III. BÖLÜM AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDE İSLÂM VE ŞARKİYÂT ARAŞTIRMALARI
İbrânice, Amerikalıların, Tevrat’ı anlamak için tanıdığı ilk Sâmi dili olmuştur. Sâmi dil ailesinden olan Arapça’nın İbrânice ile kuvvetli bağları olmasının ve insanlık mirasının kavranmasında önemli ve kapsamlı bir etkisinin olmasının Amerikalılar tarafından idrak edilmesi dışında, Arapça’nın, Amerikalıların yapmış olduğu araştırmalarda fazla bir şans elde edememiştir.214 Bu insanlık mirası Ortaçağ’da Avrupa’ya transfer edilmiştir. Daha sonra Amerikalı misyonerler Lübnan’a gittiler ve orada Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ilk Kız Okulu’nu açtılar.(1830) Bu okulu Dr. Daniel C. Van Dyck ile öğretmen Peters Bistâni’nin Abiye’de kurdukları okul takip etmiş (1848) daha sonra ise Dr. Daniel Peles (1823-1919) bu okulu Beyrut’a naklederek Suriye İngiliz Koleji olarak isimlendirmiştir.(1866) Bu okul, daha da genişleyerek Beyrut Amerikan Üniversitesi adıyla tanınmaya başlanmış ve buranın başkanlığı, 1902 yılına kadar Dr. Peles tarafından yürütülmüş ve daha sonra ise oğlu Hovard (1860-1923) bu görevi 1920 yılına kadar kendisi yapmıştır.
Charles Watson 1919 yılında Kahire’de bir Amerikan Üniversitesi (American University in Cairo) kurmuştur. Smith Eli ise, bir Amerikan matbaasını Malta’dan Beyrut’a taşımış ve 1843 yılında Arapça hurufat kalıpları hazırlamıştır. Bu matbaa sayesinde C. Van Dyck, Juhanna W. ve George Post gibi Beyrut’taki Amerikan üniversitelerinde eğitim veren kişilerin eserleri yayımlanmıştır. Bu kişiler, Arapça’ya bilimsel kitaplar tercüme ettiler; eski ve yeni bilimsel kavramları en güzel şekilde yazdılar, Arapça’dan tercümeler yaptılar ve İngilizce olarak da eserler yazdılar. Bu kişiler, Amerikalıları, Arapların sanatı, edebiyatları, bilimleri, kültür ve medeniyetleri hakkında bilgilendirdiler. Aynı zamanda Arap entelektüelleriyle birlikte işbirliği yaparak matbaa, üniversite, rasathane, cemiyetler ve dergiler kurdular; tercümeler yaptılar -ki en önemlisi Tevrat’ın Arapça’ya çevrilmesiydi- İngilizce-Arapça ve Arapça-İngilizce sözlükler hazırladılar.
Amerika’da bulunan Lübnan ve Suriye göçmenleri sayesinde Amerika’nın Ortadoğu ile olan bağları daha da sağlamlaşmıştır. Sayıları milyonları bulan göçmenlerin Amerika’da okulları ve kulüpleri vardır. Bunlardan önemli olanlardan bazıları şunlardır: Kalem Birliği (er-Râbıtatu’l-Kalemiyye) ve Endülüs Cemiyeti (el-Usbetu’l-Endülüsiyye) idi. Aynı zamanda ABD’de Arapça olarak çıkardıkları dergileri ve edebiyat kitapları vardır. Bazı eserlerinin tirajı yüz binlere ulaşmıştır ve bu eserler 50’den fazla dile tercüme edilmiş olup böylece Arap edebiyatını Endülüs dönemindeki ihtişamına kavuşturmuşlardır. Ayrıca çeşitli alanlarda faaliyet gösteren birçok göçmen (Ortadoğu göçmeni) bilim adamı vardır. Bu kişiler de Amerikan Oryantalizm’inin gelişmesinde pay sahibi olmuşlardır. Hitti, Khadduri gibi Amerikan Oryantalizm’inde önemli yerleri olan oryantalistler de Ortadoğu göçmenidirler.
ABD’liler, İngiliz ve Fransalı âlimleri örnek alarak onlar gibi cemiyetler kurdular. 1842 yılında “Asya Cemiyeti”ni kurdular. Bu cemiyetin ilk resmi oturumu 8 Nisan 1843 yılında yapılmış ve yaptıkları işlerin iki cilt halinde basılması ve cemiyetin hedeflerini ve açılış konuşmasını içeren “Asya Cemiyeti Dergisi”nin yayınlanmasıyla faaliyetlerine başlamış oldu. Daha sonra ise bu cemiyet, el-Hâzinî’nin “Mîzânu’l-Hikme” adlı eseri gibi ana kaynakları neşretmeye başlamıştır. Bununla beraber oryantalizm-Ortadoğu çalışmaları-II. Dünya Savaşı sonrasındaki kazı çalışmaları ve Chicago Üniversitesi Doğu Enstitüsü Arkeoloji Heyetleri’nin Mısır, Filistin ve Irak’ta yapmış oldukları keşifler sayesinde zirveye ulaşmıştır. Daha sonra ise, siyasi, kültürel ve ekonomik faktörlerden dolayı Amerika, kendisinin İslâm ülkelerinin halklarını anlamaya ihtiyacı olduğunu görmüştür. Bunun için üniversitelerde birçok eğitim programları hazırlandı; kütüphanelerle ilgilenildi; heyetlere bol bol yardım edildi. Eserlerin basılması için hükümet, kurumlar ve şahıslar çeşitli görevler üstlendiler. Bu yapılanlar, hükümet, üniversite ve şirketler hesabına Doğu için veya Doğu’da çalışan uzman, memur, öğretim görevlisi ve müdürlere olan ihtiyacın karşılanması içindi. Oryantalizm’in Amerika’da gelişmesinin sebeplerinden biri de Doğu ve Batılı birçok bilim adamının Amerikan vatandaşlığına geçmesidir. Gerek II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa’dan kaçan ve gerekse Ortadoğu’dan gelip ABD vatandaşlığına geçen bilim adamları, Amerikan Oryantalizmi’nin gelişip sistemleşmesinde payı büyüktür. Khadduri, Hitti, Hourani, Makdisi, Muhsin S.Mahdi, Grabar ve Grunebaum bunlardan bazılarıdır.
Ortadoğu’da sömürgeciliğin zayıflamasına paralel olarak oryantalizm bir süre sendeleme dönemi geçirmiştir. Çünkü oryantalizmin sömürge güçlerine olan faydası anlamını yitirmeye başlamıştı. Bu durum II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar devam etti; bundan sonra oryantalist çalışmalara, 19. yüzyılın başından II. Dünya Savaşı’nın sonuna değin hâkim olan İngiltere ve Fransa değil Amerika hâkim olmaya başladı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya siyasetinde birinci derecede ağırlığını hissettiren ABD, oryantalizme pragmatizm (faydacılık) düşüncesini ön plana çıkaran bir yaklaşım uygulamıştır.215 ABD için Şark, Avrupa için yüzyıllar boyu olduğu gibi geniş kapsamlı değil, bir yönetim meselesi, bir siyaset sorunu haline geldi.216 Şark’a yönelik yeni, Amerika’ya özgü sosyal bilimsel ilginin çarpıcı yönlerinden biri, edebiyattan özellikle kaçınmasıdır. Tek bir edebiyat göndermesine rastlamaksızın modern Yakındoğu’ya ilişkin ciltler dolusu uzmanlık yazısı okumak mümkündür. Çağdaş Amerikan Yakındoğu incelemelerinde edebiyatın eksikliği ile filolojinin görece zayıf konumu, şarkıyatçılıkta ortaya çıkan yeni bir egzantrikliğin örnekleridir (…) Zira Yakındoğu ile uğraşan akademisyen uzmanların şimdilerde yaptıkları işlerde, Gibb ve Masignon’da sona ermiş olan geleneksel şarkiyatçılığı anımsatacak pek az öğe vardır; sürdürülen temel şeyler, belirli bir kültürel düşmanlık ile artık filolojiden çok “uzmanlığa” dayanan belli bir duyuş biçimidir. Soy kütüğüne bakılarak söylenecek olursa, modern Amerikan Şarkiyatçılığı, savaş sırasında ve kurulan askeri dil okulları; savaş sonrası dönemde Batılı olmayan dünyada birdenbire ortaya çıkan mücadelesi; yenileştirilmeye, yeniden eğitilmeye hazır hale geldiği düşünülen Şarklılara yönelik geçmiş artığı bir misyonerlik tutumu gibi şeylerden türer.217
ABD üniversitelerinin –özel ve devlet- çoğunda bağımsız Şarkiyat merkez ve kürsüleri oluşturulup “Middle East and İslamic Studies” (Ortadoğu ve İslâmi Araştırmalar) adı altında faaliyete geçirildi. Bunun yanı sıra çok sayıda Amerikan vakfı, konseyi ve şirketi bu çalışmalar için maddi destek sağlamak için fonlar ayırdı. Amerikan Hükümeti’nin kendisi, Dışişleri ve Savunma Bakanlığı eliyle bu türden araştırmaları, politika geliştirmek amacıyla en fazla kurumsal yapı haline geldi. Washington’da 1947’de Ortadoğu Enstitüsü kuruldu ve 4 ayda bir çıkan The Middle East Journal ‘ı yayımlamaya başladı. Bu dergi konu üzerinde çalışan bilim adamları için en önemli iletişim kanalı haline geldi.218 1951’de Sosyal Bilimler Araştırma Konseyi (Sociel Science Research Council) bir “Orta ve Yakın Doğu Komitesi” oluşturdu. Bu komite daha sonra Joint Committies The American Council of Learned Societies ile birleşerek Ortadoğu konusundaki araştırmaları desteklemeye başladı. Son 20 yıldır bu komite ve derginin, Ortadoğu’daki Amerikan çıkarlarına hizmet etme yönündeki çalışmalarının incelenmesi şu neticeyi ortaya çıkardı ki, bu yenilerinin de amaçları, sömürgeciliğe hizmet veren eski oryantalistlerden çok farklı değildir.(…) Bu yeniler, disiplinleri için Amerika’nın bölgede edineceği siyasi ve ekonomik hegemonyayı devam ettirmesi yönünde yeni bir rol biçiyorlardı.
Siyasi ve ekonomik çıkarlar artınca, 1966’da Doğu Araştırmaları Derneği (Middle East Studies Association) kuruldu ve Ortadoğu Araştırmaları Derneği’nin “bu alanda bilim adamlığı ve öğretim düzeyinin yükseltilmesi, yayın ve toplantılar yoluyla bilim adamları arasında iletişimin geliştirilmesi ve Ortadoğu ile ilgili akademik çalışmalar yapan örgütlerin işbirliğinin sağlanması” amaçlarını taşıdığı belirtilmişti. Ayrıca bu bağlar sadece ABD sınırları içerisinde bırakılmamış Beyrut Amerikan Üniversitesi, Türkiye’deki Amerikan Araştırmaları Enstitüsü, İran’da devrimden önce faal olan, İran Araştırmaları için Amerikan Enstitüsü gibi kurumlarla yapılan işbirliği ile yayılmaya çalışılmıştı.219
ABD’deki Şarkiyat araştırmalarının faaliyet alanına baktığımız zaman karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor: II. Dünya Savaşı sonrasında yoğunlaşan Şarkiyat çalışmaları, bağımsız merkez ve kürsüler kurulup Ortadoğu ve İslâm Araştırmaları adıyla faaliyete başlamıştır. Üniversitelerin yanı sıra, Carniage, Rocfeller, Ford gibi bazı Amerikan Vakıfları, Amerika konsey ve özel şirketleri bu konuda fonlar ayırmış, araştırma projelerini desteklemişlerdir.220
Dostları ilə paylaş: |