Aile Kurumunun Çökmesinin Acı Sonuçları
Batılı toplumlarda aile kurumunun çökmesi, müreffeh ve modern toplumun içinde sayısız uyumsuzlukların vücuda gelmesine zemin hazırlamıştır. Şüphesiz bu uygunsuzluklara örnek olarak gittikçe artış kaydeden boşanma olayı, evlilik rakamının düşmesi, sadece anneleri veya babaları olan çocukların artış kaydetmesi, kimsesiz çocukların çoğalması, çocuklara karşı şiddet kullanılması, sokak çocuklarının çoğalması, yaşlıların duygusal buhranı ve gün geçtikçe artan yalnızlıkları gibi sorunlara işaret etmek mümkündür.
1- Boşanma rakamlarının artış kaydetmesi: Yayınlanmış içler acısı bir raporda şunu okumaktayız: “İtalyan anket merkezi ile Avusturya Market Lither enstitüsü tarafından yayımlanan rapor esasınca, sadece 1993 yılında İngiltere’de 170.000 boşanma olayı kaydedilmiştir. Bunun yanısıra resmi olmayan evlilikler ve eşcinsel evlilikler İngiltere toplumunda gittikçe artış kaydetmektedir.
Bu rapor esasınca, “Bu yıl Fransa’da evlilik rakamları yarı yarıya azalmış durumdadır. Ama boşanma rakamları, önceki yıla oranla üç kat artış kaydetmiştir. Avusturya ülkesinde çiftlerin üçte biri, İtalya’da ise dörtte biri birbirinden ayrılmaktadır.”2
Hakeza, “İsviçre federal istatistikler defterinin yayımladığı rapora göre bu ülkede kaydedilen her on evlilikten dördü boşanmayla sonuçlanmaktadır.”3
2- Sadece anne veya babası olan kimsesiz çocukların artış kaydetmesi: Avrupa cemiyeti gözetleme müdürü Gerard Kalu ise yayımladığı bir raporunda şöyle demiştir: “Bir çok Avrupa ülkelerinde evlilik rakamları gittikçe azalma kaydetmektedir. Öyleki Kuzey Avrupa ülkelerinde evlilik yaşına ulaşmış olan kadınların sadece yarısı evlilik yapmışlardır. Oysa birkaç yıl öncesine kadar, kadınların % 90’ı evlenmekteydi. Güney Avrupa ülkelerinde de evlilik olayı oldukça azalmıştır. Buna karşılık evlilik dışı çocukların sayısı, özellikle de Kuzey Avrupa ülkelerinde evlilik dışı meydana gelen çocuklar, İzlanda’daki doğumların üçte ikisini, Danimarka ve Norveç’teki doğumların yüzde ellisini, Fransa’daki doğumların ise % 40’ını teşkil etmektedir.”1
“İngiltere cemiyeti anket merkezi araştırmalarının yayımlanan sonuçları esasınca, toplumsal araştırmacıların incelemeleri bunu göstermektedir ki, Avrupa’da 1993 yılının ilk üç ayında dünyaya gelen çocukların % 31’inin babaları belli değildir.”2
Almanya Bilford Üniversitesi eğitim ve terbiye işleri uzmanı Horelman ise Alman toplumundaki bu soruna işaret ederek şöyle demiştir: “Almanya’da dünyaya gelen çocukların beşte birinin belli bir anne ve babası yoktur.”3
Amerika Heritic kurumu üyelerinden Pet Fegan ise çocuklar arasında görülen ahlaki uyumsuzlukları beyan ederek şu hakikati dile getirmiştir: “Cinsel tacizler, alkol tüketimi ve genel olarak kültürümüzün aşk kavramına yabancılaşması sonucunda bu uyumsuzluklar vücuda gelmiştir.” Pet Fegan daha sonra şöyle demiştir: “1959 yılında doğan yüz çocuktan 12’sini ya boşanmış ailelerin çocukları ya da gayri meşru bir şekilde doğmuş olan istenmeyen çocuklar oluşturuyordu. Ama 1992 yılında bu rakam 4 kat artmıştır. Eğer yapılan kürtajları da sayacak olursak bu rakam % 92’yi bulmaktadır.”1
Dr. Antuan Sanders ise bu konuda şöyle yazmaktadır: “Amerika’da 1990 yılında, 18 yaşından küçük çocukların dörtte biri, ya sadece anne ve babasıyla ya da hiç biri olmaksızın yaşamaya mahkum edilmiştir.”2
“Fransa’da anneleri tarafından terk edilen çocukların sayısı geçen on yıl içinde üç kat artış kaydetmiştir.”3
3- Çocukların uygun gelişim ve terbiye atmosferinden mahrumiyeti: Aile kurumunun çökmesi, gençlerden büyük bir kesiminin terbiye için gerekli ortamdan mahrum olması, duygusal ilişkilerin zayıflaması gibi etkenler batılı genç ve çocuklarda ruhsal baskı türünden sorunların ortaya çıkmasına zemine hazırlamıştır.
“Fransız dergilerinden birinin yayımladığı bilgilere göre bu ülkede günde iki çocuk, anne ve babasının kötü davranışları sebebiyle can vermektedir.”4
İngiltere’de çocuklar konusunda uzman bir psikanalist, İngiliz çocuklarının dörtte birinin tahammül edilmesi zor baskılar altında yaşadığını ve de bu davranışların çocukları uyumsuz davranışlara sevkettiğini beyan ederek bu sorunun sebepleri hususunda şöyle demiştir: “Günümüz yaşam ortamı, geçmişe oranla daha az devamlıdır. Aileler bir bir dağılmakta ve de artış kaydeden boşanma olayları, çocuklar arasında ruhi rahatsızlıkların ortaya çıkmasına ortam hazırlamaktadır.”5
Amerika’da anne babası boşanmış çocuklar veya sadece ebeveyninden biriyle yaşayan ya da tümüyle kimsesiz kalan çocuklar, “kendi ev ortamında hiçbir ahlaki eğitim almamaktadırlar. Elbette bunun istisnası da vardır. Bazı anneler kendi görevini en güzel şekilde yapmaktadır. Ama annelerin çoğu uyuşturucu madde kullanmaktadır. Ekonomik açıdan da evsiz kalma eşiğindedir. Dolayısıyla her şey altüst olmuş haldedir. Çocuklar da örnek olarak şiddeti ve şiddetin olumsuz etkilerini edinmektedirler.”1
4- Yaşlıların Gün Gittikçe Daha da Bir Yalnızlaşması ve İnzivaya İtilmesi: Batılı ülkelerde aile kurumunun yıkılmasının kötü etkileri, yaşlıları da kapsamış durumdadır ve onları her gün biraz daha yalnızlığa ve inzivaya itmektedir.
“Almanya İstatistik merkezinin yayımladığı rapora göre Almanya’daki yaşlıların ve altmış yaş üstündeki emeklilerin % 32’si yalnız ya da ailelerinden uzak yaşamaktadır. Genel olarak bu ülkede yalnız yaşayan oniki milyon kişiden 5.6 milyonunu altmış yaşın üstündeki insanlar oluşturmaktadır.”2
Batılı ülkelerde yaşlıların duygusal mahrumiyeti ve yalnızlığının kötü sonuçları oldukça zararlı ve de telafi edilmez bir düzeye erişmiş bulunmaktadır. Mevcut rakamlara göre tek kalemde, “İtalyan yaşlılarından yılda 1500 kişi, yalnızlık ve bitkinlik sebebiyle intihara kalkışmaktadır.” Bu olayın sebepleri hakkında ise, Napel üniversitesi üstadı ve intihar olayları konusunda araştırmacı Üstat Palio Krit ise İtalya yaşlılar sendikası oturumunda yaptığı bir konuşmada şöyle demiştir: “Yaşlılardaki bütün intihar olaylarının esası, insani ve toplumsal ilişkilerin azalmasıdır.”3
5- Evden Kaçan Çocukların Artış Kaydedişi: Batıda aile kurumunun çöküşüyle bir çok gençler ve çocuklar, şiddet içeren davranışlardan, işkencelerden, hatta mahrem ve yakınlarının cinsel tacizlerinden kurtulmak için büyük ve küçük şehirlerin sokaklarına ve kaldırımlarına sığınmaktadırlar.
“Batılı yazar John Ross Sherwood ise, “Plain Truth” adlı derginin mayıs ve haziran sayılarında, “The age of Moral Orphans” (ahlaki yetimler çağı) başlığı altında yayımladığı bir makalesinde evinden kaçan batılı çocuklar olayına işaret ederek şöyle yazmıştır: “Batı Avrupa gençlerinden yüz binlerce çocuk caddelerde yaşamaktadır. Bu çocukların çoğu evlerinden kaçmış kimselerdir.”
Yazar Sherwood ise batılı hayat metodunun bu tür bir sorunu çözemediğine işaret ederek şöyle demiştir: “Bu olay, ahlaki yetimler çağının göstergesidir.”
Hakeza John Ross Sherwood şöyle yazmaktadır: “İngiltere’de yılda onüç ila onbeşbin kişi evinden kaçmaktadır. Bu rakam Batı Almanya’da onaltı yaş altındaki çocuklarda yılda yirmi bine ulaşmaktadır. Danimarka’nın Kopenhag şehrinde ise her yaştan çocuklara ait evden kaçan 1500 çocukla ilgilenen ve 24 saat çalışan merkezler vardır. Cinsel film yapımcıları ise bu sokak çocuklarına karşı en acımasız kimselerdir.”
John Ross Sherwood daha sonra şöyle eklemektedir: “Batı Avrupa’da evden kaçan kız çocukların sayısı, evden kaçan erkek çocukların iki katını bulmaktadır! Bu kızlar, neticede kendilerini satmakta ve bunun karşılığı da cinsel komisyoncuların cebine girmektedir.”1
Mevcut raporlar esasınca, “Almanya’nın Berlin şehrinde, üç bin çocuk ve oniki ila yirmibir yaş arası gençler sokaklarda yatmaktadır. Bunlar hırsızlık da yapmakta veya hayatlarını temin etmek amacıyla beş mark için insanlara saldırmakta ve hatta onları öldürmektedir. Bu sahipsiz çocuklar genellikle cinsel taciz, işkence ve aile sevgisinden yoksunluk sebebiyle evlerinden kaçmaktadırlar.”1
Muteber rakamlar esasınca da, “Amerika’da yılda bir milyondan fazla çocuk evinden kaçmaktadır. Bunların yarısını genç kızlar teşkil etmektedir ve bu çocuklar yaşları küçük olduğundan bir işe girip çalışamamaktadır. Bu yüzden de hırsızlığa, uyuşturucu madde satışına ve fuhşa yönelmektedirler.”
Hayır işleri encümenleri merkezinde, yılda binlerce çocuğun korunma altına alındığı papaz Jers Retar ise şöyle demektedir: “Evlerinden kaçan veya dışarı atılan genç çocukların % 80’i hayatta kalabilmek için kendilerini satmaktadırlar.” Hakeza papaz şöyle demektedir: “Amerika’da onyedi yaşından küçük beşyüz bin yeni yetme genç, özellikle fuhuş işiyle uğraşmaktadır.”2
“Kanada’nın iki milyon cemiyeti olan Montreal şehrinde ise yılda otuz bin çocuk evinden dışarı atılmaktadır ve bu şekilde sokak çocukları haline gelmektedirler.”3
Dostları ilə paylaş: |