Buna rağmen sana icabet etmeyecek olurlarsa, artık bil ki, onlar, gerçekten kendi heva (istek ve tutku)larına uymaktadırlar. Oysa Allah'tan bir kılavuz (doğru yol gösterici) olmaksızın, kendi istek ve tutkularına (hevasına) uyandan daha sapık kimdir? Şüphesiz Allah zulmeden bir kavme hidayet vermez.
Edip Yüksel Meali
Sana cevap vermezlerse bil ki sadece kuruntularına uyuyorlar. ALLAH'tan gelen bir yol gösterici olmadan, kuruntularına uyandan daha sapık kim olabilir? Kuşkusuz ALLAH zalim halkı doğruya iletmez.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Eğer sana cevap vermezlerse, bil ki onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. Allah'tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir? Elbette Allah zalim kavmi doğru yola iletmez.
Süleyman Ateş Meali
Eğer sana cevap veremezlerse bil ki onlar, keyiflerine uyuyorlar. Allah'tan bir yol gösterici olmadan, yalnız kendi keyfine uyandan daha sapık kim olabilir? Muhakkak ki Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Bunun üzerine sana cevap veremezlerse bil ki, onlar sadece iğreti arzularına uyuyorlar. Allah'tan bir kılavuzluk olmaksızın, kendi arzularına uyandan daha sapık kim vardır! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
Yusuf Ali (English)
But if they hearken not(3383) to thee, know that they only follow their own lusts: and who is more astray than one who follow his own lusts, devoid of guidance from Allah. for Allah guides not people given to wrong-doing. *
M. Pickthall (English)
And if they answer thee not, then know that what they follow is their lusts. And who goeth farther astray than he who followeth his lust without guidance from Allah. Lo! Allah guideth not wrongdoing folk.
Andolsun, biz öğüt alıp-düşünsünler diye, sözü birbiri ardınca dizip-indirdik.
Edip Yüksel Meali
Öğüt alırlar diye kendilerine mesajı iletip durduk.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca ulamışızdır.
Süleyman Ateş Meali
Andolsun biz, düşünüp öğüt alsınlar diye onlar için sözü(müzü) birbirine bitiştirdik (ardı ardına gerçeği kanıtlayan ayetler gönderdik).
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Yemin olsun, biz onlar için sözü ardarda getirdik ki, düşünüp öğüt alabilsinler.
Yusuf Ali (English)
Now have We caused the Word to reach them themselves, in order that they may receive admonition.(3384) *
M. Pickthall (English)
And now verily We have caused the Word to reach them, that haply they may give heed.
Kasas Suresi 52
الَّذ۪ينَ اٰتَيْنَاهُمُ
kendilerine verdiklerimiz
الْكِتَابَ
Kitap
مِنْ قَبْلِه۪
bundan önce
هُمْ
onlar
بِه۪
bu(Kur\a)n\a
يُؤْمِنُونَ
inanırlar
Türkçe Transcript (*)
Elleżîne âteynâhumu-lkitâbe min kablihi hum bihi yu/minûn(e)
Ali Bulaç Meali
Bu (Kur'an)dan önce, kitap verdiklerimiz buna inanmaktadırlar.
Edip Yüksel Meali
Kendilerine daha önceki kitapları verdiklerimiz buna inanırlar.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Ondan (Kur'ân'dan) önce kendilerine kitap verdiklerimiz, ona da iman ederler.
Süleyman Ateş Meali
Bundan önce kendilerine Kitap verdiklerimiz, bu(Kur'a)n'a inanırlar.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Ondan önce kendilerine kitap verdiklerimiz, ona da iman ederler.
Yusuf Ali (English)
Those to whom We sent the Book before this,- they do believe in this (revelation):
M. Pickthall (English)
Those unto whom We gave the Scripture before it, they believe in it,
Kasas Suresi 53
وَاِذَا
zaman
يُتْلٰى
(Kur\an) okunduğu
عَلَيْهِمْ
onlara
قَالُٓوا
derler
اٰمَنَّا
inandık
بِه۪ٓ
Ona
اِنَّهُ
kesinlikle o
الْحَقُّ
bir haktır
مِنْ رَبِّنَٓا
Rabbimizden
اِنَّا
zaten biz
كُنَّا
idik
مِنْ قَبْلِه۪
ondan önce de
مُسْلِم۪ينَ
müslümanlar
Türkçe Transcript (*)
Ve-iżâ yutlâ ‘aleyhim kâlû âmennâ bihi innehu-lhakku min rabbinâ innâ kunnâ min kablihi muslimîn(e)
Ali Bulaç Meali
Onlara okunduğu zaman: 'Biz ona inandık, gerçekten o, Rabbimizden olan bir haktır, şüphesiz biz bundan önce de müslümanlar idik' derler.
Edip Yüksel Meali
Kendilerine okunduğu zaman, "Ona inandık. Bu, Rabbimizden gelen gerçektir. Zaten ondan önce de müslümanlar idik," derler.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Onlara (Kur'ân) okunduğu zaman "O'na iman ettik. Çünkü o, Rabbimizden gelmiş hakikattir. Esasen biz daha önce de müslüman idik" derler.
Süleyman Ateş Meali
Onlara (Kur'an) okunduğu zaman: "Ona inandık, o, Rabbimizden gelen gerçektir... Zaten biz ondan önce de müslümanlar idik." derler.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
O, onlara okunduğu zaman şöyle derler: "İnandık buna, Rabbimizden gelmiş haktır o. Biz, ondan önce de müslümanlardık."
Yusuf Ali (English)
And when it is recited to them, they say: "We believe therein, for it is the Truth from our Lord: indeed we have been Muslims (bowing to Allah.s Will) from before this.(3385) *
M. Pickthall (English)
And when it is recited unto them, they say: We believe in it. Lo! it is the Truth from our Lord. Lo! even before it we were of those who surrender (unto Him).
İşte onlar; sabretmeleri dolayısıyla ecirleri iki defa verilir ve onlar kötülüğü iyilikle uzaklaştırıp kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.
Edip Yüksel Meali
Onların ödülleri, sabretmelerinden ötürü iki kez verilecektir. Kötülüğü iyilikle savarlar ve kendilerine verdiğimiz nimetlerden verirler.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
İşte onlara, sabretmelerinden ötürü mükafatları iki defa verilecektir. Bunlar kötülüğü iyilikle savarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan da Allah rızası için harcarlar.