etnik kümelenmelere bağlı olarak dikkate değer bir değişkenlik
gösterir. Keza önceki siyasî sistem ve kurumların doğasının
ve eylemlerinin de etkisine tâbidir.
3. Bölüm'de milletlerin oluşum süreçlerinde iki rota ayır-
detmiştik. Bunlardan biri teritoryal ve sivil siyasî milletlerin
doğuşuna yolaçan bürokratik içerme/dahil etme süreciydi.
Öteki de etnik ve jenealojik milletleri yaratacak olan yerliliğin
seferberliği süreciydi. Eğer bakışımızı ilk rotaya çevirirsek,
bu süreçte Batı dışında milletin oluşumunu önceleyen siyasî
sistemin doğasına ve eylemlerine göre alt bir "emperyal" ve
bir "sömürgesel" rota ayırdetmemiz mümkündür. Birinci
durumda sözkonusu birim biçimsel olarak hükümran ve
bağımsızdır, yabancı egemenliğinden özgürleşme hareketine
gerek yoktur, daha ziyade siyasî sisteminde ve kültürel ben
tarifinde bir dönüşüm ihtiyacındadır. İkinci durumda ise
gerekli olan sadece yeni bir kültürel kimlik oluşturmak değil
bunun yanında bağımlı bir sömürge olarak yabancı güçlerin
yönetiminden kurtulmak, bağımsız ve hükümran bir duruma
gelmektir.
Bağımsız devletler ve "emperyal" rota ile işe başlamak is
tiyorum. Bu gibi durumlarda millî siyasî bir kimlik nasıl
oluşturulur? Rusya, Çin, Japonya, İran, Osmanlı Türkiyesi
ve Etopya gibi devlet ve imparatorlukları "tümleşik" siyasî
topluluklar ve teritoryal milletler haline dönüştürmek nasıl
mümkün oldu, ya da mümkündür?
Milletleri oluşturma sürecini başlatan ve bu amaca ulaştı
rabilecek rotayı çizen siyasalar şunun gibi ana özellikler
göstermişlerdir;
1. "Yatay"
etni içinde
aristokratik bir temel. Demotik unsurlar
da içermenin yanında devlete, içine ekseriyetle dinî ve ruhban
etkilerin sızdığı aristokratik bir kültür ve gelenek damga vurur.
(Rusya, Etopya, Türkiye ve Japonya örneklerinde görüldüğü
gibi).
Dostları ilə paylaş: