KirkçEŞme tesisleri


MUSTAFA IV 558 559 MUSTAFA BEHÇET EFENDİ



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə865/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   861   862   863   864   865   866   867   868   ...   889
MUSTAFA IV

558

559

MUSTAFA BEHÇET EFENDİ

mahfilinde sipere yattı ve içeri gireni vuracağını bağırdı. Medrese talebeleri, yeniçeriler cami avlusunu doldurdular. Çok kavgalar, iki taraftan da ölen ve yaralananlar oldu. En son kurşunu biten yobaz "dal hançer" dışarı fırlayıp birkaç yeniçeriyi daha yaraladıktan sonra sopa ve matrak darbeleriyle öldürüldü. Bu ve benzeri olaylar sürerken beceriksizliği ortaya çıkan Tayyar Paşa kaymakamlıktan azledilip Dimeto-ka'ya sürgün edildi. Eğinli Hacı Mustafa, istanbul kaymakamı oldu.

30 Haziran 1808'de yapımı tamamlanan yeni bir kalyon Tersane önünde denize indirildi. 23 büyük kalyon, 12 firkateyn, 2 korvet hazırken bunlara bindirilecek kalyoncu, bunlara kumanda edecek bahriye zabiti yoktu. Kalyoncular dağılmış, subaylar Kabakçı Mustafa Ayaklanması'n-da öldürülmüş veya kaçmışlardı. Yine, hazine olanakları zorbalara sık sık atiyyeler vermekte kullanıldığından donanma ve ordu için para da kalmamıştı, îlk kez bir dış borçlanma gündeme geldi ve Fas hâkiminden IV. Mustafa'nın bir name-i hümayunu ile 20.000 kese borç istendi. Şeyhülislam konağında yapılan mali gündemli toplantıda ise Edirne'den gelen kethüda-yı sadr-ı âli, müsadere edilen mal ve paraların 120.000 kese tutması gereken toplam bedellerinin hesabını sordu ve elde avuçta bir şey bulunmadığını açıkça söyleyerek ithamlarda bulundu. Cevdet Paşa'-nın deyimiyle "vadi-yi ta'rizde meydan-ı itiraza bir büyük taş yuvarlamayla" herkesi önüne baktırttı.

İstanbul halkı, III. Selim ile IV. Mustafa dönemlerini "gündüz ile geceye" benzetmekteydiler. Hattâ, III. Selim'in karşıtları bile onun devrini arıyorlardı. Bir başka kaygı, III. Selim kısır olduğu gibi, IV. Mustafa'nın da tahta geceli bir yılı geçmesine karşın henüz çocuğu ve hamile hasekisi yoktu. Herkes Osmanlı hanedanının söneceğine inanıyordu. Saraydaki dairesinde tutuklu olan III. Selim, gelecek için tek umut gördüğü şehzade Mahmud'a (II) fırsat buldukça "kendi sergüzeştlerini hikâye ile kavaid-i lâzıme-i hükümet ve saltanatı" öğretmekteydi. .

1808 kış ayları boyunca yağan karlar, ilkbahardaki yağmurlar sellere neden olduğundan Trakya'da ve Anadolu'da hayvanlar büyük ölçüde telef olmuştu. Bu yüzden İstanbul'a canlı hayvan sevkıyatı durmuştu. Oysa İstanbullular öteden beri hıdrellezde ama az, ama çok kuzu eti yemeye pek meraklıydılar. O yıl ruz-ı bızırda ancak birkaç kasapta kuzu eti görü-lebildi. "Her lokmasına hezar müşteri ol-mağla yekdiğerini çiğneyerek birkaç adam yaralandı, öldü." Cevdet Paşa'nın anlattığına göre "ol vaktin İstanbul kadınları bu makule âdetlere riayetten başka bir şey bilmez ve düşünmez olduklarından nicesi kocalarıyla ruz-ı hızırda kuzu eti görmedik! deyü kavga edüb hattâ bazıları boşanmıştı."

Benzeri görülmedik bir kasırga ise Kâğıthane ve Haliç semtlerini altüst etti. Hava gece gibi karardı. "Kasırga rüzgârı önüne gelen ebniye ve eşcarı yıkıp söküp" Ka-

sımpaşa'yı, Tersane'yi, karşı yakada Balat ve Fener kıyılarından Halic'i sıyırıp geçti. Birçok gemiyi ve kayığı silsüpür etti. İstanbul'un bağ ve bostanları mahvoldu. Bundan iki ay kadar sonra ise 8 Temmuz' da şiddetli bir sağanak indi. Yağmur olanca şiddetiyle 50 saat sürdü. İstanbul'da ve Boğaziçi'nde zarar görmedik yapı kalmadı. Bütün bu olaylar nedeniyle İstanbul'da "ufk-ı ma'nevi nasıl karanlık ise uf-k-ı mer'i dahi öyle bulanık"tı.

Diğer yandan Rusçuk yaranı denen ve çoğu önemli görevlerde bulunan III. Selim yanlısı, Sadaret Mektupçusu Tahsin, baş-muhasebeci Ramiz, Tuna Yalısı Mubayaacısı Behiç, Sadaret Kethüdası Refik, Re-isülküttab Galip efendilerin çabalarıyla Alemdar Mustafa Paşa, ortalığı velveleye vermeden Edirne'ye kadar geldi. Yollar ve konaklar gelip gidenlere kapatıldıktan sonra ilkin Pınarhisar Ayanı Hacı Ali Ağa 300 süvari ile ansızın Rumelifeneri Kale-si'ni basıp Kabakçı Mustafa'yı öldürdü. Kaleyi ele geçirdi. Yamakların İstanbul'dan getirdikleri toplara, kaledeki toplarla karşılık verdi. İstanbul'da ise top seslerinin nedenini henüz bilen yoktu. 14 Tem-muz'da Rumelifeneri'nde şiddetli bir savaş yaşandı. Yamaklar kırılmaya başlayınca köyü ateşe verdiler. Rumelikavağı, Sarıyer, Yeniköy yakılıp yıkıldı. Herkes can korkusuna düşüp kayıklarla kaçmaya başladı. Buradaki çarpışmalar dört gün sürdü. Yamaklardan 300, Alemdar milislerinden de 13 kişi öldü. IV. Mustafa durumdan kaygılanıp Hazine Vekili Nezir Ağa'yi Edirne'ye göndererek sadrazamı ve orduyu İstanbul'a çağırdı.

Sadrazam Çelebi Mustafa Paşa ve Alemdar Mustafa Paşa yürüyüşe geçerek 19 Temmuz 1808'de İstanbul'a geldiler. Şeyhülislam ve devlet erkânı sadrazamla Alemdar'ı, İncirli Çiftliği'nde karşıladılar. IV. Mustafa ise sancak-ı şerifi karşılamak üzere İncirli ile Davutpaşa arasındaki Kırkkavak denen yere gelmişti. Çelebi Mustafa Paşa ile Alemdar Mustafa Paşa'yı burada kabul edip görüştü. Rusçuk yaranının tavsiyesi, IV. Mustafa'nın burada tutuklanması ve Alemdar'ın Kırcali milisleriyle İstanbul'a girip III. Selim'i tahta oturtması iken, Alemdar bu öneriyi "mertliğe" uygun görmemişti. Oysa bu fırsatın kaçırılması III. Selim'in öldürülmesine yol açtı.

19 Temmuz'da akşam sancak-ı şerif alayı Edirnekapı'dan şehre girdi. Halk birbirinin üstüne yığılmış vaziyette seyre çıkmışken, Kovacılarbaşı'nda bir Ermeni öldürüldü. Alemdar Mustafa Paşa binlerce askeri ile Çırpıcı Çayırı'nda ordugâh kurduğu gibi sadrazam da yanındaki askerleri kışlalarına gönderip konağına gitti. 20 ve 21 Temmuz'da bir dizi atama yapıldı. Şeyhülislamlığa Arapzade Arif Efendi getirildi. 21 Temmuz'da Alemdar askerleriyle Alay Köşkü önünde, IV. Mustafa'ya alay gösterdi. Padişah Alemdar'ın kendisine sadık bir paşa olduğuna inanarak sadrazama bir hatt-ı hümayun gönderip "Mustafa Paşa benim has ve kahraman bir ve-zirimdir, kendisini devletimin murahhası ve serdarı tayin ettim, Edirnekapısı'ndan

Tuna Suyu'na kadar selahiyettar kıldım..." dedi. Alemdar 28 Temmuz'da binlerce tüfekli askeri ile şehre girip Babıâli'yi bastı. Çelebi Mustafa Paşa'dan sadaret mührünü alıp kendisini ordugâhına gönderdi. Bu sırada tebdil binişine çıkmış olan IV. Mustafa acele saraya döndü. Alemdar, İstanbul'un her tarafına kendi adamlarını yerleştirdikten ve devlet adamlarını saraya çağırdıktan sonra Soğukçeşme Kapısı'n-dan saraya gitti. Orta Kapı'nın önü bir anda 5-6.000 kırcali askeri ile doldu. Akağa-lar Kapısı önünde namazgaha oturan Alemdar, silahdar ağayı çağırıp sadaret mührünü teslim etti. Daha önce içeriye gitmiş bulunan şeyhülislam ve kızlar ağası geri gelip Alemdar'a, IV. Mustafa'nın kendisini sadrazam yapmak istediğini bildirdiler. Alemdar, mühür almaya gelmediğini, III. Selim'i görmeye ve ayağını öpmeye geldiğini, onun dışarı çıkartılmasını bildirdi. Şeyhülislam ve kızlar ağası tekrar, Bâbüs-saade'den içeriye girdiler. Fakat zaman geçip haber gelmeyince kaygılandı. Nice sonra gelen kızlar ağası, Selim'in çıkmak istemediğini haber verince Alemdar "git Sultan Mustafa'ya söyle tahtından inip rahatına baksın, bize gün görmüş padişah lazımdır..." dedi ve kızlar ağasını yine içeriye gönderdi. Akağalar kapıları arkadan kapattılar. Tahttan inmeye yanaşmayan IV. Mustafa, kendi adamlarının telkinine uyarak III. Selim'in ve kardeşi Şehzade Mahmud'un boğulmalarını emretti. Baş-çuhadar Abdülfettah, Hazine Kethüdası Ebe Selim, Hazine Vekili Nezir, Mirahor Kör Mehmed, Tebdil Hasekisi Hacı Ali ve Bostancı Deli Mustafa, yanlarındaki bostancılarla önce III. Selim'in dairesine girerek Refet Kadın'ın, cariyelerin güçsüz savunmalarını kırıp kendisini bir neyle müdafaaya çalışan III. Selim'i bir kılıç darbesi ile başını ikiye yarıp öldürdüler. Şehzade Mahmud'u ise Anber Ağa ve cariyeler güçlükle kaçırıp sakladılar. Haremde bu cinayet işlenirken Alemdar da Bâbüs-saade'nin kapı kanatlarını kırdırmaya başladı. Askerleri ise duvarlara ve revzenle-re tırmandılar. Akağalar korkup kapıyı açtılar. Alemdar, Arzodası'nın önünde Selim'in getirilmesini beklerken bir ehrama sarılı ölüsü önüne konuldu. Alemdar çok sinirlendi. Herkesi kılıçtan geçirmek isterken Şehzade Mahmud'un getirilmesi ile yatıştı.

Selim'in katilleri yakalanıp fırın mahbe-sine gönderildiler. Yeni padişah II. Mahmud'a hemen biat edildi ve cülus töreni düzenlendi. Bu sırada IV. Mustafa ise Bağdat Köşkü'nde "ben tahttan inmedim, Mahmud'u kim padişah yaptı" diyerek bağırmaktaydı. Hünkâr İmamı Kâmilî Efendi kendisini yatıştırıp harem dairesine götürdü. Annesi Ayşe Sineperver Sultan'ı da teskin etti.

IV. Mustafa, Topkapı Sarayı haremin-deki dairesinde Alemdar Olayı'na(-0 değin kapalı yaşadı. Ayaklanan yeniçeriler ve gerici kesim, onu yeniden tahta çıkartmak üzere saraya yürüyünce II. Mahmud, 17 Kasım 1808'de IV. Mustafa'yı boğdurttu ve Osmanlı hanedanının tek erkek bire-

yi kalarak yaşamını ve tahtını güvenceye aldı. Söylentiye göre Demirkapı semtinde oturanlar o gece Mustafa'nın boğulması sırasında saraydaki kadınların bağırışlarını ve ağlayışlarını duymuşlardı. IV. Mustafa'nın cenazesi törenle kaldırılıp babası I. Abdülhamid'in Bahçekapı'daki türbesine gömüldü. Bu tören sırasında ise kimileri, tabutun boş olduğunu, ayaklanmacıları yatıştırmak için böyle bir oyuna başvurulduğunu iddia etmişlerdi. IV. Mustafa, acı ve korkunç anılardan başka İstanbul'da iz bırakmamış bir padişahtır. IV. Mustafa'nın kadınları, Seyyare, Dilpezir, Şevki-nur'dur. Peykidil adlı bir kadınının da II. Mahmud tarafından öldürtüldüğü ileri sürülmüştür.

Tek çocuğu Emine Sultan, tahttan indirilmesinden sonra 1809'da doğmuş, 8 aylıkken ölmüştür. Annesi Ayşe Sineperver Valide Sultan, IV. Mustafa'dan sonra 20 yıl kadar yaşamış, 1828'de ölmüş ve Eyüp'te gömülmüştür. İstanbul'da bir mektep yaptırtan Ayşe Sineperver'in, kızı Esma Sultanla, IV. Mustafa'yı tekrar tahta geçirmek için, Alemdar Olayı'nda ayaklanmacılarla gizli görüşmelerde bulundukları bilinir.

Bibi. Âsim Tarihi, II, ist., ty; Tarih-i Cevdet, VIII, 175 vd; Mustafa Nuri Paşa, Netayicü'l-Vu-kuat, IV, îst., 1327; 1. H. Uzunçarşılı, Alemdar Mustafa Paşa, Ankara, 1942; Georg Oğu-lukyan Ruznamesi, 1806-1810 isyanları, (çev. H. D. Andreasyan), ist., 1972, s. 11 vd; Ata Bey, Tarih-i Ata, II, ist., 1293, M. C. Baysun, "Mustafa IV", İA, VIII, 708-714; Uluçay, Padişahların Kadınları, 119; M. Ç. Uluçay, Harem, II, Ankara, 1985, s. 56-65; G. Oransay, Osmanoğullan, Ankara, 1969, s. 94-95.

NECDET SAKAOĞLU




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   861   862   863   864   865   866   867   868   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin