Hazırlayanlar: Av. Gülden SÖnmez



Yüklə 0,76 Mb.
səhifə8/11
tarix07.01.2019
ölçüsü0,76 Mb.
#91258
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

DİĞER ŞAHISLAR: İsmi henüz tespit edilemeyen diğer şahıslar, sivillerin kasıtlı olarak öldürülmesinden, işkence ve evlerin yıkılmasına kadar çeşitli fiillerle soykırım ve insanlığa karşı suçları işlemişlerdir. Şahıslar hakkında, soykırım suçu, savaş suçları, İnsanlığa karşı suçlar konusunda –tutuklama talepli olarak- Hollanda La Haye’de bulunan Uluslar arası Ceza Mahkemesi Savcılığına başvurulmuştur.11
III. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KURULUŞLARININ TESPİT VE DEĞERLENDİRMELERİ:

1. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği

BM’in İnsan Hakları Yüksek Komiseri, Nayi Pillay, Gazze’deki durum üzerine Cuma günü olağanüstü toplanan Cenevre’deki İnsan Hakları konseyi önünde işgal edilmiş Filistin topraklarındaki İnsan Hakları ihlalleri üzerine soruşturma açılması çağrısında bulundu. Yüksek komiser, İnsan Hakları ihlalleri için sorumluluk ilkesinin altını çizerek konseyin sorumluluğu ve olayları belirlemek amacıyla çatışmada iki kesim tarafından yapılan ihlalleri tespit komisyonunun kurulmasını teklif etti. Navi Pillay, bazı ihlallerin faillerinin şahsi sorumluluğunu da içinde barındıracak şekilde savaş suçu kapsamına girebileceğinin altını çizdi. Navi Pillay, ayrıca İnsan Hakları konseyinin uzman ve temsilcilerinin Gazze ve Bati Şeria topraklarına engellenmeden giriş hakkından yararlanmaları çağrısında bulundu. 9 Ocak 2009



http://www.un.org/apps/newsFr/storyF.asp?NewsID=18158&Cr=Israël&Cr1=Palestiniens
2. Dünya Sağlık Örgütü

Dünya Sağlık Örgütüne göre, güçlendirme ve mevcudu korumaya yönelik acil tedbirlerin alınmadığı takdirde zaten hassas olan Gazze’deki sağlık hizmetleri çökmenin eşiğinde olacaktır. Örgüte göre, yasam kurtarabilecek mahiyette iken tıbbi malzemeler sınırda yığılmaya devam ediyor. Bu malzemeleri taşımaya yetecek kamyon yok. Ayrıca bunların dağıtımının yapılması da Gazze’de ki altyapı eksikliği ve güvenlik tedbirleri sebebiyle zor durumda. Diğer taraftan, bölgedeki çatışmaların ve hava bombardımanlarının yoğunluğu acil müdahale ekiplerini ve hasta nakillerini ciddi şekilde sınırlıyor. Bu durum, hizmetlerin layıkı ile yürütülmesi için gerekli olan sağlık personelinin hareket kabiliyeti için de geçerlidir. Bazı ağır yaralıların Gazze dışına çıkarılması sadece güvenlik sebebi ile değil ayni zamanda dolaşımın kısıtlanması ve sınırın kapatılması sebebi ile de imkânsız hale gelmiştir. Hastanelerin doluluğu kapasitelerinin hayli üzerindedir. Yoğun bakim ve acil serviste yatak bulunmayıp ameliyathaneler hasta yoğunluğunu taşıyamayacak durumdadır. Bu kurumlarda yaralıların yerlerde yatırıldığı da yine duyuruda yer alan bilgiler arasındadır. 8 Ocak 2009



http://www.un.org/apps/newsFr/storyF.asp?NewsID=18150&Cr=Israël&Cr1=Palestiniens

3. UNICEF

Unicef’in yönetim kurulu direktörü, Ann Veneman Gazze’de, Orta doğu’da Filistin mültecilerine yönelik BM çalışmalarının ve acil İnsani yardımların perşembe günü askıya alınmasının kendini çok derinden etkilediğini açıkladı. Bu zaten kritik durumda olan İnsani yardımları daha kötüleştirip, daha çok çocuğun yaşamını tehlikeye sokuyor. Ann Veman, çatışmaların her iki taraftaki çocuklar üzerinde neden olduğu fiziksel ve psikolojik zararların durması gerektiğini de ekledi. 8 Ocak 2009, Kurtarma ofisi ve UNRWA, BM genel sekreteri Ban Ki-Moon’un da kınadığı ve çalışanlarından 1 kişinin ölümüyle sonuçlanan konvoya yönelik İsrail saldırısından sonra perşembe günü Gazze’deki yardım çalışmalarını askıya aldı. 8 Ocak 2009



4. UNRWA

Genel Sekreter’in sözcüsü Michèle Montes’in açıklamasına göre, Genel Sekreter, bir UNRWA çalışanının ölümü, diğer ikisinin yaralanmasına neden olan Gazze’deki BM İnsani yardım konvoyuna yönelik İsrail savunma kuvvetlerinin saldırısını kınıyor. Ayrı bir saldırıda, UNRWA tamir bölömü şefi kendi evinde pazartesi günü öldürülmüştür. Çatışmaların ilk 13 gününde, UNRWA’nin dört yerel çalışanı öldürüldü. UNRWA çalışanlarının güvenliğini sağlayamadığı için gıda dağıtımını askıya aldı. 8 Ocak 2009



5. BM Çocuk Hakları Komitesi

BM çocuk Hakları komitesi Gazze’deki mevcut askeri operasyonların çocukların üzerindeki yıkıcı etkilerinden derin kaygılar duyduğunu belirtti. 13 Ocak 2009



http://www.un.org/apps/newsFr/storyF.asp?NewsID=18177&Cr=Israël&Cr1=Palestiniens
6. UNESCO

UNESCO genel müdürü, Koïchiro Matsuura, BM Genel sekreteri çocuk ve silahlı çatışmalar özel temsilcisi, Gazze’deki BM’ye ait okullara ve eğitim kurumlarına yapılan saldırılardan duydukları derin endişeyi ifade ettiler.



http://www.un.org/apps/newsFr/storyF.asp?NewsID=18137&Cr=Isra%C3%ABl&Cr1=Palestiniens

12 Ocak 2009 – UNESCO Genel Müdürü Koïchiro Matsuura, Gazze’de basın kuruluşlarına ait binalara yönelik gerçekleştirilen saldırıları ve görevini yaparken aldığı yaralar sonucu Filistinli gazeteci Basel Faraj’in öldürülmesini kınadı.



http://www.un.org/apps/newsFr/storyF.asp?NewsID=18166&Cr=Israël&Cr1=Palestiniens

6 Ocak 2009 – İsrail saldırıları salı günü Gazze’de Jabaliya kampı yakınlarındaki BM okulunu hedef aldı ve patlama en az 30 kişinin ölümü ve 50 kişinin yaralanmasıyla sonuçlandı. Bu saldırı BM Genel sekreteri Ban Ki-Moon tarafından şiddetle kınandı.



http://www.un.org/apps/newsFr/storyF.asp?NewsID=18131&Cr=Israël&Cr1=Palestiniens

7. BM Genel Sekreterliği

29 Aralık 2008 Açıklaması: BM genel sekreteri Gazze’de meydana gelen kan dökülmesi ve şiddetin boyutu karşısında endişesini ortaya koydu. Gazze kaynaklı ve hala devam eden roket atışları ile ilgili İsrail’in güvenlik kaygısını kabul etmekle birlikle, İsrail’in uluslararası insani yardım hakları ve insan haklarına uygun hareket etme zorunluluğunu kesin bir dille ifade edip sivillerin ölme ve yaralanmasına neden olan yoğun şiddet kullanımını kınamıştır.

http://www.un.org/News/fr-press/docs/2008/SGSM12025.doc.htm

31 Aralık 2008: BM sistemi acil kurtarma koordinatörü ve sekreterin İnsani ilişkiler yardımcısı, John Holmes ve 31 Aralık 2008 Gazze’den video bağlantısı ile katılan Kurtarma ofisi ve UNRWA genel komiseri Karen Koning Abuayd’in Basın Konferansı;

John Holmes, 30 Aralığa kadar olan sürede Filistinli yaralıların sayısının 1550 ila 1900 aralarında bulunduğunu, buna karşın İsrail tarafında ki bilançonun ise Hamas’ın roket atışları sonucunda 4 ölü ve 30 yaralı olduğunu belirtti. Daha sonra, karşılaştırma amacıyla, Ekim 2008’de her gün Gazze’ye insani yardım malzemeleri taşıyan 125 kamyonun girerken bu sayının İsrail saldırılarının başladığı günden itibaren en az 60 kamyona düştüğünü belirtti. John Holmes, bu askeri operasyonu özellikle kanlı ve öldürücü olarak tanımlayıp Gazze’deki hastanelerin dolup taştığını vurguladı: ‘Hastane çalışanlarının işini zorlaştıran şey, akaryakıt sıkıntısından kaynaklanan elektrik kesintileridir’. John Holmes Gazze elektrik merkezinin çalışmasının durduğunu açıkladı. Bu kesinti günde 16 saat boyunca 650 000 Gazzeliyi karanlığa gömüp, altyapının çalışması önünde de engel teşkil ediyor.

Koren Koning Abuzayd özellikle belirtti ki ‘açlık henüz her tarafta yaygın hale gelmiş bir olgu değil. Ancak Gazzelilerin gerektiği gibi beslenmedikleri de bir gerçek’. Ayrıca, kendisi olay yerine intikal ettiği andan itibaren büyük miktarda mum talebinde bulunmuş ve bu şekilde elektrik açığını kapatarak Gazze sakinlerinin psikolojik sıkıntılarını hafifletmeye çalışmıştır. Abuzeyd konuyla ilgili olarak, genelleşen korku ve panik durumunu tarif etti ve çocukların acımasızca maruz kaldıkları bombardıman ve hava saldırısından dolayı yaşadıkları stresli belirsizliğe vurgu yaptı. Koning Abuzayd, İsrail tarafından yerle bir edilen 5 caminin Hamas silahlarına korunak olarak kullanılıp kullanılmadığını söyleyecek durumda olmadığını belirtti. Ayrıca İsrail’in, teröristlerin potansiyel hedefleri olacağı gerekçesiyle, Gazze’ye giriş ve çıkışı sağlayan başlıca geçiş noktalarının kapatılmasının devamı yönündeki kararını yorumlamaktan kaçındı.

6 Ocak 2009: Gazze’deki Jabaliya kampı yakınlarındaki BM okulunun üzerine, salı günü düşen İsrail bombaları, en az 30 kişinin ölümüne ve 50 kişinin yaralanmasına neden olmuştur. Bu saldırı BM Genel Sekreteri, Ban ki-Moon tarafından kesin bir dille kınanmıştır. UNRWA’nın insani yardım sorumlusu, John Ging, Gazze’den katıldığı videolu basın konferansı esnasında, Jabaliya kampındaki Filistinlilerin sığınak gibi kullandıkları UNRWA okulunun üzerine üç bombanın düştüğünü vurguladı. Gazze şehrindeki bir okula yönelik yapılan başka bir saldırıda 3 kişi daha öldürürken, Salı sabahı Burej kampındaki bir evi hedef alan saldırıda ise çevredeki sağlık ocağında bulunan 10 kişi yaralandı. Ban ki-Moon bir açıklamasında sığınak gibi kullanılan BM binalarını tehlikeye atan İsrail güvenlik güçleri tarafından yapılan bu saldırıların kabul edilemeyeceğini ve bir defa daha olmaması gerektiğini söyledi.

13 Ocak 2009 Açıklaması : Genel Sekreter, Gazze’de yapılan ihlallerin savaş suçu olup olmadığını belirlemenin uluslararası ceza mahkemesine yada diğer uluslararası kuruluşlara bağlı olduğunu belirtti. http://www.un.org/News/fr-press/docs/2009/SGSM12044.doc.htm

14 Ocak 2009: BM Genel Sekreteri, Ban ki-Moon, Hamas’a karşı İsrail saldırısının 18’inci gününde çatışmaların sürdüğü Gazze’de ateşkesi sağlamaya yönelik diplomatik girişimleri hızlandırmak amacıyla Ortadoğu’ya gitti.

8. BM Güvenlik Konseyi Toplantısı

Güvenlik konseyi 31 Aralık 2008’de toplandı. BM Genel Sekreteri, Ban Ki-Moon, Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırılarını kınadı, fakat İsrail’in karşılığı ile ilgili olarak, orantısız güç kullanımı ifadesini kullanmaya devam etti. Sivil nüfusla ilgili olarak, Ban ki-Moon, İsrail saldırılarının evleri, camileri ve iş yerlerini de kapsadığını belirterek, Gazze halkını dehşete kapılmış olarak tarif etti. Aralarında en az 60 çocuk ve kadının bulunduğu 300’den fazla kişinin öldüğünü belirtti. Bu saldırı ambargo’nun hassaslaştırdığı bir toplumu vurdu. Gazze’ye akaryakıt ulaştıran boru hattı kapatıldı. Ban Ki-Moon ekmeğin piyasada bulunmaması ile kendini gösteren un kıtlığına ve Gazze elektrik merkezinin akaryakıt yokluğundan dolayı, her gün 16 saate yakın bir süre kapatıldığına değindi. Güvenlik Konseyi’nin üyesi olan beş ülke, Libya, Endonezya, Güney Afrika, Vietnam, Kostarika, Mısır ve Arab Birliği daimi temsilcisi, uluslararası insan hakları ihlalini açıkça kınadılar. BM daimi Filistin gözlemcisi Riyad Mansour, İsrail işgalinin 28 Aralık Güvenlik Konseyi açıklamasına rağmen Gazze’deki yüzlerce bölgeye karşı şiddetli saldırıları sürdürerek uluslararası hukuku ihlal etmeye devam ettiğini açıkladı.

Gradalla A. Ettalhil, İsrail güçlerinin saldırılarını İnsanlık karşı suç, soykırım ve savaş suçu olarak nitelendirdi.

Dumisani S. Kumalo (Güney Afrika) İsrail saldırılarının uluslararası İnsan hakları ihlali olduğunu belirtti.

Marty Natalegawa (Endonezya) İsrail’in Gazze’deki masum sivil İnsanlara karşı saldırılarına bir an önce son vermesi ve uluslararası İnsan haklarına saygı göstermesi gerektiğini söyledi.

Bui The Giang (Vietnam), İsrail’in kendini savunma hakkına sahip olduğunu kabul etmekle beraber Vietnam’in Gazze halkı arasında birçok sivil kaybına neden olan orantısız karşı saldırısını kınadığını açıkladı.

Jorge Urbina (Costa Rica), İsrail’in orantısız güç kullanımının haklı gösterilmeyeceğini ve meşru savunma hakkının yoğun karşı saldırılara başvurulmasına müsade etmediğini değerlendirdi. Ayrıca, tarafların savaşçılarla siviller arasında ayırım yapacağını umarak mal ve can güvenliğinin korunmasını güvence altına alan Roma düzenlemelerine saygı gösterilmesi gerektiğini söyledi.

Maged A. Abdelaziz (Misir) sivillerin öldürülmesi ve İsrail’in orantısız güç kullanımının uluslararası haklarının ihlali anlamına geldiğini savundu. Böyle bir duruma son vermek için Güvenlik Konseyi’nin müdahalesini istedi.

BM Arab Ligi daimi temsilcisi Yahya Mahmasani, bölgede şiddeti artırma riskini taşıyan İsrail davranışını kınadı.

Jean Maurice Ripert (France) ve Christine Detaille (Belçika) sivil toplumu göz önüne almayan orantısız güç kavramını kullanmayı sürdürdü. 31 Aralık 2008 



http://www.un.org/News/fr-press/docs/2008/CS9560.doc.htm

BM Genel Kurulu Başkanı 14 Ocak 2009 tarihlaçıklamasında, BM Genel Kurulu başkanı bu olayların soykırım oluşturduğunu bildirdi. BM Genel Kurul Başkanı İsrail’in Gazze saldırısında Filistinlileri “soykırım” boyutunda öldürmesini kınadı. Miguel d'Escoto Brockmann, El Cezire’ye verdigi demeçte, Güvenlik Konseyi’nin Gazze’deki saldırıları durdurabileceğine inanmadığını belirtti. 14 Ocak 2009



http://english.aljazeera.net/news/americas/2009/01/200911321467988347.html

9. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği

6 Ocak 2009 – BM Mülteciler Yüksek komiseri António Guterres, Gazze’deki çatışmada çatışmadan kaçan ve başka devletlere sığınan İnsanların evrensel hakları da dâhil olmak üzere insani ilkelere saygı gösterilmesi gerektiğini belirtti.

http://www.un.org/apps/newsFr/storyF.asp?NewsID=18125&Cr=Israël&Cr1=Palestiniens


C. GAZZE SALDIRISINA TÜRKİYE’DEN VE DÜNYADAN TEPKİLER
27 Aralık günü öğlene doğru ajanslara İsrail’in Gazze’ye yaptığı füze saldırısı haberi düştü. Hemen ardından Dünya ayağa kalktı. Bir taraftan herkes enformasyon elde etmeye çalışırken diğer taraftan ateş düştüğü yakar sözünü doğrularcasına ilk olarak Ortadoğu ülkelerinden ses geldi.
Lübnan, Ürdün, İran ve Türkiye’de büyük halk kitleleri şehir meydanlarına akarak İsrail’in saldırısını protesto etti. Lübnan, Ürdün ve İran’da başkentlerin meydanları dolarken Türkiye’deki protestonun merkezi İstanbul Taksim oldu. MAZLUMDER, İHH İnsani Yardım Vakfı, Özgür-Der, İMAH, Medeniyet Derneği, TİYEMDER, AKV, ASDER, AKDAV gibi onlarca kuruluşun öncülüğünde gerçekleştirilen gösteride saldırıdan birkaç saat sonra İstiklal Caddesi tarihinin en büyük katılımlı protesto gösterilerinden birisine şahitlik etti. Aynı saatlerde Ankara’da Memur-Sen konfederasyonu öncülüğü ile düzenlenen gösteride binlerce kişi İsrail Büyükelçiliği önünde bir araya gelerek Gazze’ye destek verdi. Saldırının ilk gününde akşam saatlerinde Katar ve Libya yöneticileri yaptıkları açıklama ile Arap Birliğini duruma müdahale etmek için acil olarak toplantıya çağırdılar.

Ortadoğu ve Müslüman ülkelerinde bunlar yaşanırken batıda ise yoğun bir sessizlik hakimdi. Ses çıkaranlar ise ortada yaşanan bir savaş varmış gibi her iki tarafı da ateşkesmeye davet ediyorlardı. AB dönem başkanı Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Rusya dışişleri bakanlığı, AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana ve İngiltere bu sese ortak olanlardı. ABD ise beklendiği gibi saldırılardan Hamas’ı sorumlu tutarak İsrail’i yaptığı saldırıdan dolayı haklı bulduğunu açıkladı.


Türkiye’de halk sokaklarda Gazze’ye destek verirken ülke yönetimi en yetkili ismin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ağzından saldırıyı kınıyor ve İsrail’i saldırıyı durdurmaya çağırıyordu. Halk ise protesto gösterilerinde İsrail ile ilişkilerin hemen kesilmesini, yapılmış olan tüm askeri ve ticari anlaşmaların da iptal edilmesini istiyordu.
Saldırıdan hemen sonra İngiltere Londra Hyde Park tarihinin en büyük protesto gösterilerinden birini yaşadı. Onbinlerce kişinin katıldığı gösteride savaş karşıtları, Filistin dostları ve tanınmış sanatçı, yazarlar, düşünürler Hyde Park kürsüsüne çıkarak halka hitap ettiler. Ardından topluluk İsrail Büyükelçiliğine doğru bir yürüyüş yaptı.
Batı Şeria’daki Filistinliler gösteriler düzenleyerek Gazze’deki Filisitinlilere destek vermeye çalıştı. Mahmut Abbas yönetimi saldırıları kınadı. Hamas ile El Fetih ve İslami Cihad güçlerinin İsrail güçlerine karşı birlikte mücadele edecekleri açıklandı.
29 Aralık’ta Mısır, yaralıların Gazze’den çıkışı için Refah sınır kapısını açtığını duyurdu ancak diğer taraftan Gazze için yardım getiren Libya uçağının Refah yakınlarındaki Ariş havalimanına inmesine izin vermedi.
Suriye halkı gösteriler yaparken yönetimi de İsrail’i kınayarak saldırıyı durdurmasını istedi ve ayrıca Türkiye aracılığıyla sürdürülen barış görüşmelerinden çekildiğini beyan etti.
29 Aralık’ta Gazze İslam Üniversitesi vurulunca Dünya eğitim çevreleri saldırıyı şiddetle kınadılar. Kanada’da bir eğitim birliği İsrail’li akademisyenlerin Ontario üniversitesinde akademik çalışmalar yapmasını boykot etme kararı aldı. 570.000 üyeli birlik Kanada’daki diğer üniversiteleri de aynı boykot kararına uymaya çağırdı.
Katar İsrail ile olan tüm siyasi ve ekonomik ilişkiyi dondurduğunu açıkladı.
3 Ocak günü İsrail’in kara saldırısını başlatması ile Türkiye’de İstanbul’daki İsrail konsoloğluğu binlerce gösterici tarafından abluka altına alındı. Abluka kara harekatı bitene kadar her gece her yaştan kadın-erkek binlerce gösterici ile devam etti.
Suriye’nin başkenti Şam’da yüzbinlerce kişinin katıldığı bir protesto mitingi düzenlendi. Mitingde Türkiye lehine sloganlar atıldı. İsrail saldırıları lanetle kınandı.
Türkiye’de köylerde, ilçelerde, illerde her görüşten her kesimden dört bir yanda protesto mitingleri, yardım kampanyaları düzenlendi.
Tahran’da 2 Ocak’ta Cuma namazı çıkışında onbinlerce kişi protesto mitingi düzenlediler. Mitinge katılanlar İsrail’i lanetleyip Gazze’li Müslümanlara destek mesajları içeren sloganlar attılar.
5 Ocak günü İsrail ile diplomatik ilişkisi devam eden tek Arap ülkesi olan Moritanya diplomatik ilişkilerini kestiğini açıklayarak İsrail’deki büyükelçisini geri çektiğini duyurdu.
Aynı gün saldırıyı kitlesel halk gösterileri ile protesto eden Malezya eski başbakanı vasıtası ile ABD doları ve mallarını boykot çağrısında bulundu. İsrail’e her zaman desteğini sürdüren ABD nin boykot edilmesi gerektiği belirtildi. Boykot çağrıları tüm İslam ülkelerinde ve saldırıya tepki gösteren tüm ülkelerde tekrarlandı.
İran halkı da Gazze şeridinde İsrail’e karşı Gazeliler ile birlikte savaşmak için gönüllü listeleri hazırlamaya başladı. Listelere 70.000 kişinin yazıldığı bildirildi. Havaalanlarına giden gençler hükümetten kendilerini Gazze’ye ulaştıracak bir yol bulmalarını istedi. İran yönetimi de 20 nin üzerinde temsilcisini Müslüman ülkelere göndererek İsrail karşıtı lobi çalışması yaptırdı. İran dini lideri gençlerin canlı bomba olarak saldırılar yapmasını engellemek için gönüllülerin yurtdışına çıkışını yasaklattı.
7 Ocak günü Ankara’da oynanması gereken Türk Telekom ile İsrail’in Beni Hasharon takımları arasındaki Eurocup basketbol maçı yaşanan protestolar nedeniyle iptal edildi. Yaklaşık 5000 kişi salon önünde toplanarak protesto gösterileri yaptı. Salona giren yaklaşık 300 kişilik protestocu grup ise maç iptal edilene kadar dışarıya çıkmayı reddederek maçın iptal edilmesini sağladılar.
Yine 7 Ocak günü Venezüella İsrail Büyükelçisi ve elçilik personelini sınır dışı etti.
Venezüella’nın ardından Bolivya başkanı Evo Morales’de ülkesindeki diplomatları toplayarak yaptığı bir toplantıda Gazze’de yaşananlara kayıtsız kalınamayacağını ifade ederek İsrail ile her türlü diplomatik ilişkilerini kestiğini ve İsrail Büyükelçisi ile elçilik çalışanlarını sınırdışı ettiklerin açıkladı.
8 Ocak günü Vatikan gayrı resmi adalet bakanı Kardinal Martino Gazze’yi büyük bir toplama kampı olarak niteledi ve yaşananlara dikkat çekti.
Türkiye’nin önderliğinde çevre ülkelerinden başkan, başbakan ve lider eşleri Gazze’ye destek için İstanbul buluşmasında bir araya geldiler. Ünlü sanatçıların da destek verdiği toplantıda İsrail saldırıları kınandı.
16 Ocak Cuma günü Dünya Sağlık Örgütü İsrail’in Gazze’deki hastaneleri bilerek vurduğunu ifade ederek bu durumu kınadı ve saldırıların durdurulmasını istedi.
17 Ocak Cumartesi günü Almanya’nın Duisburg kentinde HDR ve Filistin Dostları derneği önderliğinde bir protesto yürüyüşü gerçekleştirildi.
Türkiye’nin dört bir yanında kermesler, geceler düzenleyen halk yardım örgütleri vasıtasıyla Gazze için rekor seviyede yardım toplayarak bölgeye gönderdiler.
Merkezi Viyana’da bulunan İnsan Dostları Örgütü İsrail’in özellikle mescit ve camileri hedef aldığını ve kutsal mekanları yok etmeye çalıştığını açıklayarak saldırıları kınadı.
Yukarıda sadece bir kısmı verilen tepkilerden anlaşılacağı üzere dünyanın dört bir yanında halklar İsrail’in Gazze saldırısını kınadı ve Filistin halkının yanında olduğunu gösterdi. Bu tepkiler aynı zamanda dünyanın dört bir yanından tek bir ses olarak “insanlığın ortak tepki ve çözüm çağrısı” olarak tarihe geçti.
D. HUKUKİ DEĞERLENDİRME

    1. Türkiye hukuku açısından değerlendirme:

a) Türkiye Dışında İşlenen Uluslararası Suçların Türkiye’de Kovuşturulması:

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu 13. Maddesi Açısından: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 13. Maddesi şöyledir:

MADDE 13. - (1) Aşağıdaki suçların, vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülkede işlenmesi hâlinde, Türk kanunları uygulanır:

a) İkinci Kitap, Birinci Kısım altında yer alan suçlar.

b) İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci ve Sekizinci Bölümlerde yer alan suçlar.

c) İşkence (madde 94, 95). (…)

(2) Birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yazılı suçlar dolayısıyla yabancı bir ülkede mahkûmiyet veya beraat kararı verilmiş olsa bile, Adalet Bakanının talebi üzerine Türkiye'de yargılama yapılır.

Maddede ifade edilen “İkinci Kitap, Birinci Kısım altında yer alan suçlar”, soykırım, insanlığa karşı suçlar, göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti suçlarıdır.



Ceza Muhakemeleri Kanunu 14. Maddesi: 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Yabancı Ülkelerde İşlenen Suçlarda Yetki” başlıklı 14. Maddesi’ne göre “Yabancı ülkede işlenen ve kanun hükümleri uyarınca Türkiye'de soruşturulması ve kovuşturulması gereken suçlarda yetki, 13 üncü Maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre belirlenir. …”

TCK’nın 13. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yurt dışında işlenmiş olan soykırım, insanlığa karşı suçlar, göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti suçlarının Türkiye’de kovuşturulması bakımından evrensel yetki kuralı kabul edilmiştir. Evrensellik ilkesinin 13. maddede düzenleniş şekline göre, bu maddede sayılan suçların yurtdışında işlenmesi durumunda, failin ve mağdurun vatandaşlığına bakılmadan, failin Türkiye’de bulunması da gerekli olmadan hakkında Türk kanunları uygulanacaktır. Bu sebeple, belirtilen dört suç hakkında, suçun bir yabancı tarafında yurt dışında yabancıya karşı işlenmiş olması halinde ve failin yurt dışında bulunması halinde bile hakkında Türkiye’de kovuşturma yapılacaktır.



Türk Ceza Kanunu Çerçevesinde Gazze Saldırısını Gerçekleştiren İsraillilerin İşledikleri Suçlar:

Soykırım Suçu”: Türk Ceza Kanunu’nun 76. maddesinde soykırım suçu düzenlenmiştir. Buna göre:



MADDE 76. - (1) Bir plânın icrası suretiyle, millî, etnik, ırkî veya dinî bir grubun tamamen veya kısmen yokedilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur:

a) Kasten öldürme.

b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme.

c) Grubun, tamamen veya kısmen yokedilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması.

d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması.

e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi.

(2) Soykırım suçu failine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. Ancak, soykırım kapsamında işlenen kasten öldürme ve kasten yaralama suçları açısından, belirlenen mağdur sayısınca gerçek içtima hükümleri uygulanır.

(3) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.

(4) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.

İnsanlığa Karşı Suçlar”: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 77 maddesinde “İnsanlığa Karşı Suçlar” düzenlenmiştir. Buna göre:



İnsanlığa karşı suçlar

Yüklə 0,76 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin