KÜLLİYELER
166
167
KÜLLİYELER
içerdiği gibi, müezzinler, kayyumlar gibi imarette hizmet yapmayanlar da, aynı başlık altında vazifelendirilmiştir. Başından bu yana imaret, yaygın bir şekilde, halk için yapılan bir bayındırlık etkinliği, bir sosyal hizmet olarak kabul edilmiştir. Fakat gide-
Zal Mahmud Paşa Külliyesi
M. Sözen-S. Güner, Sinan, Architects ofAges, ist., 1992
Sultanahmet Külliyesi
M. Sözen-S. Güner, Sinan, Architects ofAges, ist., 1992
rek "imaret" sözcüğü, halk için, külliyenin en önemli işlevi olarak görülen yemek dağıtımında yoğunlaşmış ve imaret, eskilerin "darüzziyafe" dedikleri bölümle eşanlamlı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Birkaç işlevi bir araya getiren ve bazen
yaptıranın türbesini de içeren yapılar, Iran' da Selçuklular ve Mısır'da Memluklar tarafından yapılmışsa da, bunları tek yapı kavramı içinde düşünmek daha doğru olur. Bir cami çevresinde eğitim ve sosyal amaçlarla bir vakıf olarak kurulan, çok ya da sınırlı amaçlı külliyeler İstanbul'un fethinden önce Osmanlılar tarafından Bursa'da kurulmuştur. Bunların en eskisi I. Bayezid' in (Yıldırım) külliyesidir. Gerçi Hüdaven-digâr Camii de medrese ile camiyi birleştiren ve yakınında sultanın türbesini de i-çeren bir kompleks ise de, kentsel bir düzenleme olarak Yıldırım'ın kent dışında türbe, medrese, köşk, imaret, hamamdan oluşan külliyesini bir öncü olarak sayabiliriz. Çelebi Mehmed'in ve II. Murad'ın Bursa' daki külliyeleri, yine II. Murad'ın Edirne' de yaptırdığı Üç Şerefeli Cami ve yanındaki Saatli Medrese, külliye kavramının erken uygulamaları olarak görülebilir. Fakat II. Mehmed'in (Fatih) (hd 1451-1481) fetihten hemen sonra inşaatına başlattığı külliye o zamana kadar îslam dünyasında tasarlanmamış bir kentsel vizyonla ve büyük bir işlevsel zenginlikte kurulmuştur (bak. Fatih Külliyesi), istanbul mimarisinde külliye imgesini ilk oluşturan bu büyük kompleks, kendinden sonra gelen sultan külliyelerine örnek olduğu gibi, bir kentsel tasarım geleneği de kurmuştur.
Külliyeleri istanbul kent yaşamı içindeki işlevleri açısından iki gruba ayırmak o-lasıdır: Fatih Külliyesi'nden başlayarak, büyük sultan külliyelerinin çoğu kent bütünü düşünülerek boyutlandırılmıştır. Fatih, Bayezid, Haseki, Şehzade, Süleymaniye, Atik Valide, Sultan Ahmed, Nuruosmaniye, Laleli külliyeleri bu ilk gruba girer. Bunlarda ibadet, eğitim, sosyal yardım (genellikle gezginleri misafir etmek, fakirleri doyurmak ve hastalara ilaç vermek) ve bazen de ticaret bir araya gelmiştir. Ticari amaçlı dükkânları (arasta) bir külliyeye ilk katan Mimar Sinan olmuştur. Bunun ilk örneği de Süleymaniye'dedir. Fatih, Saraçhane Çarşısı'nı yaptırmış, fakat külliyeye dükkân koydurmamıştır. Bayezid Külliyesi'n-de(-0 de, zaten çarşı ortasında olduğu için, tasarıma dükkân katılmamıştır. Gerçi İslam geleneği için karakteristik bir davranışla, büyük camilerin avlu ve çevreleri, her zaman ahşap dükkânlarla sarılmıştır. Evliya Çelebi Bayezid Camii'nin dış avlusunun üç tarafında dükkânlar ve içinde .çok sayıda satıcı olduğunu yazar. Bu gelenek günümüze kadar uzanmıştır. Fatih Külliyesi çevresinde de büyük bir çarşı oluşmuştu! İslam kentlerinin karakteristik özelliklerinden biri olan. ulu cami ile çarşının kent merkezini ya da merkezlerini oluşturması İstanbul külliyeleri için de doğrudur. Büyük külliyeler toplumun bütün hizmetlerinin görüldüğü, bazen binlerce hizmetiyle iş dağıtan, sosyal hizmetlerin tümüne yanıt vererek kentsel uygarlığın o-luşmasına olanak veren kurumlardır. Süleymaniye Külliyesi ortalama 9 hektarlık bir alan işgal eden ve cami çevresinde öğretimin her kademesi için hizmet verdiği gibi, bir de tıp medresesi içeren, bir bimar-hane (darüşşifa), bir darüzziyafe (imaret),
bir tabhane (misafirhane), bir kervansaray, bir hamam, arastalar (çarşılar) ve Kanuni ile Hürrem Sultan'ın türbelerinden o-luşan çok büyük bir sosyal kuruluştu. 16. yy'da ne İslam dünyasında, ne de dünyanın başka ülkelerinde, böylesine örgütlü, bütün işlevlerin bir araya getirildiği, sistematik olarak kontrol edildiği ve topluma hizmet veren, bir cami çevresinde olmakla birlikte, seküler başka bir sosyal kompleks bilmiyoruz. Abarttığı kabul edilse bile, kendi döneminde imaretlerden beslenenlerin sayısının 30.000 kişi olduğunu yazan Evliya Çelebi, sistemin önem ve yaygınlığına işaret etmektedir.
İkinci grup külliyeler Murad Paşa Kül-liyesi'nde(-0 olduğu gibi birkaç mahalleye hizmet etmek için kurulmuştur. İlk dönemlerde sadrazam ve vezirler, kadın sultanlar tarafından yaptırılanlar (Murad Paşa, Atik Ali Paşa, Davud Paşa, Mihrimah Sultan külliyeleri gibi) bir camiyle birlikte düşünülmüşlerse de sonraları sadece bir medrese ve bir türbe (Gazanfer Ağa, Amcazade Hüseyin Paşa külliyeleri gibi), 18. yy'da ise Koca Ragıb Paşa Külliyesi'nde(->) olduğu gibi sadece bir kitaplık ve bir sıb-yan mektebi ve bir türbe ve bir sebil ya da çeşmeden oluşanlar da vardır. Külliye uygulaması, ağırlıklı olarak, Mimar Sinan'ın mimarlık dönemine ve hemen onu izleyen mimarbaşılar dönemine rastlıyor. 18. yy'da klasik dönem geleneğini canlandırma çabası olduğu söylenebilir. Üsküdar'da Yeni Valide, suriçinde Hekimoğlu Ali Paşa, Nuruosmaniye ve Laleli külliyeleri, Osmanlı'nın Batı'yla hesaplaşma döneminde yapılmışlardır. Fakat artık klasik dönemin fetih gelirleri kalmadığı için boyutlar küçülmüştür.
İstanbul'un bütün büyük Osmanlı külliyeleri kentin tarihi aksları, büyük forumları üzerindedir. Fatih Külliyesi Beyazıt-Edir-nekapı aksı üzerinde, fakat simgesel bir tutumla, Constantinus'un mezarının ve I. İus-tinianos'un büyük kilisesinin arsasına kurulmuştur. Evliya Çelebi, Fatih Camii'nin inşasından önce Havariyun (Ayii Apostoli) Kilisesi'nin temelleriyle birlikte ortadan kaldırıldığını ve inşaatta Müslüman olmayan hiçbir işçinin çalışmadığını, hattâ kendi gününe kadar hiçbir Yahudinin külliye kapısından girmediğini, bu yüzden bu külliyenin kutlu bir yer olduğunu yazar. Süleymaniye Külliyesi, inşa edilirken ise, çalışanlar arasında çok sayıda Hıristiyan olduğuna bakarak, böyle bir endişenin olmadığı anlaşılıyor. Bayezid Külliyesi Ta-uri Forumu üzerinde, Haseki Külliyesi Aksaray'dan Arkadios Forumu'na giden Me-se'nin(->) hemen kuzeyinde, Şehzade Külliyesi Beyazıt-Edirnekapı yolu üzerindedir. Sadece Süleymaniye Külliyesi Beyazıt'ta . Eski Saray'ın(-t) varlığı nedeniyle daha kuzeyde bir platforma yerleşmiştir. Yine de kentin Halic'e paralel tepeler çizgisi ü-zerindedir. Sultan Ahmed Külliyesi(->) Hip-podrom(->) üzerinde, Nuruosmaniye Kül-liyesi(->) Constantinus Forumu yanında, Laleli Külliyesi(->) Beyazıt-Aksaray aksı üzerindedir. Daha küçük külliyeler de Aya-sofya-Beyazıt, Beyazıt-Edirnekapı ve Beya-
Dostları ilə paylaş: |