KubâDÂBÂd sarayi



Yüklə 1,7 Mb.
səhifə44/60
tarix15.09.2018
ölçüsü1,7 Mb.
#82408
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   60

A) Mekkî Sûreler.



1. Mekke toplumunda katı bir putperestlik inancı ve kabile-ci, maddeci, hazcı bir ahlâk ve hayat an­layışı hâkim olduğu için bu dönemde na­zil olan sûrelerde ağırlıklı olarak Allah'ın birliğine, kudretine ve lütufkârlığına, âhi-ret gününe ve ba's, haşir, amellerin kar­şılığı gibi âhiret meselelerine dair âyetler­le insanlarda merhamet ve feragat duy­gularını geliştirmeyi, temel haklar bakı­mından insanlığın eşitliği fikrine dayalı bir ahlâk bilinci oluşturmayı hedefleyen âyetler geniş yer tutar. Bu sûrelerde ge­nellikle tevhid ve âhiret konuları hakkın­da insanın bizzat kendi oluşumundan, canlı ve cansız tabiattan ontolojik, kozmo­lojik ve psikolojik deliller gösterilir ve in­sanlar akıllarını kullanarak bunlardan ya­rarlanmaya çağrılır. İlk vahiylerden itiba­ren Kur'an'ın bütününde, gerek kozmik düzeni oluşturan varlık ve olaylar gerekse tarihte yaşanmış olanlar basit ve önem­siz şeyler olmayıp Allah'ın kudretine de­lâlet eden, O'nun birliğini ve yüce sıfatla­rını anlayıp kavramada insanların yarar­lanması gereken alâmetler, işaretler ola­rak gösterilmektedir. Bu arada gökler ve yer, güneş, ay ve yıldızlar, geceyle gün­düzün düzenli bir şekilde birbirini izle­mesi, bitkiler alemindeki yeşerme ve ge­lişme mucizesi gibi bizzat insan da özel yaratılışı, yetenekleri ve hünerleriyle Al­lah'ın eseri olarak değer bulmaktadır. Ba­zı şarkiyatçılar, ilk inen sûre ve âyetlerde tevhid inancının söz konusu edilmediğini ileri sürmüşlerse de 720 gerçekte peygamberli­ğin ilk döneminde gelenler de dahil ol­mak üzere başından sonuna Kur'an'ın bütününde -bağlamı hangi özel konuya dair olursa olsun- anlatımın esasını Al­lah'ın birliği ilkesi oluşturur. Nitekim ilk inen âyetler olan Alak sûresinin 1 -5. âyet-leriyle bunların ardından gelen başka sûre ve âyetlerde tevhide aykırı en küçük bir ima bulunmamakta, bir olan Allah'ın eş­siz kudretini, O'nun insanlara ve bizzat Peygamber'e karşı lütuf ve keremini an­latan pek çok örnek yer almaktadır.721 Mekke döneminin ilk yıllarına ait olup Allah'ın birliği inancının özellikle İşlendiği sûre ve âyet­ler de vardır.722 En ba­şından itibaren Mekke döneminde nazil olan sûreler büyük ölçüde Allah'ın kudreti ve O'nun lütuf ve keremi olmak üzere iki ana konu etrafında gelişir. Böylece bir yandan Allah'ın, üstün kudretiyle yaratıp yönetmesinde eşsiz ve ortaksız olduğu belirtilerek O'nun dışındaki herhangi bir varlığa tanrılık isnat edilmesinin anlam­sızlığı ortaya konmakta, öte yandan O'nun lütuf ve kereminin genişliği anlatılarak hem insanların yalnız O'na minnet duyup kulluk etmeleri, hem de tamamen O'nun ihsanından ibaret olan ellerindeki nimet­lerden başkalarını da yararlandırmaları gerektiği ifade edilmektedir. Ayrıca daha Çok ilk yıllarda inen sûrelerin bazılarında 723 risâlet görevinin ağırlığına karşılık gücü hakkında tereddütlü ve sıkıntılı olduğu anlaşılan Hz. Peygamber'e. Allah'ın daha Önce kendisini nasıl esirgeyip lütuf ve ih­sanda bulunduğu hatırlatılarak ümit verilmektedir.

2. Geniş ölçüde diyalektik bir yöntemin hâkim olduğu Mekkî sûrelerde putperest­lerin tutumlarının gün geçtikçe olumsuz-laşmasına paralel olarak üslûbun da gide­rek sertleştiği görülür.724 Müşriklerle yoğun bir mü­cadeleye girilerek putperestliğin anlam­sızlığını, putların hiçliğini, onlara tapma­nın gereksizliğini ortaya koymak, müşriklerin vahiy, peygamberlik ve meleklerle ilgili itirazlarını reddedip yanlış telakkile­rini düzeltmek üzere aklî ve kozmolojik kanıtlar gösterilir. İnkarcılar, atalarından kalma inançları körü körüne sürdürmek yerine bu konularda akıllarını kullanma­ya çağrılır.725

3. İlk nazil olan sûrelerde kısa hacimle­rinin gereği olarak konuların esasına dair özlü açıklamalar yapılmış, zamanla sûre­lerin genişlemesi nisbetinde bildirimlerde ayrıntılara gidilmiştir. Meselâ Alak sûre­sinde (96/6-8) insanın -bu bağlamda Me-keü putperest lider tipinin- zenginlik id­diasıyla şımarması eleştirilip ölüm son­rasına ve uhrevî sorumluluğa sadece.

"Kuşkusuz dönüş rabbinedir" şeklinde değinilmekte, ardından gelen âyetlerde âhireti de ima eden kısa bilgiler ve inkar­cılara yönelik eleştiriler yer almaktadır. Daha sonra gelen sûrelerde ise kıyamet ve âhiret tasvirine, inkarcıların acı akıbet­lerinin ve müminlerin nail olacakları lu-tufların anlatımına daha geniş yer veril­diği, ayrıca kıyamet ve âhiret tasvirlerin­de muhtevaya uygun biçimde çok yük­sek bir edebî üslûbun hâkim olduğu gö­rülür.726 İleriki dönem­lerde nazil olan sûrelerde aynı konu üze­rinde durulurken müşriklerin Öldükten sonra dirilmenin imkânsızlığına dair id­diaları aklî deliller de getirilerek kesin bir şekilde reddedilir, bu arada tevhid inan­cına vurgu yapılır.727 İbadetler konusunda da özden şekle, ilkeden ayrıntıya doğru bir gelişim gözlenmektedir. İlk nazil olanlar­dan itibaren Mekkî sûre ve âyetlerde ge­nellikle Allah'ın birliği ve lütufkârlığı inan­cı ibadetlerin ana gerekçesi olarak göste­rilir. Namaz, oruç gibi formel ibadetler­den önce çeşitli âyetlerle insanlarda iba­det şuurunun geliştirilmesi hedeflenmiş ve öncelikle takva, havf, haşyet, ihlâs, te­vekkül, teslimiyet, tövbe, teşbih, zikir, dua ve istiğfar gibi kavramlarla ifade edilen, ahlâkî ve manevî olgunluk sağlayan kul­luk vecîbeleri teşvik edilmiştir. Vakitleri, kuralları ve miktarları belli ibadetlerden namaz Mekke döneminin sonlarında, di­ğer ibadetler ise Medine döneminde farz kılınmıştır.



4. "Dinin ana gayeleri" (makâsıdü'ş-şerîa) denilen ve bütün dinlerin ortak amaçlan olarak görülen din, can, akıl, mal ve ne­sebin korunması hususundaki temel hü­kümlerle fazilet ve ahlâk prensipleri de Mekkî sûrelerin ağırlıklı konularındandır. Şâtıbî, Mekkî sûrelerde bu konularda ana hususların bildirildiğini. Medenî sûreler­de ise bunların ayrıntısının veya tamam­layıcı unsurlarının ortaya konduğunu be­lirtir.728 Başlangıç­tan itibaren Mekkî sûrelerde, özellikle Mekke toplumunu hâkim zihniyeti olan sınıfçılık düzeninden kurtarmanın ahlâkî temelini oluşturmak üzere nesep ve ser­vet farkı gözetmeden herkese karşı sevgi ve merhamet duygularıyla yaklaşmak ve adaletli davranmak, bilhassa yoksulları, çaresiz ve kimsesizleri koruyup gözetmek gibi toplumsal erdemlerin geliştirilmesi amaçlanır.729 Geçmiş kavimlerin tarihiyle ilgili pek çok âyette insanların inançlarına, canlarına, mallarına ve diğer haklarına saldın mahi­yetindeki davranışların kötülüğü ve teh­likeli sonuçlan anlatılır.

5. Daha çok Mekke döneminin ortala­rında nazil olmaya başlayan ve hacimle­ri gittikçe genişleyen sûrelerde 730 Araplar'ın en azından bir kısmı hakkında bilgi sahibi oldukları Nûh kavmi. Ad, Semûd. İsrâilo-ğulları gibi eski kavimlerle onlara gönde­rilmiş olan peygamberlerin hayatından ibret ve ders almaya değer bilgiler verile­rek Hz. Muhammed'in davet ettiği din­deki temel ilkelerin bütün peygamberle­rin tebliğlerinde yer almış evrensel ilâhî hakikatler olduğu, önceki peygamberle­rin de tebliğ faaliyetleri sırasında Hz. Mu­hammed'in çektiklerine benzer sıkıntılar yaşadıkları ve bunlara göğüs gerdikleri, onların davetlerini kabul edenlerin kur­tuluşa erdikleri, inkâr edenlerin ise Al­lah'ın mutlak yasası (sünnetullah) gereğin­ce helak olup gittikleri bildirilir. Söz konu­su kıssalarda tarihin tasvir edilmesinden çok muhatapların ders ve ibret almaları amaçlanmıştır. Geçmiş peygamberlere ve kavimlere dair kıssalar, bir yandan ilâhî daveti yalan sayıp Allah'ın elçilerine karşı direnen, onlara ve bağlılarına eziyet eden zalim inkarcıların, hiçbir sorumluluk kay­gısı taşımadan kendi halklarının dinî, fikrî ve İktisadî hayatları üzerinde baskıcı bir yönetim sürdüren despotların en sonun­da nasıl cezalandırıldığını, özellikle Fira­vun ve Kârûn gibi mütehakkim idarecile­rin ölümlerinden söz ederken aslında bir yaşama şeklinin, bir toplumun ve bir me­deniyet türünün kendi kendini nasıl yok ettiğini Mekke İnkarcılarına hatırlatıp on­ları uyarma amacı taşır; öte yandan on­lar tarafından eziyete mâruz bırakılan Hz. Muhammed'e ve arkadaşlarına geçmiş peygamberler ve ümmetleri gibi kendi­lerinin de iman, sabır ve sebatları saye­sinde başarıya ulaşacakları müjdesini içe­rir. Bu dönemde inen âyetlerde görülen bir özellik de Hz. İbrahim hakkındaki İs­la mî telakkinin belirginleşmesidir. Burada İbrahim, önceki âyetlerde belirtildiği gibi bir put kırıcı ve İsrail soyunun şerefli atası olmasının yanında, bütün peygam­berlere müjdelenen ve daha sonra çeşit­li inkarcı ümmetlerce unutulan Hanîflik isimli tevhid yolunun ve bu yolu izleyen peygamberlerin önderi, Kabe'nin bânisidir.731

6. Resûlullah'ın kendisini himaye eden amcası Ebû Tâlib'i ve zevcesi Hz. Hatice'yi kaybettiği, öte yandan Mekkeliler'in kü-Çümseme ve alaylarının düşmanlık ve eziyete dönüştüğü, bu sebeple yeni bir sığınak aranmaya başlandığı 732 Mekke devrinin son yılların­da Mekke Araplan'nın dışında yeni mu­hataplar da söz konusu olduğundan bu dönemde gelen sûrelerin üslûp ve muh­tevasında kısmî bir değişiklik olduğu gö­rülmektedir. Artık sadece Mekkeliler'e değil, aynı zamanda yer yer "ey insanlar" tarzında başlayan ifade kalıbıyla başka topluluklara da hitap edilmektedir.733 Davetin dili yeni muhataplara yönelik ola­rak daha yumuşaktır. Bu dönemde ağır­lık kazanan konular geçmiş peygamber­lerin ahlâk ve karakterlerinin hatırlatıl­ması, İslâm'ın kendi yüce hakikatiyle Al­lah'ın kudretine ve rahmetine şahit ola­rak gösterilmesi, Hz. Muhammed'e tâbi olan o dönemdeki küçük müslüman top­luluğunun takva erdemine ve akıbetlerini kurtarmaya uygun bir hayata sahip olma bilincine ulaştırılması şeklinde özetlene­bilir.734 Müslümanlara kar­şı mücadelelerini iyice sertleştiren müşrikler yeniden dirilme, âhiret ve hesap konularında Öncekilerden daha ciddi bir şekilde uyarılmakta, ayrıca öncekilerde olduğu gibi bu merhalede İnen âyetlerde de sık sık Allah'ın kudreti hatırlatılmak­ta, yarattıklarına karşı O'nun kudretiyle rahmetinin birbirinden ayrılamayacağı gösterilmektedir.735 Bu hatırlatmalar, bir yan­dan yegâne yaratıcı olan Allah'ın azame­tini göz ardı eden müşriklere, bir yandan da kesin bilgiden ders çıkarmayı bilen müminlere yöneliktir.

7. Yüksek bir edebî zevkin hâkim oldu­ğu Mekke ortamında nazil olan sûrelerin fesahat ve belagat değeri de çok yüksek­tir. Çoğunlukla kısa hacimli olan bu sûre­lerde iyi niyetli insanları, gönülleri hida­yete açık olanları derinden etkileyip ikna etmeyi, buna karşılık bâttl inançlarını, zu­lüm ve haksızlıklarını sürdürmekte ısrar eden müşrik aristokratlara meydan oku­yup onları âciz bırakmayı hedefleyen bir üslûp hâkimdir. Ayetler kısa, seçili, muh­tevanın gerektirdiği durumlarda sert ses­lidir; genellikle muhatabı aklî yönden ikna etme hedefi yanında onu duygusal yönden de kuşatan bir anlatım özelliği hâ­kimdir,


Yüklə 1,7 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   60




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin