Milliyetçilik sosyolojisi



Yüklə 1,37 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə32/75
tarix04.01.2023
ölçüsü1,37 Mb.
#121965
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   75
5321-Milli Kimlik-Anthony D.Smith-Bahadir Sina Shener-1994-291s

123 


milliyetçi anlamı vardır. En alt düzeyde, millî ülke veya yurdun 
şayet bölünmüşse birleştirilmesini ve bütün milletin memleket 
içinde biraraya getirilmesini kasteder. Hattâ burada milli­
yetçiler daha felsefî bir fikir devreye sokmuşlardır; memle­
ketlerinin dışında kalan milletler "kayıp" farzedilmiştir ve 
onların yaşadıkları topraklar özellikle de memleketle hududu 
olanlar "rehinde" idiler (irredenta) ve yeniden ele geçirilmeleri 
ve "kurtarılmaları" gerekmekteydi. Bu durum zaman zaman, 
19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarındaki İtalyan, Yunan ve 
pan-Cermen hareketleri gibi milliyetçi irredentizm* hare­
ketlerine yolaçmıştır. Bu tür akımlar hâlâ vardır; bugün bile 
Arjantin'in Malvina ya da Falkland Adaları, Somali'nin Ogaden 
ve IRAnın (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) da Ulster üzerindeki 
hak iddialarına tanık olmaktayız.
1 2 
Ama milliyetçi birlik idealinin başka bir anlamı daha vardır. 
Milliyetçi dilde "birlik", Devrim sırasında Fransız vatanse­
verlerinin kardeşlik dedikleri, millet içindeki bütün milliyetlerin 
kardeşliğini ve toplumsal tutunumu gösterir. Secereci (je-
nealojik) millet kavramının temelini oluşturan aile metaforu 
burada vatanları (patria) veya baba topraklan için ölmek ya 
da savaşmak {yaincre ou mourir) için babalarının kılıcını 
kuşanan üç kardeşin konu edildiği Davud'un ünlü Daih of the 
Horatii'sinde simgeselleşen kardeş yurttaşlar birliği şeklinde 
ama laik, siyasî bir kılıkta yeniden boy gösterir.
1 3 
(*) Köken bakımından İtalya tarihi ve diline dayanır. Irredento'dan gelir. 1866-1918 
arasında Avusturya-Macaristan'ın elinde kalan "kurtarılmamış/rehindeki" topraklar 
(Trentino, İstriya, Dalmaçya), daha sonra da İtalyan sayılan tüm topraklar üzerinde 
hak iddia eden hareket. 1870'ten sonra, Risorgimento ile birlikte ortaya çıktı. 
-ç.n. 
12 Üçüncü Dünya'daki irredentist hareketler için Horowitz'e (1985, bölüm 6); aynı 
zamanda Lewis'e (1983) bakın. 
13 Davud'un Horatii'sine dair bir değerlendirme için Brookner'e (1980, bölüm 5) 
ve Crow'a (1978) bakın; Fransız Devrimi sırasındaki kardeşlik (fraternite) üzerine 
Cobban'a (1957-63, cilt I. Kısım 3) ve Kohn'a (1967b) bakın. 
124 


Milliyetçi birlik fikrinin derin doğurguları olmuştur. 
Bunlardan biri de milletin (cumhuriyetin) birliği ve bölün­
mezliği (la republique une et indivisible) fikrini teşvik etmiş, 
kültürel ve siyasî türdeşlik adına bütün aracı organ ve yerel 
farklılıkların, ekseriyetle zor yoluyla, ortadan kaldırılmalarını 
haklı göstermiş olmasıydı. Bunun neticesi, devletin "millet 
olma-k"ın aracı ve heterojen bir nüfusun çeşitli etnik kül­
türlerinin zorunlu olarak yerini alacak bir "siyasî topluluk" 
ve "siyasî kültür"ün yaratıcısı haline geldiği kitlesel sefer­
berliğe dayalı toplumsal ve siyasî bütünleştirme politikaları 
olmuştur. Burada milliyetçi birlik kavramı etnik köklerine 
rücu eder ve kültürel farklılıkları tasarlanan milletle aşacak 
bir tekbiçimlilik oluşturmaya çalışır.
1 4 
Son olarak özerklik kavramıyla Kantçı "self-determination" 
dünyasına girmekteyiz. Modern Avrupa felsefî geleneğinden 
önce siyasî özgürlük düşüncesi yok değildi; Tukidides değilse 
bile Josephus'a kadar uzanan eski bir tarihte bile soy âdetlerini 
yabancı sızmalara karşı korumak için özgürlüğe başvurul­
duğunu görüyoruz.
1 5
Ancak Kant'la birlikte özerklik, sadece 
tehlike zamanlarında medet umulan siyasî bir ideal değil birey 
için etik bir imperatif, varlığının bir ilkesi haline gelir. Fichte, 
Schlegel ve diğer Alman Romantikleri tarafından bireylerden 
ziyade gruplara uygulanan bu özerklik ideali, otantik millî 
iradeyi -sahibinin kendisi olduğu bir devlet içinde- gerçek­
leştirmeye matuf bir kollektif mücadele ve millî özgür irade 
(kendi kaderini tayin) felsefesine yolaçmıştır. Yalnızca o halde 
topluluk kendi "iç ritmi"ni izleyebilir, içinden gelen sesi 
dinleyebilir ve kendi saf, lekesiz bozulmamış durumuna 
14 Fransa'nın III. Cumhuriyeti hakkında E.Weber'e (1979); bazı erken dönem 
bağımsızlık-sonrası Afrika rejimleri için Apter'e (1963) ve Rotberg'e (1967) ba­
kın. 
15 Josephus:Jewish War II, Y. Yadin'de (1966) zikredilmektedir, Masada, Londra, 
Weidenfeld & Nicolson; Thucydides: Pelopones Savaşları, s. 71, 72. 
125 


dönebilirdi. O nedenle milliyetçiler zaman ve emeklerinin 
çoğunu milletin fertlerini, kendilerinin ve bir bütün olarak 
topluluğun gelişmelerini tahrip ve zehirlemekten sorumlu 
yabancı fikir ve usullerden tamamen azade kılacak şekilde 
sahici bir millî irade tesisine hasretmek zorundadırlar. Mil­
liyetçilik, millet ve mensuplarının, sadece tertemiz toplu­
luklarının sadece "iç sesi"ne riayet edecekleri gerçek kollektif 
"kendi"ye dair uyanışları demektir. Millet ve mensuplarına 
kendilerini otantik bir tarzda gerçekleştirme olanağını sadece 
özerklik verebileceği için, otantik deneyim ve otantik topluluk 
tam özerkliğin önkoşullarını oluşturur. Özerklik her milli­
yetçinin hedefidir.
16 
Bu kavramlar -özerklik, kimlik, millî deha, otantiklik, birlik 
ve kardeşlik- dışavurumcu seremoniler ve sembollere sahip, 
birbirleriyle ilintili bir dil ya da söylemi biçimlendirirler. Bu 
sembol ve seremoniler ekseriyetini öylece kabul ederek ya­
şadığımız bir dünyanın epey bir bölümünü meydana getirir; 
-hepsi de, tarihî bir kültürü haiz fertlerce müştereken paylaşılan 
ayırdedici âdet, gelenek, üslup ile davranış ve duyuş tarzlarını 
oluşturan- millî mesire ve sayfiye yerleri, kadın ve erkek halk 
kahramanları, peri masalları, âdab-ı muaşeret kuralları, mimari 
üslup, sanat ve zanaatlar, kent planları, yasal uygulayımlar, 
eğitim tarzları ve askerî yasalar gibi daha çok örtük/gizli yanlar 
kadar, -bayraklar, marşlar, fener alayları, para basma, baş­
kentler, halk âdetleri, müzeler, savaş anıtları, şehitlerin ha­
tırlandığı törenler, pasaport, sınırlar vs. gibi- milletin daha 
aşikâr vasıflarını içerirler.
1 7 
16 Kant'ın etkisi için Kedourie'ye (1960, bölümler 2-4) bakın; karşılaştırın A.D. 
Smith (1971, bölüm 1). 
17 Milliyetçi sembolizm alanı daha yoğun bir araştırmayı haketmektedir; Tirol 
sembolizmi için Doob'a (1964), Fransız Devrim eğlenceleri konusunda Dowd'a 
(1948), Alman milliyetçiliğinin seremonileri için Mosse'ye (1976) ve Afrikaner 
seremonileri konusunda Thompson'a (1985) bakın. 
126 


Pek çok bakımdan millî semboller, gelenekler ve seremoniler 
milliyetçiliğin en etkili ve devamlılık arzeden veçheleridir. 
Milliyetçiliğin temel kavramlarını cisimleştirir, bütün topluluk 
mensupları için görünür ve vazıh kılar, soyut bir ideolojinin 
öğretilerini, topluluğun bütün tabakalarında derhal duygusal 
tepkiler uyandıran elle tutulur somut terimlerle ifade ederler. 
Sembol ve seremoniler daima Durkheim'ın tarif ettiği kollektif 
duygusal niteliklere sahip olmuşlardır ve bu durum hiçbir 
yerde milliyetçi sembol ve seremonilerde olduğundan daha 
gözle görülür değildir. Aslında Durkheim'nı Arunta ve öteki 
Avustralya kabilelerinin totemsel âyin ve sembollerine yorduğu 
şeylerin büyük bölümü milliyetçi âyin ve seremoniler için 
çok daha geçerlidir zira milliyetçilik ister totem ister tanrı 
olsun hiç bir dolayımlayıcı ima barındırmaz; onun tanrısı 
millettir. Topluluğun bizzat kendisine yönelttiği, kendini öz 
bilinçli olarak ululadığı duyguları geminden çözer. Yücelttiğim 
eziyetler münhasıran ve sadece "millî kendi"ye ait olanlar, 
mahkûm ettiği suçlar da bu kendiyi parçalama, bozma tehdidi 
içerenlerdir. Topluluğun her üyesi seremoniler, gelenekler 
ve semboller yoluyla topluluğun yaşamına, duygularına ve 
erdemlerine katılır ve kendini bunlar aracılığıyla topluluğun 
kaderine yeniden yeniden vakfeder. Seremoni ve sembolizm, 
milliyetçiliğin ideolojisi ile millete dair kavramları eklem­
leyerek ve onları elle tutulur kılarak tarihi ve kaderi olan soyut 
bir topluluğun devam edegelmesine yardımcı olur.
1 8 
Milliyetçi ideolojinin, milliyetçi dil ve sembollerin uyan­
dırdığı temel duygu ve emeller nelerdir? Üç ana atıfla ilgilidir 
bunlar; toprak/ülke, tarih ve topluluk. Son bölümde, özellikle 
"yerliliğin seferberliği"ne bağlanmış demotik etnilerde, en-
telijensiyanın, milletlerden mürekkep bir dünyanın bilişsel 
18 Milliyetçiliğin kendine-atfedici niteliği hakkında Breuilly'e (1982, bölüm 16); 
Durkheim ve milliyetçilik üzerine Mitchell'e (1931) bakın. 

Yüklə 1,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin