Könül Bunyadzadə:
Evet, ama kafi bir insan sıradan biri değil, etrafına bir kaç kişiyi toplayıp küçük bir toplum yapabilecek bir kişinin yapması artık bir toplum demek.
Mehmet Rıhtım:
Tasavvufi yapıların modernleşmesi lazım, bunun bir az açılması lazım.
Kenan Gursoy:
İşte buna ihtiyaç var, bu sınavı vermesi lazım tasavvufun, tasavvufi kurumsallaşmanın. Yani eğer aşk geldi, şevk geldi, coşku geldi, ben her şeyi bıraktım diyen bir tasavvuf hayatından bahs edicek olursak, bakınız kayıyoruz, uçurumdan aşağıya düşüyoruz. Felsefeyle buluşmaya bir ihtiyac var. Tekrar söylüyorum, coşkuyu tasavvufun yolu haline getirirseniz, ki çoşku elbette tasavvufun yollarından biridir, ama her şeyi coşkuya aktarırsanız, her şeyi coşkuya indirgerseniz, ortada hep çalıp söyleyen, ağlıyan, çok şükür diyen, ama bu dünya için bir şey yapmayan bir insan çıkıyor. Kendinizi coşkuya ve heyecana kaptırarak benim her şeyi bilen gibi ortaya çıkmış insanlar var etrafımızda, ben böyle söylüyorsam bu böyledir, yada benim şeyhim bunu böyle söylüyorsa böyledir, – diyen insanlar var, kendilerini coşkunun içindeyken bir şekilde hakikatın ta kendisi olduğunu düşünen insanlar var. Ne malum firavunlaşılmadığı akıl burada son derece önemli, cok önemli rol oynayacak tasavvufi yol için, ölçüt olucak, kıstas olucak, bir mizan olucak. Yani siz edebin bir formu olarak, yani sınırlarını bilmenin, ölçü içinde hareket etmenin, benlik iddiasında bulunmanın, bakın çok enteresan, beni benlik iddiasında bulunmamak adına da bulucaz, yani kendi aklımızı, kendi ölçütümüzü benlik, egoizma ve ben üstünüm, kibir iddiasında bulunmamak için de bulucağız bir ölçme ihtiyacı bu akıldır, ben`imim akli olmak durumundadır ve eğer böyle yaparsanız kendi benlik, bencillik sınırınızı da fark edip orda kendinizi kendiniz olmak bakımından akıl ölçüleri ile adam etmek durumundasınız. Ben bilirim iddiasında olmak değil, yani o hali yaşanan bir ekzistansyal hali birileri epistemoloji haline getiriyorlar ve yargıda bulunuyorlar, şu şudur, bu budur diye yargıda bulunuyorlar. Eğer işin içine tefekkür girmişse, o zaman evrensel bilim için de bu neye tekabül eder, şunu şöyle söylemeliyiz diyen bir mizah oluşuyor. Örneği şöyle verelim, eğer akli tefekkürle tasavvufu buluşturamazsak muazzam bir enerjiyi ortaya kablosuz olarak salarsanız. Burdan fayda değil, zarar çıkar. Ama hangi enerjiyi? Eğer edebin içinde, adabın içinde, ölçütün içinde kurumsallaştırabilirseniz o enerjiyi, burdan muhteşem bir iklimin muhteşem bereketi çıkar. Hadise bu!
Dostları ilə paylaş: |