Konusu: İmam’ın (r a) Başlattığı Hareketin, Evrensel Düzlemde Bir Dine Dönüş Çağına Başlangıç Teşkil Ettiğinin Beyanında



Yüklə 1,65 Mb.
səhifə1/89
tarix17.11.2018
ölçüsü1,65 Mb.
#83124
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   89

Dine Dönüş Çağı………………………………….……………………………….


Kitabın Orijinal Adı: Asr-i İmam Humeyni

Konusu: İmam’ın (r.a) Başlattığı Hareketin, Evrensel Düzlemde Bir Dine Dönüş Çağına Başlangıç Teşkil Ettiğinin Beyanında

Yazar: Mir Ahmed Rıza HACETİ

Yayımlayan: Kum Uluslararası İslami İlimler Merkezi

Araştırma Yardımcılığı

Çevirmen:Kadri ÇELİK

Tatbik ve Tashih: R. M. Altun

1. Baskı: 2004

Baskı: Tevhid Matbaası

Tiraj: 2000

Büyükboy, 496 sayfa

Her Hakkı Mahfuzdur

ISBN:

Yayın Merkezi: Kum, 19 Dey cad. (Bacek)

Meydan-i Cihad, Uluslarararası İslami İlimler Merkezi

Tel: (0098) 0251- 7749875

Dine Dönüş Çağı


Mir Ahmed Rıza HACETİ


Çeviri:

Kadri ÇELİK


Tatbik ve Tashih

R. M. Altun


Kum Uluslararası İslami İlimler Merkezi

Araştırma Yardımcılığı

Tel: (0098) 0251- 7749875
Yayımcı’nın Notu
Peygamber’in (s.a.a) bisetiyle birlikte evrensel düzlemde tarihi bir mucize ortaya çıkmış oldu. Bir çok ihtilaf, savaş, kan dökücülük ve cehalet içinde yüzen Arabistan yarımadasındaki halk, bir tek düzen altına girdi ve Resulullah’ın (s.a.a) önderliğinde dine dayalı bir devlet kuruldu. Bu nebevi devlet kısa bir müddet zarfında İslam’ı iki büyük imparatorluk olan Rum ve İran imparatorluklarının sınırlarına kadar iletti ve sonunda İslam dini evrensel bir din haline geldi. İslam güneşinin doğuşundan ondört asır geçtiği ve İslam’ın artık tüm dünyaya yayıldığı günümüz dünyasında yeni ve güçlü bir hareket ile karşı karşıya bulunmaktayız. Çağımızda, yirminci asrın sonunda ortaya çıkan ve dini değerleri yeniden ihya etmeye çalışan bu hareket dünyadaki tüm dindarların yeniden ümitlenmesine, Allah ve maneviyat düşmanlarının ise ümitsizliğe kapılmasına neden olmuştur.

İmam’ın (r.a) başlattığı ilahi hareketin bir bereketi olarak son çeyrek asırda Müslümanların sayısı %18’den %30’lara ulaşmış, dini yönelişler ve İslami hareketler hızla yükseliş tirendine girmiş; bilginler ve insan hakları savunucuları ise ahlaka, dini öğretilere, temel ilkelere ve manevi değerlere yönelmiştir. Bütün bunların hepsi de büyük bir evrensel değişimin ve tarihsel mucizenin habercisi konumundadır. O halde bütün özgürlük savaşçılarının, dindarların, özellikle de Müslümanların en büyük görevi, İmam Humeyni’nin (r.a) başlattığı ve dünyaya ilan ettiği bu dine dönüş çağının şartlarını ve özelliklerini hergün biraz daha fazla tanımak ve bu değerleri evrensel platforma taşımaktır. Sonuç olarak tüm dünyada, özellikle batıda İslam’a yönelişin ortam ve nedenlerini daha iyi bir şekilde açıklamaya çalışmalı ve bu ortamın genişlemesi için büyük bir çaba göstermeliyiz. Değerli Üstad Kadri Çelik Bey’in tercüme ve dizayn çabalarıyla ortaya çıkan bu eserin yayımlanması ve dağıtımı da işbu hedef ve amaçla yapılmıştır. Bu sınırlı çabanın; her ne kadar kısa adımlar da olsa, büyük görevi eda etme yolunda atılan adımlar sayılmasını ve de her şeyden önemlisi Hak Teala’nın hoşnutluğuna neden olmasını ümit ediyoruz.



Kum Uluslararası İslami İlimler Merkezi

Araştırma Yardımcılığı

Çevirenin Notu

Kapitalist güçlerin insanlığa armağan ettiği günümüz dünyası, aynı zamanda insanlık için kapital değerlerin egemen olduğu tarihi sürecin de sonu olmuştur. Öyle ki artık günümüzde her yıl 500 bin kişi intiharı seçerken, dünyada yıllık intihar girişimi sayısının 5 milyon olduğu tahmin ediliyor. Aile Araştırma Kurumu'nun yaptığı araştırmaya göre 2000 yılında yaşanan intiharlarda bir önceki yıla göre yüzde 50’lik bir artış olmuştur. Dünyada insanlığın tümüne yetecek kadar zenginlik varken, küçük bir azınlığın, yani 500 büyük şirketin çıkarı, milyonlarca insanı işsizliğe ve açlığa itiyor.

21. yüzyılda, emperyalizm, yeni adı küreselleşmeyle tüm dünyaya hain sahte gülücükler dağıtırken, ezen-ezilen uluslar ayrımı artarak sürüp gitmekte. Bir yanda kuzeyin zengin ülkeleri, öte yanda güneyin ezilen yoksul ülkeleri. Kuzey kültürüyle, dünyayı sarmalayan şirketleri, sermayesiyle küreselleşirken, güney küreselleştiriliyor; ulusal bağları, kültürü, stratejik kaynakları, az buçuk tüten sanayisi yok ediliyor, elinden alınıyor ve küreselleşmenin tüm dünyaya mutluluk, refah getireceği; uygarlık ve demokrasinin yayılacağı; güneyin hızla gelişerek ekonomik sorunlarından kurtulacağı masalları anlatılıyor. Ancak masallar gerçeklerden çok uzak...Yüzyılın başında, gelişmiş ülkelerle azgelişmiş ülkeler arasındaki fark 8 kat iken, 21.yüzyıla girerken bu fark 40’a yaklaşıyor ve bugün dünyada yaşayan her beş kişiden ancak biri gelişmiş bir ülkede yaşama şansına sahip. Dünya nüfusunun %20’si, dünya gelirinin %85’ine el koyarken, en yoksul %20’nin payı sadece %1.4 ve dünya nüfusunun sadece %7’sinin yaşadığı Batı Avrupa ise, dünya GSMH’nın %30’unu, dünya ihracatının da %48’ini gerçekleştiriyor.

Bugün dünyada, yılda 2000 doların altında ortalama gelirle yaşamaya mahkum 3 milyardan fazla insan var ve 1.4 milyarı mutlak yoksulluk içinde yaşıyor. Dünya Bankası raporuna göre, dokuz Afrika ülkesinde yaşam uzunluğu düşmekte. Dünya Nüfus Konferansına göre ise, dünyada 1 milyar insan günde 1 dolarla yaşamaya çalışıyor ve 800 milyon kişi okuma yazma bilmiyor. Merkez ülkeler, çevre ülkelerin sırtından zenginleşirken bu ülkelerde doğayı da tahrip ediyorlar. Tehlikeli kimyasal madde üretimi çevre ülkelere taşınıyor; doğaya düşman, çevreyi kirleten üretim teknolojileri kullanılıyor; merkez ülkelerdeki zehirli sanayi artıkları yeniden kullanım için ya da toprağa gömülüp saklanmak üzere azgelişmiş ülkelere aktarılıyor. Çevrede yaratılan tahribat, içme suyu stoklarının sürekli gerilemesine, tedavisi ya da taşıyıcısı bilinmeyen ölümcül hastalıkların çıkmasına neden oluyor. Dünya nüfusunun %40’ını oluşturan 88 azgelişmiş ülkede sürekli su sıkıntısı çekiliyor ve 1.9 milyar insan sağlığa uygun içme ve kullanma suyundan mahrum. Tıp alanında, gıda ve tarım teknolojilerindeki büyük gelişmelere ve dünyadaki gıda ürünleri fazlasına rağmen, yetersiz beslenme ve tedavi edilebilir sıradan hastalıklardan her yıl 13 milyon bebek, henüz bir yaşına gelmeden ölüyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 1995 yılında veremden 3 milyon insan öldü ve bugün dünyada 1 milyar 900 milyon kişi verem hastalığı ile karşı karşıya. Dünya Sağlık Örgütü, 340 milyon depresyon, 45 milyon da şizofren hastası olduğunu açıkladı. Örgüt, intiharların yüzde 60'ının da bu hastalıklardan kaynaklandığını bildirdi. Geride bıraktığımız 2001 yılını Akıl Sağlığı yılı ilan eden Dünya Sağlık Örgütü, yaklaşık 500 milyon kişinin 'hasta' olduğunu açıkladı. İntiharların yüzde 60'ına neden olan depresyon ve şizofreni, dünyayı tehdit ediyor.

Böylesine bir dünyada 1979 yılının Şubat ayında dünya büyük bir olaya şahit oldu. Büyük ve inanılmaz bir olaydı bu: İslam devrimi!.. Batı ve Doğu buna bir türlü inanmak istemiyordu. 14 asırdır yeryüzünde gelmiş geçmiş tüm inkılapçı önderlerin uğruna canlan pahasına yıllarca savaştıkları, can ve kan verdikleri ama bir türlü ulaşamadıkları bir hedef ve idealdi bu. Ama dünya, çok geçmeden bu şaşkınlıktan kurtularak kendine geldi ve rüya olmasını istedikleri bu olayın bir gerçek olduğunu gördüler. İmam Humeyni (r) önderliğinde milyonluk İran milleti kıyam etmiş, iki süpergücün gözleri karşısında ve dünyanın neredeyse artık İslam'ı sosyal ve siyasal arenada unutmaya başladığı sözde ültra-modern çağda bir devrim gerçekleştirmişti. Bu sıradan bir ihtilal veya hükümet değişikliği değildi. Bu devrim dünyada genelinde kapital değerler üzere kurulu düzene karşı bir alternatifti.

İslam devrimi artık 25. yılına girmiş bulunmakta. Allah'ın inayetiyle gittikçe de güçlenecek, kalkınacak ve 21. yüzyılda dünya insanlarına bir alternatif olarak kalacaktır. Yeryüzünde Allah'ın hilafeti ile beşerin firavunluğu karşı karşıya gelecek ve müstekbirler dışında tüm dünya mustazafları ilahi hilafeti tercih ederek, yıllardır insana olmadık zorluklar yaşatan müstekbirlerin hakimiyetini reddedecek, Allah'ın hakimiyeti altına girecektir.

İmam Humeyni (r.a) başlattığı ilahi hareketiyle insanlığa yeni bir güç vermiş ve umutlarını tüketmekte olan insana umut kapılarını aralamıştır. Bu kitap da aslında imam’ın insanlığın yüzüne araladığı bu umut kapısını bir nebze de olsa betimlemeye çalışmaktadır. İnsanın beşeri putlara kulluktan ilahi kurtuluşa ermesine vesile olması ümidiyle…

Kadri Çelik

Ruhullah

Evet, imam!

İhlas, düşünce ve çabasıyla

Tarihin ardından parlayacak

Yeni bir çağ vücuda getirdi

O, ellerin oluşturduğu okyanusun dalgaları üzerinde

Yaradanıyla buluştu

Ve İslam ümmetine veda etti

Ama düşünceleri hep diri kalacaktır

O büyük insanın bakışları ilahidir

Ve ilahi bir ruh gibi hep bizimledir

Kendi yalnızlığımda

Anılarıma dalıyorum

Hüzünlerimi bir şiir şeklinde yontuyorum

…Ne yazık ki kanatlarım

Gökdelenler zindanından kurtulacak güce sahip değil...

Ta ki ellerin oluşturduğu dalgalı okyanusta

Ki seni üzerlerinde taşıyorlar

Bir damla olayım, sadece bir damla

…Sen olmasan da

Senin savaşını sürdürüyorum

Yeryüzündeki tüm insanların acılarını taşıyorum

…Artık zemin ve zamanın dışında oturuyorsun sen

Ama bakışların İlahi bir bakış gibi

Bizim üzerimizdedir

Ey Ruhullah!1




Yüklə 1,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin