7. Kadınların Seçme Seçilme Hakkı Konusunda Gazetenin Tavrı
Dünya tarihinde siyasal anlamda seçme seçilme iradesi feodalizmin yıkılması üzerine mülkiyet sahibi olan erkeklere verilmiş bir hak olarak doğdu. Fransız ihtilalinin ardından bu hakkın kapsamı giderek genişletildi. Kadınlara seçme seçilme hakkı ilk olarak feminist akımlarında baskısıyla bazı Batılı ülkelerde 20. yüzyılın başında verildi (İsveç, A.B.D. , Norveç, İngiltere, Finlandiya)52. Bu dönemde dünyanın birçok yerinde kadınlar bilinçlenerek siyasi haklarını elde etmeyi bir onur meselesi olarak algılamaya başladı. Matbuat türünden yeni iletişim ağları aracılığıyla demokrasinin gelişmesine önemli katkılar sağlayacaklarına dair yaygın bir kanat meydana getirmeye çalıştılar.
Tanzimat’ın ilanından sonraki süreçte Osmanlılarda da kadınların siyasi haklar elde etmesi gerektiği seslendirilmeye başlandı. Türk kadını için geleneklerin ve erkeklerin belirlediği sınırların dışına çıkılması üzerine yeni bir döneme girildi. I. Meşrutiyet’in ilanı ve hemen ardından kabul edilen 1876’daki Kanuni Esasi’nin 65. maddesine göre, servet ve vergi esas alınarak sadece erkeklere oy kullanma hakkı tanındı (her 50.000 erkek için bir mebus seçilmesi kararlaştırıldı)53. Bu düzenleme kadınların siyasi hakları üzerinden yapılan tartışmalarında dozunu yükseltti. II. Meşrutiyet Dönemi’nde siyasal haklarını da kapsayacak biçimde kadınlara dair sorunları gündeme taşıyan birçok gazete ve dergi çıkartıldı. Tıpkı Batıda olduğu gibi basın, dernekler ve aydınlar aracılığıyla Türkiye’de de feminist temelli bir kadın hareketi başladı54. Kadın ve kadınlıkla ilgili birçok mesele baştan aşağı yeniden kurgulandı. Her şeyden önce kadınların erkeklerle her açıdan eşit haklara sahip bağımsız bireyler olduğuna dikkat çekildi55.
Türk kadınının siyasi hayatta yetkin halde olması gerektiğini eserlerinde beyan eden ilk aydın Ziya Gökalp oldu. Gökalp’e göre, eski devirlerden itibaren her koşulda erkeğinin yanında yer almış Türk kadınının 20. yüzyılda seçme seçilme salahiyetini elinde bulundurması onun en doğal hakkı idi56. Aynı dönemde Türk aydınları arasında kökü Avrupa’daki aydınlanma çağına dayanan ve insanlar arasındaki farkları doğal bulmayan düşüncenin57 tesirinde kalarak kadınların siyasi haklardan mahrum bırakılamayacağını savunan başka kişilerde çıktı. İlk zamanlar bu kişilerin çoğunluğunun erkek oluşu kadın haklarının tarihi seyri açısından çokta yadırganacak bir durum değildi. Fakat zaman içinde Türk kadını haklarını aracısız doğrudan savunur hale geldi. Bu süreçte yayın hayatına başlayan ve yazarları sadece kadınlardan oluşan Kadınlar Dünyası Gazetesi, kadın hakları konusunda hemen farkındalık meydana getirdi58.
Türk kadınının ekonomik yaşamın her alanında istihdam edilmesi gerektiğinde ısrar eden Kadınlar Dünyası Gazetesi, kadınların siyasi haklarını elde etmeleri meselesinde ise girift bir yol takip etti. Bu durumun altında yatan en temel sebep o dönemde kadınların eğitim düzeylerinin son derece düşük oluşu idi. II. Meşrutiyet Dönemi’nin önde gelen eğitimcilerinden Sıdıka Ali Rıza Hanım, belirli bir eğitime tabi tutulmadan kadınlara sosyal ya da siyasi özgürlük tanımanın faydadan çok zarar getireceğini öne sürdü:
“Cemiyat-ı beşeriye hukuk-ı hürriyetlerini hükümat-ı müstebideden tedricen istihdal edebilmişlerdir. Bunu gibi zevçleri hodgam ve müstebit olan kadınlarda ehliyet ve liyakatlerini terbiye ve irfanlarıyla ibraz ve ispat ede ede hürriyet-i lazıme ihraz edebilirler. Yoksa öteden beri şedid bir tazyik ve esaret içinde yaşamış olan kadınlara birdenbire gayr-ı mukayyed bir hürriyet-hususuyla Paris hürriyeti- verilecek olursa istibdat ve hodgamlıkta erkeklere rahmet okutacakları şüphesizdir. Çünkü henüz cahildirler. Binaenaleyh çocuk gibidirler. Çocuklara ise hürriyet emniyet olunamaz. Binaenaleyh evvel-be-evvel kızlarımızın talim ve terbiyelerine lüzumu gibi ehemmiyet vermeli, hem de erkeklerden ziyade ehemmiyet vermeliyiz. Cemiyet-i beşeriyenin saadeti kadınların terbiyesine mütevakkıf bulunduğunu Maarif Nezareti’ne işittirinceye kadar her gün yüksek sesle bağırmalıyız”59.
Kadınlar Dünyası Gazetesi yazar kadrosunun büyük bölümü ilk aşamada şartlar olgunlaşmadan Osmanlı/Türk kadınlarının siyasi kazanımlar temin etmesinin doğru olmayacağı tezini savundu. Kadına verilmesi gereken öncelikli hakkın “hukuk-u insaniye” olduğu gazetenin farklı sayılarında dile getirildi. Gazetenin I. Dünya Savaşı’ndan önceki sayılarında kadın erkek arasında eşitlikten çok eşdeğerliliğe vurgu yapıldı. Bu durum gazetenin ilk zamanlar kadın hakları konusunda “sosyal feminizm” e daha yakın bir duruş sergilemesinden kaynaklandı60. O dönemde Avrupalı kadınların elde ettiği siyasi haklar ifrat olarak nitelendirilerek Türk kadını için böyle bir durumun şimdilik erken olduğuna dikkat çekildi. Ülkemizde kadınların siyasette boy göstermesinin ancak toplumun evrilmesiden (tekâmül) sonra mümkün olabileceği iddia edildi:
“Erkeklerimiz?... Bilmiyorlar mı ki, Avrupa yakın bir zamanda kadınlara hukuk-ı siyasiye bahş edecektir? Bu suretle beşeriyet azim bir nüfus kazanacak, meclis-i mebusan kürsülerinde kadın sesleri işitilecek, mahkemelerde, belediyelerde kadınlar da bulunacak, onlardan vali, mutasarrıf, kaymakam olacaktır. Bunun neticesi olarak her şey değişecek. Ordularda Jan Dark gibi, Kara Fatmalar gibi şeci kumandanlar, dava vekilleri, fabrikatörler, ameleler velhasıl her işte kadınlarda bulunacak!... Biz Osmanlı kadınları tekâmül nazariyesini bildiğimiz için bu kadar ifrata girmiyoruz. Lakin hukuk-ı insaniyemizi olsun istemeye hakkımız yok mudur? Niçin erkekler sokaklarda bizi taciz etsinler? Niçin bir kadın namusuyla yaşamak için çalışmaya bırakılmasın? İşte bizim istediğimiz hukuk-ı siyasiye değil, şimdilik hukuk-ı insaniyedir”61.
Osmanlı sınırları içinde yaşayan toplumların özgün değerlerine karşı hassas bir yayın politikası takip eden Kadınlar Dünyası Gazetesi, uygarlık açısından Batıyı model aldı. Avrupa’da kadının ulaştığı statünün Osmanlı kadını için ne gibi bir ilerlemeye yol açacağı gazete sık sık tartışıldı. Bu bağlamda Batılı ülkelerde kadın hakları ile ilgili gelişmelerden kamuoyu haberdar edildi:
“Kadınların nasıl çalıştığını görmek isteyenler bilhassa medeniyet âleminde kadınlık cereyanlarını takip etmelidirler. İngiltere sufrajetlerinin harekâtı kemal-i dikkatle takip edilebilecek bir mahiyet-i fevkaladeye haizdir. İşte bu sebeple muhterem hemşirelerimizi Avrupa’daki kadınlık cereyanlarından haberdar etmek isterim. Evvela ehemmiyet ve ciddiyeti itibariyle İngiltere sufrajetlerinden başlayacağım”62.
İngiltere’de intihabat yasasının düzenlenerek kadınlara parlamentoya girme olanağı veya “hakk-ı rey” verilmesi için süfrajetlerin yaptıklarını okurlarıyla paylaşan Kadınlar Dünyası Gazetesi, ülkedeki kadın hakları savunucularını harekete geçirdi. Bu sayede Batılı feminist hareketler Osmanlı aydın kadınları üzerinde izler bıraktı. Fakat “milli hâkimiyet” çatısı altında kendine yer bulmaya çalışan Osmanlı kadınları İngiliz feministlerin pankart asmak, polislerle çatışmak, kamu düzenini bozmak ve açlık grevleri tertip etmek gibi davranışlarını pek benimsemedi. Tam aksine bu faaliyetleri “azgınlık” olarak niteledi63. İngiliz süfrajetlerinin etkinliklerinden nümayişle bahseden Kadınlar Dünyası yazarı Meliha Zekeriya dahi onların amaçlarının Türkiye’de hali hazırda hayata geçirilmesinin mümkün olmadığını ifade etti:
“Maksat hemşirelerime kadınların nasıl çalıştığını anlatmaktır. Yoksa henüz zevçlerini intihap hakkına malik olmayan kadınlarımızın mebus intihap etmek ve edilmek için mücadele ve mücahadeye birleşmeleri bi-faidedir. Hususuyla intihap hakkından evvel bizde temin edilecek daha mühim şeyler vardır ki, kadınlarımız evvela bunun temini ile meşgul olmalıdırlar”64.
II. Meşrutiyet Dönemi’nin en etkili kadın gazetesi olan Kadınlar Dünyası’nda ilk zamanlar siyasette kadınla erkeğin eşit olduğuna dair cılız seslerde yükseldi. Gelişmiş bir kadınlık bilinci sunan gazetenin gayrimüslim yazarlarından Loksandra Aslanidi, erkekle kadının beyinleri arasında hiçbir farkın bulunmadığını dile getirdi65. Buradan hareketle çağdaş insanın nasıl olması gerektiğine dair sınırların cinsiyet ayrımıyla tespit edilemeyeceği savını öne sürdü. Devr-i hürriyette kadınların hükümetten isteklerinin sosyal ve ekonomik alanlarla sınırlı tutulmasına karşı çıktı66. O, her bir erkek gibi her bir kadınında “hürriyet-i şahsiye” sini elinde bulundurması gerektiğini dile getirdi. Hatta bir adım daha ileri giderek kadınlarda var olan bazı yeteneklerin erkeklerde olmadığını savundu. Avrupalı kadınların son yıllarda yaşamın birçok alanında kendilerini ispat ederken Türk kadınlarının bu duruma kayıtsız kalamayacağından bahsetti. Kadınların siyasette görev almasının yararlarına işaret etti:
“Türklerde adam yok değil, var. Türk kadınlarında hissiyat-ı milliye ve medeniye yok değil var. Fakat bunlar ekalliyeti teşkil ediyorlar. Şurası da müsellem-i enamdır ki çokları da belki kendilerini matbuatta göstermekten ictinap ediyorlar. Hanımlar, cesur olunuz, metin olunuz, yazmaktan çekinmeyiniz. Nevakısınızı birbirinize gösteriniz. Ayıp değil, bilmemek ayıp değil, bilmek istememek ayıp. Kadınların da mevki-i siyasette büyük rolleri vardır. Bugün Avrupa’da en büyük musiki artistleri kadınlardır. Hatta kadın avukatlar, tabipler de bulunur ve sanayi-i nefise de birinciliği kazananlar yine kadınlardır. Cenab-ı Allah, kadına verdiği meziyet ve melekeyi erkeğe vermemiştir ve erkeklerin bazı havassını kadınlara bahş etmemiştir”67.
Kadın haklarındaki gelişimin “tekâmül” yoluyla istenilen düzeye ulaşacağını savunan Kadınlar Dünyası, I. Dünyası Savaşı sonuna gelindiğinde her alanda kadın erkek eşitliğine göndermeler yapan yazılara yer vermeye başladı. Kademeli şekilde hayata geçirilecek bir çağdaşlaşma modelinden yana olan gazetede, 1918-1921 yılları arası kadın erkek eşitliğinin bütün insanlığa huzur getireceğine vurgu yapan makaleler öne çıktı. Gazetenin yayın politikasında gözlemlenen bu değişimde Türkiye’nin tarihi seyri büyük ölçüde etkili oldu. Zira bu dönemde düşman istilasına mukavemette Türk kadını erkeklerden geri kalmamış ve Atatürk Milli Mücadele’de yıllarında yanında daima kadınlara yer vermiştir68. Bu türden gelişmeler kadın hakları savunucularının kendilerini daha iyi anlamlandırmasına yardım etti. Uygun zemini iyi değerlendiren Kadınlar Dünyası daha dinamik bir yapıya büründü. Ancak ülkede yaşanan askeri, siyasi ve ekonomik olumsuzluklar gazetenin düzenli yayın yapmasına mani oldu.
Kadınlar Dünyası imtiyaz sahibi Nuriye Ulviye Mevlan, uygarlık anlayışının tüm yönleriyle yeniden tanımlanmaya çalışıldığı bir atmosferde kadın erkek arasında “müsavat-ı umumiye” nin tesis edilmesinin önemine işaret etti. Aslında Nuriye Ulviye Mevlan, Fransız devriminin asli fikirlerinin(eşitlik, kardeşlik, özgürlük)69 kadın hakları açısından pratiğe dökülmesinden başka bir şey talep etmiyordu. O’na göre insanlığın yükselmesi için en temel gereksinim kadın ve erkeğin aynı haklara sahip olmasını sağlayacak bir hukuk sistemi idi:
“Haksızlığı, biçareliği, müsavatsızlığı kaldırarak, ahlakın, vicdanın muhakemesiyle vücuda getirilecek yeni ve insani teşkilat. Bu teşkilat içinde insaniyeti yükseltecek, ademiyeti mesud edecek ancak kadın ve erkeğin hukukta müsavatıdır. Mesudiyet-i umumiye-i beşeriye, hukuk-ı umumiyede görülecek müsavat sayesinde tecelli edecektir. Hukukta olsun, mesaide olsun müsavat-ı umumiye kabul edilmez ise, insaniyet kemalini, ademiyet mevkiini bulamayacaktır. Erkeklerin hukuku derecesinde kadınların dahi hüviyeti kavanin-i umumiyede tanınınca işte o dakikadan itibaren beşeriyetin mesud olacağına iman etmelidir”70.
Nuriye Ulviye Mevlan, gerekli yasal düzenlemeler yapıldığı takdirde kadınların tarihin çeşitli dönemlerinde olduğu gibi siyasette de başarılı olacaklarını öne sürdü71. Ancak O, hemcinslerinin birlikte hareket ederlerse amaçlarına ulaşacaklarına inanmaktaydı. Kadınlar için iyi bir gelecek temin etmek adına onlara tek çatı altında bir araya gelme çağrısı yaptı:
“Şüphesiz yolumuzu iyice tanzim edememiş olduğumuzdandır. Ayrı ayrı yollarda semeresiz yürüyüp beyhude yorulmamızdandır. İşte ben en gür sesle umum kadınları, bilhassa büyük, tanınmış ve atiyi düşünebilen kadınları tekrar birliğe davet ediyorum: Geliniz mevki, şahsiyet aramayınız. El ele verelim, yalnız mukaddes gayemize çalışalım. İstikbal için şimdiden parlak nasiyeler hazırlayalım”72.
Nuriye Ulviye Mevlan’ın Kadınlar Dünyası aracılığıyla sözünü ettiği birliktelik Atatürk’ün sayesinde kurulabildi. Sivas Kongresi’nde oluşturulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne birçok kadın örgütü destek verdi73. Bundan sonra Cumhuriyet’e kadar kadın haklarının dile getirilmesi Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti etrafında gerçekleşti. Bu süreçte Kadınlar Dünyası Gazetesi, cemiyeti destekler yayınlar yaptı. Ayrıyeten Anadolu’daki kadınların etkinlikleri74 ve kadınların yetkin kılınması için yapılması lazım gelen hukuki düzenlemeler hakkında da kamuoyunu bilgilendirdi75.
Dünyada 20. yüzyıl başına gelindiğinde artık kadın hakları denilirken kastedilen siyasi hakların kazanılmış olması idi. Milli Mücadele Dönemi’nde ülkede bu doğrultuda yayınlara yer veren ilk yayın organı Kadınlar Dünyası Gazetesi oldu76. Gazetenin bu yayınları, kadınların siyasi haklarının kazanılması doğrultusunda gösterilen çabaları arttırdı. Özellikle Sabiha Zekeriya Sertel, Cumhuriyet öncesinde bu konuda ciddi girişimlerde bulundu. Sabiha Zekeriya Sertel’in kadın haklarına yönelik düşünceleri Kadınlar Dünyası’nın genel yayın politikasıyla önemli benzerlikler arz etti77. Fakat vatan savunmasının her şeyin önüne geçtiği bir ortamda doğal olarak kadın haklarının savunulması da sekteye uğradı.
Kadınlar Dünyası, 1921 yılının Haziran’ından itibaren yayın hayatını tamamlasa da yönetim kurulu ve yazar kadrosunda yer alan isimlerin büyük bir bölümü gazetenin işlevini sürdürmeye devam etti. Kadınlar Dünyası’nın 30’a yakın sayısında konferans konuşmaları yayınlanan Nezihe Muhlis, Cumhuriyet Dönemi’nde kadın hakları savunucularının başında geldi. Türkiye’de kadınının hak ettiği konuma ulaşması için yapılmış devrimlere Nezihe Muhlis açıktan açığa destek verdi78.
Türk kadınının siyasi haklarını elde etmesini sağlamak için Nezihe Muhlis, bir grup kadınla 16 Haziran 1923’te Kadınlar Halk Fırkası’nın kuruluş dilekçesini Dâhiliye Vekâleti’ne verdi79. Atatürk, Türk kadın hareketinde başıbozukluğa meydan vermemek için bu “radikal” girişimin reddedilmesini sağladı. Kadınlar Dünyası Gazetesi’nin kamuoyundaki en gür sesi olan Nezihe Muhlis, bu sefer 7 Şubat 1924’te Türk Kadınlar Birliği’ni kurdu80. Sabiha Zekeriya Sertel’in yönetim kurulunda yer aldığı Türk Kadınlar Birliği’ni Atatürk’ün eşi Latife Hanım’da destekledi81. Türkiye’de 1930’lu yıllardan başlayarak kadınların siyasi tercihlerinin sandığa yansımasında Türk Kadınlar Birliği’nin çabalarının büyük rolü oldu82. Bu birliğin çekirdek kadrosunda Kadınlar Dünyası Gazetesi yazarlarının kimileride yer aldı83.
Sonuç
Türkiye’de kadın haklarının çağdaş normlara uygun hale getirilmesi ile ilgili teşebbüsler Tanzimat Dönemi’nde ortaya çıktı. Meşrutiyet Dönemi’ne gelindiğinde kadının yaşamın tüm alanlarında nasıl olabileceği en temel tartışma konularından birine dönüştü. Kadına ait her şeyin tartışıldığı yer adeta bir akademi işlevi gören basın oldu. II. Meşrutiyet ve Milli Mücadele yıllarında Türk basınında kadın/kadınlık sorunsalının en tutarlı şekilde ele alındığı gazete Kadınlar Dünyası idi. Gazete, kadınlara dair sosyoekonomik taleplerin yanı sıra siyasi alanda da kadınların yetkin kılınmasını istedi. Kadınların siyasi erke müdahale hakkının bulunması gerektiği ifade etti. Ancak bütün bunları öncelikle kadınının eğitimli olması şartına bağladı. Atatürk Dönemi’ne gelindiğinde gazetenin eski yazar kadrosunda yer almış Nezihe Muhittin gibi kişiler Cumhuriyet’in ilk kadın hareketini başlattı. Cumhuriyet Dönemi’ndeki feminist kadın hareketlerinin daha iyi kavranabilmesi için Kadınlar Dünyası’nın işlevi ve fonksiyonlarının titizlikle kritize edilmesi gerekmektedir. Kadınlar Dünyası Gazetesi biçim, etkinlikler ve örgütlenme açısından kadın hareketlerine ilk rol model olmayı başardı.
Kaynakça
Arşiv Belgeleri
Cumhurbaşkanlığı Cumhuriyet Arşivi (14.4.1930). 30.10.0.0.80.526.4.
Kitaplar
Adıvar, H.E. (2009). Türkiye’de Şark- Garp ve Amerikan Tesirleri. İstanbul: Can Yayıncılık.
Baykal, B.S, (1989). Milli Mücadele’de Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti.
Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları.
Berktay, F. (2011). Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Feminizm. Murat Gültekingil (Ed.), Modern
Türkiye’de Siyasi Düşünce Cumhuriyet’e Devreden Düşünce Mirası Tanzimat ve
Meşrutiyet’in Birikimi (C. 1, s. 352). İstanbul: İletişim Yayınları.
Bora, T. (2017). Cereyanlar Türkiye’de Siyasi İdeolojiler. İstanbul: İletişim Yayınları.
Caporal, B. (1999). Kemalizmde ve Kemalizm Sonrasında Türk Kadını (1919-1970).
Eyüboğlu, E.(Çev). İstanbul: Yeni Gün Yayıncılık.
Çakır, S. (2011). Osmanlı Kadın Hareketi. İstanbul: Metis Yayınları.
Çetinkaya, Y.D. (2014). 1908 Osmanlı Boykotu Bir Toplumsal Hareketin Analizi. İstanbul:
İletişim Yayınları.
Çiğdem, A. (1993). Aydınlanma Felsefesi. İstanbul: Ağaç Yayıncılık.
Davison, R.H. (1987). Osmanlı Türkiye’sinde Batılı Eğitim. Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Doğramacı, E. (1989). Türkiye’de Kadının Dünü Bugünü. İstanbul: İş Bankası Yayınları.
Erdentuğ, N. (1981). Türkiye’de Çağdaşlaşma Eğitim ve Kültür Münasebetleri. Ankara:
Kültür Bakanlığı Yayınları.
Goloğlu, M. (2017). Milli Mücadele Tarihi-II Sivas Kongresi. İstanbul: Türkiye İş Bankası
Yayınları.
Gökalp, Z. (2000). Türk Ahlakı. İstanbul: Toker Yayınları.
İnan, A. (1968). Atatürk ve Türk Kadın Haklarının Kazanılması Tarih Boyunca Türk
Kadınının Hak ve Görevleri. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi.
İnan, A. (2017). Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler. İnan, A. (Haz.), İstanbul: Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları.
Kaplan, L. (1998). Cemiyetlerde ve Siyasi Teşkilatlarda Türk Kadını (1908-1960). Ankara:
Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları.
Kurnaz, Ş. (1997). Cumhuriyet Öncesinde Türk Kadını. İstanbul: Milli Eğitim Yayınevi.
Kutlar, M. (2010). Nuriye Ulviye Mevlan ve Kadınlar Dünyasında Kürtler. İstanbul: Avesta
Yayınları.
Reşad, A. (2018). Fransa Büyük İhtilali Tarihi. İstanbul: Ötüken Neşriyat.
Sancar, S. (2014). Türk Modernleşmesinin Cinsiyeti Erkekler Devlet, Kadınlar Aile Kurar.
İstanbul: İletişim Yayınları.
Shaw, S.J. ve Shaw, E.Z. (2000). Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye. Harmancı,
Ç.(Çev). İstanbul: E Yayınları.
Şapolyo, E.B. (1958). Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi. İstanbul: Rafet Zaimler
Yayınevi.
Tanör. B. (2018). Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Tekeli, Ş. (2017). Feminizmi Düşünmek. Aral, F. (Haz), İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi
Yayınları.
Toprak, Z. (2014). Türkiye’de Kadın Özgürlüğü ve Feminizm 1908-1935. İstanbul: Tarih
Vakfı Yurt Yayınları.
Toprak, Z. (2017). Türkiye’de Yeni Hayat İnkılâp ve Travma 1908-1928. İstanbul: Doğan
Kitap.
Tunaya, T.Z. (2015). Türkiye’de Siyasal Partiler. İstanbul: İletişim Yayıncılık.
Üşür, S.S. (1997). Siyasal Yaşam ve Kadınlara Destek Politikaları. Ankara: Kadının Statüsü
ve Sorunları Genel Müdürlüğü.
Van Os, N. (2011). Osmanlı Müslümanlarında Feminizm. Murat Gültekingil (Ed.), Modern
Türkiye’de Siyasi Düşünce Cumhuriyet’e Devreden Düşünce Mirası Tanzimat ve
Meşrutiyet’in Birikimi (C.1, s. 346). İstanbul: İletişim Yayınları.
Yaraman, A. (1999). Bir Demokrasi Tartışması, Türkiye’de Kadınların Siyasal Temsili(1935
1999). İstanbul: Bağlam Yayınları.
Zihnioğlu, Y. (2016). Kadınsız İnkılap Nezihe Muhiddin, Kadınlar Halk Fırkası, Kadın
Birliği. İstanbul: Metis Yayıncılık.
Makaleler
Emine Seher Ali (6 Nisan 1329a). Teşebbüste İttihat. Kadınlar Dünyası, S. 3, s. 4.
Emine Seher Ali (13 Nisan 1329b). Anasır-ı Osmaniye. Kadınlar Dünyası, S. 10, s. 3.
Ersan, U. (1 Şubat 2016). Türk Kadınlar Birliği Kuruldu. Köroğlu Gazetesi, S. 1123, s. 6.
Fatma Mükerrem (27 Temmuz 1329). Edirne. Kadınlar Dünyası, S. 102, s. 15.
Gülcü, E. ve Tunç, S. (2012). Osmanlı Basın Hayatında Kadınlar Dünyası Dergisi. Çankırı
Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 3, s. 165.
Hafize Ayşe (4 Mayıs 1329). Efendim. Kadınlar Dünyası, S. 31, s. 7, 8.
Loksandra Aslanidi (5 Haziran 1329). Kadınlar Dünyası Muharrirelerine. Kadınlar Dünyası,
S.63, s. 8, 10.
Mehlika Rifat (14 Nisan 1329). Esir Değiliz. Kadınlar Dünyası, S. 11, s. 7, 8.
Meliha Zekeriya (9 Nisan 1329). Kadınlar Nasıl Çalışıyorlar? Kadınlar Dünyası, S. 6, s. 5, 6.
Mükerrem Belkıs (29 Mayıs 1329). Teceddüt İhtiyacı. Kadınlar Dünyası, S. 56, s.6.
Mükerrem Belkıs (26 Haziran 1329). Fatma Zerrin Hanımefendi’ye. Kadınlar Dünyası, S. 84,
s. 2.
Mükerrem Belkıs (28 Haziran 1329). Millete ve Hükümete Bir Hitabe: Hak İstiyoruz.
Kadınlar Dünyası, S. 86, s. 1, 2.
Mükerrem Belkıs (2 Mayıs 1330). Kadınlık Meselesi. Kadınlar Dünyası, S. 141, s. 7.
Mükerrem Belkıs (29 Haziran 1918). Mürettibelerimiz. Kadınlar Dünyası, S. 180, s. 3, 4.
Nezihe Muhlis (18 Nisan 1329b). Kıymettar Bir Teşvik. Kadınlar Dünyası, S. 15, s. 3.
Nezihe Muhlis (9 Nisan 1329a). Mektup. Kadınlar Dünyası, S. 6, s. 3.
Nimet Cemil (19 Şubat 1921). Yine Feminizm, Daima Feminizm. Kadınlar Dünyası, S. 194, s.
8.
Pakize Sadri (13 Nisan 1919). Anadolu İhtisatı: Akhisar’da Kadınlar. Kadınlar Dünyası, S.
Sıdıka Ali Rıza (7 Nisan 1329a). Azizem. Kadınlar Dünyası, S. 4, s. 6, 7.
Sıdıka Ali Rıza (21 Mayıs 1339b). Anadolu Düşüncelerinden. Kadınlar Dünyası, S. 48, s. 6.
Ulviye Mevlan (3 Ocak 1330). Hayat-ı Cemiyette Kadın. Kadınlar Dünyası, S. 159, s. 2.
Ulviye Mevlan (1 Haziran 1918a). Düşünüyorum. Kadınlar Dünyası, S. 176, s. 2.
Ulviye Mevlan (25 Temmuz 1918b). Düşünüyorum. Kadınlar Dünyası, S. 184, s. 2.
Ulviye Mevlan (13 Şubat 1921). Düşünüyorum. Kadınlar Dünyası, S. 204, s. 1.
Uyanık, E. (2009). II. Meşrutiyet Dönemi’nde Toplumsal Mühendislik Aracı Olarak Eğitim:
İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Eğitim Politikaları (1908-1918). Amme İdaresi Dergisi, 42(3)
s. 71.
Y. Naciye (10 Nisan 1329). Erkekler Hakikaten Hürriyet-perver midirler? Kadınlar Ne
İstiyor? Kadınlar Dünyası, S. 7, s. 6.
Yaşar, S. (2013). Basındaki Bilgiler Işığında İlk Kadın Milletvekilleri. Türk-İslam Medeniyeti
Akademik Araştırmalar Dergisi, S. 15, s. 186.
Süreli Yayınlar
İkdam (27 Şubat 1924). Türk Kadınlar Birliği Teşkilatı, S. 9665, s. 2.
Kadınlar Dünyası (4 Nisan 1329). Hukuk-ı Nisvan, S. 1, s.1.
Kadınlar Dünyası (21 Nisan 1329). Teşebbüs-i Şahsi, S. 18, s. 1.
Kadınlar Dünyası (29 Nisan 1329). İzahat Bekleriz. Tardiye İsteriz, S. 26, s. 1, 2.
Kadınlar Dünyası (10 Mayıs 1329). Matbuat Müdüriyet-i Aliyesinden Tebliğ Olunmuştur! , S.
37, s. 1, 2.
Kadınlar Dünyası (22 Mayıs 1329). Ana Mektebinin Resm-i Küşadı, S. 49, s. 1.
Kadınlar Dünyası (28 Mayıs 1329). Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti Programı,
S. 55, s. 1, 2.
Kadınlar Dünyası (29 Mayıs 1329). İctimai: Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti, S.
56, s. 1, 2.
Kadınlar Dünyası (6 Haziran 1329). Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti
Faaliyette, S. 64, s. 1.
Kadinlar Dünyası (7 Decembre 1913). Deux Mots, S. 121, s. 1.
Kadınlar Dünyası (16 Mart 1921). Nezihe Muhlis, Konferanstan, S. 205, s. 3.
Mahasin (25 Eylül 1324). S. 1, s.1.
Terakki-i Muhadderat (7 Eylül 1285). Erkekler Kadınlar, S. 13, s. 1.
Dostları ilə paylaş: |