KirkçEŞme tesisleri



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə73/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   889
Osmanlı Dönemi

Fetihten sonra Osmanlı Devleti'nin başkenti ve Doğu Akdeniz'in en büyük ticaret merkezi konumuna gelen istanbul'a önceki döneme oranla daha çok konuk ve yolcu gelmeye başladı. Doğu-Batı ticaret ve diplomasi trafiğinin odağı olan kentte, yabancılar daha uzun bir süre Eminönü ve Galata'daki eski konaklama tesislerinden yararlandılar. Gayrimüslimlere ait konaklarda, elçiliklerde konuk olarak kalma o-lanağı bulamayanlar eski Bizans hanlarında barınmaktaydılar. 16. yy'm sonlarındaki konaklama durumundan söz eden San-derson ise, Fatih Külliyesi'nin(-+), 100 kadar odayı içeren ve din-milliyet ayrımı gözetilmeksizin yerli yabancı herkesin kabul edildiği büyük kervansarayından söz etmiştir. Sanderson, burada kalan herkese u-şakları, binek ve yük hayvanları ile 3 gün boyunca ücretsiz hizmet verildiğim, yatak, yiyecek ve yem parası alınmadığını açıklamaktadır. Külliyenin çevresindeki misafirhanelerde yine yolcular için her türlü ol-nağın mevcut olduğunu haber verir. 16. yy'da istanbul'a kazandırılan Bayezid, Sultan Selim, Haseki, Şehzade. Süleymaniye, Rüstem Paşa külliyeleri, konaklama gereksiniminin üstünde bir kapasite sağlamış bulunuyordu.

imaret vakfiyeleri, bu kurumların 16. yy' daki gelişme durumu, olanakları ve kadroları konusunda ayrıntılı bilgiler verir, istanbul'a gelenlerin en iyi şekilde ve ücretsiz konaklamaları için her türlü önlemin

düşünüldüğü görülmektedir. Örneğin, ayrım yapılmaksızın, kentteki bütün yolculara ramazan, bayram ve kandil günlerinde özel ziyafet verilmesi geleneği bunlardandır. Fatih imaretinde her gün, ebna-yı sebil ve misafir denen yolculara "kırk sofra taam konulup her sofranın dört kişiye ayrılması, her sofrada bir tabak dâne, iki pare yahni, adamına göre zerde ve dört a-det fodla" verilmesi vakfiye gereğiydi. Külliyelerin her birinde "misafirhane", "tabha-ne", "imaret", "mihmanhane", "kervansaray", "mihmanhane-i misafirin" adları verilen ve işlevleri bakımından bazı farklılıkları olan konaklama bölümleri mutlaka vardı. Külliyeler dışında da doğrudan yolculara açık misafir hanları vardı. Kervansaraylar, kente giriş yapan ağır kervanları, hizmet ve muhafız kadrosu, hayvanları ve tüm yükü ile kabul edecek kapasitedeydi. Buna karşılık küçük çaplı misafir hanlarına daha çok kalabalık olmayan yolcu grupları, Rumeli'den ve Anadolu'dan gelen esnaf, tüccar ve iş sahipleri, davacılar yerleşmekteydiler.

Konaklama tesisleri, Haliç kıyısından Çemberlitaş'a ve Beyazıt'a doğru bir eksen üzerinde ve ticaret merkezleri ile iç içeydi. Ayrıca han ve kervansaraylara yakın birer çarşı hamamı da vardı. Han ve kervansaraylar, Beyazıt'la Edirnekapı arasında, Galata ve Beşiktaş semtlerinde ve Üsküdar cihetinde de daha sıktı. Kervansarayların ve hanların hiçbirinde mutfak ve aşhane düzeni yoktu. İmaretlerden sağlanan olanaklardan dolayı buna gerek duyulmamaktaydı. Yolcular, yiyecek ve temizlik gereksinimlerini en yakın imarette ve hamamda giderebildikleri gibi, han çevresindeki aşçı, başçı dükkânlarından da ücret karşılığı yararlanmaktaydılar. Kimi yolcular ise kaldıkları odanın ocağında kendi yemeklerini pişirebiliyorlardı. Atik Ali Paşa Ker-vansarayı'nda olduğu gibi, kimi hanlara da imaretlerden bakraçlarla iki öğün yemek götürülüyor, oda kapıları arasındaki nişlere bırakılan bu yemeklerden isteyen herkes alabiliyordu. Şehzade Sultan Mehmed Vakfiyesi'ndeki koşullara göre imaret şeyhi tabhanede konaklayan herkese zili, yatak ve yorgandan ibaret bir yatak takımı vermekle yükümlüydü.

Hans Dernschwam(->), 1553'te geldiği İstanbul'da, yerleştiği ilk kervansarayı terk ederek Tavukpazarı'nda Dikilitaş (Çember-litaş) denilen sütunun karşısındaki başka bir kervansaraya (Elçi Hanı) taşındığım yazmakta ve buralardaki koşulları anlatmaktadır. Tonozlu 48 hücrenin bulunduğunu, fakat içerisinin bir hapishaneden farksız, can sıkıcı, loş ve pis olan Elçi Hanı'nda(->) da rahat edemediğim vurgular. Misafir hanlarında ve kervansaraylarda her yolcunun Türk, Yahudi, Rum ayrımı yapılmaksızın kalabildiğini, bu konaklama yerlerinin her birinde, yolcuların kalması için ocaklı o-dalardan başka ahır ve depo bölümleri bulunduğunu, kalanların oda ve atı için, l akçe gibi çok cüzi bir ücret ödediğini, bu paraların ise cami hizmetlerine verildiğini, hanlarda satılık ot ve saman bulunduğunu, imaretlerden yararlanmak istemeyen-

Taş Han'ın avlu içinden bir görünümü.

Turgut Erkişi/Obscura, 1994

lerin çarşı pazardan bir şeyler alıp karnını doyurabildiğim, külliye imaretlerinden yiyip içen yolcuların listelerini ise mütevellilerin veya cami imamlarının tuttuğunu, yaz aylarında ise kimsenin havasız han hücrelerinde yatmak istemeyerek re-vaklı açık sofalara yataklarını serdiklerini yazar. Yine Hans Dernschwam'ın belirttiğine göre kervansaraylara ve misafir hanlarına kadınlar alınmamaktadır. Kente getirilen kadın esirler ise bunlara mahsus handa (Esir Hanı) kalmaktadırlar, istanbul'a eşlerini, kızlarını ya da kız kardeşlerini getirmek zorunda kalanlar, ancak, hemşe-ri, akraba ya da bir ücret karşılığı kendilerine kapı açanların evlerinde barınmaktaydılar.

Narh defterlerinde, emtia ve yiyecek fiyatlarının yanısıra hamamdan hamala kadar hemen her türlü hizmete ilişkin ücretler de verildiği halde han ve kervansaray-lardaki konaklamalarla ilgili herhangi bir ücretin yer almaması ise 18. yy'm sonlarına kadar konaklamanın tamamen bedelsiz tutulduğunu düşündürmektedir. Diğer yandan, hemen her gün, Afrika'dan, Mısır'dan, Balkan şehirlerinden, Akdeniz adalarından, Kafkasya'dan, Karadeniz'den ve Anadolu' dan yüzlerle insanın, ziyaret, ticaret, murafaa, iş takibi, görev alma vb gibi nedenlerle istanbul'a gelmesi, bir müddet kaldıktan sonra kentten ayrılması ise önemli güvenlik ve disiplin sorunları doğurmaktaydı. Bundan dolayı, örneğin denizyoluyla gelenler, özellikle de gemi tayfaları kente sokulmaz, bunlar, gemilerde yatıp kalkarlardı. Ayrıca gemi yolcularının kaldığı, Kasımpaşa, Galata, Tophane hanları, bu cihetteki karakullukçular ve yasakçılar tarafından gece gündüz denetim altında tutulurdu. İstanbul ve Galata surlarının kapıları akşamları kapatılır, gece kente giriş yasağı uygulanırdı. Ayrıca kent sık sık taranır, sebepsiz İstanbul'a gelenler, çift bozanlar, işsiz bekâr uşakları, 5 yıldır istanbul'

da oturduğunu kamtlayamayanlar memleketlerine gönderilirdi, iş takibi için gelenler, kefile bağlanır veya külliyelerin tab-hanelerinde kalırlardı. Misafir hanlarında gerçi gayrimüslimlerin kalmaları için bir engel yoktu, fakat onlar daha çok, kilise ve manastır evlerine, Galata'daki ücretle yolcu alan evlere inerlerdi, istanbul'a gelen diplomatlar, gezginler ve araştırmacılar ise genellikle elçiliklerde veya yönetimin uygun görmesi durumunda Elçi Ham'nda kalırlardı. Doğu'dan gelen Müslüman elçiler içinse yönetim, özel konaklar tahsis etmekteydi.

Deniz veya kara yolu ile emtia, yiyecek getirenler, kentte konaklayanlar arasında daima ilk sırayı almaktaydılar. Fakat bunların da kente giriş çıkışları izinle olur, mallarını sattıktan ve alacaklarını aldıktan sonra kentten ayrılırlardı. Kent güvenliği ve konaklama açısından başlıca sorunu oluşturan bekâr uşakları ise, öncelikle kaçak veya izinli bekâr odalarında(->) yer bulmaya çalışırlardı. Ancak kefilsiz bekâr uşağının uzun süre istanbul'da kalması olanaksızdı. Yerleşme amacında olmaksızın, iş ve ziyaret için İstanbul'a gelenler mürur tezkiresi ile giriş yaparlar, kalmaları öngörülen süre sonunda da yine mürur tezkiresi ile kenti terk ederlerdi.

istanbul'un konaklamaya mahsus han ve kervansarayları, 19. yy'm ortalarına değin, aynı zamanda birer emtia ve ticaret hanı işlevinde olmuştur. Kentte oteller(-») yapılmaya başladıktan sonra bu eski mekânlar, kısa sürede konaklama hizmeti dışında kalmış ve birer iş veya ticaret hanına dönüşmüştür. Eski istanbul hanları, ortada geniş bir avlusu olan, taş ve kagir, dörtgen planlı, iç avlu çevresinde mahzen, ambar ve a-hırları, üst katta, revaklı açık divanhane (sofa) gerisinde ocaklı hücrelerin (oda) sıralandığı klasik konumlu yapılardı. Bunlar, daha çok tüccarların gereksinimlerine göre planlandığından, her tüccarın bir o-




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin