşeli Dalgalar” Sony Pictures Animation’ın projeyi geliştiren yapımcıları ile bu vizyonu hayata geçiren Sony Pictures Imageworks arasındaki organik ilişkiyi de ortaya koyuyor. Filmin kıdemli animasyon amiri David Schaub, ‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’ animatörlerinin kurşun kalem yerine bilgisayar kullanmasına rağmen filmin yine de insan elinden çıktığının altını çiziyor: “Animasyonda anlık gibi görünen bir şey her performansın en ufak ayrıntısına kadar yaratılmasının sonucudur. Her küçük nüans ve ayrıntı mesajın ve performansın yüzde yüz yansıtılabilmesi için özenle gözden geçirilir”.
HİKAYE HAKKINDA
Antartika-Buztanbul Şehri’nde geleceğin en ateşli (ve tek) sörfçüsü olan Cody Maverick, kendisini desteklemeyen ailesine rağmen, her zaman balık fabrikasındakinden daha büyük bir işin hayalini kurmuştur. Annesi Edna ve ağabeyi Glen onun neden başka herkesten farklı olması gerektiğini anlamamaktadır. Ama Cody her zaman bir şeyde kazanan olmak istemiştir ve merhum büyük sörfçü Koca Z’nin son kez dalgaların üzerine çıkmadan önce verdiği derse tüm kalbiyle uymaya kararlıdır: Bir yol bulacaktır, çünkü kazananlar böyle yapar. Ve Cody yolunu bulur: Aşırı kafein almış yetenek avcısı kıyı kuşu Mikey Abromowitz’in balinasına otostop yapan Cody, 10. Yıllık Koca Z’yi Anma Sörf Yarışması’na gitmek üzere Pen Gu adasına doğru yola çıkar. Yolda sörf sporunu Büyük Göller’in buzlu suları ve küçük dalgalarında öğrenmiş olan, Sheboygan-Wisconsinli sörf delisi, sarsak Tavuk Joe’yla tanışır.
Cody ve Joe gidecekleri yere daha henüz varmışlardır ki, Cody, Pen Gu’nun baştan çıkaran sahil cankurtaranı Lani Aliikai’ye sırılsıklam aşık olur. Uygunsuz bir tanışma ve hatta daha da uygunsuz bir çıkma teklifinden sonra, Cody daha fazla utanç yaşamamak için kumsala kaçar… ama bu kez Tank “Yırtıcı” Evans’la burun buruna gelir. Evans son dokuz yılın Koca Z’yi Anma Sörf Yarışması’nın şampiyonudur ve atış talimi yapmak için bir Z hatıratı kullanmaktadır. Cody tam bu iri yarı zorbayla kavgaya tutuşmak üzereyken Reggie aralarına girer ve kavgayı bir mini sörf yarışmasına döndürür… ki Cody bu yarışmayı kısa sürede utanç verici bir şekilde kaybeder.
Lani utanç içindeki (ve bilincini yitirmiş) sörfçüyü, arkadaşı Geek’in evine götürür. Geek, Cody’yi kısa sürede kendine getirir. Çok geçmeden Cody gerçeği keşfeder: Bu tuhaf adam onun idolü Koca Z’dir.
Sorular birbiri peşi sıra gelir: Neden hayattadır? Oraya nasıl gitmiştir? Son dalgada gerçekte ne olmuştur? Ama artık bunların hiçbir önemi yoktur; esas soru şudur: Z ona şampiyonayı kazanması için yardım edebilir mi? Cody’nin zayıf sörfçülüğü karşısında hayal kırıklığına uğrayan Z, “Doğru sörf yapmayı istiyorsan, kendi tahtanı yapmalısın” der.
Cody’nin sabırsızlığı bir kez daha kendini gösterir ve Koca Z’nin yönlendirmelerine rağmen, Cody korkunç bir tahta yapar. Hatasını kabul edemeyen genç sörfçü, Z’nin sözlerinden çıkan dersi anlayamaz. Akıl hocasından biraz uzaklaşmak isteyen Cody, dosdoğru ormana, kendisini kurtaran güzel cankurtaran Lani’ye koşar. Lani onu kendi favori yerlerinden birine, adanın altındaki lav kovuklarına davet eder. Kovukları keşifle geçen heyecanlı ve oyuncu bir öğleüstü geçirdikten sonra, Cody tekrar Z’nin kumsalına gider ve Koca Z’nin ona daha önce öğrettiği adımları tekrarlar. Bu kez usta sörfçünün öğretilerine uymaya hazır olan Cody mükemmel bir tahta hazırlar. Z, Cody’nin yarattığı şeyden hoşnuttur, ama hâlâ kazanma dürtüsüne kitlenmiş olan Cody, “kovuğun içinde” yani dalganın iç kavisinde olmanın kaç puan getireceğinden başka bir şey sormaz.
Z öğretilerine devam eder; önce Cody’ye karada ve sonra da nihayet! Suda antrenman yaptırır. Z on yıldan sonra ilk kez eline tahta alır ve okyanusa dalar. Usta sörfçü yıllardır kendini bu kadar mutlu hissetmemiştir ama bu mutluluk Cody’nin yarın kendisini şampiyonada izlemesini istemesiyle son bulur. Z hayal kırıklığına uğramıştır. Cody hâlâ yarışmak istediğine göre, acaba söylediklerini hiç mi dinlememiştir? Ama Cody bunun on yıl önce her ne olduysa onun bir mazereti olduğuna emindir. Aslında bu doğrudur: Z, Tank’a karşı yarışamayacağını ve kumsala yenilmiş biri olarak dönmeyi göze alamayacağını, bu yüzden ortadan kaybolmayı seçtiğini söyler. Z’ye kızan genç penguen akıl hocasının yarışma hakkında ne düşündüğünü umursamadan yürüyüp gider.
Cody yarışmak amacıyla sörf kumsalına geri döner ve artık üç gün önceki (Reggie’nin deyimiyle) “sudan çıkmış balık” olmadığını göstererek kalabalık izleyici kitlesini hayrete düşürür. Z’den aldığı derslerin verdiği özgüvenle, Cody gelen dalgaları rahatlıkla karşılar. Finaller yaklaşınca, daha fazla meydan okuması, Z’ye, Lani’ye ve kendisine gerçek bir galibin nasıl olduğunu kanıtlaması gerekecektir.
KARAKTERLER HAKKINDA
CODY MAVERICK
Buztanbul-Antarktika doğumlu Cody Maverick boyu küçük ama kazanan olma arzusu çok büyük bir Rockhopper türü penguendir. Bir sörf kupasının kendisine hak ettiğini düşündüğü sevgi ve saygıyı getireceğini düşündüğü için, Cody, 10. Yıllık Koca Z Sörf Şampiyonası’nı kazanmaya kararlıdır.
Cody’nin idolü olan Koca Z küçük penguenimizin istediği her şeyi elde etmiş ünlü bir sörfçüydü. Koca Z popülerdi, başarılıydı ve milyonların hayran olduğu bir sörfçüydü. On yıl önce bir yarışmanın son dalgasından hiç geri dönmediği halde, ya da belki bu yüzden, Cody’nin hayalinde gitgide büyüyen bir efsane oldu. Yine de, Cody’nin öğreneceği çok şey vardır; galip olmanın illa eve bir kupayla dönmek olmadığını öğrenmek de bunlardan biridir.
Shia LaBeouf 17 yaşındaki Cody rolüyle seslendirme kadrosunun başını çekiyor. Genç oyuncu “Surf’s Up/Neşeli Dalgalar”ın mesajlarından birinin “rüyalarının peşinden git” olduğunu düşünüyor olsa da, vurgunun rüyadan çok peşinden gitme üzerinde olması gerektiğini söylüyor: “Önemli olan varış noktası değil, yolculuktur. Yaşamanın daha mutlu bir yolu bu”.
LaBeouf’e göre hikayenin özünü oluşturan şey, Cody ile dünya üzerinden yok olma fırsatını kulanmış olan, bir zamanların büyük sporcusu Koca Z arasındaki ilişki. “Onlar birlikte olmaya mecbur kalınca çok iyi dostlar olan iki yalnız kurt” diyen genç oyuncu, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu karşılıklı; Koca Z, Cody’ye sörfün keyfini öğretebilir, ama Cody de Z’ye uzun zamandır kaçırdığı hayatın kapısını yeniden açabilir”.
Perdedeki bu ilişki kamera arkasında da LaBeouf ile Jeff Bridges’a yansıdı. “Jeff kayıt odasında bir canlı aksiyon setindeymiş gibi sahne yaratmakta ustaydı” diyor LaBeouf ve ekliyor: “Pantomim yapar gibi. ‘Bak, burada bir hindistan cevizi var; o yüzden buraya gelme; yanlış bir yere basarsan bileğin burkulur’ gibi şeyler söylüyor ve ben, ‘Oh, o hindistan cevizinin orada olduğunu hatırlamalıyım’ diye düşünüyordum. İlk başta bunun delice olduğunu düşünüyorsunuz, ama sahne başladığında Jeff bir kaç kelime söylüyor ve tamamı Jeff’ten kaynaklanan bir duygu fırtınası başlıyor”.
“Bir karakterin yaratımında benim payımın yüzde elli, animatörün payının yüzde elli oluşu ilginç bir deneyimdi” diyor LaBeouf ve ekliyor: “Cody karakterinin oluşumu ikili bir çabanın ürünü. Onun her tüyüyle hareket edişini görünce hayat bulduğuna tanık oluyorsunuz”.
EZEKIEL “KOCA Z” TOPANGA
Sörf dünyasında Koca Z Topanga’dan daha büyük bir yıldız olmamıştır. Heykeltıraş elinden çıkmış gibi duran vücudu, kendine güvenli havası, ve eğlence anlayışıyla, sörf dünyasının zirvesine oturmuş ve bu spor dalını popüler hâle getirmiştir. İsmi on yıl önce bir kez daha dalgalarla buluşup asla geri dönmediği son yarışına kadar sörfle eşanlamlıdır.
Z o günden bu yana, dalavereci yetenek avcısı ve menajer Reggie Belafonte’nin pazarlama dehası sayesinde yıldızdan efsaneye dönüşmüştür. Reggie’nin ilgiye aç yönetimiyle, Büyük Z’nin efsanevi ismi sörfçünün savunucusu olduğu yaşam biçimine taban tabana zıt ürünlerden oluşan büyük bir endüstrinin kaynağı olmuştur.
Efsanevi sörfçüyü seslendiren Jeff Bridges, “Lisedeyken epeyce sörf yapmıştım” diyor ve ekliyor: “Sonra 20 yıl kadar ara verdim. Kısa süre önce tekrar başladım. Vasatım; karın kaslarımsa geri geliyor. İlk başta korktuğum şey soğuktu; orada su çok soğuk oluyor, ama bugünkü sörf kıyafetleriyle soğuk sorun olmaktan çıkmış. Esas sorun palet vurmada; on kez palet vurdum mu bir süre dinlenmem gerekiyor”.
Son bir dalga için suya girdiğinde, Koca Z her seferinde kazanmasını bekleyen hayranlarını hayal kırıklığına uğratmaktansa ortadan kaybolma fırsatını değerlendirir. “Dünya için o öldü, sanki tüm hayatını uyuyarak geçiriyormuş gibi” diyen Bridges, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ortaya birden bire bir çocuk çıkıyor. Z ilk önce sinir oluyor, ama hayata ve tüm o güzel deneyimlere tekrar gözlerini açmaktan kendini alamıyor. Cody onu tekrar suyla buluşturuyor ki Koca Z önce bunu seviyor”.
“Surf’s Up/Neşeli Dalgalar” Bridges’e yakın bir arkadaşıyla birlikte çalışmak gibi özel bir fırsat sundu. Aktör bu konuda şunları söylüyor: “Kamp ateşi etrafında geçen bir sahne vardı ve ben şöyle düşündüm: ‘Belki Z’nin bir kitarası vardır. Yönetmenler bunun çok iyi bir fikir olduğunu düşündüler. Bu konuyu ilkokul dördüncü sınıftan beri arkadaşım olan, yakın dostum John Goodwin’e açtım, ve yarım saat geçmeden ortaya bir şarkı çıkardı. Harikaydı. Şarkı filme girdi ve benim yüzümde kocaman bir tebessüm oluştu”.
Aktör filmin yönetmenleri içinse şu açıklamaları getiriyor: “Ash ve Chris çok uyumluydular. Birbirlerini çok iyi bir şekilde tamamladıkları için, harika bir fikir akışı oldu ve her türlü öneriye kucak açıldı”. Aktör meslektaşlarıyla birlikte çalışmanın da yaratıcı sürece katkısı olduğunu belirtiyor: “Geçmişte de animasyon filmleri yaptım. Genelde mikrofonun önünde yalnızsınızdır. Bu filmde ise birlikte seslendirme yapma imkanı bulduk”.
LANI ALIIKAI
Lani anlamlı bakışlarıyla, tek kelime bile etmeden karşısındakini paylama ya da sakinleştirme becerisine sahip, akıl çelen, genç bir Gentoo penguenidir. Ayrıca muhtemelen Pen Gu Adası’nın en iyi sörfçüsüdür, ama yeteneklerini başkalarına kanıtlamaya çalışarak çarçur etmemektedir. Lani dünyanın en iyi sörf kumsalında cankurtaran olarak, başarısız sörfçüleri ya da Cody gibi gösteriş meraklılarını kurtarmayı sevmektedir. Ayrıca, Koca Z’nin yeğeni olduğu için, onun hâlâ hayatta olduğunu bilen tek kişidir ve 10 yıl boyunca bu sırrı saklamasına yardım etmiştir.
Dublaj kadrosunun geri kalanı gibi Lani’yi seslendiren Zooey Deschanel de, sıradışı kayıt seanslarından keyif aldığını belirtiyor: “Lani’nin Cody’yi taşıdığı sahnelerde, yönetmenler bana taşımam için kum torbaları getirdiler; sesimdeki bitkinlikten bunu anlayabilirsiniz. Epey zorlandım”.
Deschanel’in filme belki de en sevimli katkısı, abayı yakmış olduğu Lani tarafından kurtarılmak için sürekli olarak suya düşen bebek penguen Arnold’a ilham kaynağı olmasıydı. İlk başta böyle bir karakter yoktu. Deschanel’in bir pengueni kurtarmakla ilgili bir repliği vardı. “Ona Arnold adını ben verdim” diyen aktris, şöyle devam ediyor: “Chris Jenkins bana neden Arnold adını verdiğimi sordu. Ben de, ‘Onda Arnold tipi var’ dedim. Sonra çok sık bayılmanın beyin için iyi olmayacağına dair bir şeyler söyledim… kayıt odasına bir dahaki gidişimde, yepyeni bir karakter ortaya çıkmıştı; üstelik ben orada yokken serpilmişti bile! Fikrin tohumu bir sihirle hayat bulmuştu”.
Deschanel açıklamalarını şöyle sürdürüyor: “Beni bu film konusunda böylesine heyecanlandıran şeylerden biri dalgaların olağanüstü gerçekçi görünümüydü. Film çok canlıydı. Bana ‘Step into Liquid’, ‘Endless Summer’ ve diğer önemli sörf belgesellerini hatırlattı. Daha önce hiçbir animasyonda böylesini görmemiştim”.
TAVUK JOE
Tavuk Joe belki de Ortabatının 10. Yıllık Koca Z Sörf Şampiyonası’nı kazanma şansına sahip tek çiftlik hayvanıdır. Pen Gu Adası’nın dev azgın dalgaları Büyük Göller kıyılarındaki çalkantılarla mukayese kabul etmez, ama bu sevimli ve tuhaf kümes hayvanı, arkadaşlar ve sörf tahtası olan her yerde mutludur. Tavuk Joe ve Cody Maverick çabucak arkadaş olurlar çünkü aralarındaki ortak noktayı fark ederler: İkisi de geldikleri yerde çemberin dışında olma deneyimini yaşamıştırlar.
Vurdum duymaz sörf delisi Tavuk Joe’yu Jon Heder seslendirdi. Kendini göstermeye fazla meraklı olmasa da, Tavuk Joe her şeyi çözmüştür. “Tavuk Joe belli etmese de gözünden bir şey kaçmıyor; çok zeki” diyor Heder ve ekliyor: “Ne istediğini biliyor, onun amacı eğlenmek. Sörf yapmayı seviyor; yarışma pek umurunda değil”.
Aktör sözlerini şöyle sürdürüyor: “Tavuk Joe’nun umursamaz bir tavrı var ki bunu ben de paylaşıyorum. Çocukken basketbol oynardık. Ben topun peşinde koşarak, potaya atış yaparak eğlenirdim, ama tüm arkadaşlarım kazanmaktan başka şey düşünmezlerdi. Hepsi bana kızardı”.
“Tavuk Joe kesinlikle Ortabatı aile değerlerine sahip” diyor Heder ve ekliyor: “Aile olma hissini seviyor ve herkese arkadaşça davranıyor. Cody öyle görse de görmese de, Joe onunla hemen bir kardeşlik bağı kuruyor. Joe onu biraz kaybolmuş biri olarak görüyor ve Pen Gu’da oldukları sürece birbirlerine ihtiyaç duyacaklarını anlıyor”.
“Bir animasyon karakterini seslendirdiğinizde, sesinizle oyunculuk yapmakla kalmaz, doğaçlama yeteneklerinizi de kullanırsınız” diyen Heder, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bir kayıt odasında kulaklıklarla oturup kendinizi Pen Gu gibi huzurlu bir yerde… bir kümes hayvanı olarak hissetmek tuhaf bir deneyim”.
Animasyon ortamına oldukça aşina olan Heder, “Animasyonun güzel yanı, hayal ettiğiniz her şeyi hayata geçirebilmeniz” diyor. Heder’ın erkek kardeşi yakın zaman kadar Sony Pictures Imageworks’te animatördü ve Heder da oyunculuğa başlamadan önce üniversitede bu dalda öğrenim görmüştü. Aktör sözlerini şöyle noktalıyor: “Her şeyiyle tasarımcıların düşündüğü gibi bir yer oldu. ‘Sörf yapmak ve gevşemek için gidilecek mükemmel yer nasıl olmalı?’ sorusundan yola çıkıp, tam istedikleri gibi, kumsalların, dalgaların, cangılın olduğu, tam tatile gitmek isteyeceğiniz bir yer”.
REGGIE BELAFONTE
Başkalarını kullanan su samuru Reggie Belafonte sörf dehası Koca Z Topanga, Pen Gu Adası’nın dalgaları arasında kaybolunca tek bir damla gözyaşı dökmemiştir. Koca Z’yi bir altın madenine dönüştüren dalavereci menajer, Tank “Yırtıcı” Evans’ın sırtından daha bile çok kazanmaya başlamıştır; ayrıca, Koca Z’nin hayranlarının efsaneyi yaşatmak için satın aldıkları hatıra eşyaları da büyük kazanç getirmektedir. Reggie şimdiden gözünü gelecek vaat eden genç sörfçü Cody Maverick’in kazanabileceği paralara dikmiştir, ama bu arada yaratımında hiçbir emeği bulunmayan şeyler için paye kazanmanın tadını çıkarmaktadır. Reggie’yi iki kez Oscar® adayı James Woods seslendirdi.
MIKEY ABROMOWITZ
Mikey Abromowitz hayatın ve patronu Reggie Belafonte’nin kendisine fırlattığı her pisliğe çabucak misilleme yapan, küçük ve stresli bir sahil kuşudur. Esasen müzikal dünyasının daha kuru ve gösterişli dünyasında yetenek avcısı olan Mikey sörf yarışmalarında bir sonraki yıldızı keşfetmeye bir ülser uzaklıktadır.
Mario Cantone için, talihsiz sahil kuşu Mikey’yi seslendirmek “fevkalade” bir fırsattı. “Mikey sabırsız, perişan ve çok komik; seslendirmek için harika bir karakter”.
Cantone kayıt odasındaki süreci şöyle açıklıyor: “Önce yazılanları okuyorsunuz ve sonra daldan dala uçmaya başlıyorsunuz; diyaloglar böylece şekilleniyor. Ash ve Chris çok yüreklendirici davrandılar: Orada oturup istediğimi yapmama izin verdiler ve üç saat boyunca güldüler. Harikaydı, özellikle de benim gibi her zaman onay bekleyen, hasta, şartlanmış bir komedyenseniz”.
James Woods’un seslendirdiği Reggie Belafonte’ye komedide eşlik eden Cantone, kayıt odasında Woods’la oldukça çok zaman geçirdi. “Onda bir sürü hikaye var” diyor Cantone ve ekliyor: “Biraz tedirgin edici olsa da, orada öylece oturup onu dinlemek istiyorsunuz”. Neden mi tedirgin edici? “Çünkü karşınızdaki kişi James Woods! Sonradan rahatladım, ama önceleri varlığından tedirgin oldum çünkü o çok başarılı; karşınızdakinin James Woods olması tedirgin edici”.
TANK EVANS
Tank “Yırtıcı” Evans olarak tanınan bu kasıntı Kral penguen için kazanmak her şey demektir. Tabi ki gerçekten iyi bir sörfçüdür. Koca Z Sörf Şampiyonası’nın dokuz kez üst üste kazandığına göre öyle de olmalıdır. Fakat, kaslı sporcunun hayatında, kupalarını parlatmak için ayırdığı zamanı saymazsak, hiçbir şeye yer yoktur.
Aktör Diedrich Bader, “‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’ tarihin en büyük penguen sörfçüsü Tank ‘Yırtıcı’ Evans ve onun çöküşüne neden olan zorluklar hakkında bir trajedi. Yakışıklı, gösterişli ve tehditkar bir imparator penguen gözden düşme deneyimi yaşıyor” diyor.
Bu düşüş nasıl mı gerçekleşiyor? Bu işin içinde Cody Maverick’in parmağı olabilir mi? “Adını bile duymadım” diyor Bader.
Bu konuda şaka yapsa da, Bader, rolünü çok ciddiye aldı; hatta Malibu’da bir sörf kampına katıldı. Aktör, “Sörf yapmanın ne kadar zor olduğunu öğrendim” diyor ve, “Belki iki üç saniye tahtanın üzerinde kaldım. Bu kadarı benim için yeterliydi; denemiş ve görmüştüm! Şimdi tam Tank gibi oldum. Ne de olsa bir kaç saniye ayakta kalabildim” diye ekliyor gülerek.
Bader, Tank’ı kötü adam olarak yargılamanın kolay olduğunu ama oğlunun ona karakteri farklı bir açıdan görmenin yolunu gösterdiğini söylüyor: “Ona hikayeyi anlattım. Bana hangi karakterimi seslendirdiğimi sordu. Kötü adamı oynadığımı söylediğimde, ‘Hayır, baba. O sadece başka bir şey istiyor’ dedi. Tank’ın tek istediği zafer kupalarıyla baş başa bırakılmak. Bence biri ona zafer kupası satan bir mağaza olduğunu söyleseydi, sörfü bırakırdı”.
Buck’ın karakter hakkındaki görüşleri ise şöyle: “Yapıma başladığımızda, Tank tipik bir zorbaydı. Farklı bir şey bulmak için sürekli uğraşıyorduk. Hikaye sorumlumuz Jeff Ranjo, Tank’a tuhaf bir yan buldu ve onu bambaşka biri hâline getirdi”.
EDNA MAVERICK
Tek amacın fabrikada balık yığınları arasında çalışmak olduğu bir kasabada, iki oğlunu tek başına yetiştirmek zorunda kalan dul Edna için Buztanbul’daki hayatı oldukça zordur. Edna iki çocuğunu da eşit derecede sevmektedir ama iki çocuğu arasında ele avuca sığmayan Cody’den çok ağabeyi Glen’i yetiştirmeyi daha kolay bulmaktadır. Edna, Cody’nin bir gün bu sörf sevdasını bir kenara bırakıp, Glen ve tüm diğer penguenler gibi yerleşik düzene geçip, düzgün bir iş bulacağını ummaktadır.
Filmin senaryo koordinatörü Dana L. Belben, bu rolü ilk olarak çizim panosunda seslendirdi. Çizim panosu çizim tahtalarının sahnenin nasıl olacağını tahmin etmek için çizimlerin yan yana koyulduğu panodur. “Karakteri o kadar güzel seslendirdi ki, karakter adeta resimlerden dışarı çıktı” diyor yönetmen Ash Brannon ve ekliyor: “O kadar gerçekti ki, sıra rol için birini seçmeye geldiğinde, ona sadece ‘Bu sen olmalısın’ dedik”.
GLEN MAVERICK
Glen, Cody’nin ağabeyidir ve Maverick ailesinin Buztanbul’daki evinde yaşamaktadır. İki Rockhopper pengueninin doğumu arasında sadece 14 saniye olsa da, Glen bunu ufak tefek kardeşine zorbalık yapmak için yeterli görmektedir. Çocukken, Glen her zaman hakkından fazla balık yemiştir. Şimdi ikisi de neredeyse birer yetişkindir ve Glen, Cody’nin hayallerini küçümsemektedir. Ona göre hayattan sıcak bir buz ev ve işten geldiğinde masada kokan bir şey olması gibi küçük konforlardan fazlasını beklemek anlamsızdır. Bu karakteri “Just Shoot Me”nin Kevin’ı olarak tanıdığımız Brian Posehn seslendirdi.
ARNOLD, KATEY ve SMUDGE
Arnold numaracı bir küçük afacandır. Hesaplı “boğulmaları”, penguenler nerdeyse yumurtadan çıkar çıkmaz yüzebildiklerine göre, yüzme konusundaki beceriksizliğinden çok Lani tarafından “kurtarılma” isteğini göstermektedir. Arnold’u yönetmen Chris Buck’ın altı yaşındaki oğlu Reed Buck seslendirdi.
Katey, Arnold’ın en iyi arkadaşıdır. Temkinli ve inatçıdır. Tank Evans, Reggie Belafonte hakkında ve rekabetçi sörf dünyasının neden sırf erkeler için olmadığına dair kesin fikirleri vardır. Katey’yi de yapımcı Christopher Jenkins’in sekiz yaşındaki kızı Reese Elowe seslendirdi.
Smudge, Katey’nin erkek kardeşidir. Neredeyse her zaman sessiz duruşu, tüm küçük çocuklar gibi onun da, çevresindekilerin fark ettiğinden çok daha fazla bilgiye kulak misafiri olduğu gerçeğini değiştirmez. Smudge en münasebetsiz zamanlarda bir şeyler yumurtlar. Smudge’ı hikaye sorumlusu Jeff Ranjo’nun altı yaşındaki oğlu Jack P. Ranjo seslendirdi.
PEN GULULAR
Ormana kurnazca tuzaklar kurma becerileriyle tanınan Pen Gulular, Pen Gu Adası’nın yerli penguenleridir. Bu hiperaktif kuş türü sıradan penguenlerden biraz daha hızlı hareket eder. Bu karakteristik özellikleri, dağınık, kesik kesik ve anlaşılmaz konuşmalarıyla daha da belirginleşir. Ayrıca, Pen Gulular kümes hayvanı etine düşkündürler.
ROB MACHADO, KELLY SLATER VE SAL MASEKELA
Şampiyon sörfçüler Rob Machado ve Kelly Slater, ünlü spor yorumcusu Sal Masekela’yla birlikte birer penguen şeklinde “Surf’s Up/Neşeli Dalgalar”da yer alıyorlar. Animasyon sanatçıları onların kişiliklerini ve davranışlarını belirlese de, karakterlerin gerçek olmasını sağlayan, Rob, Kelly ve Sal’in sesleriyle onlara hayat vermesiydi.
ANİMASYON HAKKINDA
Dublaj ekibinden herkesin ortak görüşü, hiç kuşkusuz, karakter yaratmada seslendirmenin sadece ilk adım olduğudur. Oyuncu kayıt odasından ayrıldığı anda, meşale “Surf’s UpNeşeli Dalgalar’ın yapıldığı dijital yapım stüdyosu Sony Pictures Imageworks’ün yaratıcı animatörler ekibine geçer.
Kıdemli animasyon amiri David Schaub, filmin konseptinin belgesel ya da reality şov tadında olmasının karakterlerin performanslarında belirleyici rol oynadığını söylüyor. “‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’daki illüzyon kameranın orada anı yakalamak için mevcut olması” diyor Schaub ve ekliyor: “Animasyonda, nadiren, karakterlerin tüm sahnede yer aldığı, bu kadar uzun, zamana yayılan performanslarla karşılaşırız. Bu bir animatörün rüyasının gerçek olması gibi!”.
Schaub sözlerini şöyle sürdürüyor: “‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’ın animasyon stili gerçeğin karikatürize edilmiş hâli. Gerçek dünyanın dinamiklerini, fiziğin ve yer çekiminin temel kanunlarına sadık kalarak karikatür düzeyine taşıdık”.
Sanat yönetmeni-karakter tasarımcısı Sylvain Deboissy aynı fikirden ilham aldı. Bu konuda, “Düşünürseniz, aslında penguenler insanların birer karikatürü; aynı siluete sahibiz” diyor ve ekliyor: “İzleyiciler onlarla özdeşleşiyor. Karakterlerin genel görünümünü tasarlarken, amacımız gerçekçi bir görüntü ile karakterlerin özelliklerinin insanlaştırılması arasında denge kurmaktı. Penguenlerimize kalabalıkta ayırt edilmelerini sağlayacak bireysel özellikler kattık”.
Deboissy tasarım açısından en büyük zorluklardan birini, baştan çıkaran Lani’de yaşadıklarını söylüyor: “Lani zeki ve sert, ama son derece dişi. Diğerlerinden çok daha ince uzun bir siluete sahip. Ayrıca, onun çok anlamlı gözleri olmasını istedik”.
Gözlerle çözülen bir diğer sorun da Koca Z’nin tasarımıydı. “Onu hem Geek hem de Koca Z olarak tanıdığımız için, çok fazla şey belli etmememiz ama aynı zamanda iki karakterin aynı kişi olduğunu mutlaka göstermemiz gerekiyordu” diyor Deboissy.
Diğer karakterler için doğrudan ilham kaynakları vardı. “Chris Buck, Tavuk Joe’nun neye benzemesini istediğini tam olarak biliyordu” diyor Deboissy ve ekliyor: “Chris bize ana hatları verdi ve tüm süreç boyunca bu vizyona sadık kaldık; fakat göğüs kısmı sörfçülüğünün inandırıcı olması için biraz daha uzun tutuldu”.
Tasarımlar tamamlandıktan sonra, dört animatör amiri Peter Nash, Renato Dos Anjos, Chad Stewart ve Chris Hurtt ile ekipleri ‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’ı devraldılar; bu ekipler belli bir karakter üzerinde yoğunlaşmak yerine tüm bir sekansın animasyonunu gerçekleştirmekten sorumluydular. Birbirleriyle ve Schaub’la yakın bir çalışma içine giren yönetmenler, yapımcı ve dört amir her gün bir araya gelerek notlarını karşılaştırdılar, birbirlerinin sahnelerini izlediler ve önerilerde bulundular.
“Her birimiz farklı bir bakış açısına sahibiz ve doğal olarak performansta ve animasyonda farklı noktalara odaklanıyoruz” diyor Stewart ve ekliyor: “Bir araya gelip çalışmalarımızın üzerinden geçiyor ve bazen birbirimizin fark etmediği şeyleri fark ediyorduk. Animasyon bu sayede daha güçlü oluyor”.
Nash, Buztanbul sekansının bir bölümünden sorumlu olduğu için Cody’yi çok iyi tanımak zorundaydı. “‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’da var olan inceliklerin bir çoğu, karakterin bir şey söylerken başka bir şeyi kastediyor olmasından kaynaklanıyor; alt metin çok önemli” diyen Nash, açıklamalarını şöyle sürdürüyor: “Karakterin duruşunu belli bir şekilde ayarlıyor ya da belki gözleriyle bir şeyleri ele vererek alt metinleri yansıtıyorduk; bazen, karakter gözlerini sağ tarafa kaydırıyor ve aslında bazı şeyleri gizlerken, bir şeyi düşünüyor gibi gözüküyordu. Gözlerin hızlı bir şekilde kırpışması bile kimi zaman karakterin iyi durumda olmadığını gösterebilir”.
Sekans sırasında bu fikre örnek teşkil eden sahnelerden biri, Cody’nin henüz küçük bir penguenken kaybettiği babasından söz ettiği sırada cesur bir ifade takındığı sahneydi: “Kendisi için çok derin olan duygularla yüzleşiyor ve sıkı çocuğu oynamaya çalışıyor; bu yüzden de davranışları abartılı” diyor Nash. Shia LaBeouf’ün sesiyle yarattığı vurgulara ek olarak, Nash’in animasyonu da Cody’nin bu aldatmaca çabasını ele veren ipuçları içeriyordu. “Cody bu soruya hazırlıksız yakalanıyor ve kaşlarını kaldırıyor, sonra da çabucak o sıkı hâline geri dönüyor. Yaptığım daha önemli incelik ise tam soruyu duyduğu anda gözbebeklerini biraz büyültmekti” diyor Nash. Cody uzaklara bakarak nihayet soruyu yanıtladıktan sonra, röportajı yapan kişi sözlerie inandı mı anlamak istercesine kameraya çabucak son bir bakış atıyor ve böylece kendini ele veriyor.
Sahneye hayat veren bu enstantaneleri yakalayabilmek için, Nash de, tüm diğer karakter animatörleri gibi, kendini replikleri farklı yüz ifadeleriyle söylerken kameraya kaydetti. “İyi bir oyuncu olmanıza gerek yok, ama kullanacağınız malzemeyi bulmak için bir çok kayıt almalısınız” diyor animatör.
Nash animatörlerin Cody’yi filmin sonunda başında olduğundan farklı gösterebilmek için büyük çaba harcadıklarını belirtiyor: “Başlangıçta, Cody inatçı, özgüvenli, güçlü bir kişilik; o iyi ama tam ergenlik çağında bir çocuk. Sonunda ise, onunla röportaj yapılan sahnede Cody’yi izlediğinizde, onun her şeyiyle çok daha rahat olduğunu görüyorsunuz. Aşırılık yok, maske yok. Aslında öyle düz bir karakter oluyor ki animasyonunu yapmak zorlaşıyor çünkü sanki karakter fazla bir şey yapmıyor gibi görünüyor ama tabi bunu inandırıcı kılmak zorundasınız”.
Kendini ipleri elinde tutan kişi olarak gören su samuru Reggie Belafonte’nin animasyonunu gerçekleştirmek bambaşka bir yaklaşım gerektiriyordu. Diğer karakterler kartlarını göğüslerine yakın tutarken, diğerlerini ustalıkla parmağında oynattığını sansa da aslında Reggie kendini ve duygularını yüksek sesle ifade eden bir karakter. “Her şeyi diğerlerinden üç kat fazla yansıtıyor, ama iyi bir poker oyuncusu olduğunu sanıyor; onu bu kadar komik yapan da bu” diyor Nash.
Karakter tasarımcısı Deboissy ise, “Reggie’nin görüntüsü son derece aldatıcı. Onu özellikle sevimli ve canayakın bir kötü adam olarak tasarladık” diyor.
Filmin bütününde alt metinler bulmak mümkün. Renato Dos Anjos için unutulmayacak sahnelerden biri “tahtayı yapma” sekansı. Bu sekansta Koca Z, kendi sörf tahtasını şekillendirmek için Cody’yi yüreklendiriyor. “O sahne tamamen Cody ve Z’yle ilgili” diyen Dos Anjos, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Cody beklemekten sıkılıyor; Z ise tahtayı yontarken oldukça ağırdan alıyor. Z ona acele etmemeyi ve bu süreçten keyif almayı öğretiyor, ama Cody sonuca ulaşmak konusunda sabırsız”.
“Animasyonun zor yanlarından biri karakteri dinliyor gibi göstermektir. O çekimde tüm mevcut teknikleri kullandık. Çok uzun bir sekans ve Cody sürenin çoğunu dinleyerek geçiriyor. Bu yüzden, şapkamızdaki tüm tavşanları çıkardık” diyor Dos Anjos. O sahneden bir örnek verelim: Cody sürekli olarak, tüm dikkatini tahtayı yontmaya vermiş olan Z’yle göz teması kurmaya çalışıyor.
“O sekansın çizim tahtasını hazırlarken, büyükbabamla yaşadığım gerçek deneyimlerden ilham aldım” diyen hikaye sanatçısı Jason Lethcoe, sözlerini şöyle sürdürüyor: “O sahne, büyükbabamın garajında birlikte geçirdiğimiz saatleri hatırlattı. Elimde aletler ve tahta parçalarıyla etrafında pervane olurdum; o da bana bir şeyi doğru şekilde inşa etmek konusunda tavsiyelerde bulunurdu”.
Kurgu uzmanı Ivan Bilancio için, Jeff Bridges ile Shia LaBeouf’ün ses kayıtlarını dinlemek, bazı açılardan bir belgeselin kurgusunu yapacakmış hissi uyandırdı. Bilancio bu konuda şunları söylüyor: “Seslerini kaydetme paradigması oyuncuların doğaçlama yapması içindir. Bu noktadan yola çıkarak sekansı yaratacak parçaları buluruz. Jeff ile Shia’nın karşılıklı doğaçlamalarını dinlediğimde kurguyu yapmak için sabırsızlandım. O performansta her şey vardı. Tıpkı bir ekibin belgesel çekişi gibiydi; performanstan önce elimizde ne olacağını bilmiyorduk. O şekilde yapabildiğimiz ilk sekans buydu; onun ardından söz konusu tekniğin filmin kalanı için de uygun olduğunu gördük”.
Öte yandan, her karakterde alt metin ve gizli duygular söz konusu değildi: Tavuk Joe içi dışı bir olanlardan. “Joe tamamen samimi” diyor Dos Anjos ve ekliyor: “Masum biri. Pen Gu sakinleri onu bir kazana koyup akşam yemeği için pişirmek istediklerinde, ‘Bunlar benim arkadaşlarım’ diyor ve bu söylediğinde samimi. Arkadaşları için her şeyi yapabilecek biri”.
“Tavuk Joe üzerinde çalışmaya başladığımızda, sanırım hepimiz onun pek de zeki olmadığını düşündük, ama Ash ve Chris odağımızı değiştirdi ve masumiyete yöneldik” diyor Nash ve ekliyor: “Aptal değil; geçmişteki insanların bilgeliğine sahip”.
Tavuk Joe’yu tanımak için zaman harcayan, animatör Chad Stewart’tı. “İlk başladığımızda, her karakter için farklı farklı yürüyüş şekilleri denedik” diyen Stewart, açıklamalarını şöyle sürdürüyor: “Renkleri çok benzer olduğu için, penguenlerin birbirinden ayırt edilmesini sağlamak uzunca bir süre büyük zorluk oluşturdu. Sıra Tavuk Joe’ya geldiğinde, bu sorundan kurtulmak için karşımıza bir fırsat çıktı. Yapımın ortalarında Tavuk Joe’nun sörf yapışı üzerinde çalışmaya başladık ve işler o noktadan sonra değişmeye başladı. Büyük bir talihti”.
Aslında, Stewart, tahtanın üzerindeki hangi karakter olursa olsun, tüm sörf sekanslarının başındaki karakter animatörüydü. “Bence harika sörf animasyonu yapmak için üç şey önemlidir: Ağırlık, hareket ve fizik kurallarını gerçekten anlayan iyi bir fiziksel animatör olmak; teknik konularda uzman, ve yarattığımız inanılmaz dalga silsilesinin artılarını ve eksilerini anlayan biri olmak; ve sörf yapmayı bilen biri olmak” diyen Stewart, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bizler tam olarak sörf yapmasak da, karakterlerimizi profesyonel düzeyde sörf yapıyor gibi göstermeliydik. Bu uğurda, Kelly Slater’un kendini nasıl havaya fırlattığını, Rob Machado’nun dalganın yüzeyinde nasıl uçarcasına kaydığını, ve diğer sörfçülerin neler yaptığını ve yapmadığını gözlemlemek için saatler harcadık”.
Stewart fiziksel animasyon konusunda ise, her karaktere belirli bir sörf stili verildiğini ve bu stillerin genellikle bu sporun gerçek hayattaki ustalarına dayandırıldığını belirtiyor: Örneğin, Koca Z için animasyon ekibi efsanevi büyük dalga sörfçüsü ve sörf tahtası ustası Greg Noll’u örnek aldı; hatta Z’nin karakter animasyonunda Noll’un stilini taklit etti. Aynı şekilde, Cody Maverick’in sörf yapışında Kelly Slater’dan esintiler, Tank’ın sörf yapışında ise Sunny Garcia’dan öğeler görmek mümkün.
Öte yandan, Stewart, Tavuk Joe’nun sörf stili için sıradışı bir ilham kaynağı buldu: Patenli disko. “‘Roll Bounce’ filmini gözden geçirdim ve Tavuk Joe’nun dalgaları yararken dans etmesinin eğlenceli olacağını düşündüm” diyor Stewart ve ekliyor: “O film ve başka bazı klipler daha en başlarda bu karakterin stili konusunda bize fikir verdi”.
Elbette, bu demekti ki iyi bir sörf animatörü olmak için, Stewart’ın da belirttiği gibi, iyi bir sörfçü olmak da gerekiyordu. “Eskiden çok sörf yapardım; şimdi de epeyce yapıyorum. Ekiple birlikte bir kaç kez sörfe gittik. Orada olmak size farklı bir bakış açısı sunuyor”.
Tabi bu sadece fiziksel animasyon için söz konusuydu. Yine Stewart’ın belirttiği gibi, animatörlerin teknik animasyonda da belli beceriler barındırmaları gerekiyordu; örneğin tahtanın suyla nasıl hareket ettiğini bilmeleri şarttı. Stewart’ın bu konudaki açıklamaları şöyle: “Dalgalar saatte 20-30 kilometre hızla ilerlediği için, sahne uzayda hareket ediyor. Elbette, karakter sörf yapmakla kalmıyor aynı zamanda rolünü oynuyor; mesela, tahta üzerinde geçen bir sahne vardı. Suyun üzerinde sadece fiziksel hareketleri yapmakla kalmayıp, duyguları da yansıtmanız şarttı. Yaptığınız şeyin suyu etkileyeceğini bilerek, dalga silsilesinin araçlarını kullanacak kadar teknik bilgiye sahip olmalıydınız. Çizimler, animasyon ve efektler arasında pek çok etkileşim söz konusu; basit bir dalga bile muazzam zorluklar yaratabiliyordu”.
DALGALAR HAKKINDA
Daha en başından itibaren, ‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’ın dalgayı yakalayabilmesi için, dalgaların Cody ve diğer Pen Gu sakinleri kadar gerçekçi olmasının ne kadar önemli olduğu biliniyordu. Aralarında görsel efekt amiri Rob Bredow, kıdemli animasyon amiri David Schaub, çizim sorumlusu James Williams, kurgu uzmanı Ivan Bilancio ve dijital yapımcı Chris Juen’ın da bulunduğu düzinelerce yaratıcı ekip çalışanı videoları analiz etti, bilimsel referansları inceledi, hatta bu zorlu iş için kayda değer sanatlarını daha iyi uygulayabilmek amacıyla sörf dersleri aldılar. Ayrıca, Kelly Slater ve Rob Machado gibi şampiyon sörfçüleri de kaydederek, gerçekçiliği artırmaya çalıştılar. “Bir sörfçünün animasyonunu yapmak baştan sona zor bir iş çünkü o hareketleri alıp, hareketli bir ortamın üzerine koymak ve sörfçüyü dalga içinde takip etmek zorundasınız” diyor Schaub ve ekliyor: “Sörfçünün yaptığı tek şey sörf tahtasını sürmektir; sörf tahtası dalganın üzerindeki hareketi takip eder ama dalga uzayda hareket eder. Dolayısıyla, çok fazla değişken vardır”.
Schaub sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kayak ya da snowboard pistiyle uğraşmak bile yeterince meşakkatlidir. Ama biz bu hareketleri alıp hareketli bir ortamın üzerine koyduk; dolayısıyla, çekim boyunca sörfçüyü dalganın içinde takip ettik. Dalgayla sörfçünün birbirinden bağımsızmış gibi görünmesini istemezsiniz çünkü sörfçünün yaptığı şey tamamen sörf tahtasını sürmektir ve sörf tahtası da dalgayı takip eder, ama dalga uzayın içinde hareket eder”.
“Sörfçüler ve su birbirini etkilediği için, işimiz büyük ölçüde yumurta-tavuk ilişkisi çerçevesin yürüdü çünkü gerçekten hangisinin önce geldiğini söylemek mümkün değil” diyen görsel efekt amiri Rob Bredow, şöyle devam ediyor: “Sörfçü-su ilişkisinin üstesinden gelebilmek için, normalde yapacağımızdan çok daha önce aletler inşa ettik; sörf tahtasının arkasında bıraktığı izin ilkel bir versiyonunu, çırpıntılı beyaz suyu ve daha bir dizi aracı hazırladık ve sonra bunları mükemmelleştirmeye koyulduk”. Her departmanın sanatçıları çoğunlukla Imageworks’ün başka canlı aksiyon yapımlarında geliştirdikleri yeteneklerinden de yaralanarak, bu yapıma çok daha geniş çaplı hizmette bulundular. “Tüm ekip olağanüstü bir iş çıkardı, ve bence bunu beyaz perdede gerçekten göreceksiniz” diyor Bredow.
Dalgalar aksiyon için olduğu kadar karakterlerin hayatlarında da büyük rol oynadığı için, yapım tasarımcısı Paul Lasaine dalgaların fotogerçekçiliğin yansıtabileceğinden daha fazla duygusal etki yaratması gerektiğini tespit etti. Bu konuda şunu söylüyor: “‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’ adından dolayı, sörfçülerin kendilerini sulara atmak istemesine yol açacak bir dalga yaratmamız gerektiğini biliyorduk”.
Süreç Sony Pictures Imageworks ekibinin, her dalgayı eşsiz kılanın ne olduğunu belirlemelerine yardımcı olması için görüntü yönetmeni John-Paul Beeghly ve doğa fotoğrafçısı Frans Lanting gibi ünlü sanatçıların çalışmalarını incelemesiyle başladı. Greg Knolls, Sunny Garcia, Rob Machado ve Kelly Slater’ın da aralarında bulunduğu ünlü sörfçülerin videolarından bol sayıda izlediler. “The Endless Summer” (1966), “Step Into Liquid” (2003), “Second Thoughts” (2004) ve “Riding Giants” (2004) gibi belgeselleri seyrederek, bu sporu daha iyi anlamaya, söz konusu belgesellerin paylaştığı özellikleri belirlemeye çalıştılar. Ayrıca, efsaneleşmiş sörf noktalarını –Tahiti’nin Teahupo’sunu, Kuzey Kaliforniya’nın Maverick Noktası’nı, Hawai’nin Banzai Botu Hattı’nı– yakından tanıdılar ve hatta ışıklandırma uzmanlarının ekip üyeleri kendilerine ünlü dalgaların isimlerini taktılar.
Bir sörf tahtası alıp, dalgalara açılmanın nasıl bir his olduğunu daha iyi yansıtabilmek için, ‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’ ekibinin çoğu üyesi sörf dersleri aldılar ve saatlerce referans olması için video kayıtları yaptılar. Hatta Bredow, San Diego-Kaliforniya’nın 150 kilometre açığındaki sualtı dağlarının yarattığı dev dalga zincirine çıkma riskini bile göze aldı.
Bredow ve dijital yapımcı Chris Juen teknolojiyi sanatçıların hizmetine sunmakla görevliydi. Imageworks’ün dalga yaratma sorumlularından Erick Miller, tamamlanması yaklaşık bir yıl süren karmaşık bir görevin baş sorumlusuydu: Sörf ortamlarının animasyonunu mümkün kılan düzeneğin geliştirilmesi. John Clark ise nihai sonucu mükemmele ulaştıran dalga animasyonunda başı çekti. “Dalgaların gerçek göründüğü kadar gerçek hissi de vermesini istedik. Bu yüzden, dalgaları da birer karakter olarak gördük ve yaratımlarını buna göre yaptık” diyor Bredow ve ekliyor: “Her biri, her öğesi doğru fiziksel ve sanatsal kombinasyonla kontrol edildi ve ışıklandırıldı”.
Gerçekçilik konusunda son onay için, şampiyon sörfçü Kelly Slater, kendi doğal ortamının animatörler tarafından yaratılan versiyonunu değerlendirmek üzere stüdyoyu ziyaret etti. Kendisine verilen ince uçlu kalemle ekran üzerinde belli noktalara işaret ederek sanatçıların yaratımlarının son hâli için rehberlik etti. “İki saniyeliğine gördüğüm halde son derece düzgün olduklarını söyleyebiliyordum. Bazı şeyleri hissedersiniz. Nedenini tam olarak anlayamasanız da gördüğünüzde size yanlış gelir” diyor Slater.
Bredow, Slater’la geçirdikleri zamanın çok değerli olduğunu dile getiriyor: “Yanında oturup, hâlâ üzerinde çalışmamız gereken bir kaç şeyi tam olarak göstermek üzere çizimler yapışını izlemek oldukça eğiticiydi. Ayrıca, Kelly Slater’ın yanında oturup dalgalarımıza bakarak ‘Evet, oldukça iyi’ demesine tanık olmak da çok keyif vericiydi”.
Animasyon çalışması büyük ölçüde yeni teknolojilerin yaratımını gerektirdi çünkü her dalga baştan sona sıfırdan yaratıldı. Animatör amiri Chad Stewart, “Dalgalar önce birer karakter olarak yaratıldı, ardından çizim bölümüne, oradan da efekt departmanına gitti. Yani, hayata geçmeden önce üç departmanda dolaştı” diyor ve ekliyor: “Bu biraz korkutucu olsa da, filmde çok başarılı oldu”.
TASARIM HAKKINDA
‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’ın dünyası, elbette, dalgaların çok ötesine uzanıyor. Kumun da karakterler üzerinde yürüdükçe tepki vermesi ve bunu ıslaklık oranına göre farklı şekillerde yapması gerekiyordu. Aynı şekilde, ağaçların ve yaprakların da tropikal esintiye nazikçe cevap vermesi şarttı.
Yapım tasarımcısı Paul Lasaine, çoğu animasyon filminin aksine, ‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’ın konseptinin neredeyse gerçek bir dünya gibi tasarım gerektirdiğini söylüyor. “Pek çok BYG filmler aslında eski çizgi filmler gibi iki boyutlu tarzda yaratılır” diyen tasarımcı, sözlerini şöyle sürdürüyor: “‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’ için, bizim tam tersi bir yol izlememiz gerekti; gerçeğe yakın bir dünya yaratmamız gerekti. İnsanların gerçek penguen kullanıp kullanmadığımızı merak etmesini istemedik ama ‘Surf’s Up/Neşeli Dalgalar’ın belgesel havasından ötürü görüntüsünün de belgesel havasında olması çok önemliydi”.
Lasaine bu stilize gerçek-dünya görüntüsünü yaratmak için, tasarım ekibinin “yüzde 70 gerçeklik” çekimi yaptığını ve gerçek dünyanın yüzde 30 esnetildiğini söylüyor: “Yaptığımız şeylerden biri, bilindik bir nesneyi alıp şekliyle biraz oynamaktı. Örneğin, filmde bol miktarda bambu var. Gerçek hayatta, eklemlerinde hafif bir kıvrım olan oldukça düz bitkilerdir; biz bu kıvrımları biraz arttırdık ama dokusunu değiştirmedik”.
Yapımcılar, ‘Surf’s Up’s/Neşeli Dalgalar’ın reality şov görüntüsünü yakalayabilmek için ‘arşiv görüntüleri’ de kullandılar. Imageworks bunu animasyonla oynayarak gerçekleştirdi: Bu amaçla, 1920’lerin siyah-beyaz görüntülerinden, 1950 ve 1960’ların sınırlı renk yelpazesine, 1970’lerin 8 milimetrelik filmlerinin görüntülerine, 1980’lerin 16 milimetrelik ve günümüzün çeşitli görünümlerine uzanıldı. “Lens bozunumu, belirsiz odak ve tüm diğer belgesel özelliklerini kullandık çünkü belgeseller bu şekilde çekiliyor” diyor Bredow ve ekliyor: “Geceleri daha puslu çünkü belgesel ekibi gece gündüz aynı film stokunu kullandığı için bu kaçınılmazdır”.
İlginçtir ki ilk başta görüntüleri elde etmek için harcanan çabaya denk bir çaba da onları bu hâle getirebilmek için harcandı. Bredow bu konuda ise, “Görsel efekt ekibinin ortadan kaldırmak için genelde saatler harcadığı türlü türlü şeyleri filme eklemek hakikaten çok eğlenceliydi” diyor.
Doğal kamera açıları filmin belgesel havasına katkıda bulunmanın bir diğer yoluydu. Imageworks ekibi el kamerasının hafif ama önceden kestirilemeyen hareketlerini doğru şekilde üretmeye çalıştı, ama çabaları gerçekçilik konusundaki standartlarını tam olarak yakalamaya yetmedi. O yüzden, animasyon sahnelerini “çekmek” için yeni bir canlı-aksiyon kamera sistemi tasarladılar; bu düzeneğe, Sony’nin ünlü video kamerasına (HandyCam” saygılarını göstermek için “HandeeCam” adını verdiler. Kamera operatörü gerçek bir kamerayı çalıştırırken, bir görüntü yakalama sistemi kameranın hareketlerini kaydetti ve ardından da sanal kamerayı gerçek çekim için yönlendirdi. Ortaya çıkan sonucun doğru hissi verebilmesi için, 20 yıl önce belgesel çekimlerinde tercih edilen Sony DXC-M3A video kamera kullandılar. Ama bu model 1989’dan beri üretilmiyordu; dolayısıyla, Çizim amiri James Williams, eBay’den bir tane satın aldı.
“Bir animasyon filminde ilk kez kamera hareketi gerçek bir kamerayla kaydedildi” diyor Williams ve ekliyor: “Bu süreç o kadar başarılı oldu ve o kadar güzel bir görüntü sundu ki aynı sistemi filmin çoğunda kullandık”.
Çizim departmanının, tıpkı canlı aksiyon ekipleri gibi, kameranın yeri ve lens seçimi konusunda çok yaratıcı olması gerekiyordu, ama onların karşısında fazladan bir zorluk mevcuttu: Animasyon olan tüm öğelerin birbirine kusursuz uyum göstermesi şarttı. Bir kez daha, animasyon ile dijital efekt ekipleri arasındaki güçlü ilişki ön plana çıktı çünkü arka planlar ve çevre animatörlerin işbirliği olmadan gerçekleşemezdi.
Lav kovuklarında bile, Imageworks, kamera için, Lani ve Cody’nin izlediğinden farklı, sanal bir hat yarattı. Williams’ın bu konudaki açıklamaları şöyle: “Bu sekansın amacı bir yandan gerçek bir kamera çekiminin yarattığı hissi korurken, diğer yandan da bir korku treninin heyecan ve coşkusunu yaratabilmekti. Bunu başarabilmek için, önce Cody ve Lani’nin izlediği yol çizim departmanı tarafından taslak olarak belirlendi ve çizim tahtasındaki tüm heyecan ve coşku buna eklendi. Ardından, kamera yerleştirildi. Bu çekimlerin olabildiğince doğal görünmesi için, çizim departmanının bu kovukları yaratırken, hem kamera hem de karakterlere üzerinde ilerleyebileceği bir yüzey vermesi gerekiyordu; bir başka deyişle, kamera karakterlerimizin yanında ilerliyordu!”
“Lav kovukları, BYG animasyonda kamerayla ne yaptığımızı en iyi temsil eden bir sekanstı” diyen yapımcı Christopher Jenkins, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu tamamen sürpriz bir sekans ki işin eğlenceli kısmı da bu; izleyici olarak, çağlayana düştükleri anda Cody ve Lani’yle serüvene katılıyorsunuz”.
Diğer görsel yenilikler daha küçük olsa da aynı ölçüde etkililerdi. Bunlardan biri kamerayı su geçirmez bir çerçeveymiş gibi gösterip, çizim tasarımcılarının dilediği şekilde suya girip çıkabilmesini sağlamaktı. Bir diğeri de doğrudan sörf tahtasının üzerine pahalı olmayan bir kamera yerleştirerek, aksiyonun merkezine kadar gidebilmekti.
Elbette, Lasaine ve ekibi “Surf’s Up/Neşeli Dalgalar”ın görünümünü olabildiğince gerçekçi kılmaya çalışsalar da, yarattıkları dünyada yaşayanların penguenler (ayrıca, bir kıyı kuşu ve tavuk) olduğunu da akıldan çıkarmamak zorundaydılar. “Kendimize, ‘Penguen olsak, ne inşa ederdik?’ diye sorduk. Elbette hiçbir şey çünkü eliniz yok. İnşa edilen hiçbir şeyin çok karmaşık olmaması gerekiyordu. Ayrıca, bir adada oldukları için, ellerindeki inşşat malzemeleri kaya, bambu, yaprak, deniz kabuğu gibi şeylerle sınırlıydı. Bunun sonucu olarak, yapılarının hemen hepsi geçici türde”.
Öte yandan, elbette animatörler yaratıcılıklarını kullanma fırsatı da yakaladılar: Sadece arka plan olarak görünen Yarışma Kumsalı’nda on bir köpekbalığı iskeletinden yapılmış bir bar bulunuyor.
Çizim sorumlusu James Williams, “Görsel geliştirme ekibi bize, çok sayıda renk, algı ve derinliğe sahip, inanılmaz bir çevre verdi. Önce üç boyutlu ortam maketleri inşa ettik ve sonra çizim departmanı bu modelleri ‘gezerek’ çekim mekanlarını belirledi” dedikten sonra, cangılı yaratmanın da özel bir zorluk teşkil ettiğini belirterek sözlerini sürdürüyor: “Cangıl ortamları filmin en karışık mekanlarıydı. Binlerce bitkinin tek tek yerleştirilmesi gerekiyordu ki setler organik ve zengin görünsünler. Karakterlerin bitkilere basmasını engellemek için de, set süslemelerinin çoğu, animasyondan sonra tamamlandı”.
Lasaine tasarım ekibinin bunu başarmak için bir “dijital fidanlık” inşa ettiğini ve animatörlerin burada ağaçları, çiçekleri, sarmaşıkları ve asmaları iç içe geçirebildiğini belirtiyor. Animatörler sadece dört beş çeşit bitki kullanarak, içindeki her ağaç benzersiz gibi görünen canlı bir cangıl yaratmayı başardılar.
MÜZİK HAKKINDA
Müzik her filmde önemli bir rol oynar. Bu, “Surf’s Up/Neşeli Dalgalar” için özellikle doğru bir tespit. Her zaman müzikle fazlasıyla özdeşleştirilmiş bir kültür hakkında film yaparken, yapımcıların ilk görevi kendilerine Cody Maverick’in hikayesine en iyi uyan müzik nasıl olmalı diye sormaktı.
Yapımcı Christopher Jenkins bu konuda şunları söylüyor: “Müziğin fazlasıyla güncel olmasını istedik. Filme eski havası verecek hiçbir şey olmasın diye düşündük. Bunun sonucunda, doğal olarak pop’a, punk’a, ve Ms. Lauryn Hill, Green Day, Incubus gibi sörf müziği yapan gruplara, ergenlik çağındakilerin isyanını ve bir amaç bulma duygusunu yansıtan grupların müziklerine yöneldik. Öte yandan, filmde ‘tarihi arşiv görüntüleri’ de olacaksa, o dönemin müzikleriyle onları pekiştirmemiz gerektiğini de biliyorduk”.
Güney Kaliforniya’nın ünlü radyosu KCRW’da program yapan, filmin müzik amiri Liza Richardson “Ms. Lauryn Hill’in dönüşünün bir parçası olmaktan çok mutluyuz” diyor ve ekliyor: “‘Surf's Up/Neşeli Dalgalar’ için gerçek bir yaz müzik ziyafeti yazması ve hazırlaması büyük bir talihti. Belli ki, zirveye ulaştıktan sonra bir süre geri çekilip kendini arayan ve sonra neşeyle geri gelen Koca Z’yle kendini özleştirdi. Onu tekrar ait olduğu yerde görmekten çok mutluyuz!”
Şarkıların hikayeye nüans ve güç katmak ve karakterlerin tanımlanmasına katkıda bulunmak için nasıl kullanıldığına örnek olarak, Jenkins, Green Day’in “Holiday” şarkısının filmin başında Cody’nin inatçılığını mükemmel yansıtmasını gösteriyor. “Bu şarkı Cody’nin serüvenini gençlerin şarkıyı ne şekilde dinlediğini hayal etmenizi sağlayacak biçimde örneklendiriyor” diyor Jenkins ve ekliyor: “Cody Maverick’i tanımaya başladıktan sonra, doğru açılış şarkısını aramaya başladık. Yapımın ileriki aşamalarına geldiğimiz sırada, bir akşam evde otururken 16 yaşındaki oğlumun gitarla bilmediğim bir şarkıya eşlik ettiğini duydum. ‘Harika bir melodi. Nedir bu?’ diye sorduğumda, Green Day’in ‘Holiday’i olduğunu söyledi. Ertesi gün şarkıyı hep beraber dinledik ve bayıldık. Artık şarkının filmde mutlaka yer alması gerekiyordu”.
Elbette farklı karakterler için farklı müzikler gerekiyordu. Jenkins bu konuda ise şunları söylüyor: “Tavuk Joe’nun müziği bambaşka, bir tür cangıl cazı. Türlü türlü müzikler denedik ama hiçbiri karakterin üzerine oturmadı. Müzik amirimiz Liza Richardson, ‘Bu fena değil, ama daha iyisini yapabiliriz’ dedi ve önümüze gerçekten harika bir şey getirdi”.
Richardson, Sugar Ray’in film için orijinal bir şarkı yazmasını da sağladı. Şarkı için “Gerçekten sizinle bağ kuruyor” diyor Jenkins ve ekliyor: “Sizi kumsala götürüyor, ayaklarınızın altındaki kumu, vücudunuzu saran ılık suyu hissetmenizi sağlıyor. ‘tatildeyim ve harika vakit geçireceğim’ hissini yaşatan bir şarkı. Gerçekten harika”.
Jenkins’in de belirttiği gibi, Koca Z’nin de kendine özgü bir ‘sound’a ihtiyacı vardı. “Gerçek dünyada olsaydı, Koca Z 1950’lerin sörfçülerinin çizgisinde biri olurdu” diyen Jenkins, şöyle devam ediyor: “Bu yüzden, sörf-gitar safari turlarını düşündük. Ayrıca, Havai’ye özgü kitara parçaları gerektiğini düşündük ve bestecimiz Mychael Danna film için çok sıkı bazı parçalar yazdı”.
Jenkins, Danna’nın film müziğinin kilit öğelerden biri olduğunu belirtiyor: “‘Little Miss Sunshine’ için yazdığı gibi, müthiş ve girift müzikler yazıyor. Karakterler ve film için yazıyor ve size asla klişeler sunmuyor. Derin bir havuza bakmak gibi; müziğinde iç içe geçmiş bir çok öğe var ve bunların hepsinin su yüzüne çıktığını hissediyorsunuz. Hazırladığı müzik karakterlerimizi duygusal açıdan bütünlüyor”.
Dostları ilə paylaş: |