MECZUPLAR
Alışılmışın dışındaki hareketleriyle ilgi çeken değişik tip insanlar. Bunlara İstanbul' un her semtinde rastlanırdı. Bilhassa hafta tatilinin cuma günü olduğu dönemde, kandil, hıdrellez, bayram gibi kalabalık insan gruplarının gezmeye çıktıkları özel günlerde Eyüp'te toplanırlardı. Akgömlek Mehmed Efendi'nin mezarı ile Beşir Ağa
Türbesi'nin civarı, meczupların merkeziydi. Giyimlerine dikkat etmezler, bazısı paraya önem vermezken bazısı da etraftan para toplamaktan çekinmezdi. Hepsinin ayrı bir sembolü, kıyafeti, parola haline gelmiş sözleri bulunur, halk uzaktan onları bu tanınmış oldukları unsurlarıyla fark e-derdi.
Meczupların ortak özelliklerinin başında etrafa zarar vermeyişleri ve kötülük yapmayan bir yapıya sahip olmaları gelmektedir. İrade ve teşebbüs isteyen işlerde bulunmadıkları, karakterli ve dürüst insanların himayeleri altında yaşamlarını sürdürmüş olmaları da yine ortak özelliklerindendir.
İstanbul'un en eski meczuplarından biri fetih sırasında II. Mehmed'in (Fatih) ordusu içinde bulunan Horoz Dede'dir. Evliya Çelebi, Horoz Dede'nin sultanın ordusuyla İstanbul'a gelirken gece gündüz asker arasında horoz gibi kanat çırparak ve öterek "kalkın ey gafiller" diye bağırdığı i-çin askerlerin kendisine bu ismi verdiklerini söylemektedir. Yine Evliya Çelebi'nin belirttiğine göre bir başka meczup da Unka-panı'nda Horoz Dede'nin yanında gömülü olan ve alev alev yanan bir fırının içinde rahatlıkla uyuyabilecek yapıya sahip olan Sefer Dede'dir.
Eyüplü Yatalak Efendi, tahta sedye ü-zerinde Eyüb Sultan Camii şadırvanında bulunurdu. İstanbul halkı, onunla konuşmayı uğur saydığından etrafı daima insanlarla dolardı. Yatalak Efendi, güzel söz söylemede ve Eyüp civarında gömülü meşhurlar hakkında bilgiler vermekte mahirdi.
Sultanhamamlı Muharrem, başında her telinin ucuna eski ayakkabı ve sarmısak asılı bir şemsiye, boynunda anormal büyüklükte bir kravat ve elinde boy boy yelpazelerle eşeğe ters binmiş olarak Edir-nekapı taraflarında dolaşırdı.
İkisi de aynı şekilde giyinen ve birlikte gezip tozdukları için Çiftekumrular denen hanımlar çeşitli seyir yerlerinde dolaşırlardı. Kendilerine halk tarafından koca olarak onlar gibi meczup olan Âşık Ethem, Turşucu Şâkir Bey, Deli Hidayet yakıştırı-lırdı. Kurabiyeci Nuri, peltek konuşması, yollarda kendi kendine yaptığı zikirlerle tanınırdı. Sallabaş Emine Hanını ise 70 yaşlarında Eyüp'ü mesken edinmiş meczuplardandı. Düzgün konuşması, gün görmüş tavırlarıyla insanlara sokulur, onlarla hemhal olur, daha sonra da fakirliğinden söz açarak etrafındakilerden para talebinde bulunurdu.
Pazarola Hasan Bey de esnaf arasında dolaşarak her birine ayrı ayrı "Pazarola" der, esnaf da onun bu sözünü uğur sayardı. Aşırı büyük başıyla dikkati çeker, herkesten hürmet ve ikram görürdü. Âşık Ethem, abani sarık, beyaz haydari ve elifi şalvarla mesire yerlerinde su satardı. Mektebe başlama törenlerinde de ilahicibaşılık görevini kimseye bırakmazdı. Turşucu Şâkir, Eyüp'te turşuculuk yapardı. Gayet nükteci ve ensesine dokunulduğu zaman olduğu yerde üç kere zıplamasıyla tanınan bir meczuptu.
Bilinen ve herkesçe tanınan bu meczuplardan başka Çıplak Mustafa, Onarak-
Dostları ilə paylaş: |