İstanbul ansiklopediSİ Büyük Kapalı Çarşıda Yağlıkçılarda İstanbul Hanımı



Yüklə 5,01 Mb.
səhifə65/80
tarix03.01.2019
ölçüsü5,01 Mb.
#88905
1   ...   61   62   63   64   65   66   67   68   ...   80

Kemâl KEÇİL

EMİNÖNÜ MEYDANI — Zamanımızda eski manzarasını, hattâ on yıl önceki manzarasını tamamen kaybetmişdir; büyük küçük, bir meydan çevresi vardır, Eminönü Meydanı çevresini kaybetmiş, bir acâyib saha, geniş bir yolun bir parçası hâline gelmişdir.

Eminönü Meydanının yakın geçmişdeki hâli (1910 -1925) üzerine aşağıdaki satırları merhum Ahmed Refik Gorbon'un bize verdiği notlar arasından alıyoruz:

«Pek dar olan bu meydanın köprüye yakın olan köşesinde tramvay durak yeri ve makası vardı. Hemen yanı başında da atları sıska, eskice kupa ve fayton kira arabaları bulunurdu. Gündüzleri beş kuruşa gittikleri yerlere akşam üstü yedi buçuk kuruş isterlerdi.

«Meydanın Balıkpazarı köşesinde bulunan Valide Hanının ortasındaki kıraathane iş sahipleriyle muamelecilerin buluşma yeri idi. Burada kahve, çay, nargile içilir, mermer masalar üzerindeki küçücük mangallardan sigaralar yakılin., nargilenin ateşi tazelenir, kamıştan yapılmış gergef gibi bir âlete geçirilmiş günlük gazetelerle Serveti Fünun mecmuası bu âletin sapından tutularak okunurdu. Valide Hanında terziler tüccar ve komisyoncu yazıhaneleri, emanetçiler ve zamanın meşhur diş tabibi Profesör Halid Şâzi Bey merhumun muayenehanesi vardı. Hanın alt kat dükkân-

larında eczahâne, şekerci, arnavut ciğerci, bakkal ve lokanta mevcuttu. Köpryüe nazır, hazır elbisecî Mayer, İpekçi Kani mağazaları, Selanik Bonmarşesi, Şefîzâdenin tütüncü dükkânı, bir fesçi ve yine o sırada İngiliz malları satan bir dükkân ile oyuncak ve muhtelif eşya satan Binbir Çeşid mağazası vardı. Yenîcami merdivenleri karşısında arkaları köprüye dönük sekiz on kadar dükkânda ayakkabı ve fes satılır ve kalıplanırdı. Tunuslu seyyar arap fesçiler de: — Fes., fes!., diye bağırarak mallarını satmağa çalışırlardı. Şimdiki Nimet Ablanın dükkânının karşısında birkaç sene evvel istimlâk edilip yıkılan köşe başındaki bina zamanın meşhur hazır elbisecisi Stein'in ticarethanesi idi. Yanındaki Emlâk ve Kredi Bankası binasında da İstanbul Bidayet Mahkemesi Mukavelât muharriri yâni noterinin yazıhanesi vardı. O binanın hemen yanındaki gümrük kapısında zamanın kamyonları



EMİNÖNÜ VE ASKERLER

5080 —

İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

__ 5081 —

EMİN SİNAN HAMAMI SOKAĞI


mal veya iki sırıkla dört hamal destur varda diyerek ve talimli adımlar atarak bu eşyaları mağazalara taşırlardı. Manda arabaları ayni zamanda yazlığa kışlığa gidenlerin ev eşyalarını da Şirket-i Hayriyenin Sâhilbend veya Suhulet vapurları karşı sahile geçirerek yerlerine kadar taşır ve sağ salim teslim ederlerdi. Manda arabacılarının en usta ve emniyetlisi de palabıyık kipti Yuvan idi. Eminönünden Beyazıd, Şehzâdehaşı ve Aksaraya giden arabalar Yenicami kemerinin altından geçerlerdi.» (A.R, Gorbon.)

Eski Eminönü Meydanının son durumu 1934 Belediye Şehir Rehberinin l numaralı paftasında tesbit edilmişdir; bu plâna göre önce A harfi ile işaret ettiğimiz binalar kaldırılarak Yeni Camiin ve Mısır Çarşısının önü açıldı; sonra B harfi ile gösterdiğimiz yapılar istimlâk edilerek meydan büyütüldü; sonra C harfi ile gösterdiğimiz parçalar kalkdı, daha sonra Eminönü - Unkapam Bulvarı açıldı; daha sonra Eminönü - Sirkeci arasındaki Gümrük anbarları (D) kaldırılarak Eminönü Meydanı kayboldu, geniş ve uzun bir yolun bir parçası hâline geldi.

Zamanımızda motorlu nakil vâsıtalarının gaayetle çoğalması üzerine Eminönü Meydanı, bilhassa Yeni Cami ile Mısır Çarşısı arasının tek geçid olması dolayısı ile trafik bakımından günün hemen her anında tıkanık duruma girmişdir; bu yüzdendir ki 1966 da bu meydan için yeni bir proje hazırlanmış, yukarıda kaydettiğimiz gibi, meydan geniş bir yolun bir parçası hâline gelerek meydanlığını kay-betmişdir (B.: Eminönü Yaya Geçidi Köprüleri).

EMİNÖNÜ VE ASKERLER — Kara, hava ve deniz eri olarak askerliğini İstanbul'da yapan Anadolu delikanlılarının pazar izinlerinde hemşehrileriyle buluşmak üzere mutlaka uğradıkları yerlerden biri de Eminönü, bilhassa Yeni Camiin arkasındaki parkdır. istanbul'da askerlik hâtırası olarak Eminönündeki seyyar fotoğrafçılara ve şipşakçı fotoğrafçılara bir resim çekdirmek ve askerler arasında bir gelenek hâline gelmişdir, Yeni Camiin meydana bakan cephesi önünde durarak arkada o muhteşem âbide görünmek üzere bir resim ise hâtıraların en makbulü sayilmışdır. Ünlü şâir

Behçet Kemal Çağlar Doğu Anadoluda yedek subaylığını yapar iken İstanbuldan gelen böyle bir nefer mektubunun arkasında şu kıt'ayı gördüğünü söylemişdir:

Bura Eminönü iskele Yirmi bir yaşında geldim askere Gerekse devlet kor kıyâmeiedek Ne izin isterim ne de tezkere

Böyle bir mektup ilerisi için kıymetli bir halk şairinin müjdecisi olmayıp Behçet Kemal Çağlar'm kaleminden çıkmış da olsa pek şirindir, pek güzeldir.

Meydan son tanziminden sonra meydanlığım kaybederek geniş bir yolun bir parçası olduktan sonra bu askerciklerin toplantı yeri olmak şirinliğini de kaybetmiştir.

EMiNÖNÜ YAYA GEÇİDİ KÖPRÜLERİ — Eminönü Meydanının son defa olarak tanziminde, meydanlığını kaybederek geniş bir yolun bir parçası hâline gelmesinden sonra, yayaların bir kenarından öbür kenarına geçmesi için yapılmış, başları merdivenli iki büyük demir köprüdür; istanbul şehrine hizmet yolunda 1967 de Türk Ticaret Bankası tarafından yaptırılmışdır, bankanın asil duygusu tebcile değer.

EMİN PAŞA (Yağhkeîzâde Hacı Mehmed) — Onsekizinci asır vezirlerinden ve Ü-çüncü Sultan Osmanın sadrâzamlarından; 1723 ile 1724 arasında îstanbulda doğdu, babası yağlıkçı esnafından ve büyük şehrin tanınmış zenginlerinden Hacı Yusuf Ağadır, bu zât ticaret kasdı ile Hindistana giderken kendisine devlet tarafından da elçilik vazifesi verildiği için «Hindelçisi» lâkabı ile anılır, uzun seyahatına çıkarken oğlu Mehmed Emini de beraberinde götürmüşdü, Hindistandan dönüşlerinde Mehrned Emin Sadâret Mektubculuğu kaleminde kâtiplikle devlet hizmetine girdi, sonra sadâret mektubcusu, reisülküttâb (dışişleri bakam), vezir rütbesi ile Mora valisi, vekâleten kaptânı derya, Aydın valisi oldu; pâdişâhın kızlarından Şah Sultan ile evlendi; Nişancı oldu (B.: Nişancı) H. 1182 = M. 1768 Türk - Rus Harbi yeni başlamışdı; sadrıâzam Hamza Mahir Paşa serdarhkla cebhede bulunuyordu, pâdişâha dâmad olan Yağlıkcızâde

îstanbulda sadâret kaymakamı (sadrıâzam vekili) oldu, birkaç gün sonra da pâdişâhın bir emri vâkii ile 20 ekim 1768 de azledilen Hamza Mahir Paşanın yerine sadrıâzam ve serdârı ekrenı (başkumandan) oldu. Asker değildi, harb sanatı bilmiyordu, malûmatlı, dirayetli, namuslu bir vezirdi, birkaç defa istiâ etti, is~ tifa'arı kabul edilmedi^ ağır vazifesinde muvaffak olamadı; devlet kapusunda ve sarayda ikbâlini çekemeyen pek çok düşmanı vardı, onların da tezvirleri ile pâdişâhın teveccüh ve itimadını kaybetti, nihayet 12 ağustos 1769 da azledildi; sadrıâzamlığı 9 ay 23 gün sürmüş-dü; önce Dimetoka'ya sürgün edildi, fakat arkasından îdam fermanı da gönderilerek Edir-nede îdam edildi ve kesik başı İstanbula getirilerek Bâbıhümâyun önünde teşhir edildi; böylece siyasî bir cinayetin kurbanı oldu.

«Gülşeni Hayâl» isminde f arşça bir edebî risalesi vardır. Oğlu Mehmed Emin Bey ilmiye mesleğine intisab etmiş zamanının değerli talik hattatlarmdandır (B.: Emin Bey, Mehmed)

EMİNPAŞA ÇEŞMESİ — «Boğaziçinde Kandilli'de deniz kıyısında merdivenli sokağın alt başındadır muattal bir çeşmedir; teknesi ve ayna taşı mermerdendir, kemerinin üstündeki kitabesi şudur:

«Sâhibül hayrat vel hasenat sadrı esbak merhum Divitdar Mehmed Paşa Ibnül Emin el merhum aşçı Mehmed Paşa gaferallahü zünû-behümâ ve livalideyhümâ; sene 1179 (M. 1765».

«Divitdar Mehmed Emin Paşanın ruhi için yaptırılmışdır. Bu zât Dâmad İbrahim Paşaya intisab ile divitdar olmuş, ve İbrahim Paşanın damadı Mehmed Paşaya- dâmad olarak sadâret kethüdâlığına kadar yükselmiş, 1163 (M. 1749) da sadrıâzam olmuşdur, azlinden sonra Gir id Adasında Resnıoya gönderilmiş, 1166 da Mısır valisi olmuş, ve Mısıra girdiği gün ölmüşdür; vekarlı, maarife âşinâ bir zât idi» (İbrahim Hilmi Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, II; 1945).

Yerine gidilip bu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (1968).

EMİN SİNAN CAMİ SOKAĞI — Aynı adı taşıyan mahallenin yollarından; Nev'iye Sokağı ile Gedikpaşa Akarcası Sokağı arasın-

da uzanır (1934 Belediye Şehir Rehberi, pafta 2/20). Nev'iye Sokağı tarafından gelindiğine göre bir araba geçecek genişlikde kaba taş döşeli, menzilli bir yol olup ortasına doğru sola kırılır, ikişer üçer dörder katlı kagir evler ve aparümanlar arasından geçer, üzerinde iki kunduracı dükkânı vardır, «Merkez Laboratu-varı» adı ile bir de laboratuvar bulunmaktadır; kapu numaraları 1-23 ve 6-20 dir. Sokağa adını veren cami (Emin Sinan Mescidi) bu sokağın Gedikpaşa Akarcası Sokağı ile olan kavuşağı karşısında, Gedikpaşa Akarcası Sokağı üzerindedir (ağustos 1968).

Hakkı GÖKTÜRK

EMİN SİNAN HAMAMI SOKAĞI — Eminönü ilçesinin Alemdar Nahiyesinin Emin Sinan Mahallesi ile aynı ilçenin Kumkapu Nahiyesinin Mimar Kemaleddin Mahallesi yollarından; Mimar Kemaleddin Mahallesinde Gedikpaşa Caddesi ile Emin Sinan Mahallesinde Piyer Loti Caddesi arasında uzanır; Piyer Lo-ti Caddesi ile olan kavuşak noktası meydamm-sı bir açıklıkdır; Kara baba Sokağı, Gedikpa-şa. Akarcası Sokağı, Silâhdar Mektebi Sokağı, Evkaf Sokağı ile kavuşakları vardır, Pertev Paşa Sokağı ile dört yol ağzı yaparak kesişir (1934 Belediye Şehir Rehberi, pafta 2/20, pafta 3/25).

Piyer Loti Caddesi tarafından gelindiğine
göre iki araba geçecek genişlikde, paket taşı
döşeli, iki yanı yaya kaldırımlı bir yoldur; bü
yüklü küçüklü kagir ve beton evler ve apartı-
manlar arasından geçer. İstanbulun meşhur
büyük hamamlarından Gedikpaşa Hamamı bu
sokağın başındadır; sokağın hamam adı bu
münasebetle konmuşdur. ayrıca Emin Sinan
Hamamı diye bir hamam yokdur. Bir çarşı
boyu olan bu sokak üzerinde l eczâhâne, l
tuhafiyeci; l radyo tamircisi, l kitabcı, 4 kun
duracı, 3 bakkal, l kahvehane, l çarşı kahve
cisi, l mobilyacı, l elektrikçi, l muhallebici; l
lokanta, l camcı, l oto ve emlâk alım satımcı
sı, l kundura malzemecisi, l tekel bayii, l ter
zi, l nalbur, l kasata, l frezeci, l yorgancı, l
sobacı, l hazır kunduracı, l mücellid, l buz
dolabı tamircisi, l berber, l esva'b temizleyici,
l kebabcı, l pasta fırını, l pantaloncu, l tak
simetre tamircisi tesbit edilmişdir; mesken ve
dükkânların kapu numaraları 1-67 ve 2-86 dır
(ağustos 1966) Hakkı göktürk


i-.

EMİNSİNAN MAHALLESİ

— 5082 —


istanbul

ANSİKLOPEDİSl

5083 —

EMİN REİS (Balatlı Mehmed)


EMİNSİNAN MAHALLESi — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Eminönü Kazasının (ilçesinin) Alemdar Nahiyesi mahallelerinden ; bu nahiyenin Molla Ali Fenârî, Binbir-direk, Küçükayasofya ve aynı ilçenin Kumka-pu Nahiyesinin Şehsüvar ve Mimar Hayred-din mahalleleri ile çevrilmişdir; sınır yolları şunlardır: Divan Yolu Caddesi (Molla Ali Fenârî Mahallesi ile), Taşdirek Çeşmesi Sokağı ve Kâtib Sinan Sokağının bir kısmı (Binbirdi-rek Mahallesi ile), Kâtib Sinan Sokağının bir kısmı (Küçükayasofya Mahallesi ile), Piyer Loti Caddesinin bir kısmı, Kadırga Hamamı Sokağının bir kısmı ve Nev'iye Sokağının bir kısmı (Şehsüvar Mahallesi ile), Nev'iye Sokağının bir kısmı, Emin Sinan Hamamı Sokağının bir kısmı, ve Kara Baba Sokağı (Mimar Hayreddin Mahallesi ile); mahallenin iç yol-

ye

sri

cappes/

y ot t/ ' -' ...









PESTgV p^




#















o

;_ . 'j. -ı -

Eminsinan. Mahallesi (1934 Belediye Şehir Rehberinden)

lan şunlardır: Piyer Loti Caddesinin bir kısmı, Tülcü Hanı Sokağının bir kısmı, Tülcü Hanı çıkmazı, Cebhâneci Sokağı, Emin Sinan Camii Sokağı, Gedikpaşa Akarcası Sokağı, Pertev Paşa Sokağı, Dağhan Sokağı, Feyziye Mektebi Sokağı, Silâhdar Mektebi Sokağı, Satır Sokağı, Emin Sinan Hamamı Sokağının bir kısmı, Gedikpaşa Camii Sokağının bir kısmı, Evkaf Sokağı, Doğramacı Sokağının bir kısmı (1934 B.Ş.R. Pafta 2/20).

Emin Sinan Mahallesinde l cami (Emin Sinan Mescidi), 2 eski Türk çeşmesi( biri susuz, metruk), l mekteb (Çemberlitaş Kız Orta Okulu), İstanbul Millî Eğitim Müd. Besleme Eğitimi Bölümü, Türkiye Muallimler Birliği, Anıtlar Derneği İstanbul Şubesi, Köy İşleri Bakanlığı Yol-Su-Elektrik Genel Müdürlüğü, l eczahâne, l laboratuvar, l ekmek fırını, 2 imalâthane -atölye, l garaj, 194 ev, 73 apar-tıman ve 123 dükkân vardır. 1960 nüfus sayımına göre mahalle nüfusu 1951 erkek, 1875 kadın, cem'an 3826 idi (1967) Hakkı GÖKTÜRK


.*> V

Uı Ck ?, «"

EMİNSİNAN MESCİDİ — Gedikpaşada adını bu mescid-den almış Eminsinan Mahallesinde Gedikpaşa Akarcası So-kağındadır, mescid karşısındaki Sokak da Eminsinan Camii Sokağı adım taşır. Hadikatül Ce-vâmi şu malûmatı veriyor: «Ka dırgalimanı kurbindedir; banisi Fâtih Sultan Mehmedin mutfak emini olmuşdur, kabri mescidinin mihrab duvarı önünde Mu staf apaşa Bağçesi denilen yerdedir. Minberini Bâbüssaâ-de Ağası Ahmed Ağa koymuş-dur, Ahmed Ağanın kabri de Üsküdarda İbrahimağa Çayırı Mescidinin mezarlığında yol ke-narındachr. Eminsinan Mescidinin mahallesi vardır». Ekrem Hakkı Ay verdi «Fâtih Devri Mimarîsi» isimli eserinde şunları yazıyor: «Fazlipaşa civarında kendi nâmı ile anılan yo-

kuş üstünde (?), sedli bir camidir. 1310 (H. 1312, M. 1894) zelzelesinden sonra yapılan Sultan Hamid tertibi tamamen yeni bir binadır; eski hüviyetinden bir şey kalmamışdır. Avlu oldukça genişdir. Banisinin kabir taşı zayi olmuşdur; namaza açıkdır» (1953). Tahsin Öz de «istanbul Camileri» isimli eserinde şunları yazıyor: «Gedikpaşada, Eminsinan Soka-ğındadu- (?); banisi Fâtih Sultan Mehmedin mutfak emini Sinan Çelebidir. Bina zamanla harab olduğundan İkinci Sultan Abdülhamid yeni bir tarzda ihya etmişdir» (1962).

Hadikatül Cevâmide «Mustafapaşa Bağçesi» adı ile gösterilen yer hâlen bu mescidin avlusu halindedir; bu avlunun kapusu, Gedikpaşa Akarcası Sokağına paralel olarak uzanan Pertavpaşa Sokağına açılır; E.H. Ayverdi ile T. Özün bu mabedi kendi adım taşıyan sokak üzerinde göstermesi zühul eseridir; Emin Sinan Mescidinin yeri yukarıda tarif ettiğimiz yerdir, hattâ arka avlusu da alınırsa, Gedikpaşa Akarcası Sokağı ile Pertev Paşa Sokağı arasındadır demek çok doğru olur.

Dört kagir duvar üzerinde kiremitli ah-şab çatı ile örtülmüş dörtgen plânlı bir mes-ciddir. Son cemaat yeri yokdur, iki yan duvarındaki iki kapusundan ibâdet salınma girilir; her iki kapusunun önünde, üstleri kiremitli çatıcıklarla kapanmış birer pabuçluk vardır. Kapusu Gedikpaşa Akarcası Sokağına açılan ön avlu ile kapusu Pertevpaşa Sokağına açılan arka avlu yekdiğerinden ayrılmış durumdadır, arka avlu çukurda kalır.

Minare kapusu ibâdet sahnındadır. Mâbed altı pencere ile aydınlatılmışdır. 1965 de cemaatinin nakdî yardımı ile küçük bir tamir görmüşdür; zeminine beton dökülmüş, üstüne tahta kaplanmışımı-. 1311 (H. 1313, M. 1895) de Ç-srife Hanım adında bîr hayır sahibi kadın minare duvarı yânına abdest almak için tek musluklu bir mermer teknesi koymuşdur; ön avluda iki kabir vardır, biri Gedikpaşa hamamcısı Seyyid Mehmed Ağanın (1236, M. 1818 - 1819), diğeri Hafız Ebubekir Efendinin (1256, M. 1840) kabirleridir.

Mescidin mihrab duvarı önüne düşen arka avluya Pertev Paşa Sokağından girildiğine göre sol taraf da bulunan kabristan ağaçlandırılmış, bir bağçe halindedir, Banisinin burada

bulunan kabrinin taşı kaybolmuşdur.' Burada da abdest almak için iki musluklu bir taş tekne vardır. Ziyaretimiz tarihinde imamlığını Bay Hüseyin Üzer, müezzinliğini de Bay Hamla Yurtsever îfâ etmekte idiler (1966).

Hakkı GÖKTÜRK

EMİN EEİS (Balatlı Mehmed) — Birinci Cihan Harbi yıllarında Balat İskelesi kayıkçılar kâhyası idi;, meşhur «Yavuz Geliyor» millî laz türküsünün bestekârıdır (B.: Yavuz Zırhlısı) ; 1915-1916 yıllarında yaşı yetmişi bulmuş gaayetle zinde ve rind bir ihtiyar idi; gençliği Balatın yakınında Ayvansaraydaki Loncanın renkli, camlı, sazlı sözlü âlemleri içinde geç-mişdi (B.: Ayvansarayda Lonca, cild 3, sayfa 1644). Yavuz Türküsü halk tarafından çok sevilmiş ve kısa bir zamanda İmparatorluğun her tarafına yayılmışdı; saray sazendelerinden Mehmed Şevki Bey tarafından notaya alınmış ve bu nota ilk defa olarak Şamlı Salim Efendi tarafından onbeş günde bir defa neşrolunur dört sayfalık Risâlei Mûsikiyenin 26 numaralı cüzünde yayınlanmışdır; türkünün bu risaledeki metni şudur:

Yavuz geliyor Yavuz denizi yara yara

Kız seni alacağımı başına vura vura

Hop tiri ninna disuniar seni bana virsunlar

Kaymakamın karşusunda kız oynattı disunîar

Yavuz geliyor Yavuz da Midilli de kılavuz
Alacağım kız seni ama bilesun da biz lazuz
Hop tiri ninna


Ben kemence çalamam da dayum danlur dayum
O kırmızı yanakdan haniya benim payum
Hop tiri ninna

Balath Mehmed Emin Reisin bir türküsü daha vardır, fakat Yavuz Türküsü gibi rağbet görememiş, yayılamamış, notası da yazıla-madjğından bestesi kaybolmuşdur, metni şudur :



Ha benıım 'bir yârini var denizlerin ejderi Yârim gitti sefere alamadum haberi Kemençemi çalardum ben o yârin aşkuna Yâr%n, gitti sefere ha ben döndüm şaşkuna

Ha benurri bir yârim, var laz uşağı çapkundur Yakmışlar Odesayı dönmesi pek yakundur Kemençemi çalayım oynatayum uşağu Yârim gelir Boğazdan sürüyerek kuşağu

İhsan Hamamı oğlu

EMlNŞAH

— 5084 —


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

5085 —


EMİR BUHARI



aslı şarklı, ve galiba Vanlı olacakdır; kendisi de pek yakışıklı olan bu gencin Harbiyeyi bitirip zabit çıkmış olabileceğini tahmin etmiyorum. Hakkında bilgi edinemedim.

Tulumbacılık alemindeki büyük şöhreti, Şehremininde Saray meydanında Pehlivanın


EMİN ŞAH — 1892 ile 1895 arasında Mektebi Harbiye talebelerinden bir delikanlı; Istanbulun çalgılı tulumbacı kahvehanelerinde namlı mânicilerden; sesi bir hârika idi; mâni, semai ve destan okumada kendisine has bir tavrı ve edası da vardı; zan ediyorum ki,

u

ya


y- jj3 -y». \ ju <» «» J «si t

Ya vow7.c)uelı yor ya vouzciadlc m z.t ya



Mf-nr.p

ib dja ahım , ba cVıı

'' ,/


di d> soun

« b Vı n r», ı n na dt soun >er de. st m ba na vır &oun ler

. kaı ma ka mm kar c\n s*m



Yavuz Geliyor Türküsü

(Yayınlanan ilk notası)

çalgılı kahvehanesinde bir gece içinde parlayı-vermişdi; bir ayaklı mâni yarışmasında devrin ustalarından Üsküdarlı Kâtib Hakkı Beyin karşısına çıkmış, o zamana kadar görülmemiş hâdisedir, çığırtkanın attığı ayaklar üzerinde 16 beyit tamamlamış, Hakkı Bey gibi bir ustanın karşısında mat olmamışdı (B.: Ayak, cild 3, sayfa 1370; Çalgılı Kahvehaneler, cild 7, sayfa 3683).

Ayakları atan çığırtkan kahvehanenin çırağı Arif adındaki delikanlı idi; yarışma şöy-*.e başlamış ve devam etmişdir:



Arif — Adam aman... «dikeni»

Hakkı — Olur derler muhakkak her gülün 'bir dikeni

Emin — O gül gönce ylârinıe yaşatmam göz dikeni

*

Hakkı — Bıçkın şıkırdımlara gösterme pek keseni Emin — Çok gördük para için âşıkını keseni

* '

Hakkı — Üç yıl oldu o çapkın yârim beni yakalı Emin — Ak formada al kuşak, mintan mavi yakalı

*'

Hakkı — Kömürcü güzeline dedim birkaç arka yık Emin — Nâz ile güldü dedi çokdan boşaldı kayık

*

Hakkı — Aşk hastası hanımın lokmanı arab 'bacı Emin — Oynaşı da muhakkak kayıkçı arabacı

*

Hakkı — Hamamda güzellerle dolmuş bak göbektaşı Emin — Yâd ettirir rahmetle pîrim Hacı Bektaşi

*

Hakkı — Seher vakti deryadan topladım ak çakıllar Emin — İçinde iki mercan yârimdeki çakıllar

*

Hakkı — Koşarlı ayakların ile şan buldu sandık Emin — Tulumbacım naz yeter yalvarmakdan usandık



*

Hakkı — Şahin başında yârin külahı var ak keçe Emin — Saçı tütün sarısı memleketi İskeçe

*

Hakkı — Bağı hüsnünde yârin yasak meyva koparmak



Emin — Sen de pâyin bûs eyle nakil üzüm on parmak

*

Hakkn — Yalın ayak civanlar güverteyi yıkarlar Emin — Cümlesi çakır pençe dil hanesi yıkarlar

*

Hakkı — Bak şu delikanlıya a*ıyor zarıma zar Emin — Maşallah demek gerek değmesin bana

nazar

*

Hakkj, — Hak nazardan saklasın adın nedir güzelim Emin — Emüı Şah derler bana anlı şanlı güzelim



* Arif — Adam aman... «arife»

Hakkı — Şu satanı bir hediye ister bugün arife Emin — Bayramlık bir kat esva'b almak gerek Arife

*

Arif — Adam aman... «arife»

Hakkı — Âferinler Emin Şah senin gibi arife

Emin — Asıl aferin size erbabı mearife.,

Vasfi HİÇ

EMİR BEY — Geçen asır sonlarında yaşamış kibar evlâdı bir delikanlı; 1882 - 1883 arasında kapularmın hizmetinde bulunmuş şehbaz bir kayıkçı ile birlikde bir resminden başka hayatı hakkında bilgi yokdur. Bu resim 1919 da bir tereke müzayedesinde diğer bir takım resimler, levhalar ve evrak ile birlikde muallim ve muharrir Muzaffer Esen tarafından satın almmışdır.

Bir amatörün çekdiği anlaşılan ve kahve rengi gündüz kâğıdına basılmış bu fotoğrafın arkasında kurşun kalemle: «Emir Beyimizin yalıya teşrifinde mahremo razı kayıkçısı Halil ile alınmış fotoğraf yasıdır 15 şaban 1300» yazılıdır ve bu satırlık yazının altına «Meh-med Emin» imzası atılmışdır. imzanın altında da bir tarih beyti vardır ki tarih mısraı çok sanatlıdır:



İsimleri resme tarih oldu bil «Emir Beyle kayıkçısı Laz Halil» 1300 (1882-1883)

Resme ekli bir kâğıdda da kayıkçının ağzından yazılmış şu iki kıt'a görülmüşdür:



Velinimet zadem beyim efendim Kaplımızda bende olmuş levendim Sana hizmet ile fahrü pesendim Götüreyim Kâğıdhâne seyrine

Ben esâfil güruhundan sen kibar Hizmetinle buldum anıma itibar Gezdireyim rûyi derya cûyibar Götüreyim seni Göksu seyrine

EMiR BUHARI EL-ŞEYH AHMED NAKŞİBENDÎ — XV. asrın ikinci yarısında -ve XVI. asır başında yaşamış ünlü nakşî şeyhlerinden, göbek adı Ahmeddir; Istanbulun fethi yılında, 1453 de Buhârâda doğmuşdur; Nakşibendiye ulularından Şeyh Ubeydullah Ahrâr'a intisab etmiş, bu büyük şeyhin halîfesi Şeyh Abdullah İlâhînin halîfesi olmuş-dur; ve bu şeyh ilâhî ile birlikde ve pek genç

EMİR BUHARÎ SOKAĞI

5086 —


istanbul

Yüklə 5,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   61   62   63   64   65   66   67   68   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin