Başvurucu, hakkında hükümle birlikte verilen tutukluluğun devamına ilişkin karara itiraz etmiş, itirazın reddi üzerine kanuni tutukluluk süresinin aşıldığı iddiasıyla süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
Tutukluluk hâli sona ermiş olan bir başvurucunun, devam eden tutukluluk hâlinden farklı olarak, kanuni tutukluluk süresinin aşıldığı yönünde iddialar ileri sürmesi hâlinde iddia edilen ihlalin tespitini ve tazminat ödenmesini sağlayabilecek bir hukuk yolu mevcut ise öncelikle bu yolu tüketmesi gerekir (Hamit Kaya, B. No: 2012/338, 2/7/2013, § 46).
5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendinde makul sürede hakkında hüküm verilmeyen bir tutuklu için tazminat talebinde bulunabilme imkânı tanınmaktadır. Bu yol, bir yandan başvurucunun maruz kaldığı tutukluluk nedenleri ve süresinin uzunluğunun tespiti, diğer yandan da uğradığı zararın tazmini imkânını sağlamaktadır. Bu nedenle 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi ile öngörülen hukuk yolu, başvurucunun şikâyetleri açısından erişilebilir ve elverişli bir çözüm olanağı ve makul ölçüde bir başarı imkânı sunmaktadır (Hamit Kaya, § 48).
6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması, başka bir deyişle bireysel başvurunun yapıldığı tarihte başvuru koşullarının tamamının sağlanmış olması gerekir. Bununla birlikte bir başvuru yolu yoksa ya da olan başvuru yolları etkili değilse Mahkeme somut olayın koşullarını dikkate alarak bir başvurunun incelenmesine karar verebilir (Ümit Ata, § 33).
Somut olayda başvurucu, hükümle birlikte verilen tutukluluk kararı üzerine 17/12/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucu, akabinde verilen hükmü temyiz etmiş, ancak temyiz aşamasında olan dava, bireysel başvurusu sonuçlanmadan önce Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 10/6/2014 tarihli onama kararı ile kesinleşmiştir. Başvurucu, hakkındaki mahkûmiyet hükmünün kesinleştiği 10/6/2014 tarihinden itibaren kural olarak 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesine dayanarak tazminat talebinde bulunma imkânına sahiptir.
Ancak başvuru konusu olayın özelliği dikkate alındığında başvurucu açısından bireysel başvurunun karara bağlandığı 2/7/2015 tarihi itibarıyla tazminat talebinde bulunmak için kanunda öngörülen süre (bkz. § 19) geçmiş bulunmakta ve bu sürenin geçirilmesinde başvurucuya herhangi bir kusur izafe edilememektedir. Kaldı ki başvuru tarihi itibarıyla başvurucunun mağduriyetini giderebilecek nitelikte tüketilmesi gereken bir başvuru yolunun bulunmadığı da açıktır.
Bu nedenle başvurucunun iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olmadığı, ayrıca başka bir kabul edilemezlik nedeni de bulunmadığı görüldüğünden başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.