Milliyetçilik sosyolojisi



Yüklə 1,37 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə25/75
tarix04.01.2023
ölçüsü1,37 Mb.
#121965
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   75
5321-Milli Kimlik-Anthony D.Smith-Bahadir Sina Shener-1994-291s

İlk milletler? 
19 ve 20. yüzyıllardaki millî oluşumlar, İngiltere, Fransa, 
İspanya ve bir ölçüde de Hollanda ile İsveç örneklerinden 
derin bir biçimde etkilenmişlerdir. Bu durum genellikle Batı 
Avrupa'da millî oluşumlar sırasında bu ülkelerin sahip ol­
dukları askerî ve ekonomik güce yorulur. 17 ve 18. yüzyıllarda 
uç veren büyük güçler olan bu devletler bahtı yaver gitme­
yenlerin taklit edecekleri birer model olarak görüldüler ve 
başarılarının anahtarı millî formatlarının eseri olarak de­
ğerlendirildi. İngiltere, Fransa ve bir ölçüde de İspanya ör­
neklerinde bu arızi bir durum değildi. Bu milletlerin gös­
terdikleri görece erken gelişme, idarî, ekonomik ve kültürel 
alanlardaki ardarda gelen devrimlerle çakışmıştı. Aslına ba­
kılırsa pek çok insan bu ve başka örneklerde milleti fiilen 
"yaratan"ın devlet olduğunu, devletin vergilendirmesinin, 
askere alma düzeninin ve yönetiminin kendi yargı alanı içinde 
kalan nüfusu toplu bir kimlik ve sivil bağlılık ile donattığını 
ileri sürecektir. Devlet, bugün bu kadar bariz olan millî 
bağlılığın kuluçkası olmak bakımından zorunlu bir koşul ve 
matristi. Vatandaşlık haklarının yaygınlaşması, ülkenin uzak 
kısımlarını bağlayan bir altyapının inşası ve devlet sınırları 
14 Son dönem Bask ve Katalan etno-milliyetçilikleri hakkında Payne'e (1971) ve 
Greenwood'un Esman'da (1977) yeralan yazısına ve Llobera'ya (1983) bakın. 
99 


boyunca devasa ölçülere varan yoğun bir iletişim ağının tesisi, 
giderek daha çok bölge ve sınıfı millî siyasî alanın içine çekti 
ve bugünlere dek uzanan güçlü bağlılık duyguları uyandıran 
"İngiltere"ye, "Fransa"ya ve "İspanya"ya dair millî topluluk 
imgeleri yarattı. 
Aslında devletin topluma ve pek çok toplumsal alana derin 
nüfuzu Batı'da milletlerin gerçekleşmesini birkaç yüzyıl ge­
ciktirecekti. İngiltere, Fransa ve İspanya'nın diğer millî oluşum 
örnekleri karşısındaki zamansal önceliği, Fransa ve İngiltere'de 
19. yüzyılın sonlarına kadar alt sınıfların 1920'lere kadar da 
kadınların siyaseten dahil edilmedikleri düşünülürse, birkaç 
on yıllık bir meseledir. Dolayısıyla İngiltere ve Fransa'nın 
dünya yüzünde etkilerini çok daha erken bir tarihte duyurmaya 
başlamış olmalarına karşın, kitleleri seferber eden devleti ilk 
milletlerin doğuşuna maledemeyiz. Daha önceden de gör­
düğümüz gibi devletin ilk milletleri tout court (uzun lafın 
kısası) "yarattığını" iddia etmek çok kolaycı bir yanıt olur. 
Sorumluluk duygusu taşıyan bir yanıtın soruyu başka sü­
reçlerle birlikte (ve bağlam içinde) ele alması gerekir.
3 6 
Tartışmamızla ilgisi olan böyle iki süreç ya da "devrim" vardır. 
Birincisi ekonomiktir; Geç Ortaçağda Batı'nın birkaç çekirdek 
devletinde başlayarak Avrupa'nın diğer bölgelerine, Latin 
Amerika'ya, Amerika'ya, Asya'ya ve nihayet Afrika'ya yayılan 
pazar ekonomisine doğru bir hareket. Kapitalist devrim Batı'da 
ve sonra da seçilmiş periferilerde kendi de sermaye birikimini 
ve zengin kent merkezleri ile ticaret sermayesinin doğuşunu 
35 Tilly'de de (1975, giriş ve sonuç kısımları) zımnen bulunan Bendix'in tezine (1964) 
bakın; karşılaştırın Poggi (1978). 
36 Bu, hayatî rol Prusya'ya düşmüş olmakla birlikte Almanya için de doğrudur; eski 
etnik bağlara dair anıların -mitlerin, sembollerin, geleneklerin, dillerin- veya 
entelijensiya ile burjuvazinin Gümrük Birliği'nde oynadığı rolleri görmezden 
gelmemiz mümkün değildir; Hamerow'a (1958) ve Kohn'a (1965, özellikle bölüm 
8) bakın. 
100 


teşvik edecek olan devasa ölçülere varan bir ticaret ağının 
kurulmasını gerektirmiştir. Ekseriyetle birbirleriyle savaş 
halinde olan Avrupa devletleri, daha büyük ve daha iyi do­
nanımlı orduların kurulmasını ve "uzmanlar"ın desteğiyle 
daha verimli ve etkili idarî yapıların inşasını mümkün kılan 
burjuvazilerinin faaliyetlerinden yararlandılar.
3 7 
"Batılı" devrimlerin ikincisi kültür ve eğitim alanındaydı. 
Bu devrimin merkezinde, Kilise içinde uyanan reformcu 
hareketler ve Reformasyon savaşları nedeniyle dinî otoritenin 
içine girdiği güçsüzleşme süreci bulunmaktaydı. Bu da 
özellikle klasik hümanizm ve bilimde laik çalışmaların, 
üniversite öğreniminin ve nihayetinde -roman, oyun ve se­
yahatnameler gibi- popüler iletişim tarzlarının gelişmesine 
olanak verdi. Bütün bu süreçlerde, yayılan idarî devletin, 
teknik "uzmanlıkları" ve "rasyonel" söylemleriyle hanedana 
ve siyasî amaçlara hizmet etmek üzere devşirdiği entellek-
tüeller ile profesyonellerin (ya da entelijensiyanın) önemli 
bir rolü olmuştur. Rasyonel Devlet'in, topluma nüfuzu sınırlı 
olmasına rağmen, Batı'da gösterdiği görece erken gelişme 
nedeniyle entellektüeller ve meslekî zümreler genelde devlet 
kurumları ile bürokratik işlemlere ve memurlara tâbi kılın­
mışlardır. Bazı entellektüeller memurlara (özellikle Fransız 
Aydınlanması sırasında) devlet kurumlarının dışında iş gö­
rebiliyor olmakla birlikte, pek çoğu eski üniversitelere 
gönderildi ya da kraliyet veya parti mevkilerine tayin edildi. 
Bu durum millî topluluğun karakter ve sınırlarının tanım­
lanışında devlete öncelik kazandırdı; devrimci Jakoben va­
tanperver rejimler olsa olsa bu süreci pekiştirmeye hizmet 
etmişlerdir.
3 8 
37 Wallerstein'a (1974, bölüm 3) ve Tivey ile Navarri'nin Tivey'de (1980) yeralan 
yazısına bakın. 
18 Entellektüellerin konumu için Gouldner'e (1979) ve Anderson'a (1983) bakın. 
101 


Bu üç -idarî, ekonomik ve kültürel- devrim sayesinde uzak 
diyarlar, buralardaki etniler ve orta ve alt sınıflar, bürokratik 
devlet vasıtasıyla egemen durumdaki yatay etnik kültüre dahil 
edildiler. Kamusal, kitlesel bir eğitim sistemiyle yürütülen 
yoğun siyasî toplumsallaşma programının nihai sonucu, laik, 
kitlesel milletlerin yaratılması oldu. Ama bundan çok daha 
uzun bir zaman önce aristokratik bir etnik kültür daha tedrici 
bir biçimde yayılmaya ve daha gerçek anlamda, etnik olduğu 
kadar sivil ve aynı zamanda da medeni ve yasal hakların 
krallığın daha geniş kesimlerine genişlemesiyle uyarlı olarak 
toplumsal bakımdan kapsamlı bir millî kültüre dönüşmeye 
başlamıştı. Ancak bu süreç nihai olarak, öteki tabakaları, uzak 
diyarları ve buralardaki etnileri dahil etmeyi mümkün kılan 
güçlü devletlerin etrafına kurulabileceği çekirdek bir etninin 
varoluşuna kadar dayandırılabilir. Geleneklerde, âdetlerde, 
yasalarda ve üsluplarda cisimleşen belli etnik mitlerin, anıların 
ve sembollerin direnci nedeniyle erken bir tarihten beridir 
İngiltere'nin, biraz daha geç bir dönemden itibaren de 
Fransa'nın, sonraki birkaç yüzyıl zarfında göreceyeni bir ulus 
kavramını yaratacak, güçlü devletlerin genişletip derinleş-
tirebileceği az çok türdeş (öznel anlamda) etniler temelinde 
krallıklar halinde kaynaşabilmeleri mümkün olmuştur.
3 9 

Yüklə 1,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin