Kasas Suresi (28/88)



Yüklə 1,39 Mb.
səhifə30/43
tarix09.01.2022
ölçüsü1,39 Mb.
#93546
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   43
Kasas Suresi
55


وَاِذَا

zaman


سَمِعُوا

işittikleri



اللَّغْوَ

boş söz


اَعْرَضُوا

yüz çevirirler



عَنْهُ

ondan


وَقَالُوا

ve derler



لَـنَٓا

bize


اَعْمَالُنَا

bizim işlerimiz



وَلَكُمْ

ve size


اَعْمَالُكُمْۘ

sizin işleriniz



سَلَامٌ

selam


عَلَيْكُمْۘ

size olsun



لَا نَبْتَغِي

biz istemeyiz



الْجَاهِل۪ينَ

cahilleri

















Türkçe Transcript (*)

Ve-iżâ semi’û-llaġve a’radû ‘anhu ve kâlû lenâ a’mâlunâ velekum a’mâlukum selâmun ‘aleykum lâ nebteġî-lcâhilîn(e)

Ali Bulaç Meali

'Boş ve yararsız sözü' işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve: 'Bizim yapıp-ettiklerimiz bizim, sizin yapıp-ettikleriniz sizindir; size selam olsun, biz cahilleri benimsemeyiz' derler.

Edip Yüksel Meali

Boş sözleri işittiklerinde ondan yüz çevirirler ve, "Bizim işimiz bize, sizin işiniz size. Size selam (barış) olsun. Biz cahillerle uğraşmak istemeyiz," derler.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Onlar, boş söz işittikleri zaman, ondan yüz çevirirler ve "Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size. Size selam olsun. Biz kendini bilmezleri istemeyiz" derler.

Süleyman Ateş Meali

Boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve: "Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size. Size selam olsun (haydi hoşça kalın), biz cahiller(le sohbet etmey)i istemeyiz" derler.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Boş lakırdıyı duyduklarında, ondan yüz çevirir şöyle derler: "Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size. Selam olsun hepinize. Biz cahilleri önemsemeyiz."

Yusuf Ali (English)

And when they hear vain talk, they turn away therefrom and say: "To us our deeds, and to you yours;(3387) peace be to you: we seek not the ignorant." *

M. Pickthall (English)

And when they hear vanity they withdraw from it and say: Unto us our works and unto you your works. Peace be unto you! We desire not the ignorant.

Kasas Suresi
56


اِنَّكَ

sen


لَا تَهْد۪ي

doğru yola iletemezsin



مَنْ

kimseyi


اَحْبَبْتَ

sevdiğin


وَلٰكِنَّ

fakat


اللّٰهَ

Allah


يَهْد۪ي

doğru yola iletir



مَنْ يَشَٓاءُۚ

dilediğini



وَهُوَ

ve O


اَعْلَمُ

daha iyi bilir



بِالْمُهْتَد۪ينَ

yola gelecek olanları








Türkçe Transcript (*)

İnneke lâ tehdî men ahbebte velâkinna(A)llâhe yehdî men yeşâ(u)(c) vehuve a’lemu bilmuhtedîn(e)

Ali Bulaç Meali

Gerçek şu ki, sen, sevdiğini hidayete erdiremezsin, ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir; O, hidayete erecek olanları daha iyi bilendir.

Edip Yüksel Meali

Sen sevdiğini doğruya iletemezsin. Dilediğini doğruya ileten sadece ALLAH'tır. Doğruya ulaşmayı hakedenleri en iyi bilen de O'dur. *

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

(Resulüm!) Sen sevdiğini hidayete eriştiremezsin; bilakis, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir.

Süleyman Ateş Meali

(Ey Muhammed), sen, sevdiğini doğru yola iletemezsin, fakat Allah, dilediğini doğru yola iletir. O, yola gelecek olanları daha iyi bilir.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Şu bir gerçek ki, sen istediğin kişiyi doğru yola iletemezsin. Ama Allah, dilediğine kılavuzluk eder. Hidayete erecekleri O daha iyi bilir.

Yusuf Ali (English)

It is true thou wilt not be able to guide every one(3388) whom thou lovest; but Allah guides those whom He will and He knows best those who receive guidance. *

M. Pickthall (English)

Lo! thou (O Muhammad) guidest not whom thou lovest, but Allah guideth whom He will. And He is best aware of those who walk aright.

Kasas Suresi
57


وَقَالُٓوا

dediler ki



اِنْ نَتَّبِـعِ

biz uyarsak



الْهُدٰى

doğru yola



مَعَكَ

seninle beraber



نُتَخَطَّفْ

atılırız


مِنْ اَرْضِنَاۜ

yurdumuzdan



اَوَلَمْ نُمَكِّنْ

biz bir mekan vermedik mi?



لَهُمْ

onlara


حَرَماً

dokunulmaz



اٰمِناً

güvenli


يُجْبٰٓى

toplanıp getirildiği



اِلَيْهِ

ona


ثَمَرَاتُ

ürünlerinin



كُلِّ شَيْءٍ

her şeyin



رِزْقاً

bir rızık olarak



مِنْ لَدُنَّا

kendi katımızdan



وَلٰكِنَّ

fakat


اَكْثَرَهُمْ

çokları


لَا يَعْلَمُونَ

bilmezler




















Türkçe Transcript (*)

Ve kâlû in nettebi’i-lhudâ me’ake nuteḣattaf min ardinâ(c) eve lem numekkin lehum haramen âminen yucbâ ileyhi śemerâtu kulli şey-in rizkan min ledunnâ velâkinne ekśerahum lâ ya’lemûn(e)

Ali Bulaç Meali

Dediler ki: 'Eğer seninle birlikte hidayete uyacak olursak, yerimizden (yurdumuzdan ve konumumuzdan) çekilip-kopartılırız.' Oysa biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün aktarılıp toplandığı, güvenli bir harem'de yerleşik kılmadık mı? Fakat onların çoğu bilmiyorlar.

Edip Yüksel Meali

Dediler ki, "Senin hidayetine uysak yurdumuzdan ediliriz. Onları, katımızdan her çeşit ürünün rızık olarak toplanıp götürüldüğü güvenli ve kutsal bir bölgeye yerleştirmedik mi? Ne var ki çokları bilmez.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız" dediler. Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekkei Mükerreme'ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

Süleyman Ateş Meali

Dediler ki: "Biz seninle beraber doğru yola gelirsek yurdumuzdan atılırız." Biz onlara kendi katımızdan bir rızık olarak, her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir mekan vermedikmi? Fakat çokları bilmezler.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Dediler ki: "Eğer seninle birlikte yol alırsak, yerimizden, yurdumuzdan oluruz." Biz onları, katımızdan rızık olarak gelen tüm ürünlerin derlenip toplandığı güvenli, saygıdeğer bir mekâna yerleştirmedik mi? Ama onların çokları bilmiyorlar.

Yusuf Ali (English)

They say: "If we were to follow the guidance with thee, we should be snatched away(3389) from our land." Have We not established for them a secure sanctuary, to which are brought as tribute fruits of all kinds,- a provision from Ourselves? but most of them understand not. *

M. Pickthall (English)

And they say: If we were to follow the Guidance with thee we should be torn out of our land. Have We not established for them a sure sanctuary, whereunto the produce of all things is brought (in trade), a provision from Our presence? But most of them know not.


Yüklə 1,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin