Evet, başka manada düşünülürse bu hayatla bütünleşmesi lazımdır anlamındadır, onun tersinde bakmak mecburiyetindeyim. Tasavvufi acıdan bakıyorum, yani tasavvufun kendi iç problemleri açısından ki, Mehmet beyi alakadar eden de daha çok burası. Tasavvufun bir açıdan çok önemli bir ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. Tasavvufi tarzda dini alqılamanın Türkiyede çok önemli bir ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. İnsanlar formel, şekilperest bir dini yaşayışdan çok arkasında ruh olan, arkasında gönül olan, halkla bütünleşe bilen, ama ilm tarafından da işlenen bir islamiyyeti öneriyor. Bu bizim karakterimizde, kendi düşüncemizde zaten var olan bir şeydir. Tasavvufa karşı bir çekiliş var, tasavvuf onları çekiyor, bir cazibe var tasavvufa doğru. Ve ne zaman böyle bahs etseniz insanlar dikkatle dinliyorlar, ama tasavvufu kavramlaşdıramadığımız için de doğru anlatım söz konusu olamıyor, ya da farklı farklı, çok farklı anlatımlar söz konusu oluyor. Tasavvufun içindeyim yine. Tasavvufun kendini söze getirmesinde, bir müşterek problemleri tarihin içinden geçmekde olduğumuz, geçirmekde olduğumuz bu problemleri fark etmede bir ihtiyaç var ki, bize cavap suna bilsin. Bu felsefeleşmesi anlamına gelmiyor, felsefe ile buluşması anlamına geliyor. Bu ikisi de aynı şey, ama burda buluşacaklar. Birbirilerini etkiliyicekler.Ve hatta aynı adamda bir felsefe tarafı ola biliceyi gibi bir tasavvuf tarafı da. Benim özlediyim, kendim için bir şey bu, tasavvuf tarafı olduğu gibi bir felsefe tarafı da olucak. Ama bunların hakkını da verecek, her ikisinin de hakkını vericek. Tabi, problem tasavvufda şurada. Tasavvufi tecrübeyi yaşıyanlar diyorlar ki, bizim bu tecrübe dolayısıyla akla ihtiyacımız yok. Bir az evvel siz de onu ifade etdiniz, çünki onlar öyle söylüyorlar, ama bu yalnış. Bizim akla ihtiyacımız yok. Biz aşk yolunun insanlarıyız. Eyvallah! Siz aşk yolunun insanları olabilirsiniz, gönül ehli olabilirsiniz, ama gönül ehli olmak bir tefekkürü ortadan kaldırmak anlamına gelmiyor ki. Pekala gönül ehli olabilirsiniz, ama bir tefekkür arka planınız, bir tefekkür ufkunuz da olabilir. Tam tersine, tasavvufi tecrübenin tevlidi temele alan bir tecrübe olması dolayısıyla, tevlidi, yani birliği, bütünlüğü temel olan bir tecrübe olması dolayısıyla bu gönül ve tefekkür işinin birleştirilmesinin gerektiğini düşünüyorum. Şimdi Gönül hanım bundan bir 5-6 ay evvel mayıs ayında Sadreddin Konyevi konferansına geldi. Sadreddin Konyevi söylediklerini bir felsefe lisanı ile ifade eden bir insan aynı zamanda, yani İbn Arabinin manevi evladı olması dolayısıyla, iki bakımdan manevi evladıdır, hem annesinin eşi, hem de yol evladı. Ama bu bir lisanla ifade ediyor, ortaya bir sistematik koyuyor ve sistematik koyduğu için onu mukayeselerle bütünleştirme imkanımız var, bir takım başka düşünce sistemleri ile mukayese edebiliyoruz. Burada söylemeğe çalıştığım şudur, nasıl tasavvuf için ahlaki yaşayış bir kendini ifade etmek yoluysa, kendini ortaya koyuş yolu ise, doğru ahlaklı olarak yaşamak tasavvuf için bir tecrübe imkanıysa, nasıl hat sanatı, ebru sanatı tasavvufun kendisini bir ifade ediş tarzıysa, nasıl bir ahi birlikleri için tasavvufi iklim bir esnaf teşkilatı oluşturarak kendini ifade ediş yolu haline gelmişse, diyorum ki, keşke, zihni tefekkür de, akli tefekkür de tasavvuf için buna mecbur olmasa da, ama birileri için en azından, tasavvufun içinde farzı-kifaye olarak, birileri için tasavvufun yaşama yolu, ifade ediş biçimi haline gelse.