İÇİndekiler takdiM 3


İTTİHAD-I İSLÂM'IN ŞARTLARI



Yüklə 495,45 Kb.
səhifə13/18
tarix05.09.2018
ölçüsü495,45 Kb.
#76818
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   18

İTTİHAD-I İSLÂM'IN ŞARTLARI


İslâm Birliğinin gerçekleşmesi için bazı şartlar vardır. Risale-i Nur Külliyatının bir çok yerlerinde izahları vardır. Daha fazla bilgi için (yayınevimiz tarafından neşredilen İttihad-ı İslâm kitapçığı, İslâm Prensipleri Ansiklopedisi, “İttifak” ve “İttihad-ı İslâm” maddeleri) gibi yerlere bakılabilir. Risale-i Nur Külliyatından tesbit edebildiğimiz ba­hisleri buraya dercediyoruz:

İSLÂM MİLLİYETİ


a) İslâm Milliyetini esas almak, İslâm Birliğinin bi­rinci şartıdır. Bediüzzaman Hazretleri der ki :

«Hakikî milliyetimizin423 esası, ruhu ise İslâmiyet'tir. Ve hilafet-i Osmaniye424 ve Türk Ordusunun o milliyete bayraktarlığı itibariyle, o İslâmiyet milliyetinin sa­defi ve kal'ası hükmünde Arab ve Türk hakikî iki kardeş, o kal'a-i kudsi­yenin425 nöbettarlarıdırlar.

İşte bu kudsî milliyetin rabıtasıyla,426 umum ehl-i İslâm bir tek aşiret427 hükmüne geçiyor. Aşiretin efradı gibi İslâm taifeleri de, birbirine uhuvvet-i İslâmiye ile mürte­bit428 ve alâkadar olur. Birbirine manen, lüzum olsa maddeten yardım eder. Güya bütün İslâm taifeleri bir silsile-i nuraniye ile birbirine bağ­lıdır.» (Hutbe-i Şamiye sh: 54)

«31 Mart Hâdisesinde Divan-ı Harb-i Örfî'de429 dedim ki:

Ben talebeyim, onun için her şeyi mizan-ı Şeriatla mü­va­zene430 ediyorum. Ben milliyetimizi, yalnız İslâmiyet biliyorum. Onun için her şeyi de İslâmiyet nokta-i nazarından muhakeme ediyorum.» (Divan-ı Harbi Örfi sh: 10)

ŞURA VE MEŞVERET


b) İttihad-ı İslâm’ın tahakkuku için gerekli şart­lardan ikincisi, hakiki ve faziletli Şûrâ-yı Şer’î’dir.

İslâm âlemindeki hakiki alimler ve mürşidlerin be­raberliğinde yapılacak Şeriata uygun meşveret, merci olur. İttihad-ı İslâmın faaliyet ve teşekkülünün kaidele­rini tesbit eder. Kur’an kanunları etrafında birleşen İslâm devletleri, İslâm Cumhuriyetler Birliğini meydana getirirler.



Bediüzzaman Said Nursi Hezretleri Şûrâ'nın lü­zu­munu belirtirken şöyle der:

«Müslümanların hayat-ı içtima­iye-i İslâmiyedeki431 sa­adetlerinin anahtarı, meşve­ret i şer’iyedir.432



433 ²v­Z«X²[«"ö|«*x­-ö²v­;­h²8«!ö«: âyet-i kerimesi, şûrâyı434 esas olarak em­rediyor.

Evet, nasıl ki, nev-i beşerdeki telâhuk-u efkâr435 ünvanı altında asırlar ve zamanların tarih vasıta­sıyla birbiriyle meşve­reti, bütün beşeriyetin te­rakkiyatı ve fünunun esası olduğu gibi, en bü­yük kıt’a olan Asya’nın en geri kalmasının bir se­bebi, o şûrâ-yı hakikiyeyi436 yapmamasıdır.



Asya kıt’asının ve istikbalinin keşşafı437 ve miftahı şû­râ­dır. Yani, nasıl fertler birbiriyle meşveret eder; taifeler, kıt’a­lar dahi o şûrâyı yapmaları lâ­zımdır ki, üç yüz, belki dört yüz milyon İslâmın ayaklarına konulmuş çeşit çeşit istibdatların438 kayıt­la­rını, zincirlerini açacak, dağıtacak, meşveret-i şer’iye ile şeha­met439 ve şefkat-i imaniyeden440 tevel­lüd eden hürriyet-i şer­’iyedir ki, o hürriyet-i şer’­iye, âdâb-ı şer’iye ile süslenip garp me­deniyet i sefihanesindeki seyyiatı441 atmaktır.

İmandan gelen hürriyet-i şer’iye iki esası emre­der:

¬(@«A¬Q²V¬7ö!®G²A«2ö­–x­U«<ö«žö¬yÁV¬7ö!®G²A«2ö«–@«6ö²w«8ö«uÅ7«H«B«<ö«žö«:ö«u±¬7«H­<ö«žö²–«!

¬yÁV7!ö¬–:­(ö²w¬8ö@®"@«"²*«!ö@®N²Q«"ö²v­U­N²Q«"ö²u«Q²D«<ö«ž

¬w´W²&Åh7!ö­^Å[¬O«2ö­^Å[¬2²hÅL7!ö­^Å<±¬h­E²7«!ö²v«Q«9

Yani,


• İman bunu iktiza ediyor ki, tahakküm ve istib­dat442 ile başkasını tezlil etmemek443 ve zillete düşür­memek,444 ve zâ­limlere tezellül etmemek...445

• Allah’a hakikî abd olan, başkalara abd olamaz.

• Birbirinizi, Allah’tan başka kendinize Rab yap­mayı­nız. Yani, Allah’ı tanımayan, herşeye, herke­se nispetine göre bir ru­bubiyet tevehhüm eder,446 başına musallat eder.

• Evet, hürriyet-i şer’iye Cenab-ı Hakkın Rah­man, Rahîm tecellîsiyle bir ihsanıdır ve imanın bir hassasıdır.» (Hutbe-i Şamiye sh: 60)


ESASLARDA İTTİFAK ETMEK


c) İttihad-ı İslâm’ın tahakkuku için gerekli şart­lardan üçüncüsü ise şudur ki; dinî cemaatler ve din hizmeti yapan meslekler dinde zaruret ve esasat deni­len Kur’an ve Sünnetteki açık hükümlerde bağlayıcı davranmalı tefer­ruat me­selelerde münakaşa çıkarmamalıdır.

Üstad Hazretleri bu hakikatı şöyle ifade eder:

«S – Âlem-i İslâmdaki ihtilâfı tâdil447 edecek çare nedir?

C – Evvelâ: Müttefekun aleyh448 olan makasıd-ı âli­yeye449 nazar etmektir. Çünkü, Allah’ımız bir, Pey­gamberimiz bir, Kur’ân’ımız bir… Zaruriyat-ı dini­yede umu­mumuz mütte­fik… Zaruriyat-ı diniye­den başka olan teferruat veya tarz-ı telâkki veya tarik-i tefehhümdeki tefavüt, bu ittihad ve vahdeti sarsamaz, râcih de gelemez. El-hubbu fillah düs­tur tutulsa, aşk-ı hakikat ha­rekâtımızda hâkim ol­sa—ki zaman dahi pek çok yardım ediyor—o ihti­lâfat sahih bir mecrâya sevk edilebilir.

Esefâ, gaye-i hayalden tenâsi veya nisyan ol­makla, ez­han ene’lere dönüp etrafında gezerler. İşte gaye-i hayal, mak­sad-ı âli bütün vuzuhuyla meydana atılmıştır.» (Sünuhat Tuluat İşarat sh: 83)



Bir başka ifadede de şöyle der:

«Yedinci vehim: İttihad-ı İslâm cemaati, sair ce­miyet-i diniye ile şakku’l-âsâdır450. Rekabet ve mü­naferatı intaç eder.

Elcevap: Evvelâ umur-u uhreviyede haset ve müzahe­met ve münakaşa olmadığından, bu ce­miyetlerden hangisi münakaşaya, rekabete kal­kışsa, ibadette riya ve nifak etmiş gibidir.

Saniyen: Muhabbet-i din saikasıyla teşekkül eden ce­maat­lerin iki şartla umumunu tebrik ve onlarla ittihad ederiz.

Birinci şart: Hürriyet-i şer’iyeyi ve âsâyişi muha­faza etmektir.

İkinci şart: Muhabbet üzerinde hareket etmek, başka cemi­yete leke sürmekle kendisine kıymet vermeye çalışma­mak; birinde hatâ bulunsa, müf­ti i ümmet olan cemiyet-i ule­mâya havale etmek­tir.

Salisen: İ’lâ-yı kelimetullahı hedef-i maksat eden ce­maat, hiçbir garaza vasıta olamaz. İsterse de muvaffak olamaz. Zira nifaktır. Hakkın hatırı âlidir, hiçbir şeye feda olunmaz. Nasıl Süreyya yıldızları süpürge olur veya üzüm salkımı gibi ye­nilir? Şems-i hakikate “püf, üf” eden, divane­liğini ilân eder.

Ey dinî cemiyetler! Maksadımız, dinî cemaatlar mak­satta ittihad etmelidirler. Mesalikte ve meş­replerde ittihad mümkün olmadığı gibi, caiz de değildir. Zira taklit yo­lunu açar ve “Neme lâzım, başkası düşünsün” sözünü de söylettirir.» (Hutbe-i Şamiye sh: 98)



Yüklə 495,45 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   18




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin