1- İsar (Fedakarlık)



Yüklə 1,89 Mb.
səhifə59/76
tarix17.01.2019
ölçüsü1,89 Mb.
#98598
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   76

3797. Bölüm

El-Yesa’ (a.s)



Kur’an:

İsmail’i, Elyesa’yı, Zülkifl’i de an. Hepsi iyilerdendir.” 1

İsmail’i, Elyesa’yı, Yunus’u, Lut’u da (doğru yola eriştirdik.) Hepsini alemlere üstün kıldık.”2


  1. İmam Rıza (a.s) Hrıstiyan Caslik ile yaptığı tartışmasında şöyle buyurmuştur: “el-Yesa’ da İsa’nın (a.s) yaptığı işi yapıyordu. Suyun üstünde yürüyor, ölüleri diriltiyor, anadan doğma körleri ve alaca hastalığına yakalananları iyileştiriyordu. Ama buna rğmen ümmeti onu rab edinmedi.”3





502. Konu
En-Nubuvvet(2)

Nübüvvet(2)

17-Zu’l-Kifl (a.s)


  • Bihar, 13/404, 17. Bölüm; Kıses-u Zi’l-Kifl










3798. Bölüm

Zu’l-Kifl (a.s)



Kur’an:

İsmail, İdris ve Zülkifl hakkında anlattığımızı da an; onların her biri sabredenlerdendi. Onları rahmetimizin içine aldık; doğrusu onlar iyilerdendi.” 1



İsmail’i, Elyesa’yı, Zülkifl’i de an. Hepsi iyilerdendir.” 2

  1. İmam Cevad (a.s), kendisine, “Zülkifl’in adı nedir ve o da Peygamberlerden biri midir?” diye soran Abdulazim Haseni’ye şöyle buyurmuştur: “Zikri yüce olan Allah-u Teala yüz yirmi dört bin nebi gönderdi. Bunlardan yüz on üç kişisi Resul idi. Zülkifl (a.s) de onlardan biriydi. Süleyman b. Davud’dan (a.s) sonra yaşadı. O da Süleyman b. Davud’dan (a.s) sonra yaşadı ve insanlar arasında Davud gibi hüküm verdi. Aziz ve celil olan Allah’tan başkası için gazaplanmadı. Adı Uveydiya idi. O Allah-u Teala’nın kendi kitabında zikrettiği ve hakkında şöyle buyurduğu kimsedir: “İsmail, Yesa ve Zülkifl’i an ve hepsi de şüphesiz iyilerden idiler.3



Açıklama


Emin’ud-Din Tabersi şöyle diyor: “Zu’l-Kifl hakkında görüş farklılıkları vardır. Ebu Musa Eş’ari, Kutade ve Mücahitten nakledildiğine göre o salih bir kimseydi ve Peygamber değildir ama Peygamberlerden biri karşısında gündüzleri oruç tutmayı, geceleri de ibadetle geçirmeyi, asla gazaplanmamayı, hak ile amel etmeyi kabullendi ve bu sorumluluğuna vefa gösterdi. Allah da bu yüzden onu taktir etmiştir. Hasan’dan nakledildiği üzere o bir Peygamber idi ve adı da Zülkifl’dir. “Allah onun kıssasını detaylı bir şekilde beyan etmemiştir.” İbn-i Abbas’dan nakledildiği üzere, Zülkifl, İlyas’ın bizzat kendisidir. Cebbai’den nakledildiğine göre ise o bir Peygamberdir ve iki kat sahibi anlamına gelen Zulkifl olarak adlandırılmıştır. Zira onun ameli üstün ve değerli idi ve amelinin sevapları, zamanındaki diğer insanların amellerinin sevaplarının iki katıydı. Bir görüşe göre de o İlyas ile birlikte olan el-Yesa’ b. Hatub’dur; Allah’ın Kur’an’da adını zikrettiği el-Yesa’ değil. O zalim bir padişah karşısında (onun) tövbe ettiği taktirde cennete gideceğini boynuna aldı. Bu konuda ona bir de yazı verdi ve bunun üzerine padişah tövbe etti. Onun adı Ken’an idi ve bu işi sebebiyle de Zülkifl olarak adlandırılmıştır. Kifl lügatte pay anlamındadır.

Kitab’un-Nubuvvette ise Abdulazim b. Abdullah Hasani senediyle, buna benzer görüşler zikredilmiştir. Beyzavi şöyle demiştir: “Zülkifl’den maksat İlyas’tır” Bir görüşe göre Yuşa ve bir görüşe göre de Zekeriyya’dır.

Şöyle diyorum: Bazı tarihçiler ise şöyle demişlerdir: “O Bişr b. Eyyub’is-Sabır idi.” Tarihçilerin çoğunun da inandığına göre de o el-Yesa’nın vasisi ve yerine geçen kimseydi. Birinci babda da söylediğimiz gibi Zülkifl Yuşa’ın kendisidir ve bunu orada da izah etmiş bulunmaktayız. Biz de tarihçilerin çoğunluğuna uyarak, onu burada zikrettik. Gerçi haberden de anlaşıldığı üzere o Süleyman’dan (a.s) daha sonra yaşamıştır. Mesudi ise Haskil, İlyas, Zülkifl ve Eyyub’un, Süleyman’dan (a.s) sonra ve Mesih’ten (a.s) önce yaşadığını söylemektedir.

Sa’lebi ise el-Arayiz adlı kitabında şöyle diyor: “Bazılarının dediğine göre Zülkifl, Allah’ın, babasından sonra kendisini Rum topraklarına gönderdiği Bişr b. Eyyub’is-Sabır’dır. Rumlular ona iman etmiş, onu tasdik etmiş ve ona tabi olmuşlardır. Allah-u Teala daha sonra ona cihat emrini vermiştir. Ama takipçileri cihattan korkmuş, zaaf izharında bulunmuş ve şöyle demişlerdi: “Ey Bişr! Biz hayatı seven bir topluluğuz, ölümden hoşlanmıyoruz, aynı zamanda da Allah ve Resulüne de isyan etmek istemiyoruz. O halde Allah-u Teala’dan ömrümüzü uzun kılmasını ve ona ibadet etmek ve düşmanlarıyla savaşmak için kendimiz istemedikçe bizi öldürmemesini dile.” Bişr b. Eyyub onlara şöyle buyurdu: “Benden çok büyük bir istekte bulundunuz, omuzuma çok ağır bir yük yüklediniz.”

Bişr kalkıp namaz kıldı, dua etti ve sonra şöyle buyurdu: “Allah’ım! Bana düşmanlarımla cihat etme1 emrini verdin. Sen de biliyorsun ki ben kendimden başkasına malik değilim, kavmim benden, senin ne olduğunu benden daha iyi bildiğin bir şeyi istemektedir. O halde beni başkalarının günahıyla kınama! Ben senin gazabından hoşnutluğuna sığınırım, senin cezandan bağışına sığınırım. Allah-u Teala da ona vahyederek şöyle buyurdu: “Ey Bişr! Ben kavminin sözlerini işittim ve benden istediklerini onlara verdim. Ömürlerini kendileri istemedikçe ölmeyecekleri bir şekilde uzattım, benden taraf bu konuda kendilerine kefil ol..” Bişr Allah’ın mesajını onlara ulaştırdı ve bu sebeple de Zülkifl olarak adlandırdılar. Ondan sonra da insanlar çoğalıp büyüdüler, sayıları artıp şehirlere sığmaz oldular. Hayat onlara acı gelmeye başladı ve cemiyetin çokluğundan bezdiler. Bu yüzden de Bişr’den Allah-u Teala’dan onların ömürlerini mukadder kılan ömürlere geri çevirmesini istediler. Allah-u Teala da Bişr’e vahyederek şöyle buyurdu: “Sonunda kavmin benim onlar için seçtiğimin, onların kendileri için seçtiğinden daha hayırlı olduğunu bildi.” Daha sonra onların emirlerini mukadder ömürlerine çevirdi ve onlar ecelleriyle öldüler. Bu yüzden de Rumların nüfusu hızla arttı. Söylenildiğine göre dünya nüfusunun altıda beşini Rumlular teşkil ediyordu. Onların Rum olarak adlandırılması da ataları Rum b. Ays b. İshak b. İbrahim’e (a.s) nispetleri sebebiyledir. Veheb şöyle diyor: “Bişr b. Eyyub tüm ömrünü Şam’da geçirdi ve orada vefat etti. O doksan beş yıl yaşadı.”2 Seyyid b. Tavus ise Sa’d’us-Suud adlı kitabında şöyle diyor: “Söylenildiği üzere o azameti yüce Allah-u Teala karşısında kavmine gazaplanmamayı boynuna aldı ve bu yüzden de Zülkifl olarak adlandırıldı. Bazıları ise şöyle demişlerdir: “O Peygamberlerin birinin karşısında asla sinirlenmeyeceğini boynuna aldı. İblis de farklı yollarla onu gazaplandırmaya çalıştı, ama beceremedi. Onun için de Zülkifl olarak adlandırıldı. Zira kendi zamanındaki Peygambere bir söz vermiş ve asla gazaplanmayacağına kefil oluştu ve bu sözüne de vefa gösterdi.”1





502. Konu
En-Nubuvvet(2)

Nübüvvet(2)

18-Lokman (a.s)


  • Bihar, 13/408, 18. Bölüm; Kıses-u Lokman ve Hikemih











Yüklə 1,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   76




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin