Bu dosya, Ethem Aydın isimli eserin web üzerinden izinli yayınlanan resimsiz hazırlanmış bölümüdür. Değiştirilemez. Serbestçe kopyalanıp dağıtılabilir. Bu dosyanın orjinali



Yüklə 2,29 Mb.
səhifə46/97
tarix29.10.2017
ölçüsü2,29 Mb.
#19746
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   97

DOĞAL HAYATI KORUMA DERNEĞİ

BAŞKANLIĞINA


Şimdilik, sentetik ve selülozik yaşam düşüncesi henüz gözükmüyor. Buna karşın; olmaz olamaz diye de dayatamayız.

Geçirdiğimiz evrimin, evrelerine bir göz atarsak, çok çarpıcı bileşimler devreye girip çıkmış; bu aynı zamanda girecek çıkacakların da göstergesidir. Seçici olmakla,tutucu olmanın sınırlarını nasıl bulacağız.? Evet doğal olanı seviyoruz ve ödünsüz istiyoruz da. Sevmek için nedenlerimiz sonsuz.

Zamanlar içinde, değişmez sandığımız biyoloji, evrim gereği değişir dönüşürken, kültür birikimlerimizi değişmez tutmak olası mı?

Bilimlerin verelerine göre, milyonlarca yıl önceki insanlarla şimdiki insan yapısı arasında bir fark yok. Seçilir farklılık ise kültür birikimleri sonucu oluşan değişimlerdir.

İlklere dönmeyi düşlemediğimize göre; doğal yaşamı, nasıl hangi ölçütlerde koruyacağız? Hem çağdaş, hem koruyup kollayıcı, hem de kültüre dayalı değişmezleri içersin!

E. Aydın, 14Nisan1997



MİMAR VE RESSAM NURİ ABAÇ

1926 yılında Istanbul'da doğdu. İlkOrtaLise eğitiminden sonra İstanbul Güzel Sanatlar Akademisine girdi. Leopold Levi atölyesinde sanat öğrenimine başladı. Bir süre sonra kişisel nedenleriyle mimarlık fakültesine geçti. Zaman buldukça da ilk seçtiği atölyede çalışmasını sürdürdü. Akademi bitiminde Mersin’de yüksek mimar olarak çalışmaya başladı.

Ben O’nu 1950 yıllarında Mersin’de tanıdım. Çağdaş ulusal mimariye yeni yorumlar getirmek, beton demir karşıtı, daha sağlıklı ve kullanımlı gereçler bulmak çabasıyla ve uygulamalarıyla geleceği düşleyen, bir üst düzey kişiliğe sahipti. Resim yapmayı da sürdürüyordu. Soylu ve ulusal pentür O’nun tutkusuydu.

Aynı zamanda şairler, erssamlar, yazarlar O’nun çevresinde bütünleşirlerdi. Ressam öğretmen Haşmet Akal, şair hakim Celal Çumralı, edebiyat öğretmeni Ozman Özeren, maliyeci Bedii Demirseren, yazar İlyas Halil anımsayabildiklerimdir. Zaman zaman liseli genç kuışak da bunlara katılmaktan haz duyarlardı. Akkahve ütopyası sanırım buradan doğmuştu.

Nuri Abaç, 1960 yılında sanat tutkusuyla Ankara’ya taşındı. Sezgisi aldığı kararın yerindeliğini, ulaştığu ünlerle belirledi. Yoğun bir çalışmaya girdi. Kişisel sergiler açtı, karma sergilere katıldı, birçok kez yurtdışı sergileri oldu. Bianellere katıldı, ödüller ve mansiyonlar aldı.

1993 Mart ayında Ankara’da Şekerbank’ta 19601970 döneminiin yapıtlarıyla açtığı sergi, bana göre evrensel çizgideydi. Nuri Abaç’ı Darwin ’le buluşturuyordu. Charles Darwin’in insanın kökeni üzerine sözel, soyut, bulgu ve düşüncelerini, Nuri Abaç, bireysel olarak üstün sanatçı duyarlılığıyla renk ve şekillerle anlama dönüştürmüştü.

Darwin diyorki: Dünya yedi günde yaratılmamıştı ve İ.Ö. 4004 yılında yaratılmadığı da kesindi. Bundan aklın alamayacağı kadar daha yaşlıydı. Yaratıldıktan sonra tanınmayacak ölçüde değişmişti ve değişim süregelmekteydi. Yaşayan bütün canlılar da değişime uğamıştı. İnsan tanrının imajında yaratılmak bir yana çok daha ilkel birşey olarak ortaya çıkmıştı.

Nuri Abaç, yaratılıştaki ilkel görünümü “öz görü” ile ortaya çıkardı. Yaratılışla ilintili yapıtlarını ortaya korken günümüzün sıradan aaç ve nesnelerini bisiklet, araba, tank, saat, paraşüt, uçak, otobüsle çağımıza göndermeler yaparak ve soyun belleğini de kapsayan gerçek ve gerçek üstüyü bilimle buluşturan bir sanatçıdır.

Özgörü (vizyon)= (sözlükten) Sıradan bakışla görülmeyen, düşsel doğaüstü, kehanetten doğan, uyku veya vecd halinde ortaya çıkan ve kendisiyle birlikte derin bir anlamayı, hissetmeyi getiren görme anı, edimi, gücü, nesnelerin görünen görünmeyen biçimlerini niteliklerini biçim, renk, boyut, aydınlık, algılamak, ayurt etmekle ilgili özel durum.

E. Aydın

MONSEIGNEUR SURPRENANT


İnsan her canlı gibi doğar. O bir varlıktır. Sıradandır ve özü kişiliğiyle farklılaşarak birey olmaya yönelir. Varlık büyümesi yaşla ölçülür. Öz büyümesi ise sosyal edimleriyle değer kazanır.

Sevgili Doğan Akça öylesine koşuyorki “surprise” sözcüğüyle eş anlamlıdır.

E. Aydın, 15Mayıs1997

SAYIN BAŞKAN

Atatürk'çü Düşünce Derneği, bizlerin öngörüsü ve özverisi ile kuruldu. Derneğe üye olanlar, Atatürk'ü bilen, tanıyan, sayan, ona yaptıklarına koşulsuz şükran duyan, okuyan, inanan, şöyle veya böyle bilinçlenmiş genç, orta, ileri yaş gurubu kişilerdir.

İnancıma göre! beklentileri, Atatürk'ü yeniden öğrenme değil edim'dir. Atatürk'çü düşünce ışığında, şimdiye kadar yapılanlardan farklı ve kalıcı, inandırıcı neler yapabiliriz? Özellikle genç kuşağı, halkımızı klasik ölçütler dışında, konferans, panel, ders hangi yolları deneyebiliriz? Bağlamında çekirdek güçtürler. Sizler gerçekte olduğu gibi böyle düşünürseniz, ne yapmamız gerektiği de belirginleşir.

Bende Atatürk'çüyüm diyebilen Erbakan ve onun gibi düşünceyi sonsuzlaştırıp siyaset malzemesi haline getiren, görüş ve düşünüş kusurlularından bizleri ayırabilmek için; yaşam gücü ve direnci olan projeler üretmeliyiz. Oturup bunları düşünmeliyiz.

Üniversiteli genç kuşağa görevler vermeliyiz, konuşmalı, daha çok onları konuşturmalıyız. Onları dinlemeli, onları organize etmeliyiz. Amacı uzun zaman ve uzun mesafelerde belirlemeliyiz.

Bunlar toplantılarımızın ilk nedeni olmalı.

Neler yapabiliriz, nereden başlayalım denildiğinde, ilk aklıma gelenlerin birkaçını sıralıyorum.

Üniversiteli gençler, ellerine kalem kağıt alıp halkın içine inmelidir. Atatürk'le, devrimlerle ilişkin sorular sormalı, yanıtları diyaloğa girmeksizin not almalı, neden, niçin dememeli, sade vatandaş, esnaf, tüccar sürekli endiklenmeli, düşünceler toplantılarımızda okunup değerlendirilmeli, yeni projeler üretilmeli.

Dernek öncülüğünde, önce haftada bir gün sabah yürüyüşleri düzenlenmeli (topluca).

Yine ayın belli günlerinde, Atatürk parkında bando eşliğinde marşlar söylenmeli. Yerine göre kısa yürüyüşler yapılmalı.

Sene ve seneler dilimi içinde, okullarda (daha çok onur kaynaklı) Cumhuriyet ve getirdikleri konulu (resim, şiir, öykü) yarışmaları açılmalı. Seçici kuruldan geçmeli, radyo, gazete, televizyon devreye girmeye çağrılmalıdır. Olayımız diri tutulmak için gerekli her türlü olanak değerlendirilmelidir. İstenirse bir sivil dergi bile çıkarılabilir. Biz toplumda yalnız değiliz, sağduyu sahibi vatandaşlar katkılarını esirgeyemiyeceklerine inanıyorum.

Görüyorsunuz, sivri uçlara çarpmadan yapabileceğimiz çok etkinlikler var. Eğer yapmak istersek! Aslında yapmamız gereken.

Siyasilere hedef olmuş, kişi ve konuşmacıların heyecanlı çıkışlarından da derneğimizi korumak görevimiz olmalı.

Özde çok sağlam olan Atatürk'çü düşünce, kırıcılığa, ayrımcılığa yer vermez, birleştirici, kaynaştırıcıdır. İçte ve dışta sloganımız böyle olmalıdır. Eğer beni anlamaya çalışır, gereksinim duyarsınız, düşünce üretmek benim görevimdir.

Saygılar sunarım.

E. Aydın, 15Haziran1996



SAYIN AKİF KEMAL AKAY

ADANA ATATÜRK’ÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ

BAŞKANI

1920 kuşağı olarak, Atatürk devrimlerinin tanığıyım

Demem o ki, ben sizlerden çok önce Atatürk 'çüydüm. Hemen hemen devrimlerin tanığı ve katılımcısıyım.

Adana Atatürk'çü Düşünce Derneğine aynı coşkuyla üye oldum, karınca kararınca, birikimlerimi sizlerle paylaşmayı amaçladım. Nedense bu düşüncemi sizlere ulşatıramadım. İletişim arızası.!

Bana ulaşan yazınızı; hangi orun onaylamış olursa olsun sevgiden, saygıdan, Atatürk'çülükten yoksun buldum.!

Bu karanlık günlere, böyle böyle birbirimizi dışlayarak geldik.

Hani, imtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir ülkeydik?

Dernek ödentisini veremediği için dışlananları, sizlerin vicdanı nasıl kabul eder? Bir yandan Atatürk'çü düşünceyi, çığ gibi büyütmeyi amaçlarken, buna çok çok gereksinim duyduğumuz bir devirde parası yok diye, bir takım genel adamlarının kaydını silmeyi nasıl onaylarsınız.!? Hele hele, Atatürk 'çülük gibi kutsal bir ideali satılık kılarsınız.? Bu bölüp yönetmek olmaz mı?

Daha sembolik ücretlerle, daha çok katılımı amaçlayabilirdiniz.

Zaten etkinlikler elit, yürekli bir kadroyla yürütülecektir.

İnancıma göre sivil toplumlar, genel kurulumu oluşlarıyla da, birlikteliğin sonsuz edilgenliğini de güzel güç olarak tanırlar.

Eğer yetkim olsaydı: MersinAdana tren biletlerini ucuzlatır, her sefere birkaç yedek vagonu hazır tutar, böylece amaçla edimi buluşturmanın keyfini yaşardım.

Aynı örnek düşünce derneğimiz için de geçerlidir.

Atatürk'çü Düşünceyi, gençliğin sorumluluğuna, bilincine ulaştırabilmek için, tez elden yeni çağdaş düşünceler üretmeliyiz.

Bizler sadece şemsiye olarak kalmak, gençlere genel etkinlik olanakları yaratmak görevi düşer. İşimiz zor ama imkansız değil.

Onları sahaya indirebilirsek, bizler asıl görevimizi yapmış, övüngen, iç rahatlığıyla tirübünlerde seyirci olabiliriz.

Biz Atatürk'çüler, şimdileri orta sahada top gezdirmekle zamanlar yitiriyoruz.

Dernek için verdiğimiz kıymetli zamanları anlamıyor değilim, ama bilirim ki, çok seslilik demokrasilerin itici gücüdür.

Beni okuduğunuz için teşekkürler eder, saygılar sevgiler sunarım.

Atatürk'çü Düşünce Derneği Üyesi.

E. Aydın, 25Ağustos1999


Yüklə 2,29 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   97




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin