1. Duanın İstİğâseye atfedilmiş olması âmm olanın hâs olana atfedilmesi kabilindendir.
2. «Allah'ın yanısıra sana fayda veya zarar veremeyeceklere yalvarma!» âyetinin tefsiri.
3. Allah'tan başkasına dua edilmesinin büyük şirk olduğu.
4. İnsanların en sahillerinden olan bir kişinin bile Allah'tan başkasına -onun hoşnutluğunu ve rızasını arayarak- yalvardığı taktirde zalimlerden olacağı.
5. Bİr sonra zikredilen (Yunus, 107) âyetin tefsiri.
6. Allah'tan başkasına yöneltilen dua ve İstİğâsenin küfür olmakla birlikte dünyada iken de hiçbir fayda sağlamadığı.
7. Üçüncü olarak zikredilen Ankebût Sûresi 17. âyetin tefsiri.
8. Cennet nasıl sadece Allah'tan istenebiliyorsa aynı şekilde rızık, ancak ve ancak Allah'tan istenebilir.
9- Dördüncü olarak zikredilen âyet-i kerime (Ahkâf, 5, 6) tefsiri.
10. Allah'tan başkasına dua ve ibadet edenden daha sapık ve şaşkın kimsenin bulunmadığı.
11. Allah dışında dua edilen varlığın bu duadan habersiz ve gafil olduğu.
12. Böyle bir dua, duaya muhatap olan kimsenin, buğzu-na ve düşmanlık beslemesine sebeptir.
13. Bu tür dua, dua edilene ibadet olarak İsimlendirilmiştir.
14. Dua edilenin bu ibadete küfretmesi.
15. Bu kişinin insanların en sapığı sayılmasının sebebi Allah'tan başkalarına yalvarmasıdır.
16. Beşinci olarak zikredilen Nemi, 62. âyetin tefsiri.
17. Onların; başı dara düşenlerin çağrısına ancak Allah'ın karşılık vereceğini kabul etmeleri gerçekten hayret vericidir. Bu nedenle de sıkıntılı zamanlarda dini yalnız Allah'a has kılarak yalvarmaktadırlar.
18. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem tevhidin korunmasına nihaî derecede önem vermiş ve Allah'a karşı takınılması gereken edebi Öğretmiştir.
Açıklamalar
"Herhangi bir ibadetin Allah'tan başkasına yöneltilmesi-dîr." şeklindeki büyük şirk tanımını iyice kavramış olan, müellif tarafından açıklanan bu üç babı daha iyi anlayacaktır.
Adak, yerine getiren kimsenin Allah tarfından övgüyle anıldığı bir ibadettir. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem de İtaat içerikli adakların yerine getirilmesini emretmiştir. Uygulayıcısı Sâri tarafından medhedilen ve övgüyle anılan her şey İbadettir.
ibadet, Allah'ın sevgi ve rızasını kazanmaya yönelik olarak yapılan ve söylenen zahir ve batın tüm amel ve sözleri kapsayan bir isimdir. Adak da bunlardan biridir,
Aynı şekilde Allah bütün kötülüklerden yalnızca kendisine sığınılmasını emretmektedir. Sıkıntı ve meşakkatler karşısında sadece kendisinden istiğasede bulunulmasını istemektedir. Istiâze ve istiğâsenin ihlâsla sırf Allah'a yöneltilmesi İman ve tevhiddir. Allah'tan başkasına yöneltilmesi ise, şirk ve ortak koşmak anlamındadır.
Dua ve istiğâse arasında şöyle bir fark bulunmaktadır: Dua, bütün halleri kapsar, geneldir. İstiğâse ise, sıkıntı ve şiddet anlarında Allah'a yapılan dua anlamındadır. Her ikisinin de yalnızca Allah'a yöneltilmesi gerekmektedir. Dua edenlerin Çağrısına karşıluk veren, sıkıntıda bulunanların sıkıntılarını gideren yalnızca Allah'tır. Peygamber, melek, veli gİbİ bir başka varlığa dua eden ya da Allah'tan başkasından güç yetİremediği bir konuda istiğasede bulunan şirke ve küfre düşmüş olur. Bu ki§İ dinden çıktığı gibi aklını da bir kenara bırakmış demektir. Hiçbir varlık kendi başına ya da başkalarının yardımıyla zerre kadar bir yarar sağlama ya da zararı def etme gücüne sahip değildir. Herkes bütün işlerinde Allah'a muhtaçtır.
Onbeşinci Bâb
«O'na, o hiçbir şey yaratamayan ve kendileri yaratılıp durmakta olan kimseleri ortak mı koşuyorlar? Hâlbuki o sirk koştukları ne onlara ne de kendilerine bir yardımda bulunmaya güç yetİremezler.» (A'râf, 191, 192)
Âyetinin Tefsiri Babı
«O'ndan beride yalvarıp durduklarınızın, bir çekirdeğin zarına bile egemenlikleri yoktur. Dua etseniz duanızı işitmezler. Işitseler bile, size cevap veremezler. Kıyamet günü de şirkinizi reddederler. Kimse haber veremez sana Habîr gibi." (Har, 13, 14)
Sahîh'de rivayet edildiğine göre Enes radıyallâhu anh şöyle anlatmaktadır: "Uhud Günü Peygamber sallailâhu aleyhi ve sel-iem başından yara almış, ön dişi kırılmıştı. Bunun üzerine: «Peygamberlerini yaralayan bir toplum nasıl kurtulabilir?!» dedi. Ardından «... bitişle (onların bağışlanmaları yahut azaba uğramaları işi) ile senin bir ilgin yoktur.» (Âl-i İmrân, 128) âyeti nazil oldu." 36 Yine Sahîh'de rivayet edildiğine göre Ibn Ömer radıyallâhu anhumâ, Rasûlullah'ı sabah namazının son rekatında ba§ım rükudan kaldırınca semiallâhu limen hamideh dedikten sonra «Allah'ım falana ve falana lanet et!» diye dua ederken İşittiğini anlatmaktadır. Bunun ardından: «... bu işle (onların bağışlanmaları yahut azaba uğramaları işi) ile senin bir ilgin yoktur.» (Âl-i imrân, 128) âyeti nazil olmuştur"37
Bir rivayette de Peygamber sallaliâhu aleyhi ve seüem'in Saivân b. Umeyye, Süheyl b. Amr ve Haris b. Hişam'a beddua ettiği ardından da: «... bu işle (onların bağışlanmaları yahut azaba uğramaları İşi) ile senin bir ilgin yoktur.» (Âl-i imrân, 128) âyetinin nazil olduğu anlatılmaktadır."38
Yine Sahih'de yer alan bir rivayette Ebû Hurayra radıyallâhu anh şöyle anlatmaktadır: "«En yakın akrabalarını uyar!»(Şuari\ 214) âyeti nazil olunca Rasûlullah saJlalİâhu aleyhi ve sellem ayağa kalktı ve şöyle buyurdu: «Ey Kureyş topluluğu! -ya da buna benzer bir başka söz söyledi- kendinizi satın alın! Allah karşısında ben sizin için hiçbir şeye sahip değilim. Ey Abbas b. Abdulmuttalİb, Allah karşısında ben senin için hiçbir şeye sahip değilim. Ey Allah rasûlünün halası Safiye, Allah karşısında senin İçin de hiçbir şeye sahip değilim. Ey Muhammed kızı Fâtıma, kendi malımdan dilediğini benden İste! Ama senin için de Allah karşısında herhangi bir şey yap'amam.
Dostları ilə paylaş: |