KirkçEŞme tesisleri



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə831/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   827   828   829   830   831   832   833   834   ...   889
Cengiz

Kahraman

arşivi

nende Mandoli Artin Hamparsum notası kullarak pek çok eserin kaybolmasını önlemiştir. Şeyh Abdülbâkî Nasır Dede de bir harf notası geliştirmiş, III. Selim ile Var-dokosta Ahmed Ağa'nın ayin ve saz eserlerini kendi icadı nota işaretleriyle yazmıştır; ancak bu nota tutunamamıştır. Bu yüzyılın ilk yarısından itibaren Batı notası da kullanılmaya başlamıştır.

19. yy'da nota bilenlerin artmasıyla nota koleksiyonculuğu doğmuştur. Edhem Paşa (1830-1894), Necib Paşa (1815-1883), Piyanist Mimar Esad Efendi (ö. 1895), Ab-dülhalim Paşa (1830-1894) 19. yy'm ünlü koleksiyoncularıdır.

Gelişimini 20. yy'da gösterecek olan musiki nazariyatçılığı ile musiki tarihçiliğinin temelleri de 19. yy'm sonlarına doğru atılmıştır. Galata, Yenikapı ve Bahariye mevlevîhaneleri şeyhleri Ataullah, Cela-leddin ve Hüseyin Fahreddin dedeler Türk musikisi nazariyatına eğilmişlerdir. Bu üç musikişinas Mevlevî şeyhi, edindikleri bilgileri A. A. Konuk, Rauf Yekta, Subhi Ezgi ve H. Sadettin Arel'e aktararak onları bu alanda çalışmaya teşvik etmişlerdir.

Görüldüğü gibi, saray dışındaki en ciddi musiki merkezi tekkelerdir. İstanbul'daki tarikatlar dini musikiye olduğu kadar dindışı musikiye de önemli katkılarda bulunmuşlardır.

Türk musikisi bilgileri yüzyıllar boyunca "meşk" usulüyle öğretilmiştir. Musiki dünyasının temsilcileri olan musikişinaslar hiçbir karşılık beklemeden ustadan çırağa birbirlerini meşk geleneği içinde yetiştirmişlerdir. Öte yandan, musikiye meraklı devlet adamları ile toplumun saygın kişilerinin konak, köşk ve yalılarındaki musikili toplantılarda da meşk çalışmalarına yer verilmiştir. Bu tür musikili toplantılar gayrimüslim musiki meraklılarının evlerinde de düzenlenirdi. Türk musikisine sevgiyle bağlı olan, İstanbul'un zenginlerinden Ermeni asıllı Köçeoğlu Agop Efendi ile Rum asıllı Tülbentçi Andrias ve oğlu Beyoğlu'ndaki konakları, Boğaz'daki yalılarında, Çamlıca'daki köşklerinde sık sık musiki ziyafetleri verirlerdi. 19. yy'ın sonlarıyla 20. yy'ın başlarında paralı meşk veren meşkhaneler de açılmıştır. Bunları daha sonra "mektep" ve "cemiyet" gibi adlar altında faaliyet gösteren musiki dernekleri izledi. Bu dernekler sarayın musikiye eski ilgiyi göstermemesi, dini kuruluşların da güç yitirmesi sonucu, musikişinaslarla halkın kenetlenerek ihmale uğrayan musikiye sahip çıkma isteğinden doğan bir örgütlenme biçimiydi. Evlerdeki özel musiki meclisleri de bu örgütlenmenin bir başka yönüdür.

Hazırcevap, nüktedan kimselerden başka semt tulumbacılarının, külhanbeyleri ile bıçkınların da müdavimi oldukları, özellikle ramazan ayında çok ilgi çekici bir mekân haline gelen semai kahvelerinin 19. yy'ın sonlarıyla 20. yy'ın başlarında İstanbul hayatında ayrı bir yeri vardı. Zincir şeklinde birbirine geçirilmiş renkli kâğıtlar ve kâğıt fenerlerle süslü, ortada zilli maşa, çığırtma, gırnata ve darbukadan kurulu çalgı takımının oturduğu yüksekçe bir

yer, kahve önündeki çardaklarla fenerler bu kahvelerin dekorunu tamamlardı. Meydan şairleri(->) ile mani söyleyenler bu kahvelere giderlerdi. Saz şairlerinin de katıldığı bu toplantılarda "muamma" bir kelime seçilir, bu muammaya göre düzenlenen manilerle sürdürülen yarışmayı kazanana para, şal, ipekli kumaş gibi hediyeler dağıtılırdı. Semailer, destanlar, maniler, divanlar, koşmalar, bu kahvelerdeki repertu-varı oluştururdu. Çalgılı kahvelere, meyhanelere, düğünlere ve mesire yerlerindeki eğlencelere loncalara bağlı esnaf çalgıcılar giderlerdi. Daha çok denizcilerin, macera arayanların, yabancı turistlerin eğlence yeri olan balozlar(->), meyhane ile kahvehane karışımı, bir sahnesi olan, içki içilen mekânlardı. Devrin ünlü kantocuları balozların sahnelerini süslerdi.

İstanbul'un musiki repertuvarında bir de, kentin bağrından doğan, anonim nitelikte şarkı ve türküler vardır (bak. türküler). İstanbul'u musiki ile dile getiren bu şarkı ve türküler şehrin her kesiminde sevilmiştir. İstanbulluların hatıralarında yaşayan bu güzel ezgiler bugün de zevkle dinlenmektedir.

Bibi. Evliya, Seyahatname, I; Ali Rıza, Bir Zamanlar-, Belediye Konservatuvarı, Bektaşî Nefesleri, ist., 1933; Ergun, Antoloji, I-II; Musa-hibzade, istanbul Yaşayışı; inal, Hoş Şada; A. Gölpınarlı, Alevi-BektâşîNefesleri, ist., 1963; S. Ayverdi, İstanbul Geceleri, İst., 1971; Bayrı, istanbul Folkloru; E. R. Fiğlalı, Mezhepler ve Tarikatlar, İst., 1987; M. Kara, Din, Hay at San'at Açısından Tekkeler-Zaviyeler, İst., 1990; Öztu-na, BTMA, I-II; Gölpınarlı, Melâmilik.

ALÂEDDİN YAVAŞÇA




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   827   828   829   830   831   832   833   834   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin