160
2. Önemli etnik azınlıkların içerilmesi. İçlerinde çok sayıda
büyük azınlığın bulunduğu (örneğin Rusya, Etopya, Osmanlı
Türkiyesi gibi) imparatorluklardan, yalnızca birkaç azınlığın
bulunduğu (Japonya) imparatorluklara dek, duruma bağlı
olarak değişkenlik arzeder.
3. Bürokratik devletlerinin "modernleştirici" özelliği. Yine
bu da (Japonya ile Osmanlı Türkiyesi veya Etopya karşılaş
tırıldığında) derece olarak farklılık gösterir ama, tâbi etni ve
sınıflar üzerinde egemen etnik bir çekirdek ile hâkim sınıfın
takviye edilmesini yansıtır.
4. "Resmî" ve kurumsal milliyetçilikten yararlanma sıklığı.
Nüfuzlarını tahkim etmek ve nüfusu tümleşik bir millet
halinde türdeşleştirmek için hâkim sınıf, etnik azınlıkları
büyük kurumlarla desteklenen milliyetçi bir eğitim programı
yoluyla özümlemeye çalışır. Bu amaçla herkesin uymak zo
runda olduğu ve başka herhangi bir fikir, sembol ya da ha
yallerin ortaya çıkmasını önleyen, millete dair resmî, yerleşik,
kurumsal fikir ve imgeleri teşvik ederler.
Emperyal rota ve onun resmî milliyetçiliğe dair programı,
etnik devletlerin kurulmasında ve imparatorlukların tümleşik
teritoryal siyasî milletler haline dönüşmelerinde ne denli
başarılı olmuştur? Bu alanda başarı jeopolitik ve toplumsal
değişikliklere bağlıydı. Genel konuşursak egemen etni ile
yöneticilerinin, Türkiye örneğinde olduğu gibi, genellikle
sınırlarını yeniden çizmek suretiyle emperyal miraslarından
kendilerini kopartabilmeleri durumunda veya Japonya'da
görüldüğü gibi "imparatorluk" dahilinde sınırdaş ya da de
nizaşırı başka ülkeler ile etnik bakımdan farklılık arzeden
sakinlerin bulunmadığı yerlerde millî devlet hedefine yönelik
hareketler daha süratli gelişmiştir. Toplumsal bakımdan, eski
yönetici aristokrasinin, böyle olması gerekmese de şiddet
yoluyla, bu arada etnik kültürel miraslarını muhafaza eden
ve koşullara uyumlandıran orta ve alt sınıflar tarafından
161
yerinden edilmesi ölçüsünde, millî-devlet hedefine yönelik
hareket daha süratli olmuştur. Şayet egemen etnik çekirdek
içinde işbirliği yapılacak alternatif bir canlı demotik topluluk
yoksa bu mirasın sert ve kesin bir şekilde reddedilmesi gelecek
açısından kültürel ve siyasî kimlik sorunları yaratır.
Bu ölçütlere göre değerlendirildiğinde teritoryal siyasî
milletler oluşturma bakımından emperyal rotanın kaydettiği
başarılar pek cüz'idir. Bir iki ampirik örneğe bakıldığında bu
durum görülebilecektir.
1. Rusya. Çarlık yönetiminin son yüzyılında gerek toplumsal
ve siyasî kurumların (ekseriyetle kesintiye uğramış olan)
modernleştirilme girişimlerine gerekse imparatorluk nüfu
sunun geniş kesimlerini Ruslaştırma ve Rus kültürü ile Or
todoksluğun dayatılması suretiyle özümlemek amacıyla resmî
milliyetçiliğin kullanıldığına tanık olunmuştur. Bu arada
186l'de serfliğin kaldırılmasına rağmen egemen Rus etnik
çekirdeği içinde yöneten ile yönetilenler arasındaki mesafe
artmıştır; aristokrasinin Batılılaşmış kültürü ile köylü kitle
lerinin Ortodoks inanç ve ritüelleri "Rusya" hakkında karşıt
bakış açıları ortaya koymuşlardır.
3
Ekim Devrimi, Rus imparatorluğunu en önemli periferik
etniler nezdinde bir Sovyet cumhuriyetler federasyonuna
döndürmeye çalışan Marksist "proleter" seçenek adına her
iki bakış açısını da reddetmiştir. Ancak iç savaş, "Sosyalizmin
Tek Ülkede" inşası ve özellikle de Nazilere karşı Büyük
Yurtsever Savaş'nı tehlikeleri, geleneksel hattâ dinsel Büyük
Rus milliyetçiliği mirasına kısmi bir geri dönüşe neden ol-
muştur. Bugün bu mirasın kurumsal değilse bile kültürel
düzeyde çok daha açık bir biçimde üstüne gidilmektedir. Aynı
zamanda perestroika dönemindeki gayet kısmi bir geri dönüşe
bile, Rus olmayan demotik etnilerin milliyetçi taleplerinde
3 Pipes'a (1977, bölümler 9-10) bakın; karşılaştırın Seton-Watson (1967).
162
4 Dunlop'a (1985) ve Pospielovsky'nin Ramet'deki (1989) yazısına bakın.
5 Örneğin G.E. Smith'e (1989) bakın.
6 Osmanlıcılık üzerine Mardin'e (1965) ve Berkes'e (1964) ve Karpat'ın Brass (1985)
içinde yeralan yazısına bakın.
Dostları ilə paylaş: |