MAHMUD H BENDİ
260
261
MAHMUD H ÇEŞMESİ
meyüb Firengâne fistan ve libas-ı mahsu-sa-i kâfiristan giydiler" demişlerdir.
Kendisinden önceki iki padişahın (III. Selim ve IV. Mustafa) hanedan vârisi bırakmadan ölmeleri II. Mahmud'u 1812'de ilk erkek çocuğu oluncaya kadar Osmanlı hanedanının tek erkek bireyi olmak gibi tehlikeli bir konumda tutmuş, bir nedenle de annesi ve saray mensupları, onun olabildiğince çok çocuk sahibi olabilmesi için çaba göstermişlerdir. Kadın efendi sanını alan eşleri Aşubcan, Bezmiâlem, Hoşyar, Nevfidan, Nuritab, Pertevniyal, Piruz-ı Felek, Vuslat ve Zernigâr'dır. ikbal denen gözdeleri ise Hüsn-i Melek, Zeyn-i Felek, Tiryal, Lebriz-i Felek, Misl-i Nâyab, Kerime, Gülcemal, Perestu, Ebureftar'dı.
Kadın efendilerinden doğan şehzadelerinden Bayezid, Murad, Abdülhamid, Osman, Ahmed, Mehmed, Süleyman, Ah-med, Abdullah, Mehmed, Mehmed, Ahmed, Ahmed, Abdülhamid, Nizamüddin ve Kemalüddin kendi sağlığında ölmüşler, Abdülmecid(->) ve Abdülaziz(->) ölümünden sonra sıra ile tahta çıkmışlardır. Fatma, Ayşe, Fatma, Saliha, Şah, Mihrimah, Şah, Emine, Zeyneb, Hamide, Atiye, Hatice, Cemile, Münire, Âdile, Hayriye, Emine, Esma adlı kızlarından da yalnızca dördü kendisinden sonra yaşamışlardır.
Bibi. Tarih-i Şânizade, I-IV; Tarih-i Cevdet, XI-XII; Tarih-i Lutfî, I-IV; Cevdet, Tezâkir, I-IV; Uluçay, Padişahların Kadınları; Yorga, Osmanlı Tarihi, V, Ankara, 1948; Hızır îlyas Ağa, Vekayi-i Letaif-i Enderun, İst., 1276; H. yon Moltke, Türkiye'deki Durum ve Olaylar Üzerine Mektuplar, Ankara, 1960; Karal, Osmanlı Tarihi, V-VI; M. Sertoğlu, "istanbul" lA V/2, 1214/24-33.
NECDET SAKAOĞLU
MAHMUD H BENDİ
Bahçeköy'de Arabacı Mandırası Deresi'nin batı kolu üzerinde bulunan bu bent II. Mah-mud tarafından yaptırılarak 1839'da hizmete girmiştir. "Bend-i Cedit" diye de adlandırılan bu bent Taksim Tesisleri'ne ait üç bentten en son inşa edilenidir.
Bent kagir ağırlık barajı tipinde olup kemer şekli de verilerek ek emniyet sağlanmıştır. Hidrolojik bölgesi 830.000 m2'dir. Mansap tarafındaki zemin seviyesinden, su tarafındaki mermer plakların üstüne kadar olan yüksekliği 15,45 m, hazne hacmi 343.325 m3, göl alam 49.000 m2'dir. Çok yağışlı yılların dışında bent gölü dolmadığı için, Valide Bendi'nden pompalarla su aktarılır. Valide Bendi'nin ise, göl hacmi gelen suya oranla küçük olduğundan, ekseri sular dolu savaktan taşar.
Bendin yapısı Avrupa'da bu dönemde yapılanların aynıdır. Bendin tepesi man-sap tarafına doğru az meyillidir ve üzeri mermer plaklarla kaplıdır. Yağışlı yıllarda bent gölünde daha fazla su depolamak için su tarafındaki tepesine 16 cm kalınlığında, 93 cm yüksekliğindeki mermer p-laklar yine mermer ayaklarla tutturulmuştur. Bendin tepe noktasındaki kalınlığı 5,64 m, zemin seviyesindeki kalınlığı ise 9,40 m'dir. Sağ ve sol sahilleri istinat duvarları ile korunmuştur. Sol sahilde 1x0,48 m boyutlarındaki dolu savağın eşik kolu
H. Mahmud Bendi
istanbul, Geçmişe Bir Baki}, Isı., 1992
mermer plakların üst seviyesinden itibaren 28 cm aşağıdadır. Taşan sular bir kanal ile dereye verilir. Bendin tepesinde tam ortada mermer plak üzerinde bir kitabe vardır. Kasidesini Ziver'in, hattını ise meşhur Yesarizade Mustafa Izzet'in yazdığı kitabenin üzerinde, elips şeklindeki tuğranın kenarlarında ışın şeklinde mermer çubuklar konmuştur.
Bendin eteğindeki vana odasındaki debi ölçme sandığının üzerine yerleştirilen lüleler, emsallerine göre çok daha itina ile yapılmıştır. Vana odasının tavanı kubbelidir. Ön yüzüne 11 lüle yerleştirilmiştir. Debi birimi olan l lüle=36 lt/dak=52 mVgün olduğuna göre, l adet l'lik lüle, l adet 2'lik lüle, 4 adet 5'lik lüle, 5 adet 10'luk lüle olmak üzere 11 lüleden sağlanan toplam debi 73 lüle (3.796 nıVgün) su alınabilir.
Bendin dip savağında l adet 200 mm' lik boru üzerine aynı çaptaki vana konmuştur. Ayrı bir 200 mm'lik boru üzerindeki aynı çaptaki vana ile de su alınır.
İstenilen debi, lülelerin ağzındaki tıkaçları açmak suretiyle ayarlanır. Ölçmenin doğru olabilmesi için cephedeki dolu savak üzerinden taşan suyun ancak bir saman çöpünü sürükleyecek kadar savak-lanması, yani yaklaşık l mm kadar yükseklikte olması gerekir.
Bibi. Yüngül, Taksim Suyu, 27-30; Nirven, istanbul Sulan, 185-188; Çeçen, Taksim-Hami-diye, 57-61.
KÂZIM ÇEÇEN Mimari
Gölet hacmi, uzunluk ve yükseklik bakımından Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilmiş ikinci büyük benttir. Yalnız boyutuyla değil mühendislik konsep-ti açısından da öncekilerden daha gelişmiş bir çizgiyi işaret eder. Geniş bir yay çizerek sırtını gölete veren payanda kulesiz durdurma duvarının büyük bir kemer gibi çalıştığı düşünülmelidir. Durdurma du-
varı, vadinin yamaçlarına birleşirken dönerek gölet tarafındaki daire planlı hacme bağlanır. Tasarımın bu biçimi, büyük kemere âdeta takviye edilmiş bir üzengi desteği sağlar.
Durdurma duvarı, kurşuni renkte taşla ve yanaşık derzle örülmüştür. Genişliği zeminde 9,40 m, bent üstünde 6 m'dir. Bu şev, duvarın yüksekliği ve çizdiği yayın uzunluğu nedeniyle, olduğundan daha küçük olarak algılanmaktadır. Duvar üzerinde biri yüksekliğinin ortasından, diğeri bitiminin l m kadar altından geçen birer silme takımı vardır. Silmeler, bent duvarının geniş açılımını görsel olarak belirginleştirmektedir. Duvarın bitimindeki korniş
II. Mahmud Bendi üzerindeki kitabe. Kâzım Çeçen, 1992
ve demir korkuluk panolarının bağlandığı dikmeler de yatay bir bant oluşturarak bu görsel etkiye katılmaktadır. Çok sade bir biçimi olan korkuluk dikmeleri, dikdörtgen kesitli ve üstte tablalıdır; demir korkuluk panoları ise, iç içe geçmiş dairelerden oluşan sade ampir bir motif şeması gösterir.
Durdurma duvarının gölet tarafında küçük payanda öğeleriyle desteklenmiş alçak bir set vardır. Kare tabanlı ve eğri yüzeyli payandalar ile iç taraftaki korkuluk panoları, durdurma duvarının dolaşılan üst yüzeyini iki yandan ritmik bir süreklilikle çevrelemektedir.
Bendin, kitabe taşı, gölete ait korkuluğun ortasına yerleştirilmiştir. Tarih kasidesini de içeren kitabe taşı karakteristik ampir özelliklere sahiptir. Kare kesitli bir kolon ile üstündeki tablası, kitabe panosuna bir çerçeve oluşturmaktadır. Öğelerin olabildiğince yalınlaştırıldığı, mulür-lerin en aza indirildiği klasik öğelerin üstünde oval bir madalyon vardır ve içine alçak kabartma ile II. Mahmud'un tuğrası işlenmiştir. Tuğranın sağ üst yanında padişahın "Adlî" mahlası yazılıdır. Sol alt köşede de hattat Haşim imzası bulunmaktadır. Madalyonun çevresi, II. Mahmud dönemine özgü ampir ışın demeti ile çevrelenmiştir. Tarih kitabesi 13 beyittir ve çok sade çizilmiş çerçevelere her sırada ikişer adet olmak üzere düzgünce istif edilmiştir. Bütünün ampir çizgilerine uyumludur.
Kontrol odası, durdurma duvarının içindedir ve daire planlıdır. Taştan örülmüş bir kubbe ile örtülüdür. Dip savağının bulunduğu hacim ise yarım daire bir beşik tonoz içindedir. Dip savağına, durdurma duvarının önünde bulunan ve öne çıkan bir kapıdan girilmektedir. Bu kapı, yüksekçe bir tabana oturan geniş ve masif görünümlü bir çift ayak ile üzerine oturan bir tablanın çerçevelediği, düz ve bezemesiz bir saçaklığı olan portal niteliğinde bir çerçevenin ortasında bulunmaktadır.
Kapının kendisi demir parmaklıklı ve yarım daire kemerlidir. Kilit taşı kemer taşlarından büyüktür ve öne çıkarılmıştır; üzerinde stilize bir akant yaprağı motifi vardır. Bütünüyle ampir üslubunda bir düzenlemedir.
AFİFE BATUR
MAHMUD H ÇEŞMESİ
Beylerbeyi Sarayı'nın(->) arka bahçesinde II. Mahmud (hd 1808-1839) tarafından yaptırılmıştır. İnşa tarihi 1245/1829 olup tamamen mermerdendir. Restore edilen çeşme bugün kullanılmamaktadır.
Şair Hasan Hilmi Efendi'nin söylediği kitabenin hattatı da Yesarizade Mustafa İz-zet'tir, kitabenin tarih beyti şöyledir: Hil-miyâ târihini cevherle tahrîr eyledim / Hân Mahmud eyledi icra bu 'ayn-ı kev-seri 1245/1829.
Su teknesi toprak seviyesinden aşağıda kaldığı için restorasyon sırasında merdivenle iniş sağlanmıştır. İki yanda sütun şeklinde pilastriarm sınırladığı aynataşı, içeri doğru çekilerek oluşturulan nişin içine yer-
Beylerbeyi Sarayı'nın arka bahçesindeki II. Mahmud Çeşmesi. Ahmed Kuzik, 1994
leştirilmiştir. Aynataşı, dört köşesinde rozetler olan örgü motifli pilastrlar ile çerçevelenmiştir. Aynataşının üzerinde bulunan frize, girlandlı dört adet kare kartuş işlenmiştir. En üst sırada, iki yanda büyük akant yaprağı kabartmalarının arasına alınmış kitabe panosu bulunmaktadır.
II. Mahmud döneminde ampir üslubunda inşa edilmiş çeşmelere en güzel örneklerden biridir.
Bibi. A. Egemen, İstanbul'un Çeşme ve Sebilleri, İst., 1993, s. 519; Konyalı, Üsküdar Tarihi, 11, 98; Raif, Mir'at, 190; M. Şimşek, "Batılılaşma Sürecinde İstanbul'da II. Mahmud Dönemi İmar Faaliyetleri", I, (Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, yayımlanmamış doktora tezi), İst., 1993, s. 476.
DOĞAN YAVAŞ
MAHMUD H ÇEŞMESİ
Beylerbeyi Sarayı'nın(->) giriş tünelinin duvar yüzeyine, II. Mahmud (hd 1808-1839) tarafından tamamen mermer malzeme ile yaptırılmıştır.
Yanlarda pilastriarm çevrelediği aynataşı derin bir niş içine yerleştirilmiştir. Nişin içinde su teknesi de vardır. Son derece sade olan aynataşmın üzerinde silme ve pilastrlarla çerçeve içine alınmış kitabe taşı bulunmaktadır. Şair Hilmi'nin nazm edip, meşhur hattat Yesarizade Mustafa İzzet'in talik yazı ile yazdığı kitabenin tarih beyti şöyledir: Cevher-i târihi mervîdir Hı-zırdan Hilmiyâ / Cedvel-i âb-ı hayâtı kıldı Mahmud Hân revân 1245/1829.
Çeşme, yalın cephe tasarımı, pilastr ve silmeleriyle tipik bir II. Mahmud dönemi yapısı olup, ampir üslubundadır(-0. Restore edilmiştir, ancak bugün kullanılmamaktadır.
Bibi. A. Egemen, İstanbul'un Çeşme ve Sebilleri, İst., 1993, s. 522; Konyalı, Üsküdar Tari-
hi, 11, 104; Raif, Mir'at, 190; M. Şimşek, "Batılılaşma Sürecinde İstanbul'da II. Mahmud Dönemi İmar Faaliyetleri", I (Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, yayımlanmamış doktora tezi). İst., 1993, s. 477.
DOĞAN YAVAŞ
MAHMUD H ÇEŞMESİ
Eminönü İlçesi'nde, Çemberlitaş'ta, Emin Sinan Camii'nin ön avlu kapısının yanındadır.
1235/1819 tarihli kitabeye göre çeşme II. Mahmud (hd 1808-1839) tarafından moloz taş, tuğla ve horasanharcı ile inşa edilen büyük bir su haznesinin önüne küfeki taşından yaptırılmıştır. Çeşmenin bugün mevcut olmayan teknesi ve testi setleri, bağlantı yerlerindeki kalıntılardan anlaşılacağı ü-zere mermer malzemeden yapılmıştı.
Çeşmenin aynası, dikdörtgen formda yivli bir pilastr ile çerçeve içine alınmış o-lup, küfeki taşından yapılmış olan aynataşı ise bugün oldukça harap durumdadır. Ayrıca, aynayı çerçeveleyen dikdörtgen şeklindeki bu pilastrın sağ ve sol üst köşelerinde, güneş kursunu andıran birer küçük rozet de vardır.
Çeşmenin cephesini sağ ve sol tarafta kare kesitli, az derin iki pilastr sınırlamakta olup, bunların üzerinde, yalın silmeli bir korniş bulunmaktadır. Bu kornişin üzerindeki geniş alınlıkta ise çeşmenin mermer malzemeden yapılmış olan kitabesi yer alır. Talik hat ile hakkedilmiş iki kı-talık bu kitabenin tam ortasında, dönemin özelliğini yansıtan, çelenk çerçeveli bir' tuğla vardır. Günümüzde lülesi mevcut olmayan çeşmenin suyu da akmamaktadır.
Bibi. Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, I, 336, 339; A. Egemen, İstanbul'un Çeşme ve Sebilleri, İst., 1993, s. 519.
HALUK KARGI
MAHMUD H ÇEŞMESİ
Eyüp'te Nişancılar Camii'nin giriş kapısının solundaki duvara bitişiktir. Çeşmenin sadece cephesi görülür. Çeşmeyi II. Mahmud (hd 1808-1839) kızı Mihrimah Sultan için yaptırmıştır.
Mermerden yapılmış kare çeşmenin sağ ve solunda kırmızı beyaz kesme taş malze-
n. Mahmud Çeşmesi, Eyüp
Enis Karakaya
MAHMUD H ÇEŞMESİ
262
263 MAHMUD H TÜRBESİ VE SEBİLİ
kalfalarından Ohannes Dadyan ve Boğos Dadyan'dır. Yapının mali ve idari işlerinin sorumlusu (bina emini), Bekir Abdülhalim Efendi'dir. Kitabelerdeki yazılar Haşini Efendi'ye aittir.
Divanyolu Caddesi üzerindeki cephenin Beyazıt yönündeki köşesini oluşturan sekizgen türbe, boyutları ve cadde üzerine taşan konumuyla vurgulanmıştır. Türbeden başlayarak, Sultanahmet yönünde küreli çeşmeyle son bulan cephe simetrik olarak düzenlenmiştir. Ortada yarım daireye yakın bir çıkıntı yapan sebil ve onun iki tarafındaki bölümlerin ortalarında ise, birbirinin aynı olan birer anıtsal kapı bulunur. Türbe, kapılar ve sebilin araları hep eşit uzunlukta ve dörder pencerelidir. Sebilin her iki yanındaki pencereler arkada-
meli küçük alanlar vardır. Eskiden iki mermer sütunun taşıdığı revak günümüze gelmemekle birlikte kaideleri halen çeşmenin önünde mevcuttur. Çeşmenin üst kısmı sağ ve soldan hafif taşarak düz şekilde niha-yetlenmektedir. Bu düzlüğün üstünde ise caminin asıl malzemesi olan tuğladan yapılmış bir kemer bulunmaktadır.
Çeşmenin içe taşkın olan aynası rokoko süslemeleriyle dikkat çeker. Aynataşı iki ince sütunun taşıdığı bitki ve spirallerle çerçevelenmiştir. Çeşme aynası üzerinde bulunan kitabe 1254/1838 tarihini verir. Celi sülüs bir yazıyla dörder mısralık dört satır üzerine hakkedilen kitabenin üstünde II. Mahmud'un tuğrası vardır. Kitabenin yazarı Rıfkı Mahmud Efendi'dir.
Teknesi ve testi setleri de mermer olan çeşmenin teknesinin kırık olan kısmı harçla düzleştirilmiştir. Bugün lülesi mevcut olmayan çeşmenin suyu akmamaktadır. Bibi. Tanışık, istanbul Çeşmeleri, I, 258.
ALEV ERARSLAN
MAHMUD H ÇEŞMESİ
bak. KÜÇÜK EFENDİ KÜLLİYESİ
MAHMUD H MEYDAN ÇEŞMESİ
Beylerbeyi Camii'nin(->) yanında, rıhtımda, II. Mahmud (hd 1808-1839) tarafından annesi için 1811'de yaptırılmıştır.
Tamamıyla mermerden inşa edilen çeşme dikdörtgen bir kaide üzerine oturmaktadır. Sadrazam Fuad Paşa'nın babası Şair İzzet Molla'nm yazdığı üç kıtalık kitabesinin dörder beyti deniz ve kara cephelerinde, birer beyti ise yanlardadır. Kitabenin tarih beyti şöyledir: Bi-hakk-ı Merve yokdır sözüm İzzet bu târihe / Sa-fâ-yı bal ola iç zemzeminden Hân Mah-mûdun 1226/1811.
Beylerbeyi Camii'nin yanındaki II. Mahmud Meydan Çeşmesi.
Eanu Kutun / Obscura, 1994
Çeşmenin dışbükey cepheleri, yanlarda pilastrlar ile sınırlandırılmıştır, yatay silmelerin aralarına kitabe kuşaklan alın-mıştır.Ana cephelerin üst bölümlerinde a-kant yapraklı alınlıklar bulunmaktadır. Alınlığın köşelerinde yine birer vazo içinden çıkan akant yapraklan yer almaktadır. Alınlığın ortasındaki oval biçimli II. Mahmud tuğrasını minik yapraklardan oluşan bir çelenk çevrelemektedir.
Aynı süslemeye sahip olan cephelerin yalnızca tekne taşlan değişiktir. Kara tarafında altta ve üstte "S" şeklinde kavis oluşturan dikdörtgen tekne taşı bulunur. Deniz tarafında ise, hamam kurnası şeklinde ayaklı bir tekne taşı vardır. Çeşmenin gayet sade olan diğer iki cephesinde, sadece kitabenin birer beyti yazılıdır.
1987'de, içinde bulunduğu kahvenin sahibi tarafından tamir ettirilen çeşmenin su tesisatı da bağlanmış fakat suyu akıtılma-mıştır.
Bibi. A. Egemen, İstanbul'un Çeşme ve Sebilleri, İst., 1993, s. 513-516; Konyalı, Üsküdar Tarihi, 11, 21-22; Raif, Mir'at, 195; Tayyarzade Ah-med Ata, Tarih-iAtâ, III, İst., 1293, s. 176; M. Şimşek, "Batılılaşma Sürecinde İstanbul'da II. Mahmud Dönemi İmar Faaliyetleri", I, (Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, yayımlanmamış doktora tezi), İst., 1993, s. 410. DOĞAN YAVAŞ
MAHMUD H MEYDAN ÇEŞMESİ
Sarıyer İlçesi'nde Emirgân-Boyacıköy'de Hekim Ata Caddesi ile Boyacı Çeşme So-kağı'mn birleştiği yerdedir. II. Mahmud (hd 1808-1839) tarafından yaptırılmıştır. Yapı günümüze ulaşmışsa da bugün kullanılmamaktadır.
Bir set üzerinde yer alan dört yüzlü a-nıtsal bir meydan çeşmesidir. Düz bir çatıyla örtülü olan çeşmenin saçak hizasında silmeler dolaşmaktadır, cephe köşeleri dar kesitli başlıkları olan profilli pilastrlar ile belirginleştirilmiştir. Kesme taştan yapılmış olan çeşmenin bir yüzüne, cephenin ortasına mermerden bir çeşme taşı yerleştirilmiştir. Düz bir dikdörtgen levha olan aynataşı yanlarda ikişerli pilastrlar ile sınırlandırılmıştır. Su teknesinin yanlarında seki kısımları mevcut olup, önde içbükey olarak kavislenmektedir, teknenin ön yüzüne baklava motifi işlenmiştir.
Deniz tarafındaki cephesinde düz dört adet sütun, ikişer ikişer, büyük fakat çok sade olan aynataşını çerçevelemekte ve kitabe taşını taşımaktadır. Kitabenin metni Akif Mehmed Paşa'ya aittir, Yesarizade Mustafa İzzet tarafından ta'lik hatla yazılmıştır, tarih beyti şöyledir: Su gibi bir mısra '-ı berceste akdi hâmeden / Yapdı bu çeşme-ipâkizeyi Mahmûd Hân 12537 1837. Bir kornişle sonuçlanan kitabe levhası beş satır halinde beş bölüme ayrılmıştır.
Kornişin üzerine, o dönem çeşmeleri arasında tek örnek olarak görülen ilginç bir II. Mahmud tuğrası oturtulmuştur. O-val bir madalyon halindeki tuğranın çevresi çeşitli motiflerle bir dantel gibi sarılmıştır. Tuğrayı, altta hançer formları, onların üzerinde ikişer trompet ve zigzaglı
Boyacıköy'deki II. Mahmud Meydan Çeşmesi. Ertem Uca, 1994.
kıvrımlı dallardan oluşan bir çerçeve çevrelemektedir.
II. Mahmud döneminin sonlarında inşa edilen anıtsal ölçülerdeki çeşme, hem mimari tasarımı, hem de süsleme unsurlarında karakteristik ampir üslubu(->) özelliklerini aksettirmektedir.
Bibi. A. Egemen, istanbul'un Çeşme ve Sebilleri, İst. 1993, s. 532; M. Şimşek, "Batılılaşma Sürecinde İstanbul'da II. Mahmud Dönemi İmar Faaliyetleri", I, (Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, yayımlanmamış doktora tezi), İst. 1993, s. 437-438; Tanışık, istanbul Çeşmeleri, II, 187; Yüngül, Taksim Suyu, 43.
DOĞAN YAVAŞ
MAHMUD H SEBİLİ
Fatih İlçesi'nde Fatih Camii'nin Çörekçiler Kapısı karşısındadır.
**' I. Mahmud'un (hd 1730-1754) başkadı-nı Hâce Âlicenâb Kadın tarafından 1158/ 1745'te yaptırılmış ve II. Mahmud'un (hd 1808-1839) emriyle, 1245/1829'da Ebniye-i Hassa Müdürü Abdülhalim Efendi'ye tamir ettirilmiştir. Yapının başkadın efendi tarafından yaptırılıp, II. Mahmud tarafından onartıldığı, kitabenin, "Eylemiş çeşme Mahmûd Hân-ı evvelin başkadım" ve "Bu sebili eyledi tecdîd-i ihya âb iç" mısraların-dan da anlaşılmaktadır.
Bir köşe sebili özelliği gösteren yapı, barok üsluptadır. Beş bölümlü olan cephede, bölümler içeri doğru kavislidir, yuvarlak sütunlar ile birbirlerinden ayrılan bölümlerin aralan dekoratif dökme demir şebekeler ile kapatılmıştır. Şebekelerin ortası kabartma çiçek motiflidir ve alt kısımlarında su vermek için gişeler bulunmaktadır. Şebekelerin üst kısmında yine içbükey korniş üzerinde ikişer sıra halinde kitabe kuşağı yer alır. Yeşil zemin üzerine altın yaldızla boyanmış olan kitabe harap vaziyettedir. Şair Aynî tarafından düzenlenen kitabenin tarih beyti şöyledir: Ayniyâ dil-dâdedir târihine nıâ-i hayât /Bu sebili kıldı Hân Mahmûd âb iç 1245/1829.
Dışa taşkın saçak kısmı ahşap bağdadi sıvalıdır, saçağın iç yüzündeki kalem işleri zorlukla seçilebilmektedir. Yıkılmak ü-zere olan çatının kurşun kaplı bir kubbeyle örtülü olduğunu biliyoruz.
Sebilin hemen sol tarafındaki basık kemerli ahşap kapıdan içeri girilmektedir. Sebilin içi bugün tamamıyla harap olmuş durumdadır.
Bibi. Kumbaracılar, Sebiller, 53; Uluçay, Padişahların Kadınları, 95-96; M. Şimşek, "Batılılaşma Sürecinde İstanbul'da II. Mahmud Dönemi İmar Faaliyetleri", I (Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, yayımlanmamış doktora tezi), İst., 1993, s. 543:544; D. Yavaş, "İstanbul'da Osmanlı Mimarisi Üzerine Bir Kaynak: Hadîkatü'l-Cevâmi", I (Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, yayımlanmamış yüksek lisan tezi), İst., 1988, s. 9.
DOĞAN YAVAŞ
MAHMUD H SIBYAN MEKTEBİ VE MUVAKKİTHANESİ
Üsküdar İlçesi'nde Beylerbeyi'nde Beylerbeyi Camii'nin(->) güneybatı tarafında yer almaktadır.
I. Abdülhamid'in (hd 1774-1789) yaptırdığı Beylerbeyi Camii'nin (1192/1778) son cemaat yerinin üst kısmında bir sıb-yan mektebi bulunmaktaydı. II. Mahmud zamanında (1808-1839) caminin kuzey tarafına hünkâr mahfili eklenince, mektep binası son cemaat yerinden hünkâr mahfiline geçit veren bir koridor olarak kaldı. II. Mahmud caminin güneybatısına 12367 1820 tarihinde muvakkithane ile birlikte yeni bir mektep yaptırdı.
Ceniş bir saçağın çevrelediği iki katlı bu bina kuzey-güney doğrultusunda inşa edilmiştir. Muvakkithaneyi ve üst kısımdaki dershane bölümünü içine alan kuzey kanadı daire planlı; alt katında büyük bir salonu, üst katında ise iki büyük bir küçük üç odası bulunan yapının güney kanadı dikdörtgen planlıdır.
Çiriş kapısıyla birlikte mermerden inşa edilmiş kuzey kanadını iki katlı dikdörtgen söveli, köşelerim küçük çiçek rozetlerinin süslediği pencere çevrelemektedir. Alt kısımdaki pencerelerin üzerini muvakkithaneye ait, dikdörtgen çerçevelere alınmış iki mısralık ta'lik hatlı kitabe kuşağı dolanmaktadır. Pencerelerin a-ralarında Dor tarzındaki sütun başlıklarının bulunduğu iki katlı yarım payeler yer almaktadır. Sütun başlıklarının ortalarında istiridye kabuğu süslemesi bulunmaktadır.
Yapının güney kanadında yer alan dikdörtgen planlı bölüm, bir sıra kesme taş, iki sıra tuğladan almaşık düzende inşa edilmiştir. Sokağa bakan batı cephesinin üst katında, üç tane büyük dikdörtgen pencere yer almaktadır. Kuzey köşesinde bir pencerenin bulunduğu alt kısım ise tuğladan basık bir kemerle sokağa açılmaktadır.
Kuzey-güney kanadının birleştiği batı cephesinin ortasında giriş kapısı bulunmaktadır. Kapının üzerinde ortada, defne çelenginin çevrelediği oval bir kartuş içerisinde II. Mahmud'un tuğrası yer al-
n. Mahmud Sıbyan Mektebi ve Muvakkithanesi
Rebii Baraz fotoğraf arşivi, 1985
maktadır. Tuğranın yanlarında bulunan ta'
lik hatlı 1236/1820 tarihini veren kitabenin
manzumesi Şair İzzet tarafından kaleme
alınmıştır.
Bibi. Konyalı, Üsküdar Tarihi, II, 303-304.
EMİNE NAZA
MAHMUD H TÜRBESİ VE SEBİLİ
Eminönü İlçesi'nde, Çemberlitaş'taki II. Mahmud Türbesi ve ona bağlı yapılar grubu, Divanyolu Caddesi üzerinde yer alan cephenin ardındaki mezarlık ile birlikte bütün bir yapı adasını kaplamaktadır. II. Mahmud (hd 1808-1839) l Temmuz 1839' da ölmüş, türbe yapımı için resmi görevlendirmeler 5 Temmuz 1839'ta yapılmış ve açılış 11 Kasım 1840'ta gerçekleştirilmiştir. Türbenin mimarları, Ebniye-i Hümayun
Yüzyıl başından bir kartpostalda II. Mahmud Türbesi ve Sebili. Burçak Evren koleksiyonu
MAHMUD n TÜRBESİ VE SEBİLİ 264
265
MAHMUD CELALEDDİN
II. Mahmud Türbesi'nin planı. Osmanlı Hanedan Türbeleri, Ankara, 1992
ki birer mekâna ait oldukları için, madeni şebekeleri arkasında ayrıca doğrama bulunmaktadır. Bu odalardan biri muvak-kithanedir. Türbenin arkasında bitişik tek katlı yapı, saraydan yapılan ziyaretlerde kullanılan hünkâr dairesidir ve türbe girişi bu yapının içindendir.
Üslup açısından bakıldığında II. Mahmud Türbesi ve ona bağlı yapılar, Batı' dan gelen ikinci üslup dalgası olan kla-sisist eğilimi yansıtır. Yüzyıl önce başlayan ilk Batılı dalga Avrupa'nın barok ve rokoko üsluplarının biçim dünyasını istanbul'a taşımıştı. Osmanlı başkentinde 19. yy'ın başından itibaren görülen klasisist üslup dalgası ise çok daha yalındır ve geçmişteki Yunan/Roma mimarlığının biçimlerini yeniden canlandırmayı amaçlamıştır. Ancak bu klasisist üslup Fransa'da aldığı özel bir uygulama biçimiyle ithal edilmiştir. Fransa'da I. Napoleon döneminden (1804-1815) başlayarak 1830'lara kadar süren ve III. Napoleon döneminde (1852-1870) yeniden canlanan bu klasisist üslup türüne verilen ampir adı istanbul'da Tanzimat (1839) sonrası dönemin benzer özellikler gösteren yapıları için de kullanılır. II. Mahmud Türbesi, ampir üslubunun İstanbul'daki en önemli temsilcilerinden biridir.
II. Mahmud Türbesi ve bağlı yapıların Divanyolu cephesi, onun girinti ve çıkıntılarım izleyen, kesintisiz basamak çizgilerinin oluşturduğu bir kaide üzerine oturur. Yapının basamaklarla yerden koparılması, 18. yy'dan itibaren Osmanlı dünyasına giren Batılı bir yaklaşımdır, ancak ilk kez burada bütün bir külliyeye, tek bir kaide oluşturacak büyüklükte uygulanmıştır. Basamaklı kaidenin üzerindeki alçak subas-man ve onun üst bilimindeki silme de aynı yükseklikte yatay bir bant olarak bütün cepheyi kuşatır.
Sekizgen türbenin yan yüzeyleri, kenarlardan biraz içeri çekilmiş birer pilast-ra sahiptir. Subasman üzerindeki silmeden başlayıp, saçak altındaki enli attikamn alt silmesine kadar uzanan bu pilastrlar antik Korint/kompozit düzeninden yola çıkılarak oluşturulmuş daha stilize birer başlı-
ğa sahiptirler. Pilastrların arasındaki yüzeyler yarım daire kemerli iri birer pencere ve üzerlerindeki yatay dikdörtgen, boş kartuşlarla doldurulmuştur. Pencere kemerlerinin üzengi hizasındaki bir silme türbeyi kuşattıktan sonra yandaki uzun cephenin pencereli duvarlarının üst bitimini oluşturur. Bu silmenin türbe pilastrla-nnın üzerine rastlayan bölümlerinde birer palmet frizi vardır. Saçak altındaki attikamn her yüzeyinde pilastrların üzerlerine rastlayan çifter kılıçlı birer kalkan kabartması bulunur. Kalkanların üst bitiminden meşale alevleri yükselir. Kalkanlar arasındaki enine bezeme ise, gerek Fransız gerekse Osmanlı ampiri için tipik olan bir biçime sahiptir. Her iki eksende de simetrik düzenlenmiş olan ve merkezinde iri bir rozet taşıyan bu kompozisyon stilize bitki betimlerinden oluşur. Attika üzerindeki saçak Yunan/Rönesans üslubunda bir kornişe oturur. Bunun da üzerinde biraz geri çekilmiş bir tanbur ve kurşun kaplı kubbe bulunur.
Türbedeki yalınlık ve biçimsel özellikler Sultanahmet'e doğru uzanan cephede de sürer. Dörder pencereli duvar birimlerinin pencere aralarında birer pilastr ve yarım daire biçimli kemerlerin üzerinde, türbeden farklı olarak bu kez yalın tutulmuş olan birer kilit taşı bulunur, iki yanındaki pilastrlar ve yarım daireli kemeriyle çevre duvarını hem öne, hem de yukarı doğru biraz aşan kapılar, üzerlerinde birer kitabe taşırlar. Yapı grubunun türbeden sonraki en dikkat çekici öğesini oluşturan sebil, Toskan sütunları ve yalın bir arşitrav bandı olan, dairesel bir antik tapınak biçimindedir. Avrupa'da özellikle parklarda ve saray bahçelerinde çok sayıda örneği bulunan bu tür yapıların İstanbul'daki ilk ve tek örneğidir.
Dostları ilə paylaş: |