Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə6/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   899
BAKLAVA ALAYI

Osmanlı Devleti'nde kapıkulu ocakları tarihinin en ilginç geleneklerinden biridir. Bu tip bir ikramın, padişah tarafından Yeniçeri Ocağı'na bir iltifat olduğu ve dolayısıyla tören ve nümayiş amacını taşıdığı açıktır, isminden de anlaşılacağı üzere baklava alayı, debdebeli biçimde saltanat makamının ve askerin halk indinde alkış ve itibarının tasdikine neden olan bir olaydı ve hiç şüphe yok ki gösteri ve eğlenceyi seven İstanbul halkının ramazan ortasında seyre koştuğu geçit törenlerinden biriydi. Zamanla bozulan ve Yeniçeri Ocağı ile birlikte tarihe karışan devlet ananelerindendir. Son baklava alayı ocağın kanlı biçimde kaldırılmasından iki ay kadar önce yapılmıştı.

Ramazan ortasında padişah, Müslümanların halifesi olarak törenle hırka-i şerif ve mukaddes emanetleri ziyaret eder, bundan sonra törenle hırka-i şerif alayı tertip edilirdi. İşte dini yanı ağır basan bu törenden sonra; saray mutfaklarında hazırlanan ve yeniçeri, sipahi, topçu ve cebeci gibi kapıkulu ocakları askerinin her on neferine bir tepsi hesabıyla hazırlanan baklava sinileri futalarına sarılmış olarak matbah-ı âmire önüne dizilirdi. Bu ramazan ikramını oluşturan sinilerin ilkini; silahdar ağa ve maiyeti bir numaralı yeniçeri olan padişah adına teslim aldıktan sonra diğer ortalardan gelen ikişer nefer futalarına sarılmış birer siniyi nizami olarak yüklenir; her bölüğün usta, saka, mütevelli, odabaşı gibi amirleri önde, baklava sinileri ve taşıyanlar artta, açılan kapılardan dışarı çıkarlar, baklava alayı gulgule ve nümayiş ile Divanyolu'ndan karşılıklı sıralanmış halkın arasından alkış ile kışlalara yürürdü. Tepsi ve futalar ertesi gün iade edilirdi.

Tarihi Askerî-i Osmani adlı eserinde Cevad Paşa'nın izahına göre baklava alayı, kapıkulu ocaklarının tarihi kadar eski değildir. 17. yy sonu ve hattâ 18. yy'da ortaya çıkmış ve gelenekleşmiş görünüyor. Bu eserdeki izahata göre, I. Süleyman (Kanuni) devrinde (1520-1566) savaştan önce askere bolca pilav ve yahni yanında iyi zerde ikramı âdetti. Bir zaman sonra sefere pek çıkılma-ması nedeniyle askere ramazanlarda baklava ikramı âdet oldu. Esasen üç ayda bir ulufe dağıtılırken de kapıkulu ocakları askerinin her bir ortasının temsilcilerinin sarayın orta avlusunda ulufe keselerini aldığı gösterişli töreni yabancı elçiler ve devlet adamlarının da seyrettiği malumdur. O gün askere çorba ile pilav ve zerde ikram edilir; çorbanın içilmemesi askerin hoşnutsuzluğuna alamet sayılırdı. Baklava alayı tertibine neden olan baklava ikramı da böylesine bir iltifat sayılırdı.

Son zamanlarda baklava alayının bir kuru gürültü haline geldiği; yeniçeri zabit ve aseslerinin seyirci halkı itip kaktığı, sini ve futaların iade edilmeyip, istendiğinde "Padişahımızın ömr ü devlet ve saltanatına duacıyız; baklava ol ka-

dar nefis idi ki, sini ve futaları dahi yedik" gibi laubalilikler sergilendiği, bilhassa kapıkulu ocakları kaldırıldığı sırada devrin bazı yazarlarınca kaleme alınan rivayetlerdendir.

Her halükârda belirli günlerde askere özel yemek ikramı ve tören vazgeçilmez ve yaygın âdetlerdendir. Baklava alayı da eski İstanbul hayatının özgün törenlerinden biriydi.



Bibi. Ahmed Cevad Paşa, Tarih-i Askeri-i Osmani, İst., 1297; Esad Efendi, Üss-i Zafer, İst., 1293; R. E. Koçu, "Baklava Alayı", İSTA, IV, 1939; Pakalm, Tarih Deyimleri, I, 149.

İLBER ORTAYLI




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin