Modern Revizyonizmin Çöküşü


Gorbaçov ise, sosyalist sanayileşmenin 30'larda, 40'larda asıl olarak kurulduğu, kırda kollektifleşmenin büyük ölçüde tamamlandığı bir ülkede "ayni vergi" sistemini getiriyor



Yüklə 1,32 Mb.
səhifə34/81
tarix18.04.2018
ölçüsü1,32 Mb.
#48558
növüYazı
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   81

Gorbaçov ise, sosyalist sanayileşmenin 30'larda, 40'larda asıl olarak kurulduğu, kırda kollektifleşmenin büyük ölçüde tamamlandığı bir ülkede "ayni vergi" sistemini getiriyor.

Lenin bu politikayı gündeme getirirken, açıkça bu politikanın kapitalizmin gelişmesine taviz olduğunu söylüyor ve yığınları uyarıyordu. Çünkü Lenin'e göre, "değişim serbest ticarettir", "serbest ticaret kapitalizmdir. Kapitalizm vurgunculuktur."

Gorbaçov ise sözkonusu reformları bir geriye adım olarak değerlendirme bir yana, bunun sosyalizmin bir gereği olduğunu, "meta ve para ilişkileri konusunda önyargılı" davranışların bir kenara atılması, "ekonomik kaldıraç ve özendirmelerden ne varsa hepsini kullan"mak gerektiğini ilan ediyor.

13. İçte klasik kapitalist ilişki ve kurumları inşa etmeyi hedefleyen Gorbaçov reformları, dışta da doğal olarak ulus(150)lararası kapitalist sistemle bütünleşmeyi hedefliyor.

Dış ticaretle ilgili 1986 ve 1987 yılında bir dizi yasa çıkarıldı.

Sovyetler Birliği yönetimi, dış ekonomik ilişkilerde yapılacak reformlarla, "uluslararası işbölümünün sağlayabileceği yararları daha aktif bir şekilde değerlendirme"yi, ihracat olanaklarını arttırarak yeni kaynaklar yaratmayı, Batılı kapitalist ülkelerle arasındaki teknolojik farkı gidermeyi, uluslararası ekonomik ilişkileri geliştirerek "politik ortamın belirli bir ölçüde düzelmesine" katkıda bulunmayı ve piyasaya kaliteli malların girmesini sağlamayı hedefliyor.(Geniş bilgi için bak. "SSCB'de Yenilenmenin Dış Ekonomik İlişkilerle İlgili Yanı", V. Kamentsev, Yeni Çağ, 1987/6)

Sosyalizm bir veya bir kaç ülkeyle sınırlı kaldığı ve dünya kapitalist sisteminin egemenliği koşullarında varlığını sürdürdüğü sürece, kapitalist ülke ve kuruluşlarla çeşitli düzeyde ticari ilişkilere girmek, teknoloji satın almak vb. kaçınılmazdır. Nitekim, Lenin ve Stalin döneminde bunun bir dizi örneği olmuştur. Fakat bu ilişkilerin, bir ülkenin sosyalist niteliğini korumasını, geliştirmesini belirleyen belirli ilkeleri ve asgari bir sınırı vardır. Eğer bu sınır aşılmaya başlanılmışsa veya bir kenara atılmışsa, artık sorun sosyalist kuruluşu güçlendirmek için söz konusu ilişkilere girmenin dışına çıkmış ve sözkonusu ülke emperyalist-kapitalist sistemin bir parçası haline gelme yoluna girmiş demektir.

Proletarya kendi devrimini yaparak emperyalist-kapitalist sistemin dışına çıkar. Sosyalist bir ülke ekonomik bağımsızlığa sahiptir. Bu, bütün ilişkilerin, emperyalist kapitalist sistemin kural ve gereksinmelerine göre değil, sosyalizmin gereksinimlerine göre düzenlenmesini gerektirir. Kapitalist sistemden kopuşla birlikte, sosyalist bir ülke uluslararası kapitalist işbölümünün de dışına çıkmış olur. Artık ilişkiler, bir iş bölümünün gündeme getirdiği karşılıklı bir bağımlılık ilişkisi değil, koşulların zorunlu kıldığı sınırları belirlenmiş ticari ilişkilerdir.

Sovyetler Birliği yöneticileri her şeyden önce dış ticaret üzerindeki devlet tekelini kaldırarak ülkeyi uluslararası ka(151)pitalist sistemin açık pazarı haline getirmenin yolunu açıyor. Şimdiye kadar, kapitalist ülke ve kuruluşlarla çeşitli düzeylerde anlaşmalar yapılmasına ve Batılı kapitalist ülkelerin yatırım yapmalarına olanak tanınmasına rağmen dış ticaret devlet tekeli altında bulunuyordu. Reformlarla bu tekel kaldırılıyor ve bakanlıklar ve işletmeler düzeyinde dış ticaretin yapılmasına olanak veriliyor. SSCB Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcısı V. Kamentsev'in verdiği bilgilere göre, 1987 başından ortalarına kadar, 20'den fazla bakanlık ve bölüm, 75 büyük birlik ve işletme doğrudan ithalat-ihracat işlemlerine girme hakkını elde etmiştir. Yapılan düzenlemelerle sözkonusu işletmeler tam bir özerklikle çalışacaklar, kazandıkları dövizleri istedikleri gibi kullanabileceklerdir.

Sovyet ülkesi en zor dönemlerinde, sosyalizmin ilk kuruluş dönemlerinde, bu arada kapitalizme önemli tavizlerin verildiği NEP döneminde bile, dış ticaret tekelini zayıflatacak her türlü önerinin karşısında durdu ve dış ticaretteki devlet tekelini, kapitalist sistemden kopuşun ve sosyalist inşanın bir güvencesi saydı.

Gorbaçov reformlarının dış ekonomik ilişkilerde getirdiği yeniliklerden biri de, yabancı işletmelerle ortak işletmeler kurmanın kolaylaştırılmasıdır. Buna göre yabancılara %49 pay verilerek ortak işletmeler kurulabilecek. Bu karardan sonra Batılı kapitalist ülkeler, en başta Almanya, İtalya, Japonya ve İngiltere olmak üzere, yatırımlar için seferber oldular. Gerçi SB yetkilileri ortak yatırımı teşvik etmelerine rağmen bu işletmelerin asıl olarak ihracata yönelik çalışmasını istiyor ve ülke pazarlarını yabancı tekellere açmada isteksizlik gösteriyor. Kapitalist ülke ve tekeller ise, iç pazarın kendilerine açılması için baskılarını yoğunlaştırıyorlar. Gorbaçov yönetiminin karşı karşıya olduğu güçlükler dikkate alındığında bu baskılara fazla dayanılamayacağı büyük olasılıktır. Zaten şimdiden sınırlı da olsa iç pazar yabancı tekellere açılmış bulunuluyor. Ford, Fiat gibi kapitalist tekeller SB pazarı için de harıl harıl üretim yapıyorlar. Başbakan Yardımcısı V. Kamentsev, "Batılı işadam(152)larını bu türden işbirliğine çeken nedir ?" sorusuna yanıt verirken şunları belirtiyor: "Gerçeklere bağlı kalarak diğer özendiricileri görmek gerekir. Bu da iş yapmak arzusudur ve bu arzuyu belirleyen de Sovyetler Birliği ile işbirliğinin içerdiği muazzam olanakların anlaşılmış olmasıdır. Burada, pazarımızın pratik olarak sınırsızlığı, ülkemizin sahip olduğu zengin kaynaklar ve ileri bilimsel altyapı birincil önemde bir rol oynamaktadır."(Agy., s.53 siyahlar bize ait)


Yüklə 1,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin